YAZARLAR

Yeni yılda hayallerimiz, hayal gücümüz: Evet Canlı

Merve Morkoç’un UP Art Project ev sahipliğindeki Evet Canlı, Hayır Değil. sergisi, 15 Ocak 2022’ye kadar, Salı-Cumartesi 11.00-18.30 arası Balat’ta yer alan Küçük Mustafa Paşa Hamamı’nda görülebilir.

Yeni yılın ilk gününde gerçekleşen hayallerden, yeniliklerden girişimlerden konuşalım, biraz keyiflenelim, kendi hayallerimiz adına da umutlanalım istedim. Yorucu olduğuna hemfikir olduğumuz bir yıl oldu 2021, orası kesin. Devam eden salgın, Türkiye’nin hepimizin koşturup nefessiz kaldığı uzun atlama yarışına dönen (geriye doğru) ekonomik sıçramaları, sonunda sokak hayvanlarının bile payını aldığı fırça seansları... Bir gece döndü, bir gün geçti diye elbet her şey düzelmiyor; ama işte yılbaşının olayı, o yeni sayfayı kafanda açıyorsun. Bakışını daha olumluya doğru çevirmek istiyorsun. İnsanlık olarak kışın ortasında hep beraber kafayı, gidişatı hayali olarak sıfırlayıp zamanı böyle kurgusal bölmemizi kutluyoruz. Neden olmasın? Kutlu olsun hepimize yeni yıl!

Yeni yılın ilk gününde anlatmak istediğim hikaye, Gözde Ulusoy ve Zeynep Pakel’in kurdukları UP Art Project’in hikayesi ve projenin ev sahipliği yaptığı, Merve Morkoç’un Evet Canlı, Hayır Değil. sergisi. UP Art Project bugüne ayrıca uyuyor çünkü oluşumun kendisi keyifli, beklentisiz, çalışkan, özgür ve heyecanlı. Arkadaşlarım olan Gözde Ulusoy ile Zeynep Pakel, yıllardır hayalini kuruyordu böyle bir projenin... Bir dönem beraber çalıştıkları mekanda, hep beraber otururken onlara dilek tutturduğumu, dilek tutacak mı diye elimdeki taştan kontrol ettiğimizi hatırlıyorum. O tutulan dileklerin üzerinden baharlar, yazlar, kışlar geçti ve sonunda tuttu!

BAĞIMSIZ, ÖZGÜR: ART PROJECT: 

Dileklerin gerçekleşmesi için sağlam bir bekleme ve öğrenim süreci gerekti elbet. 5 sene önce olsa, böyle bir iş çıkaramazdık diyorlar; farklı alanlarda çalışarak hem daha geniş düşünecek hem de birçok isteğe, plana cevap verip çözüm üretecek bir hale gelmişler. İkisi de benzer ama farklı alanlarda çalışıyorlar ve aslında çok da farklı insanlar. Üç sene beraber, sonra ayrı ayrı çalıştıktan sonra tekrar bu uyumu yakalamaları, birbirlerine güvenmeleri, çok güzel bir ortaklık örneği bence. Birbirlerinin limitlerini biliyorlar, birbirlerinin profesyonel gözlerine, görüşlerine güveniyorlar.

Peki tam olarak ne yapıyorlar beraber? Nedir UP Art Project? UP Art Project, benim kendi algımla, bağımsız, mekansız, deneysel, özgür bir sanat proje “alanı”. Gözde Ulusoy ve Zeynep Pakel, zaman mekan koşulu olmadan, hem kendilerinin hem sanatçının hayal güçlerini zorlayacakları işler yapıyor ve sanatçılar için proje bazlı stratejiler geliştiriyorlar UP Art Project ile. Sanatçı, kurum vs, proje fikriyle gelen herkese kapıları açık olacak. Sergi ile başladıkları bu yolda, sanatçı kitabı da olur, başka bir şey de olur, yeter ki özgür olalım diyorlar. Tek şartları, gelen fikirlerin deneyselliğe açık olması. Hem sanatçıdan hem fikirden heyecan duymalıyız; finans önemli bir konu olsa da “buradan para kazanabilir miyiz” gibi bir önceliğimiz yok diyorlar. Bu arada deneysellikteki kasıt, illaki farklı medyumlar kullanma, uçurup kaçırma da değil; fikir olarak özgür ve özgün olmak yeterli. Bir takvim koyarak üretimi kısıtlamak istemedikleri için bir sanat kurumu gibi yılda şu kadar proje, sergi yapacağız gibi bir hedefleri de yok; üretim ve üretimin olgunlaşması için uygun koşullar ve süreyi sanatçı ile deneyimledikleri, sanatçı hazır olduğunda ona uygun mekan, medyum buldukları bir proje alanı bu.

Bu kadar sınırsız olduğunda, ellerinden bir şeylerin kayıp gitmesinden, kontrolü kaybetmekten korkmuyorlar mı peki, diye soruyorum. Bu projenin kendileri için çok da konforlu bir alan olmadığını ama her zaman bu fikirle acayip heyecanlandıkları için artık buna hazır olduklarını ve başladıklarını anlatıyorlar. “Hayal ediyorsun, hayal ettiğin gerçekleşirken büyük strese giriyorsun; çünkü birçok şeyin altına giriyorsun, galeriden daha fazla şey vaat ediyorsun aslında... Deneysel birşey yapıyoruz ve söz veriyoruz; bize inan başaracağız diyoruz sanatçıya. O yüzden hem kendinin hem işinin en iyi versiyonunu sunmak istiyorsun,” diyor Gözde.

NEDEN UP ART PROJECT? 

Bağımsız bir proje fikri, Gözde Ulusoy’u galeri düzenindeki gibi sanatçının kariyerini planlamaktansa işlerin kendisine odaklanmak, üretim sürecini izlemek, o sürece dahil olmak ve tüm bu sürecin içinde kendi yaratıcı tarafını kullanıp üretimleri nasıl sunacağını düşünebilmek açılarından heyecanlandırmış. Galeri şartlarında birden fazla temsil olduğu için her sanatçıyla bu kadar vakit geçirip üretime daha olamadığını söylüyor. Daha da önemlisi, bir kuruma, alana bağımlı olduğun zaman ister istemez hem üretimi, hem kendini birçok sebepten limitliyorsun, diye anlatıyor. Halen bir galeride de çalışan Zeynep Pakel, uzun vadeli düşünmeyi Gözde’ye göre daha çok seviyor, diğer yandan sınırsız olmak onun da odaklandığı alan. Bu proje ile sanatçı sadece üretime odaklanıyor; fiziksel sınırlar yok, üretim sonrası biz ona uygun mekan buluyoruz, bu çok daha heyecanlı, diyor. İşlere daha özgür bakılabilen, sanatçının işine de limitsiz yaklaştığı bir yaklaşım... Duvarlar, sınırlar üretime odaklanıp, üretimden sonra uygun gösterim alanını bulma, sanatçının üretimini rahatlatıyor. Zeynep bu dönemde aryıca algıların, hem sanatçı hem sanatsever tarafında değiştiğini de düşünüyor; değişen dünyaya yeni fikirler, alanlar, projeler sunmanın önemini vurguluyor.

EVET CANLI, HAYIR DEĞİL. 

İkilinin ilk projesi olan Merve Morkoç ile yaptıkları Evet Canlı, Hayır Değil. sergisi “aşırı” içlerine sinen bir iş olmuş, büyük heyecanla anlatıyorlar. Merve Morkoç’un sanatçı kişiliğine hayran olduklarını, kendisiyle bir proje yapmanın uzun zamandır hayalini kurduklarını söylüyorlar. UP Art Project’i farklı kılan tam da bu, diye düşünüyorum; sadece işe değil, sanatçıya da hayranlık, onunla aynı yolda yürüme, yeni şeyler ortaya çıkarma isteği...

Ve evet çıkarıyorlar, Balat’taki Küçük Mustafa Paşa Hamamı’na Merve Morkoç’un kovboy hikayeleri, pek radikal sanatçı kişiliği yayılıyor... Hamamın kocaman sıcaklık bölümünde sizi dev bir kovboy şapkası, videolar, enstalasyonlar karşılarken kurna kurna tuvaller, fotoğraflar, heykeller ve hatta performans ile karşılaşıyorsunuz. Merve Morkoç, ileri-dönüşümlü malzemeler kullandığı heykel ve enstalasyonlarının yanı sıra, resim, fotoğraf, video ve performansı içeren bur sergisinde, "Canlı ve cansız ayrımının bulanık olduğunu ve canlılığın cansızlıktan meydana geldiğini söylemek mümkün mü?" sorusunu soruyor. Bu yazı, ana olarak bir sergi izlenimi olmadığı için hoşuma giden bazı detaylardan hızlıca bahsedeyim ki, merakınız kabarsın...

Sergide sanatçı kaybetme korkusuna, annesine çok sık değindiği için, bu anlatımı ile Merve Morkoç’un iç dünyasına girmiş gibi hissediyorsunuz. Bir hamamda biriyle çok yakından tanışma imkanı bulmak ne kadar da samimi bir detay! Morkoç’un fotoğrafları, videoları ve hikayesini anlatacağım Lolipop heykeli, benim favorilerim oldu. Çocukken çalıştırılarak bir nevi sömürülen sanatçının annesi, bu işine kovboy kıyafetleri ile gidiyormuş. Bu sebepten dev balon kovboy şapkası, atlar, şiirler bu “kovboy geçmişi”ne selam veriyor sergiden. Bir sömürüden öbürüne geçerken, annesine bir at hediye ediyor Merve Morkoç. Sergide en sevdiğim eser olan, at Lolipop’un heykelini... Lolipop’un sahipleri, içinde bolca şekerin de olduğu farklı gıdalar üreten bir fabrikanın sahipleriymiş. Bu ailenin ürettiği şekerlerden birinin marka adı, gerçekten de sahip oldukları Lolipop isimli atın adından gelmiş. Her yönlü sömürü ve bu sömürüye eleştiri de böyle doğuyor sergide: Çalıştırılan çocuk, kendilerine zararlı şekerleri yiyen çocuklar ve artık amorf bir hale gelmiş, toz pembe, pastel renklerden, tüketim malzemelerinden oluşan bir pasta gibi önümüzde duran, yarıştırılan Lolipop.

Pandemi devam etse de sergiye hatrı sayılır bir ziyaretçi akımı olmuş. Merve Morkoç’un bolca kullandığı “şişen, inen, kaybolan” erotik göndermeli balonları, halka mal olmuş. Uzak denmemiş, soğuk denmemiş, sanatsever, koleksiyoner kendini Balat’ta bulmuş. Demek ki ihtiyacımız varmış, bunu bekliyormuşuz. Hoşgeldin UP Art Project!


Irmak Özer Kimdir?

Sabancı Üniversitesi Toplumsal ve Siyasal Bilimler bölümü mezunu olan Irmak Özer, lisans eğitiminin ardından Atina Üniversitesi'nde Güneydoğu Avrupa Çalışmaları (MA) alanında ve London School of Economics and Political Science'ta Karşılaştırmalı Politika (MSc) alanında iki adet yüksek lisans programını tamamlamıştır. Kültür-sanat alanında uzun zamandır çeşitli mecralara yazılarıyla katkıda bulunan Irmak Özer, hurriyet.com.tr, Art50, Milliyet Sanat, İstanbul Life gibi önemli basılı ve çevrimiçi yayınlarda sergi değerlendirmeleri ve söyleşiler ile katkı sağlamakta ve ilgili platformlarda konuşmalar yapmaktadır. Irmak Özer, kültür-sanat alanında uzmanlaşmak için İstanbul Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm bölümünü (AA) ve Koç Üniversitesi'nde Arkeolojik Varlıkların Korunması ve Kurtarılması sertifika programını tamamlamıştır. Irmak Özer İsviçre'de yaşamakta ve Uluslararası İlişkiler alanında çalışmaktadır.