YAZARLAR

Zidane tıpkı Guardiola gibi düşünmüş

Bence geçiş oyununda Zidane maçın ve oyunun taleplerini karşılayacak detayları planlamamıştı. Özellikle Manchester City'i göbekten delmek için hiçbir yaratıcı fikir geliştirmediği ortadaydı. Geçiş opsiyonlarının zayıflığı maçta yapılan faul sayısına bile yansıdı. Bütün maç boyunca Madrid, sadece üç faul yaptı.

Maçın en dikkate değer özelliği, Zidane’nın de en az Guardiola kadar topa sahip olma arzusuydu. 9’uncu dakika gelen gol bile, Zidane’nın fikir değiştirmesine yetmedi. Çünkü maçın strateji topa sahip olmaktı. Rakip Manchester City, kolayca topu rakibine bırakan bir takım değil; dolayısıyla topa sahip olmak, bu maç özelinde stratejik bir değer taşır. Ayrıca bu seviyelerde oyunu böyle oynamaktan başka şans kalmadı; çünkü her takım alanı çok iyi daraltıyor ve çoklu preste çok ustalaşıyor. Hızlı ve dikine oynamak çare değil. Buna yeltenen her takım hüsrana uğruyor. Geriye kalan tek oyun modeli, bütün alanları top ve çoklu oyuncu gurubuyla birlikte kat etmek. Bu oyun tarzının vazgeçilmez dizilimi de 4-3-3 olmak zorunda.

Taktik düşünce bakımından da, iki teknik direktör arasında benzerlikler vardı; ikisi de sağ kanat koridorunu gol vuruşu için tasarlamıştı. Sırf bu nedenle, sol kanat koridoru, gölge sahte bir alan olarak kullanıldı. Zidane, Hazard’ı bunun için görevlendirmişti, Guardiola da Raheem Sterling’i. Bu tuzak taktik düşünce uygulaması için Zidane, Toni Kroos’u, Guardiola ise her zaman olduğu gibi, Kevin De Bruyne’ye bu görevi havale etmişti.

Kroos ve Modric, Benzema ve Hazard için boş alan üretme becerisinde sınırlı kalınca, Rodri ve İlkay orta sahada hiç zorlanmadan defansa çok ciddi katkı sunabildiler. Aslında bu alanda tek suçlu olarak Kroos ve Modric’e ilan etmek haksızlık olur. Madrid’in çok opsiyonlu olamayan hali esasen, Zidane’nın en zayıf noktasıydı. Bence geçiş oyununda Zidane maçın ve oyunun taleplerini karşılayacak detayları planlamamıştı. Özellikle Manchester City'i göbekten delmek için hiçbir yaratıcı fikir geliştirmediği ortadaydı. Geçiş opsiyonlarının zayıflığı maçta yapılan faul sayısına bile yansıdı. Bütün maç boyunca Madrid, sadece üç faul yaptı.

Guardiola, Hazard kartını iptal edince Benzema zamanla hataları yaparak ofsayt rekoru kıracak gibi oldu.

Aslında Guardiola takımını hep geride tuttu. Maçı, ilk maçın skor avantajıyla bitirmek için dizayn ettiği çok açıktı. Laporte ve Joao Cancelo’yu aynı kanatta arka arkaya dizmek, bu niyetinin açık ifadesiydi. Kyle Walker’den başka hiçbir defans oyuncusunun delme girişimlerinde bulunmaması, fikri güçlendiren ana etkendi.

Açılış pasları planında Real Madrid acemiydi ve iki acemi hatayla maçı adeta Manchester City’ e armağan etti. Bence her iki hata da doğrusu olmayan hatalar cinsindendi. Çünkü tek doğru tavır, kaleciden başlayarak açılış paslarında ustalaşmak ve oyunu böyle başlatmaktır.

Manchester City, Real Madrid’den her bakımdan daha iyi ve hazırlıklıydı ve daha iyi olan kazandı.

Son olarak, taraftarsız maçlar hâlâ keyifsiz ve temposuz. Bir kez daha ortaya çıktı ki maçın keyfi ve temposu taraftarın coşkusuna bağlıdır.


Ali Fikri Işık Kimdir?

Ali Fikri Işık, 1958 yılında Mardin’in Savur ilçesine bağlı Xeramemo köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Batman’da, liseyi ise Silvan’da okumuştur. 1978 yılında Batman'da “Sesleniş” Gazetesiyle yazın hayatına başlamış. 1985 yılında yazarlar kooperatifi olan Yazko’nun dergisi “Yazko Somut”ta, 1994 yılında “Zone News” gazetesinde, 1995 yılında haftalık dergi “Roj”da, 2010 yılında Taraf gazetesinde, 2016 yılında “BasNews ve Kurdistan24 Türkçe'de yazmıştır. Amedspor Kaos ve Direniş Amedspor kitaplarının yazarıdır.