Cumhuriyet davasında son oturum: Savcı 5 isme tahliye istedi

Muhabir, yazar, çizer, yönetici ve avukatlarının "PKK, DHKP-C, FETÖ üyeliği" iddiasıyla yargılandığı Cumhuriyet gazetesi davasınıda savunmaların sona ermesinin ardından savcı taleplerini açıkladı. Turhan Günay, Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Bülent Utku ve Güray Öz'ün tahliye edilmesini isteyen savcı 7 isim için tutukluluğun devamını talep etti.

Google Haberlere Abone ol

İSTANBUL - Cumhuriyet çalışanlarının yargılandığı davanın son gününde sanık avukatlarının savunmalarıyla devam ediyor. 11’i tutuklu 17 Cumhuriyet yazar, çizer, muhabir ve yöneticisi için bugün karar verilmesi bekleniyor. Davanın bugünkü duruşmasını ise Yıldıray Çınar çizdi.

'DELİL YOK'

Tutulu gazetecilerin içeri alınmasının ardından ilk savunmayı sanık avukatlarından Ali Rıza Dizdar yaptı. Dizdar, "Bu dosyada kişilerin özgürlüğünün kısıtlanmasını gerektiren herhangi bir delil toplanmamıştır. Derhal beraat verilmeli" dedi. Mahkeme başkanı, derhal beraat koşullarının oluşmadığını, yargılamanın devamını gerektiren olgular olduğunu söyleyerek talebi reddetti.

Kadri Gürsel'in avukatı İbrahim Koyuncu "İddianamede somut suçlama yok. Önce kendimizi suçlayıp sonra savunacağız. Müvekkil vakıfta hiçbir zaman görev almamıştır. Yenigün haber ajansında bir görevi yoktur. Basın kanunu kapsamında suç duyurusu da yok. İddianamede 2013 sonrasında bir takım usulsüzlükler olduğu iddia ediliyor. Müvekkilim 2013 öncesinde Milliyet gazetesinde çalışıyordu. Vakıf yönetiminde de hiç yer almamıştır" diye konuştu.

d1

'NORVEÇ'TEN GELEMEDİK'

Koyuncu'nun "Biz buraya Norveç'ten gelmedik. Bugün buradan adalet fışkırsın demiyoruz, bunun olmayacağını biliyoruz ama hiç değilse bir kırıntı bekliyoruz" sözleri salonda gülüşmelere neden oldu.

Koyuncu savunmasına şöyle devam etti: "Kadri Gürsel 2016 Mayıs'ında Cumhuriyet'te yazı yazmaya başladı. Sadece 12 Temmuz'da bir yazı yazdı. Yazıda ne 'FETÖ', ne darbe geçiyordu. Müvekkilimi arayanlardan biri Nazlı Ilıcak. Programına müvekkilimi konuk almış. Ilıcak'ın telefonu Turkuaz medyaya ve Sedat Albayrak adına kayıtlı. Onların ifadesi neden alınmamış?"

Koyuncu'nun ardından konuşan avukat Vecihi Tokuç "Ben Kadri Gürsel'in sınıf arkadaşıyım. Galatasaray Lisesi'nde birlikte kaldık. Gözaltına alındığı zaman enteresan bir şekilde şaşkınlık yaşadım. Son zamanlarda söylenen bir takım laflar var. 'Türkiye'de gazetecilikten yargılanan gazeteci yok' bu laf kamu vicdanını yaralıyor. Buradaki arkadaşlarımız gazetecilik faaliyetlerinden dolayı yargılanıyor. Kamu vicdanının rahatlaması adına tahliye talebinde bulunuyorum" diye konuştu.

Adliye önünde Cumhuriyet okudularAdliye önünde Cumhuriyet okudular

Tokuç'un ardından Hikmet Çetinkaya'nın avukatlarından Kaan Karcıoğlu söz aldı. Karcıoğlu "Savcılık ciddi bir soruşturma yapmış olsaydı takipsizlik kararı verilecek ve adliye iş yükünden de kurtulmuş olacaktı. Müvekkilimiz 15 Temmuz'dan önce yazdığı yazılarda tehlike konusunda uyarıcı olmuştur" dedi.

d2

'SMS İLE ÖRGÜT YARATILACAKSA'

Çetinkaya'nın diğer avukatı Burak Oder ise savunmasında şunları söyledi: "Müvekkilime SMS atılmış. Eğer SMS ile örgüt yaratılacaksa bayramlarda bir sürü SMS atılıyor. Müvekkilim bir polis ile konuşmuş. Müvekkilim önce karakolla konuştuğu daha sonra da Kadıköy Emniyet Yardımlaşma Derneği ile konuştuğu anlaşıldı. Çetinkaya, aldığı tehditler nedeniyle koruma altındadır." 

Musa Kart'ın avukatı Tora Pekin ise "Müvekkilim çocukların kurduğu bir örgüt üyesine üye olduğunu söyledi. O örgütte Ülkenin Tüm Çocukları. Musa Kart'ın çizdiği karikatürlerin nasıl suçlanabildiğini biz kelimelerle anlatmaya çalışıyoruz" dedi.

Pekin'in ardından Ahmet Şık'ın avukatı Can Atalay söz aldı. Ahmet Şık'ın bütün sorulara yanıt verdiğini söyleyen Atalay savunmasına şöyle devam etti: "Ahmet Şık, dün gazetecilik yaptı. Cezaevinde olduğu için şu an eksiklikleri olabilir. Ama tamamlar. Suçun ağırlığı tek başına tutukluluk gerekçesi değildir. Ben özgürlüğü talep ediyorum."

"Mustafa Kemal Güngör'ün değil tüm sanıkların avukatıyım diyerek söze başlayan" avukat Bahri Belen "Cumhuriyet vakfı gazete çıkarmak amacıyla kurulmuştur. Herkes Cemaat ve hizmet hareketinin iktidarın parçası olduğunu biliyordu ama 15 Temmuz'a kadar silahlı bir örgüt olduğunu bilmiyorduk. Bu mantığa göre ben de şunu sorarım, İstihbarat teşkilatının bilmediği örgütü ben mi bileceğim de onun adına faaliyette bulunacağım? Ben hakimlere ve savcılara kızmıyorum. Çünkü tutuklama vermeyen hakimler meslekten ihraç ediliyorlar. Hakikatten işiniz zor" diye devam etti.

MAHKEME BAŞKANI: ZAMANSAL SORUNUMUZ VAR

Mahkeme başkanı verilen aranın ardından "Zamansal bir sıkıntımız var" diyerek ara karar verebilmek için avukatların savunmaları kısa tutulmasını istedi.

AVUKAT SELEK: BU SUÇLAMAYLA 5-10 MİLYON KİŞİ TUTUKLANABİLİR

Aranın ardından ilk sözü alan avukat Alp Selek, şunları söyledi: "60 yıla yakın avukatlık yaptım. Olağanüstü tüm durumlarda vekillik görevimi yerine getirdim ama ilk kez böyle iddianame gördüm. Suçlamalarda  ByLocke telefon görüşmesi var. Size her telefon geldiğinde, 'Bana şöyle telefon geldi, ByLock'çu olup olmadığını bilmiyorum' diye savcılığa bildirmeniz gerekirse. ByLock suçlamaları ile 5-10 milyon insan sanık konumuna getirilebilir. Müvekkillerimin hepsinin beraat etmesini istiyorum."

İLKİZ: KONU BM İNSAN HAKLARI KONSEYİ'NE GİDEBİLİR

Daha sonra söz alan avukat Fikret İlkiz, şunları kaydetti: "Size BM raporunu sunuyorum. O raporda sözü geçenler bu salonda tutuklu olan arkadaşlarımız. 81 ülkenin tanıdığı bu konseyi tanıyoruz ve ne isterse yerine getirmeliyiz. Toplantıda 181 ülke bakana bu davayı sorabilir. Raporda bu tutuklama keyfidir denilirse o zaman bu başvuru doğrudan doğruya BM Yüksek Komiserliği'ne gider. Bu şikayet mekanizmasına, hakkı ihlal edilenler, insan hakları grupları ya da ihlal hakkında bilgisi bulunan kişi ve gruplar da başvurabilir. Bu tutuklama keyfidir denirse bu başvuru doğrudan BM İnsan Hakları Konseyi'ne yapılır. Konsey başvuruyu kabul ederse çalışma grubu oluşur. Bu çalışma sonucunda hangi ülke hükümeti olursa olsun yanıt vermek zorundadır."

'MUSA KARTI BIRAKIN KENDİ ÖRGÜTÜNE GİTSİN'

Fikret İlkiz, şöyle devam etti: "Şöyle bir şey söylemek istiyorum: Onlar gazetecidir o zaman caretta carettaların gazetecisini Hakan Kara'yı meşrutiyetine bırakın. Kitaplar artık kolilerle Silivri'ye gitmek istemiyorlar. Turhan Günay serbest kalsın. Telefonla Cumhuriyet gazetesini arıyoruz bize, 'Siz kimsiniz diyorlar.' Çalışanlar, ' Güray gelsin bizi bu telefondan kurtarsın' diyorlar. Gurur duyduğumuz Genel Yayın Yönetmeni iznini uzattı da uzattı... Haber masasındaki gazeteciler izin yapacak yaz geldi. Artık gelsin. Dolar aldı başını gidiyor. Ne reklam veriyorlar ne bir şey. Biz bunlardan anlamıyoruz. 9 aydır her şey birikmiş. Önder Çelik gelsin işini yapsın. Nihayet biri yayın danışmanlığını kabul etti. 1 ay bile çalışmadan, Kadri Gürsel çekip gitti. Lütfen kendisine söyleyin gazeteciliğe geri dönsün. Ahmet Şık'a gelince. Dışarı çık! şu cezaevini mesken tutmaktan şimdilik vazgeç. Zannetmesin ki gelmezse işten atmayız.  Karikatürist Musa Kart'ı bırakın kendi örgütüne gitsin. Ve sayın yargıçlar verin tutuklu avukat meslektaşlarımızı bizlere. Siz ne zaman çağırdığınızda biz burada hazırız. Çünkü onlar savunmadır."

SAVCI 5 İSME TAHLİYE İSTEDİ

Avukat savunmalarının sona ermesinin ardından savcılığın mütalaasını sunması için duruşmaya yarım saat ara verildi. Aranın ardından söz alan savcı, Akın Atalay, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Önder Çelik, Hakan Kara, Ahmet Şık ve Kemal Aydoğdu (@JeansBiri Twetter adresini kullanan kişi olduğu gerekçesiyle Cumhuriyet davasında yargılanıyor) için tutukluluğun devamını talep etti.

Savcı, Turhan Günay, Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Bülent Utku ve Güray Öz'ün ise tahliye edilmesini istedi.

AHMET ŞIK İÇİN SUÇ DUYURUSU TALEBİ

Savcılık ayrıca Ahmet Şık hakkında "esasa ilişkin savunmalardan kaçındığı" gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını' talep etti.

KİMLER TUTUKLU YARGILANIYOR?

Cumhuriyet gazetesi davasında, Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Hakan Kara, Turhan Günay, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör ve Ahmet Şık tutuklu yargılanıyor.

KİMLER TUTUKSUZ YARGILANIYOR?

Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç, yazarlar Aydın Engin ve Hikmet Çetinkaya, muhasebe çalışanı Gülseli Özaltay, eski çalışan Bülent Yener ise davanın tutuksuz sanıkları. Gazetenin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ise dosyada ‘firari sanık’ olarak yer alıyor. Cumhuriyet gazetesinin muhasebe çalışanı Yusuf Emre İper de tutuklu bulunuyor ancak dosyası bu davaya dahil edilmedi.