'Fırsatçı Katar Türkiye'den faydalanıyor'

Huffington Post gazetesi, Türkiye'nin Katar krizindeki tavrını mercek altına aldı. Harvard Üniversitesi'nde ders veren Majid Rafizadeh'nin makalesinde, Katar siyasi fırsatçılıkla suçlandı, Türkiye'nin ulusal çıkarlarını tehlikeye atmakla itham edildi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Katar'la Arap ülkeleri arasındaki kriz devam ederken, Türkiye'nin ilgili politikaları da dünya basınının ilgisini çekmeye devam ediyor. ABD'nin tanınmış akademisyenlerinden Dr. Majid Rafizadeh, "Siyasi Fırsatçılık: Katar Türkiye'den faydalanıyor mu?" başlıklı bir makale kaleme aldı.

Rafizadeh, internet gazetesi Huffington Post'ta yayımlanan makalesinde, "Katar güç dengesini kendi lehine değiştirmeye çalışırken Ankara'nın çıkarlarını gözardı ederek, Türkiye'nin bölgedeki ulusal çıkarlarının altını oyuyor" dedi. Harvard Üniversitesi'nde de ders veren akademisyen, El Cezire kanalının yayınlarını örnek gösteri. Makale özetle şöyle:

'ÇELİŞKİLİ POLİTİKALAR'

"Katar kendisini Türkiye'nin güvenilir bir siyasi ve stratejik müttefiki olarak sunsa da, Ankara'ta yönelik politikaları dikkatli bir inceleme sonrasında tartışmalı ve çelişkili görünüyor. Bu durumun, Ankara'yı ulusal çıkarlarını tehlikeye atacak türden daha büyük bir bataklığa sürükleme ihtimali yüksek.

Bu mesele Ankara'nın ulusal çıkarlarının altını ciddi biçimde oyabilir, bölgedeki konumunu tehlikeye atabilir, diğer Arap devletleriyle jeopolitik ve ekonomik bağlarına zarar verebilir. Türk liderler, Katar'ın hamlelerinin ve politikalarının Arapların Ankara'ya bakışını olumsuz etkileyebileceğinin de farkına varmalı.

'ANKARA'NIN POPÜLERLİĞİ AZALDI'

Sözgelimi, Katar krizi başlamadan önce, Ankara kendisini siyasi bir model olarak gören Arap nüfusu arasında yüksek seviyede bir popülerliğin tadını çıkarıyordu. Bununla birlikte, krizin sonrasında Katar Ankara'nın popülerliği üzerinde büyük bir etkiye yol açmış görünüyor.

Körfez İşbirliği Konseyi'nin bir dizi üyesi, terörü destekleme suçlaması getirerek Doha'yla ilişkilerini askıya aldı. ABD Başkanı Donald Trump da kısa süre önce Katar'dan terörizmi desteklemeye son vermesini istedi. Türkiye Katar'la ilişkilerinin mevcut krizle bağlantılı olmadığında ısrar etse de, Doha siyasi fırsatçılık yoluyla daha farklı bir tavır sergiliyor.

'ANKARA TARAFSIZLIK VURGUSU YAPSA DA...'

Katar'ın Arapça ve İngilizce medya kuruluşları, ülkenin Ankara'yla samimi askeri ve siyasi bağına, Türkiye ile diğer Arap devletleri arasında siyasi bir ayrışma yaratma ve güç dengesini Doha'nın lehine çevirme girişimi bağlamında vurgu yapıyor. Katarlı ve Türk liderler arasındaki görüşmeleri teşhir ediyorlar. Katar'ın, askeri tatbikatlar konusunda böbürlenmesi ve Türkiye'yi diğer Arap devletlerinin değil de sadece Doha'nın yanındaymış gibi lanse etmesi, ülkeleri provoke edebilir ve bölgedeki birçok kişi arasında Türkiye'ye karşı öfkeye yol açabilir.

Soru şu: Katar Ankara'dan, onu mevcut krize, düşmanlığa ve gerilime müdahil ederek kasten faydalanıyor mı? Türkiye Katar krizinde tarafsız olduğunu göstermeye çalışsa da, Doha Ankara'yı diğer Körfez İşbirliği Konseyi üyeleri yerine kendisinin tarafındaymış gibi yansıtıyor. Bu durum Türkiye'nin daha geniş kapsamlı bölgesel çıkarlarını ve diğer Arap devletleriyle ilişkilerini tehlikeye atabilir.

'EL CEZİRE'DE HALİFELİK ÇAĞRISI'

Dahası, Katar bir müttefikin oynayacağı rolü de oynamış değil. Birçokları, konu daha yakından incelendiğinde, şunun açık olduğuna inanıyor: Doha, devlet medyası ve devlet destekli medya kuruluşları (başta El Cezire) dahil bir dizi platformda Ankara'nın politikalarını eleştirerek, Türkiye'ye yönelik çelişkili bir dış politika yürütüyor.

Sözgelimi, iki ülke arasındaki bir anlaşmazlık noktası Müslüman Kardeşler'di. Türkiye Müslüman Kardeşleri tekrar tekrar eleştirmiş ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Mısır'da laik bir devlet çağrısı yapması bu hareketin üyeleri arasında öfke ve eleştiriye yol açmıştı. Doha ise Müslüman Kardeşler'le iyi ilişkilere sahip. Dahası, Müslüman Kardeşler'in Doha'da yaşayan liderlerinden Yusuf el Karadavi, El Cezire'de 'Şeriat ve Hayat' isimli bir program yapıyor. Türkiye hükümetinin laiklik politikasına karşı çıkan Karadavi, bu ülkede bir İslam devleti kurulması gerektiğini savunuyor.

Doha'da yaşayan İslamcı bir Mısırlı vaiz olan Wajdi Ghunaim de Türkiye'de İslam halifeliğinin yeniden kurulmasını savunuyor. O da El Cezire'de, "Allah'tan en zor görevi, Türkiye'nin anayasasının değiştirilmesini, Türkiye'nin İslam halifeliğine dönmesini  istiyoruz. Allah izin verirse neden olmasın?" diyordu. Katar'ın devlet destekli medya kuruluşu El Cezire aynı zamanda Fethullah Gülen gibi muhalif grup ve kişilere de bir platform sağlıyor gibi görünüyordu. Nihayetinde, El Cezire Türk kuruluşundan üç yıl sonra kapatıldı.

'EL CEZİRE TÜRK'TE PKK KRİZİ'

WorldCrunch'a göre, bu durumdan El Cezire'nin editoryal tarzı da sorumlu. Worldcrunch şöyle diyor: "Anlaşmazlığın merkezinde, El Cezire'nin Türkçe yayınlarında Kürt militan grubu PKK'yi nasıl tanımlayacağına ilişkin tartışma vardı. Kanal İngilizce ve Arapça yayınlarında PKK'den, Türkiye'de genel olarak kullanılan 'terörist' ifadesiyle söz etmiyor. Bunun yerine, önde gelen uluslararası haber ajanslarının çoğunun yaptığı gibi 'isyancı' ifadesini kullanıyor."

Makale şöyle devam ediyor: "Bunun sonucuna Türkiye kendisini kolay bir çözümü olmayan hassas bir durumda buldu ve Dışişleri Bakanlığı ile El Cezire arasındaki ilişkiler bozuldu. Bu yılın başlarında, önemli bir Türk yatırımcı olan Vural Ak, El Cezire ile ortaklığından çekildi. El Cezire'nin Türkiye'deki editoryal ekibinin balına geçmek için ABD'de bir pozisyonu bırakan akademisyen ve medya uzmanı Nuh Yılmaz da Ak'la birlikte istifa etti." El Cezire aynı zamanda, Fethullah Gülen'in finanse ettiği Amerikan charter okulları kitaplarını da destekliyor gibi görünüyordu.

Sonuç olarak, Türkiye şunun farkına varmalı: Siyasi bir fırsatçılık sergileyen Katar, güç dengesini kendi lehine değiştirmeye çalışırken Ankara'nın çıkarlarını gözardı ederek, Türkiye'nin bölgedeki ulusal çıkarlarının altını oyuyor, Arap dünyasındaki popularitesini azaltıyor ve Ankara ile diğer Arap ülkeleri arasındaki ayrılığı artırıyor. Türkiye'nin Doha'nın siyasi fırsatçılığını ele alması ve dış politikasını, kendi ulusal çıkarlarına hizmet edecek şekilde yeniden belirlemesi gerekiyor." (Dış Haberler)

MAKALENİN İNGİLİZCE ORİJİNALİ