Yerine kayyım atanan Belediye Başkanı Mercan: Memlekette hukuk bırakmadılar

3 Mart 2020'de görevden alınıp yerine kayym atanan Lice Belediyesi Eşbaşkanı Mercan’ın ev hapsi 21 ay sonra bitti. Karakola imza zorunluluğu süren Mercan “Memlekette hukuk bırakmadılar" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR- Yerine kayyım atanan Lice Belediyesi Eşbaşkanı Tarık Mercan, “Lice Yatılı Bölge Okulu’nda okurken devletin askeriyle, baskısıyla, hapishanesiyle tanıştım” diyor.

Mercan’la kafeye dönüştürülen Diyarbakır’ın eski evlerinden birinin avlusunda oturuyoruz. Henüz Şubat ayındayız ancak ilk cemre düşmüş, hava ılık ve kafenin sakinliği huzur vermek için amade. İçtiğimiz çaylara diyecek yok.

Yerine kayyım atandıktan sonra 21 ay ev hapsinde kalan belediye başkanı Tarık Mercan, yukarıdaki cümleleri kurunca, huzur dediğimiz şey uçup gidiyor.

Mercan, konuşmaya, “Yatılı okul yerleşkesi içinde askeri birlik binası da vardı. Yani bir okuldan çok kışla gibiydi. Verdikleri eğitim zaten tamamen asimilasyonu, sistemin istediği bireyler yetiştirmeyi amaçlıyordu” diyerek devam ediyor.

'LİCE YAKILIP YIKILDI'

Lice’ye bağlı Dibek köyünde doğan Tarık Mercan, yatılı okulun ardından Lice Lisesi’nde okumaya başlıyor. Liseye başladığı tarih, Lice’de büyük olayların yaşandığı tarihi de hatırlatıyor sanki. 1993 yılında Tuğgeneral Bahtiyar Aydın bir suikastla öldürülmüş, Lice’de çatışma olduğu ileri sürülmüştü. Ancak silahlar sustuğunda 16 sivilin öldürüldüğü, sivillerin ev ve iş yerlerinin yakılıp kurşunlandığı görülmüştü.

“Evet” diyor Eşbaşkan Mercan, “Ben lise ikideyken Lice’yi yakıp yıktılar. O gün ilk dersim boş olduğu için okulda değildim, şehirdeydim. Silah sesleri başlayınca bir akrabamın evine sığındım.”

Lice’deki birçok evin geçici deprem konutu olduğunu belirten Mercan, “Aslında bu evlerin yerine kalıcı evlerin yapılacağı sözünü vermiş devlet ama sonra bu sözünü unutmuş. Evlerin duvarları kontrplak gibidir, kurşun ön duvardan girip arka duvardan çıkıyor. İnsanlar güvenliklerini sağlamak için taştan yapılan ahırlara sığındılar.”

Askerler evleri dolaşıyor, arama yapıyor. Bazı evlerin yakıldığını görüyorlar. Tepede helikopterden ateş açılıyor şehir merkezine. Tarık Mercan, “Öldürüleceğimizi düşünüyorduk” diyor silah seslerinin susmadığı günü anlatırken. Sonunda bir akrabasıyla her şeyi göze alarak kaçmayı deniyor. Lice’nin dışına çıktıklarında köylülerle karşılaşıyorlar. Köylüler, giriş çıkışların yasak olduğu Lice’de olup bitenleri bir tepeden izlemeye çalışıyorlar.

'BU ZALİMLİK HİÇ ÇIKMADI AKLIMDAN'

Lice’deki olay, lise çağındaki Mercan’ı sarsıyor doğal olarak. Ama esas sarsıntıyı, köydeki evlerinin yakıldığı sırada yaşıyor. Tarık Mercan, evlerinin nasıl yakıldığını şöyle anlatıyor: “Aslında daha önce köydeki birkaç evin askerler tarafından yakıldığını görmüştüm. Bizim ev yakıldığında babamla Adana’daydık. Annemin anlattığına göre bir grup asker geliyor, ‘Evi boşaltın, ev yakılacak” diye uyarıda bulunuyor. Annem ve kardeşlerim birkaç parça elbise, birkaç çuval gıda malzemesini evden çıkarıyor. Evimizin önünde bir dut ağacı var, oraya bırakıyorlar. Bir süre sonra başka bir grup asker geliyor ve malzemeleri içeri taşımalarını istiyor. Annemle kardeşlerim malzemeleri eve taşıdıktan sonra evi yakıyorlar. Bu zalimlik hiç çıkmadı aklımdan.”

'PORTAKAL BAHÇELERİNDEN SİYASETE'

Garsonlar sanki çok sık gelip “Bir şey ister misiniz?” diye soruyor. Başka zaman olsa muhtemelen sıkılırdım bu ısrarlı sorudan. Ancak Tarık Mercan’ın anlattıklarının yarattığı gerginlikten uzaklaşmaya yardımcı oluyor garsonlar, bunun da farkındayım. Garson, bir felaket filminin içinden çıkarıp gerçek hayata davet ediyor sanki.

Mercan ailesinin artık bir köyleri, bir evleri yoktur memleketlerinde. Adana’da Barbaros mahallesine yerleşirler. Tarık Mercan, “Barbaros mahallesi Dibek köyü gibiydi. Köyden ayrılmak zorunda kalan çoğu aile buraya yerleşmişti” diyor.

Mercan ailesi, memleketinden Adana’ya sürülmüş diğer aileler gibi bahçelerde çalışmaya başlamış. En kolay bulunan en zor işlerden biridir mevsimlik işçilik. Mevsimine göre bahçelerden portakal, domates toplamışlar, bu şekilde geçinmeye çalışmışlar.

Liseyi bırakmak zorunda kalan Tarık Mercan da ailesiyle birlikte bahçelerde çalışır. Daha sonra gazete dağıtımcılığı da yapar. HADEP’in gençlik kollarında yer alınca siyasete atılmış olur ve elbette karakollarla da tanışır. Defalarca gözaltına alınır, işkence görür ve bir yürüyüşe katıldığı için yaklaşık 6 yıl hapis yatar.

“Ben 6 yıl hapis yattım ama benimle siyaset yapan insanlar daha uzun hapis yattılar, sürgüne çıkmak zorunda kaldılar” diyerek, 6 yıl hapis yatmış olmayı çok büyütmüyor Eşbaşkan Mercan.

2 ÜNİVERSİTE MEZUNU BAŞKAN

Cezaevinden sonra siyasi çalışmalarına kaldığı yerden devam eder Mercan. Ancak bu arada liseyi açıktan bitirir. Bununla yetinmez, önce Yerel Yönetimler, daha sonra Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi bölümlerinden de mezun olur.

“Siyaset yapacaksam donanımlı olmam gerektiğini düşündüğüm için okudum” diyen Tarık Mercan’ın aklında Lice’ye belediye başkanı olmak fikri yokmuş esasında. Belediye başkanı adayı olarak ismi önerildiğinde de önce itiraz edecek olmuş. Ama daha sonra, devletin kovduğu memleketine belediye başkanı olarak dönmek, sorunlarını iyi bildiği memleketine hizmet etmek fikri ağır basar.

BELEDİYE BAŞKANLIĞI 11 AY SÜRDÜ

Lice Belediyesi Eşbaşkanı adayı olur ve yüzde 77’nin üzerinde oy alarak seçimi kazanır. 3 Mart 2020'de yerine kayyım atanan Mercan, Belediye Eşbaşkanı olarak sadece 11 ay görev yapar.

Hükümet kanadından seçim öncesi yapılan açıklamaları hatırlatan Tarık Mercan, “Aslında belediyelere kayyım atamalarını bekliyorduk” diyor ve şöyle devam ediyor: “Çünkü seçim öncesi bunu açık açık söylediler. Biz yine de seçime girdik ve ‘Siz kayyım atayabilirsiniz ama halkımız sizi ve kayyımlarınızı istemiyor’ demek istedik. Böyle de oldu. Kayyımla yönetilen belediyeyi yüzde 77.3 gibi rekor oranla kazandık.”

Seçimden 3 ay sonra Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine kayyım atandı. Ardından peyderpey HDP’nin kazandığı diğer belediyelere geldi sıra. Lice Belediyesi’ne ise, başka belediyelerle birlikte, 11 ay sonra kayyım atandı.

'KAYYIMIN BORÇLARINI ÖDEDİK'

Mercan, belediye başkanı olarak görev yaptığı kısa süreyi ise şöyle anlatıyor: “Seçimden 3 ay sonra büyükşehir belediyesine atanan kayyımla hiçbir diyaloğumuz olmadı. İlçenin ihtiyaçları için büyükşehir ile birlikte çalışmak gerekiyordu ama bu mümkün olmadı. Mevzuat gereği İller Bankası’ndan gelen paranın yüzde 40’ı büyükşehir belediyesine gidiyordu ve kayyımdan hiç destek görmedik. Ayrıca önceki kayyımdan kalan borçlar vardı ve İller Bankası kendi alacağını kestikten sonra belediyeye para gönderiyordu. Kayyım belediyeye vasıfsız birçok insanı işe almıştı. Bize gelen para ancak çalışanların maaşlarını ödemeye yetiyordu.”

'KAYYIM POLİTİKASI HÜKÜMETİ BİTİRDİ'

Hükümetin kayyım politikalarıyla yandaşlarına rant sağladığını söyleyen Mercan, esas amacı “Kürtlerin kazanımlarını geri almak” olarak açıklıyor: "Kayyımlar ile hükümete yakın olanlar kayyım politikası sayesinde rant elde ettiler çünkü bütün kaynaklar onların hizmetine sunuldu. Ancak o kadar çok yolsuzluğa, hırsızlığa ve haksızlığa neden oldular ki bu kayyım uygulaması hükümeti bitirme noktasına getirdi. Kürt halkının siyasi kazanımlarını hedefleyen hükümetin kayyım politikası tutmadı ve halkta bir öfkenin birikmesine neden oldu.” 

21 AYDIR İDDİANAME HAZIRLANMADI

Tarık Mercan’a verilen ev hapsi cezası 21 ay sürdü ve yakın zamanda bitti. Daha önce 6 yıl hapis yattığı için ev hapsi büyük bir sorun olmamış. Mercan, birlikte siyaset yaptığı arkadaşlarının durumuna dikkat çekerek, “Kimi hala cezaevinde kimi de sürgünde. Bu nedenle ev hapsinden ceza olarak söz etmek ne kadar doğru, bilemiyorum. Yine de kaldığım evin sınırlarının dışına çıkamamış olmak kolay oldu diyemem. Düğünler, taziyeler oldu ama gidemiyorsun. Hastaneye gidiyorsan raporla geri dönmek zorundasın. Böyle sıkıntılar yaşadım” diyor.

Mercan’ın esas canını sıkan ve hukuksuzluğa örnek olarak gösterdiği durum, yerine kayyım atanmasından bu yana henüz hakkında bir iddianamenin hazırlanmamış olması: “21 ay ev hapsinde kaldım, ev hapsinin kalkması için defalarca başvuruda bulundum ama kaldırmadılar. Yerime kayyım atadılar ama ceza vermek için ellerinde hiçbir gerekçe yok. Partinin düzenlediği belediye başkanı aday tanıtımına, kongresine, Newroz kutlamasına katılmam, seçildikten sonra eş başkanların katıldığı kutlamaya katılmakla suçlanıyorum. Ancak öyle anlaşılıyor ki bu suçlamalarla bir iddianame hazırlamak istemiyorlar. Çünkü bunlar suç değil ve normal bir mahkeme bu suçlamalarla hazırlanmış bir iddianameyi kabul etmez.”

'HDP’NİN OYLARI YÜZDE 13 CİVARINDA'

Sohbet sırasında bir ara yağmur çiseliyor ve kısa sürede kesiliyor. Mercan’ın ev hapsinde geçirdiği aylar boyunca zamanı nasıl değerlendirdiğini konuşunca biraz eğleniyoruz. Belki bu nedenle yağmura pek aldırmıyor, kafenin kapalı bölümüne geçme ihtiyacı duymuyoruz.

Ev hapsinde kaldığı 21 ay boyunca kitap okumanın yanı sıra dijital platformlardan ülkelerin siyasi, sosyal, kültürel durumlarını konu alan belgesel filmler izlemiş. Yemek yapmayı eskiden beri sevdiğini, eşine ev işlerinde hep yardımcı olduğunu belirtiyor Mercan. Ama elbette ev hapsinde kaldığı süre içinde bu konudaki becerilerini de arttırmış.

Siyaset ise elbette ev hapsinde kaldığı süre içinde de çıkmamış hayatından. Türkiye ve dünyadaki siyasi gelişmeleri izlemeye, tartışmaya ve olanaklar elverdiğince müdahil olmaya çalışmış.

Türkiye’de seçimler konuşulurken diğer partilerle birlikte HDP’nin durumunu da konuşuyoruz. Mercan’a göre HDP Türkiye genelindeki oylarını koruyor ve önümüzdeki seçimlerde yüzde 13 oranında bir oy alacak. AK Parti’den kopan liberal kesimin DEVA Partisi’ne geçtiğini söyleyen Mercan, AK Parti’nin bölgede bittiğini, önümüzdeki seçimlerde oylarının daha da düşeceğini iddia ediyor.