Zaman İçinde Müzik: Ambrosius Ezgisi

Hıristiyanlığın ilk üç yüz yılında Batı'ya aktarılan ezgiler, tümüyle Doğu müziği özellikleriyle bezelidir: İbranilerin sinagog törenleriyle Yunan modları, ilk yalın ezgilerin temelini oluşturur.

Google Haberlere Abone ol

Evin İlyasoğlu

Orta Çağ, Hıristiyanlığın gelişme yıllarından 15. yüzyıl başlarına dek etkisini sürdüren geniş bir dönemi kapsar. Bu dönemin Karanlık Çağ olarak da anılması, kilisenin bağnaz egemenliğinde, dünyasal zevklerden yoksun bırakılmış, araştırma, keşfetme, kendini ve çevresini tanıma özgürlüğü elinden alınmış insanın, yalnız ölümden sonrasına hazırlık yapması gereken kutsal bir ortama güdümlenmiş olmasındandır. Orta Çağ, bin yılı aşkın bir süre, Antik Çağ'la Rönesans'ın arasına girmiş ve müziğin sürekliliğini kesmiştir. Hıristiyan Katolik Kilisesi'nin ilk papazları, kilise içine çalgısal müziğin girmesini yasaklarlar. İlk Çağ’a ait müzik, putperestliği ve dünyasal zevkleri çağrıştırmaktadır. Çalgılar, danslara eşlik amacıyla kullanılmıştır. Oysa kilisede en kutsal çalgı insanın kendi sesi olmalıdır. Müzik; teksesli, kutsal Tanrı'ya adanmış, duaları kolay ezberletmeye yarayan, ayinlere tılsımlı bir ortam katan araçtır. Böylece kendilerinden önceki müziği yasaklayıp, var olan nota benzeri belgeleri de yok eden Orta Çağ papazları, yüzyıllar boyunca müzik sanatını kilise koroları ve teksesli ilahilerle kendi egemenlikleri altında tutmuşlardır.

Belgelere göre Antik Çağ'la, Erken Orta Çağ (Hıristiyanlıktan öncesi ve Hıristiyanlığın ilk yüzyılları) arasındaki müziğin benzer özellikleri şunlardır: Her ikisi de yalnız melodi çizgisinden oluşan, teksesli yapıdadır. Her ikisi de belli bir metne dayalı (Antik Çağ'da şiir ya da tiyatroya; Ortaçağ'da İncil'e) ve büyük ölçüde doğaçlamadan yararlanarak çalınıp söylenirler. Antik Çağ'dan Orta Çağ'a aktarılan bir başka karakteristik durum da müzik sanatının doğa dizgelerine ilişkin özellikleriyle insan düşünce ve davranışındaki etkinliğidir.

Hıristiyanların Erken Orta Çağ'daki ilk ayinleri, Mezopotamya'dan ve İbrani geleneğinden kaynaklanan antifon yöntemini sergiler. Antifonal seslendiride iki koro yer alır; ikinci koro ezgiyi bir oktav üstten yineler. Küçük Asya'da, Asurlulardan kaynaklanan ilahi okuma şekli Bizans ve Milano yoluyla tüm Avrupa ve Afrika'ya yayılmıştır. Elimizdeki en eski ilahi belgesi Mısır'da bulunmuş 3. yüzyıldan kalma bir papirüstür. Bu nota benzeri belgede söz Eski Yunanca olduğu halde, melodinin Doğu kökenli olduğu ileri sürülmektedir.

BİZANS EZGİLERİ

Doğu'daki Hıristiyan kiliselerinde mutlak bir yönetim birliği kurulamadığından, her biri kendine göre ayrı tören biçimleri geliştirmiştir. Bizans İmparatorluğu 324'te Konstantin tarafından kurulmuş; 330 yılında Birleşik Roma İmparatorluğu'nun başkenti ilan edilmiş ve 395 yılındaki bölünmeden sonra Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti olarak Türklerin 1453'te İstanbul'u fethine kadar 1000 yıl egemenliğini sürdürmüştür.

Bizans ayin müziği I. Justinyen'in 527'de taç giymesiyle yerleşik bir geleneğe kavuşur. Bizans ezgileri tek sesli, makamsal ve bağımsız ritimlerle donanmıştır. Bu ezgiler, Ortodoks Yunan, Rus ve Doğu Ortodoks kiliselerindeki müziğin temelidir. Nota simgeleri yerine, ses düzeyini gösteren işaretler kullanılmıştır. Önceleri kiliseye yalnız org girmesine izin varken, sonradan Noel gecelerinde, üfleme ve vurmalı çalgıların da kullanıldığı belgelenmiştir.

AMBROSİUS EZGİSİ 

Hıristiyanlığın ilk üç yüz yılında Batı'ya aktarılan ezgiler, tümüyle Doğu müziği özellikleriyle bezelidir: İbranilerin sinagog törenleriyle Yunan modları, ilk yalın ezgilerin (plain-chant/plain song) temelini oluşturur. Meliz-matik (tek hecede çok nota) yöntemle oluşan pasajlar doğaçlamaya açık kapı bırakırken, yarım ve çeyrek ses aralıklı Doğu makamları, ezgilerin temelidir. 4. yüzyıla dek ezgilerin hiçbir gelişme göstermediği, saflığını koruduğu saptanmıştır. İ.S. 325'te Konstantin, Hıristiyanlığı Roma'nın resmi dini olarak tanıyınca dinsel törenlerde, ayinlerde Yunanca yerine Latince kullanılmaya başlanır.

4. yüzyılda Milano Başpiskoposu Aziz Ambrosius (340-397), Katolik ilahilerinin düzenlenmesinde Bizans ve İbrani geleneğindeki tekniklerle halk ezgilerini harmanlamıştır. Bizans ilahilerindeki Eski Yunan modlarına dayalı yapıyı, İbrani geleneğindeki antifonal şarkı söyleme yöntemiyle birleştirir. Anti (karşı) ve phone (ses) sözcüklerinin birleşiminden oluşan antifon yönteminde, iki ayrı koronun karşılıklı ve dönüşümlü olarak şarkı söylemesi ayinin etki gücünü artırmaktadır. Aziz Ambrosius böylece, Katolik Kilisesi'nin düzenli ilahi okuma yöntemini kurmuş olur.

Yorumlayan: In Dulci Jubilo Korosu / Şef: Alberto Turco

 

 

Etiketler Yunan Bizans