YAZARLAR

Kadın nedir, kimdir?

Şemseddin Sami’nin 1879’da yayımlanan Kadınlar kitapçığından, yüz on yıl sonra, kadınlar Mor İğne bildirisini yayımladılar 1989’da. Sarkıntılığı, tacizi teşhire çağırıyorlardı hemcinslerini. “Me too”dan çok önce… O günün şenlikli isyanı, bugün kadın cinayetlerine karşı haykırış boyutunu almışsa, her tür iktidarın ve sahiplerinin kendisini sorgulaması gerekir.

―Kadınların niteliği ve değeri çok geç anlaşılmış, kendilerine hiçbir zaman gerektiği biçimde davranılmamıştır, desek, abartmış olmayız. Kadına hiçbir zaman gerçek bir bakışla; insan türünün öteki yarısı, dişisi gözüyle yaklaşılmamıştır. Kadın, bazen erkeklerin esiri, malı, mülkü, bazen de onların oyuncağı, eğlencesi, süsü - ziyneti olarak görülmüştür.

1878’de kaleme alınan, ertesi yıl yayımlanan bu satırlardaki gerçekliğin tartışmasını, kavgasını yaşıyoruz bugün, hâlâ!

Şemseddin Sami’nin kitapçığı Kadın, fiziksel ve niceliksel gerçeklikliklerden yola çıkar: Kadın, insan türünün dişisidir, insan türünün yarısıdır. O nedenle de her zaman kadının konumu, toplumun yapısıyla doğrudan ilişkili, orantılıdır. Kadının konum ve durumu, toplumun durumunu gösterir.

19. yüzyıl Osmanlı toplumu için hayli ileri bir bakış bu. Günümüz için de öyle. Kadının konumu ve durumuna baktığınızda, bir şiddet ve korku toplumuyla yüz yüze gelirsiniz.

Sadece son yedi ay içinde erkekler tarfından yüz elli beş –rakamla 155- kadın öldürülmüştür. Ve bu, kayıtlara geçmiş olanlardır. Tam da cinayetler dizisi sürerken erkekler ordusu ve iktidarı, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele” amaçlı İstanbul Sözleşmesi çöpe atılsın diye uğraşmaktadır.

Düşünsel, kültürel, hukuksal ve insanlık macerasının bilcümle kazanımları şurada dursun… Şemseddin Sami’nin yüz kırk küsur yıl öncesinden işaret ettiği “kadın, erkeğin eş-diğeridir” yalın fiziksel, niceliksel gerçekliği kabul görmemektedir hala. Çünkü aynı yazarın vurguladığı, kadını erkeğin mülkü olarak gören anlayış, hukuk fiilen yürürlüktedir.

BİR ELDE İĞNE, BİR ELDE KİTAP

Şemseddin Sami’nin kadına eş-diğer ve onun konumuna toplumsal yapı göstergesi olarak yaklaşımı, kendisin de aralarında olduğu Tanzimat yazarlarının sorunsalını, onlardan daha ileri taşıdığını ortaya koymaktadır.

Tanzimat nasıl ki Osmanlı devletinin Batı siyasal, ekonomik, kültürel hegemonyası karşısında kendini, iktidarını yeniden konumlaması, düzenlemesiyse, edebiyat da bunun gündelik hayat pratiğinin izini sürer. Şemseddin Sami, ilk yerli tefrika roman olarak kabul edilen Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’la o edebiyata öncülük etmiştir.

1872’de başlayan tefrika ertesi yıl tamamlanarak kitaplaşmıştır. Görücü usulü evliliğin, kadının alınıp satılmasının konu edildiği roman, kadın – erkek ilişkisi üzerinden gelenek - modernlik ikilemini gündeme taşımaktadır. Bu ilişki ve ikilem, Doğu – Batı üstbaşlığıyla birlikte 1970’lere dek yaklaşık yüz yıl edebiyata egemen olacaktır. Tanzimat’a yön veren ana olgu Batı korkusu ise, edebiyata – romana yön veren de kadın korkusudur.

Roman - edebiyat zamanla başka kulvarlara uzansa da her iki korku 21. yüzyılda olanca şiddetiyle hükmünü sürdürmektedir.

Şemseddin Sami, döneminin o korkudan azade nadir isimlerindendir. Romandan sonra kaleme aldığı Kadınlar kitapçığında, kadının düşünsel yetenek, akıl yönünden erkekle eşit olduğunu savunur. O yetenekten yararlanmak, kadınları eğitmek gerekir. Çünkü,

Kadınlar yeryüzü ahalisinin yarısı olduklarından dolayı, sadece kadın olduklarından kaynaklanan önemden başka, erkekleri yetiştiren, yani insan topluluğunu terbiye eden ve biçimlendiren de yine kadınlar olduğundan… insanlık ailesinin mutluluğu kadının eğitiminden geçmektedir.

***

Kutsal aile, iyi anne, iyi eş formülü üzerinden gitse de Şemseddin Sami, dönemine egemen olan yerleşik “baba” otoritesi, gücü karşısında, kadını “eğitmen – rehber” olarak öne çıkarmaktadır. Yine onun kaleminde kadının doğuştan –fıtraten- getirdiği yetenekler, terzilikten cerrahlık hariç tıbbi işlere, eczacılıkta tezgahtarlığa, müşteri ilişkilerine geniş bir meslekler zincirine uzanmaktadır.

Kadınlar kitapçığının çevrim yazısını basıma hazırlayan İrfan Karakoç, çalışmasını Bir Elinde İğne Bir Elinde Kitap adıyla yayımlamıştır (Kitap Yayınevi, 2008). Biraz eksik, yanlış adlandırma. Orhan Veli’nin meşhur şiirini çağrıştırıyor.

Cımbızlı Şiir

Ne atom bombası

Ne Londra Konferansı

Bir elinde cımbız,

Bir elinde ayna;

Umurunda mı dünya!

Orhan Veli, yerleşik bakışın bir yandan “süs” / ziynet niyetine sahiplenirken, bir yandan da “kaşık düşmanı” olarak kodlayıp konumladığı kadını resmeder bu dizelerde. O imge ve kodlar, tam da Şemseddin Sami’nin kitapçığının hareket noktasıdır. Kadını mülk, eşya olarak sahiplenerek kendisini yeniden inşa edip üreten erkek iktidarının modern zaman versiyonundur bir elinde kitap, ötekinde iğne.

İğne, Türkiye gerçekliğinde renk, nitelik ve işlev değiştirmiştir. Dikiş işinden, terziliği de üstlenen ev kadının elinden çıkmış, tacizci teşhirini sağlayan Mor İğne’ye dönüşmüştür 1980’lerin sonunda.

TACİZ TEŞHİRİNDEN KATLİAM İSYANINA

Şemseddin Sami’nin 1879’da yayımlanan Kadınlar kitapçığından, yüz on yıl sonra, kadınlar Mor İğne bildirisini yayımladılar 1989’da. Sarkıntılığı, tacizi teşhire çağırıyorlardı hemcinslerini. “Me too”dan çok önce…

O günün şenlikli isyanı, bugün kadın cinayetlerine karşı haykırış boyutunu almışsa, her tür iktidarın ve sahiplerinin kendisini sorgulaması gerekir.

Mor İğne’yi anımsayalım… bugüne bakalım.

Kadınlar, 

Sokakta, lokantada, vapurda, otobüste, işyerinde, tanıdığınız, tanımadığınız, hoşlandığınız, hoşlanmadığınız bir takım erkekler tarafından ellenmekten, omuzlanmaktan, çimdiklenmekten, dokunulmaktan bıktınız mı? 

…..

İşte sarkıntılığa karşı süper bir koruyucu: karşınızda göz süzen peşinizden gelen, bizi aşağılayan laflar geveleyen, bıyık burarak yalanan, bacaklarınızı süzen, elleyen, koklayan, bakan, saldıran tüm erkeklere karşı küçücük taşınması kolay ama etkili bir silah. 

Şimdi size harika bir ürün tanıtmak istiyorum. 

Elimde gördüğünüz bu mor iğne paslanmaz çelikten olup, nikel-krom alaşımlı olup, 7 cm uzunluğundadır. 

Üzerinde bulunan mor kurdele tüm giysilerinizle kullanabileceğiniz bir aksesuar görünümündedir. Bu şık aksesuarın aynı zamanda size sarkıntılık edenlere karşı savunmanızda bir araç olduğunu şimdi size göstereceğiz. 

Hareket şu.. Hiç acımadan batırın, korkmanıza gerek yok, tetanos yapmaz. Bu iğne mor iğne kampanyasının bir ürünüdür. Kampanya grubumuz kadınlardan meydana gelmiş olup, elle sözle, gözle yapılan sarkıntılığa karşı etkin ve kalıcı önlemler geliştirmeyi amaçlamaktadır.