YAZARLAR

Kaçan şampiyonluk: Trabzonspor

Trabzonspor'un şu anda yapması gereken bir şey var; Yönetimi tutmak, yönetimin kalması çok önemli. Kadroyu korumak ve birkaç takviyenin dışında iyi bir teknik adam getirmek. Bu unsurlar olduğu sürece önümüzdeki sezon Trabzonspor, şampiyonluğun yine en iyi büyük adayı olarak yarışta yer alacaktır.

Yazımızın başında altını çizerek bir kez daha söyleyelim; Başakşehir'in şampiyonluğunu kutluyoruz, tebrik ediyoruz. Kısaca hak edilmiş bir şampiyonluk. Fazla söze gerek yok. Yeri gelmişken şunu de diyelim: Teknik Direktör Okan Buruk'u hâlâ beğenmeyenler var spor basını ve spor kamuoyunda. Adam Galatasaray'ı, Fenerbahçe'yi, Beşiktaş'ı şampiyon yapmadı veya Trabzonspor gibi arkasında koca bir şehir yoktu. Akhisarspor ile Türkiye Kupası, Başakşehir ile Süper Lig Şampiyonluğu kazandı. “Çok büyük hoca” olarak tanımladığınız o teknik direktörlerinizi yeniden gözden geçirmenizi samimiyetle tavsiye ediyorum.

Gelelim şimdi asıl konuya. Bir takım şampiyon olunca o takımın bir şampiyonluk hikayesi yazılır. İlk kez bir takımın şampiyonluk hikayesinde başroldeki takım şampiyon olan takım değil, diğer takım. Yani şampiyonluğu kaçıran takım; Trabzonspor. Çok büyük ihtimalle uzun yıllar sonra bu geride bıraktığımız sezon “Trabzonspor'un şampiyonluğu kaçırdığı sezon” olarak hatırlanacaktır.

Peki Trabzonspor neden şampiyon olmadı, olamadı? Evet, bir çoğunuzun yüzündeki küçük tebessümleri görüyor gibiyim. “Pandemi sonrası süreçte Trabzonspor kazanması gereken maçları kazanamadı ve puan kaybetti” diyeceksiniz. Evet, teknik olarak doğru olabilir bu satır. Ama 'fiilen' açıklaması gerçekten bu kadar basit mi?

Yalan yok. Bu sezonun başından beri gerek köşe yazılarımda ve gerek Radyo Gol'deki yayınlarımda defalarca Trabzonspor takımına ve Trabzonspor yönetimine dolayısıyla Ahmet Ağaoğlu'na methiyeler düzdüm. İnsanların hakkını teslim etmek gerekiyor. Bundan 5 sene evvel hakem Çağatay Şahan ve ekibini bir maçın sonunda statta rehin alan İbrahim Hacıosmanoğlu'lu Trabzonspor'un imajını bir hatırlayın. Trabzonspor, 3 Temmuz süreci ve bu olaylarlar silsilesinden bugünlere gelmiştir. Aslında çok büyük bir başarıdır. Gerek sportif gerekse imaj olarak.

Trabzonspor son yılında aslında her daim çok iyi ve çok enteresan transfere imza atmıştır. Gerek yerli gerek yabancı oyuncu transferlerinde. Başarısızlıklara sebep olan üç faktör vardı. Yönetim, çok ama çok sıkıntılı yöneticilik mevcuttu. Ödemeler zaten hep problemliydi. Bu sezon ödemeler yapıldı büyük oranda ve doğru yöneticilik anlayışı da mevcuttu. İkincisi, teknik direktör seçimleri. İyi kadrolar kurulsa da çok ama çok yanlış teknik direktör seçimleri yapılmıştı önceki yıllarda. Neredeyse Şenol Güneş sonrası bir kez bile doğru bir teknik direktör seçimi yaşanmadı. Üçüncüsü ise imaj sorunu; özellikle Sadri Şener sonrası Trabzonspor'da bir İbrahim Hacıosmanoğlu dönemi yaşandı ki bu süreç Trabzonspor'u genel olarak antipatik bir takım pozisyonuna itti.

Sayın Ahmet Ağaoğlu, yılın başkanıdır benim kriterimde. Gerek yöneticilik imajı, gerek icraatlar açısından. Sezon boyunca Trabzonspor ile ilgili çok fazla algı operasyonu yapıldı. Siyasal destek gördüğüne dair. Bu algı operasyonunu yapan, besleyen medya mensupları son derece iki yüzlülük yapmaktadır. En iyi ihtimalle cahilce konuşmaktadır. Galatasaray'ın, Beşiktaş'ın, Fenerbahçe'nin yıllarca vergi borçları nasıl affa uğramış bir araştırsınlar. Türkiye'de spor kulüpleri dernek statüsünde olduğu müddetçe, sahiplik olmadığı sürece hepsi her zaman devletin ve siyasetin bir oyun parkı olarak devam edecektir.

Yılın futbolcusu Sörloth, yıllık ne kadar maaş alıyor? Ligin bu sezon flaş golcü kanat oyuncuları Ekuban ve Wakaeme'nin toplam maaşları Fenerbahçe'de Dirar'ınkinden az. Siyaset falan değil, bu tamamen bir 'scouting' ve dolayısıyla yöneticilik başarısıdır. Bu başarı da başkana yazar, başka birine değil. Sörloth sezon ortasında gol krallığında uçmuş önde giderken, Taksim'de sokağa çıksaydı, İstiklal Caddesi'nde yürürken, iddia ediyorum anne veya babasına denk gelmediği sürece onu tanıyan olmayacaktı. Artık biraz uyanalım, gerçekçi bakalım konulara. Trabzonspor, bu ligin bu sezon en flaş takımıdır. Şampiyon olamamış olsa dahi. Sörloth, Wakaeme, Ekuban ve Novak diyor herkes. Ligin belki de en iyi oyuncusu Trabzonspor takımında oynuyor; Jose Ernesto Sosa. Kazandıkları Fenerbahçe maçına 5 tane alt yapıdan genç oyuncuyla çıktılar. Bu yüzden bu kadar başarılı işlere rağmen Trabzonspor'un şampiyon olamamış olması büyük başarısızlıktır.

Yöneticilik konusunda alkışları verirken eleştirileri de şöyle bir serpmek lazım güzel görünen ana yemeğin üstüne. Daha önce Trabzonspor'un neden başarısız olduğuna üç madde saymıştım. Trabzonspor'un yönetimi konusunda iki kademede hata yapıldı. Teknik Direktör Ünal Karaman'ın ayrılışı süreci doğru yönetilmedi. Hâlâ net olarak neden ayrıldığı bilinmiyor. Bir açıklama yapılmadı. Sadece kapalı kapılar ardında duyduğumuz, öğrendiğimiz hadiseler var. Yardımcısı Hüseyin Cimşir ile devam edildi. Hüseyin Hoca, genç ve muhtemelen gelecekte çok kıymetli bir teknik direktör olacaktır. Ama Hüseyin Hoca'yı takımın başına getirmek son derece rezalet bir karardı. Çok büyük bir kırılma anıdır.

Trabzonspor, 30 küsur yıldır şampiyon olamıyor. Kaç kez şampiyonluk kaçırılmış. Birçok travma yaşanmış. 3 Temmuz olayı ise kulübün üstünden buldozer gibi geçmişti. Bu sezon Trabzonspor'un şampiyon olması sadece sportif olarak bir şampiyonluk değildi. Aynı zamanda sosyolojik bir olaydı. Yönetimin bunun ciddiyetinin farkında olmama ihtimali olamaz. Yönetim, kadrosuna güvendi ve “nasıl olsa bu kadar iyi oyuncularımız var, öyle ya da böyle şampiyon oluruz biz” dediler. YA-NIL-DI-LAR! Şampiyon olmak o kadar kolay mı?

Şenol Güneş, Beşiktaş'ta iki yıl üst üste şampiyon olduktan sonra Talisca'larla, Quaresma'larla, Pepe'lerle şampiyon olamadı, şampiyonluğu kaçırdı. Karşında senin Fatih Terim gibi lig sonlarını çok iyi oynamayı bilen tarihin en büyük teknik direktörü var her şeyden önemlisi. Tamam, Galatasaray şampiyon olamadı ama şu an bunu biliyoruz. Aralık ayına dönelim ve Ünal Karaman'ın yeni ayrıldığını düşünelim. Ersun Yanal, Fenerbahçe'de devam ediyor ve hâlâ yarışta. Galatasaray, müthiş oynamıyor ama başında son iki yılın şampiyonu Fatih Terim var. Tartışmaya kapalı tarihin en 'winner' (kazanan) hocası. Sen savaşta “benim kadrom iyi, Hüseyin Çimşir'le işi götürürüz” dersen sezon bittiğinde yine 'kaybedenler kulübü' koltuğunda oturuyor olursun. Bu hamle, bu hata Hüseyin Çimşir'e yazılmaz, yazılmamalı. Tamamen yönetime yazılır. Hüseyin Çimşir gibi genç bir teknik adama kocaman şehrin kaderinin emanet edilmesi bile son derece yanlış ama bir o kadar da Hüseyin Hoca'ya haksızlık. Ne o, oyuncu değişikliklerinde hatalar yapıyormuş. Yapar arkadaş. Ünal Karaman'dan sonra sen takımın başına Jose Mourinho'yu getirmedin. Dünyaya biraz gerçekçi bakalım. Savaşa gidiyorsanız iyi bir ordu çok önemlidir ama başında iyi bir komutanınız olduğu sürece.

Yönetimin bu 'the unforgiven' yani 'affedilmeyen' hatası teknik direktör süreci ve hamlesi ama bunun kadar bir kritik hatası daha oldu. Bütün ivmenin döndüğü an belki de Alanya maçı sonrasında yaşananlardı. Sahaya inme, tartışma, kavga. Bu olaylar takımın yöneticilerinin, teknik ekibin ve futbolcuların bütün kimyasını bozmuştur. Bence o olayın ardından Trabzonspor, gerçek manada havayı kaybetmiştir. Şimdi şunu iyi anlamak lazım; puantaja bakmaksızın sadece bu sezonun genel sürecini bir film olarak izleseniz Trabzonspor'un şampiyon olacağını söylerdiniz. Yakaladığı hava, ortam ve en önemlisi ivme. İşte o ivmeyi yitirdiği an o Alanya maçı sonrasında yaşananlar olabilir. Geçtiğimiz yıllarda Trabzonspor'a çok operasyon yapılmış olabilir diyebilirsiniz. Bununla ilgili eminim sayısız olay ve argüman vardır. Ama bu sezon yaşanan her şey Trabzonspor'un inşa ettiği eserdir. Kurdukları kadro, yarattıkları hava, güzel oyun, şampiyonluk havası, kaçırılan şampiyonluk ve kısmen Başakşehir'in şampiyonluğu. Bütün bunlar büyük oranda Trabzonspor'un eseridir.

Trabzonspor'un şu anda yapması gereken bir şey var; Yönetimi tutmak, yönetimin kalması çok önemli. Kadroyu korumak ve birkaç takviyenin dışında iyi bir teknik adam getirmek. Bu unsurlar olduğu sürece önümüzdeki sezon Trabzonspor, şampiyonluğun yine en iyi büyük adayı olarak yarışta yer alacaktır. Ama bunun için bu sezon yapılan hatalardan ders çıkarmak gerekir. Çünkü bu hatalar yıllar sonra bu geride bıraktığımız sezonu 'Trabzonspor'un kaçırdığı şampiyonluk' olarak hatırlamamıza neden olacak.


Ara Gözbek Kimdir?

Yayın hayatına 2005'te üniversite radyosu CIU FM'de başlayan Ara Gözbek aralıksız üç sene İngilizce ve Türkçe yayınlarla canlı radyo programı hazırladı ve sundu. 2005'te CNN Türk'te Frekans programında yapım asistanı ve muhabir olarak görev aldı. Gazeteciliğe ilk olarak 2006'da BirGün gazetesinde adım attı. BirGün'de Pazar eki ve spor bölümlerinde 400'den fazla makale yayınladı, ardından Türkiye'nin en çok takip edilen spor haber sitesi sporx.com yazarlığa devam etti. 2007 yazında staj yaptığı TRT'de “NBA Europe Live” adı altında NBA'in uluslararası projesinde TRT'yi NBA muhabiri olarak temsil etti. SporX TV'de “NBA ARA'SI” programını yaptı. Bunların dışında Taraf gazetesi, tempo24.com.tr ve birçok sitede makaleleri ve haberleri yayınlandı. Döneminde çok popüler bir radyo olan Metro FM'de pek çok programa konuk ve yorumcu olarak katıldı. sokaksesi.com sitesinin ve Android ile Apple'larda uygulaması da olan Sokak Sesi Radyosu'nu kurup burada uzun bir süre “underground” radyo yayınları yaptı. Halen Gazete Duvar'da yazmaktadır.