YAZARLAR

Yeni bir yeni yıl yazısı

Yeni yıl yeni bir başlangıç. Neydi on bir yıl önce dilimizden düşmeyen slogan: Bu daha başlangıç, mücadeleye devam! 2025, mücadelenin güçlendiği, yan yana ve omuz omuza durduğumuz, barışa hasret kalmadığımız bir yıl olsun. 

Yeni yıl her zaman yeni umutlarla birlikte gelir. Bir önceki yılın gerginliklerinin, acılarının, sıkıntılarının onunla birlikte gittiğine inanırız. Bir defteri doldurmuş olmanın yorgunluğuyla yeni ve temiz bir defter alırız ve ilk sayfasını heyecanla açarız. Bilinmezlik belki de sadece yeni yılda işe yarar: Dertleri, tasaları, sıkıntıları düşünmeden 1 Ocak sabahına umutla ilerleriz. 

Müzikte de böyle bu. Yeni yıl için yapılmış şarkılar hep umutlu, mutlu. Yazılarımda onlardan defalarca söz ettim ve bu şarkıları bu haftaya denk gelen radyo programlarımda, performanslarda sıklıkla dinlettim. Bu, bir yandan tekrarlanan bir yazı ama diğer yandan yıllardır sürdürdüğüm bir geleneğin 2024 versiyonu. 

'ESKİ' TÜRKİYE’DEN MÜZİKLİ MANZARALAR 

Bundan on yıl önce içinde bulunduğumuz günlerde yılbaşı kutlamalarının saçmalık, israf ve günah olduğu söyleniyordu. Muhafazakar gazetelerden biri 31 Aralık 2014’te “Uyma Şeytana! Aldanma! Kutlama!” manşetiyle çıkmıştı. Sonrasında da bu tartışmalar sürdü ve her yıl, 31 Aralık’ta kutlanmak üzere yeni bir gün uyduruldu: Mekke’nin fethi! Muhafazakar kesim bununla avunuyor, kalanlar yeni yıla heyecanla giriyor. Oysa “eski” Türkiye’de yılbaşı her koşulda kutlanırdı. TRT’nin düzenlediği içkili yılbaşı balolarını unutmak mümkün değil. 

Bu programlar için özel hazırlanan yeni yıl şarkıları şekerleme gibiydi. Saat 12’yi vurduğunda havai fişek görüntüleri eşliğinde çalınır, söylenirdi. Sonrasında arşivlerde kaybolan bu şarkılar, her seferinde bize umut verirdi. 

Barış Manço, böyle bir şarkıyı 1988 yılının son gecesi TRT’de söylemişti. Ertesi yıl yayımlanacak “Darısı Başınıza” başlıklı albümde karşımıza çıkacak “Güle Güle Oğlum”un sözleri değiştirilmiş hâliydi bu: “Elveda dostum / Ne kadar da alışmıştım bilsen sana / Yaz demeden kış demeden sarılmıştım / Güle güle 1988 // Güle güle dostum / Acı tatlı günler hep geride kaldı / 365 gün eskidi yaşlandı / Güle güle 1988 // Hoş geldin yeni yıl / Yeni doğmuş bir bebek sıcaklığıyla / Kim bilir ne sürprizler ne olaylarla / Hoş geldin yeni yıl…” 

TARKAN’IN DİLİNDEN: GELECEK BİZİZ…

Sadece TRT değil, özel kanallar da katılıyordu o dönem bu heyecanlı, coşkulu kutlamalara. Tarkan, 2000’li yılların ortasında “yeni” bir şarkı yapmış, coşkuya katkı sunmuştu: “Bu sabah karanlığı küçük melekler yırttı / Şafak tatlı bir düştü / Gerçeklere uyanmak, bugün çok hoştu // Işık, daha çok ışık / Umut, daha çok umut / Yeni yıl, yenile bizi / Umutlarımızın tek habercisi…” Şarkı çoktan eskidi ama temennisi güzel: “Gelecek biziz / Sizi de bekleriz!”

Yılbaşı dönemlerinde sadece “yeni” şarkılar yapmadık, (bugün şeytanla özdeşleştirilen) Noel Baba’yı da alaturkalaştırdık. Bundan yirmi yıl önce art arda dinleyiciye ulaşan iki albüm, bu tarihi figürü alaturkalaştırmakla kalmadı başına bir de Türkiyeli sıfatını yakıştırdı. 

İlk albüm, başta “Jingle Bells” olmak üzere Noel şarkılarının Türkçe ve alaturka versiyonlarını toplayan “Allaturca Santa / Alaturka Noel Baba”. Fuat Güner ve Erdal Kızılçay’la birlikte kurduğu toplulukla Beatles’ı da alaturka yorumlayan Dağhan Baydur’un bir projesi bu. “Jingle Bells”in bu albümde yer alan Türkçe yorumu, özünden çok uzaklaşmamış: “Zillere gel, çalsın ziller hey / Koşalım dostlar yeni yıla / Biz hep beraber // Yerde kar varsa, hiç durma hep kay sen / Gençliğini yaşa, hâlâ vakit varken / Müzik hızlandı zillerin sesinden / Şarkı söylüyor, zıplıyor herkes sevinçten…” Albüm, Baydur’a göre, “göbek atılacak noel şarkıları”ndan müteşekkil. 

İki ayrı kapakla piyasaya sürülen”Türkiyeli Noel Baba” ikinci albüm. “Türkiye’de doğdum ben / Antalyalıyım” gibi sözlerle başlayan şarkıların, şiirlerin, masalların toplandığı bu albüme katkı sunanlar arasında Yaşar, Sevingül Bahadır, Toprak Sergen gibi isimler var. Bu isimleri yan yana getiren, anlamlı bir proje: Noel Baba Sosyal Yardımlaşma Derneği’nin öncülüğünde başlatılan “Kendine Bir Kardeş Seç” kampanyasına destek vermek üzere yayımlanmış bir albüm bu.

ALTMIŞ YIL ÖRCESİNDEN GELEN SÖZ

Bildiğimiz ilk “popüler” yılbaşı şarkısı, 1963 tarihli. Erdem Buri’nin sözlerini yazdığı şarkının bestesi, dönemin iki büyük müzisyenine ait: Erol Büyükburç ve Cüret Işıközlü. Tülay German’ın konserlerinde seslendirdiği ve büyük sükse yapan bu umutlu şarkı, yazık ki plak olamadı. Bugün sadece notası ve sözleri elimizde. Söylemeye kalksak bize umut vereceği muhakkak: “Mutlu olsun bu yıl / Kara günler artık geride kalsın / Silin gözyaşlarını yeni güne karşı / Doğacak güneşe, aydınlığa karşı // Bu güzel dünya bizim / Bütün insanlar kardeş / Diyerek ve severek / El ele verelim…”

Mutlu/umutlu zamanları yaşayanlar, barıştan söz eden şarkılarla büyüyenler bugün geldiğimiz noktayı şaşarak karşılıyor. Kardeşliğin her dilde seslendirildiği şu dönemde bile nefret saçan, Noel’i, yılbaşını kutlayanlara saldıranlar var. Oysa yılbaşında büyük sofralar kurulur, dargınlar barışır, yeni yıl dostlarla karşılanır ya da yeni dostluklara yelken açılırdı. Oynanan oyunlar, atılan göbekler cabası…

2001 tarihli Sertab Erener şarkısı “Kendime Yeni Bir Ben Lazım”, sözlerini Nil Karaibrahimgil’in yazdığı, bestesini Erener’le birlikte Demir Demirkan’ın yaptığı bir yeni yıl şarkısı. Daha çok örnek var ama yazının sonuna bu şarkıyla ilerleyeyim çünkü bundan 23 yıl önce yapılmış olmasına rağmen hâlâ güncel: “Bu sene iyi geçmedi, söylemem lazım / Kader beni seçmedi ama görmemem lazım / Belki birdenbire yeniden başlamam gerek / Eskiden taptığımı bugün taşlamam gerek…” 

Yeni Türkü’nün Süper Baba için yazdığı, Oya Küçümen tarafından seslendirilen “Yılbaşı Şarkısı”, Çiğdem’in bir 45’lik plakta karşımıza çıkan “Yeni Yılınız Kutlu Olsun” adlı çalışması ve yine bir plak aracılığıyla bizleri bulan, Gülgün tarafından seslendirilen aynı adlı ama farklı bir başka şarkı, geriye dönüp baktığımızda karşımıza çıkan güzel şarkılar…

Bir de Esin Engin şarkısı var -ki bence bütün zamanların en güzel yeni yıl şarkısı. Ben aradan çekileyim, bütün okurlara “mutlu yıllar” dileklerimi ileteyim ve sözü üstada bırakayım: “Kuş gibi uçtu gitti / Koskoca bir yıl yine / Neşeyle mutlulukla / Geçsin yenisi de // Hoş geldin yeni yıl / Mutluluk getir bize / Hoş geldin yeni yıl / Bolluk ver evimize…”

Yeni yıl yeni bir başlangıç. Neydi on bir yıl önce dilimizden düşmeyen slogan: Bu daha başlangıç, mücadeleye devam! 2025, mücadelenin güçlendiği, yan yana ve omuz omuza durduğumuz, barışa hasret kalmadığımız bir yıl olsun. 


Murat Meriç Kimdir?

1972’de doğdu. Çanakkale ve İzmit’te okudu. Ankara’da kimya mühendisliği eğitimi alırken, dinlediği müziğin tarihine merak saldı ve oradan ilerledi. Kendini bildi bileli plak topluyor; okuyor, dinliyor, dinlediklerini yazıyor, sevdiklerini çalıyor. Kedi gibi meraklı. Rakı, roka, bamya, erik seviyor. Çanakkale - İstanbul arasında yaşıyor ama Ankaracı. 1996’da Müzük adlı dergiyi çıkartan ekipten. Sonrasında Roll mürettebatına katıldı. Mürekkep, Birikim, Milliyet Sanat, Virgül, Bant gibi dergilerde yazıları yayınlandı. Yeni Binyıl, Radikal ve BirGün'ün yazarlarındandı. Ankara’da Radyo Arkadaş’ın kuruluşuna katıldı, radyo programları başta TRT, pek çok radyoda yayımlandı; kimi televizyon programlarının danışmanlığını yaptı, metnini yazdı. 2002 - 2003 yıllarında TRT için Kırkbeşlik adlı televizyon programını hazırladı ve sundu. Kalan Müzik için bir Tülay German albümü (Burçak Tarlası 64 – 87, 2001) derledi, pek çok albüme yazar ve danışman olarak katkıda bulundu. Pop Dedik / Türkçe Sözlü Hafif Batı Müziği (İletişim Yayınları, 2006), 100 Şarkıda Memleket Tarihi (Ağaçkakan Yayınları, 2016), Yerli Müzik (bi'bak Berlin, 2018) ve Hayat Dudaklarda Mey / Memleketin Anason Kokan Şarkıları (Anason İşleri Kitapları, 2019) adlı dört kitabı, üzerinde çalıştığı pek çok projesi var. Üniversitelerde ve kültür merkezlerinde müzik tarihi üzerine seminerler verdi, veriyor. Düzenli olarak Gazete Duvar'da, arada bir Kafa’da yazıyor; Açık Radyo için hazırladığı Harici Bellek başlıklı program salı günleri 19.30'da yayımlanıyor.