YAZARLAR

Sanatta çevrimiçi satışlar, pandemide milyon dolarlar

Pandemi hakikaten çevrimiçi “alışverişin” revaçta olduğu bir dönem oldu. Siz evinize spor malzemesi, giyemeyeceğiniz ayakkabılar, yok efendim organik ekmek unu ısmarlayadurun, “bazı kişiler” dünya sanat mirasını evlere, koleksiyonlara doldurdu. Sanat eleştirmeni Jerry Saltz, satışlar devam ettikçe müzelerde gösterilmesi gereken eserlerin (bu dönemde müzeler batışta ve satın alma kapasiteleri sıfıra yakınken) kişilere gitmesine çok hayıflandığını her fırsatta dile getirdi.

Yeni dünya düzenini ve öngörülemez hayatlarımızı artık mecburen kabul ettiğimiz bir döneme denk gelen 2 Mayıs 2020 tarihinde bu gazetede yayınlanan “Pandemi ekonomisinde sanat galerileri ne durumda?” yazımda, dünyaca ünlü galerilerin pandemi döneminde hayatta kalmak için icat ettikleri çözümlerden bahsetmiş ve bu çözümlerin en önemlilerinden biri olarak çevrimiçi platformdan bahsetmiştim.

Zaman geçtikçe pandeminin umduğumuz gibi 2 ay evde kalınca bitmeyeceği anlaşıldığından yerel ve uluslararası sergilerin, sanat fuarlarının, bienallerin tek tek iptal haberlerini aldık. Bu yeni dönemde, özellikle mega-galeriler çevrimiçi platformlardan koleksiyonerlere ve sanatseverlere ulaşmak için yeni yeni yollar icat ederken, müzayede evleri de boş durmadı; örneğin, Sotheby’s çevrimiçi satışlara yüklenmenin (ki bu konuda en başarılı müzayede evi oldu) yanı sıra, aslen rakibi olan galerilere Sotheby’s Gallery Network adı altında çevrimiçi pazar yeri sağladı. Art Basel Hong Kong, Frieze gibi uluslararası ve Dallas Art Fair gibi yerel sanat fuarları çevrimiçi gösterim odaları sunarak (Contemporary İstanbul’un da benzer planlar içinde olduğunu duyuyoruz) fuarları çevrimiçine taşıdı.

ÇEVRİMİÇİ İYİ Mİ KÖTÜ MÜ?

artnet’in çevrimiçi açık artırmaları değerlendirdiği (The Good News? Global Online Auctions Grew 63 Percent Last Month. The Bad News? That May Not Be Nearly Enough) haberinde, Artnet Fiyat Veritabanı'ndan yapılan yeni analizlere göre, geçen ay dünya çapında düzenlenen çevrimiçi açık artırmaların sayısının 2019’un aynı dönemine kıyasla yüzde 63 arttığı belirtiliyor. Çevrimiçi satışlar artmasına artıyor ama bu artış, canlı satışlarda yaşanan kaybı karşılamaya yetmiyor yine aynı habere göre. Genel olarak, sanat satışlarında yüzde 70'lik bir düşüş olduğu kaydediliyor The Art Newspaper and Pownall tarafından yapılan yakın tarihli bir araştırmaya göre. Özellikle daha küçük çaplı olanlar başta olmak üzere, pandemi etkisiyle dünyadaki galerilerin üçte birinin kapanması bekleniyor.

Bununla beraber, yine The Art Newspaper’ın başka bir haberinde (Could Covid-19 kill off the market for the art world’s star names?) covid-19’un sanat piyasasına etkilerini yorumlayan Berlin’de galeri sahibi ve sanat danışmanı Marta Gnyp, “Sanat piyasası zenginlere bağımlıdır ve bu insanların çoğu, krizlerden toplumun geri kalanı ile aynı şekilde etkilenmez” diyor. Haber, zengin koleksiyoncuların artık seyahat etmediklerinden dolayı sanatın çevrimiçine kaydığını belirtiyor. Ayrıca önemli bir not olarak, Artsy tarafından çevrimiçi dünyada artan satışların fiyat şeffaflığını da getireceğine dikkat çekiliyor.

Dönemi Gnyp’in yorumlarını göze alarak değerlendirdiğimizde ve pandemi ortaya çıktığından beri mega-galerilerin ve müzayede evlerinin (son 2-3 ay) çevrimiçi satış rakamlarına baktığımızda, ortaya çıkan durum, en azından büyük kuruluşlar nezdinde pek de öyle karanlık gözükmüyor:

  • David Zwirner, Basel Çevrimiçi’de “15 Rooms” (15 Oda) konseptiyle 15 sanatçısını sunduğu Basel Online’da Jeff Koons’un Balloon Venus Lespugue (Red) (2013–19) heykelini 8 milyon dolara sattı.
  • Zwirner’in “odalarında” ayrıca Josef Albers, Joan Mitchell ve çağdaşlardan Kerry James Marshall, Josh Smith gibi yıldız sanatçıların toplam 28 milyon dolarlık işleri çevrimiçi satışa sunuldu.
  • Zwirner’in ana rakiplerinden diğer bir mega-galeri Gagosian, Cecily Brown’un Figures in a Landscape 1 (2001) resmini yine çevrimiçi platformunda 5.5 milyon dolara sattı. Bu işle beraber, Gagosian çevrimiçi platformundan satış rakamı 14 milyon dolara varan toplam 40 iş satmış oldu.
  • Gagosian’ın sevdiğim girişimlerinden, covid-19 sebebiyle sergileri iptal olan, ertelenen sanatçılardan her hafta birine yer verdiği Artist Spotlight’taki tüm işlerin de satıldığı duyuruldu.
  • Müzayede tarafına bakacak olursak, Sotheby’s 22 Nisan’da Londra’da canlı planladığı açık arttırmayı covid-19 sebebiyle çevrimiçi almak durumunda kaldı. Kötü mü oldu? Pek öyle diyemiyoruz… Sotheby’s bu açık artırmada 6.4 milyon dolarlık satış yaparak o zamana kadar ki en büyük çevrimiçi satışını gerçekleştirmiş oldu. Tek başına George Condo'nun Antipodal Reunion (2005) eseri, tam olarak 1.299.753 dolara gitti. Picasso’nun The Bathers eserinin 987 bin dolara satıldığı müzayedede, bir Türk müjdesi de verelim: Fahrelnissa Zeid'in Lunar Chiaroscuro eseri, tahmin edilen fiyatını aşıp 313 bin dolara satılarak Sotheby’sde ilk çıkışını şık yapmış oldu.
  • Sanat piyasasını canlandıran en büyük alımlardan biri trilyoner Ken Griffin’den geldi. Griffin, Jean-Michel Basquiat’nın 1982 tarihli Boy and Dog in a Johnnypump eserini tam 100 milyon dolara aldı. Sanat yayınları, Griffin’in servetini ve koleksiyonerini bilenler için bunun bir sürpriz olmadığını yazdı. İşte size sıradan bir gün daha!
  • Bu sıradan günü geceye çevirelim derseniz, Sotheby’s 29 Haziran 2020 akşamı gerçekleştirdiği global çevrimiçi müzayedede 363.2 milyon dolarlık modern ve çağdaş sanat eseri sattı. Evet. Üç yüz. Altmış. Üç. Milyon. İki yüz. Bin. Dolar.
  • Ticaretin dışında güzel bir hareket olarak İstanbul’da da SSM’de ağırladığımız aktivist sanatçı Ai Weiwei’nin covid-19 yardım derneklerine gelirini aktarmak üzere çevrimiçi satışa sunduğu maskelerin satış rakamı 1,5 milyon doları aştı geçtiğimiz günlerde.

Bakınız, pandemi hakikaten çevrimiçi “alışverişin” revaçta olduğu bir dönem oldu. Siz evinize spor malzemesi, giyemeyeceğiniz ayakkabılar, yok efendim organik ekmek unu ısmarlayadurun, “bazı kişiler” dünya sanat mirasını evlere, koleksiyonlara doldurdu. Sanat eleştirmeni Jerry Saltz, satışlar devam ettikçe müzelerde gösterilmesi gereken eserlerin (bu dönemde müzeler batışta ve satın alma kapasiteleri sıfıra yakınken) kişilere gitmesine çok hayıflandığını her fırsatta dile getirdi.

Her iş de kişilere gitmedi hani. Bu müzayede çılgınlığına dahil olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Gentile Bellini‘nin 1480 tarihli Fatih portesini Christie’s müzayede evinden 770 bin sterlin, yani (şimdilik) 6.5 milyon TL’ye alıp Fatih’i evine getirdi. Bu gözler böyle bir alım gördü ya; umarım senelerdir kapalı olan İstanbul ve Ankara Resim Heykel Müzeleri'nin açıldığını ya da ulusal miras olan eserlerin nihayet bu mekanlar olmasa da “bir” müzede sergilendiğini bir gün görür...

Konumuza dönersek, bütün bu satışlar olurken sevgili arkadaşlar, bu galeriler, sanat kurumları, sanatçılar ABD hükümetinin Maaş Koruma Programı (Paycheck Protection Program-PPP) kapsamında milyonlarca dolar yardım aldılar. Artnet’in haberine göre (ki ABD hükümet sitesinde yardım alanlar ve meblağ aralıkları şeffaf bir biçimde paylaşılıyor) yarı zamanlı birçok çalışanını ücretsiz izne çıkaran Pace ve Gagosian ve 40 çalışanının işine son veren David Zwirner 2 ila 5 milyon dolar aldılar mesela. Sanırım her şartta şanslı ve zengin olabilen pazarlama dehası-sanatçı Jeff Koons, yanında çalıştırdığı 100 asistan için 1-2 milyon dolar aralığında bir yardım aldı.

Bu dönemde çok zorlanan Whitney Museum, Philadelphia Museum of Art ve San Francisco Museum of Modern Art, 5 ila 10 milyon dolar arası yardım alırken müzayede evlerinden Phillips 2 milyon dolar, Bonham 5 milyon dolar aldı. Merak edenin listesine kolaylıkla ulaşabileceği birçok sanat kurumu kurum başına minimum 150 bin dolar olmak üzere 10 milyona dolara kadar çıkan yardımlar aldılar.

NEREDEYİZ?

Milyonlarca dolarlık satışlar yapan sanat kurumları milyonlarca dolarlık yardımlar alırken, bir de Türkiye’deki sanat kurumlarına bakalım: Çalışanların aldığı Kısa Çalışma Maaşı desteği dışında, sıfır (0) TL/dolar/euro yardım aldı Türkiye’de çağdaş sanat kuruluşları ve sanatçılar. Ülkemizde mega-galeri ya da çok güçlü müzayede evi yaratacak bir eko-sistemden olmadığından, geriye her ekonomik krizde darbe alan, hassas ve idealist bir kitle kalıyor. Başta sanatçıların durumları olmak üzere konuşulması ve çözülmesi gereken pek çok konu var elbet… Fakat veri eksikliğinden konuları etraflıca ele almak da bir hayli zor.

Dolayısıyla çevrimiçi başladığım bu tartışmayı çevrimiçi sanat sunan aktörler ile devam ettirmeyi umuyorum. Bizim piyasamız az sayıda aktörüyle doğal olarak rakam paylaşacak bir pazar olgunluğunda olmadığı için bu yazıdaki gibi rakam konuşamayacak olsak da, önümüzdeki haftalarda çevrimiçi sanat sunan aktörlerin pandemi öncesi-sonrası durum değerlendirme ve stratejilerini dinlemeyi, planlarını duymayı merakla bekliyorum.


Irmak Özer Kimdir?

Sabancı Üniversitesi Toplumsal ve Siyasal Bilimler bölümü mezunu olan Irmak Özer, lisans eğitiminin ardından Atina Üniversitesi'nde Güneydoğu Avrupa Çalışmaları (MA) alanında ve London School of Economics and Political Science'ta Karşılaştırmalı Politika (MSc) alanında iki adet yüksek lisans programını tamamlamıştır. Kültür-sanat alanında uzun zamandır çeşitli mecralara yazılarıyla katkıda bulunan Irmak Özer, hurriyet.com.tr, Art50, Milliyet Sanat, İstanbul Life gibi önemli basılı ve çevrimiçi yayınlarda sergi değerlendirmeleri ve söyleşiler ile katkı sağlamakta ve ilgili platformlarda konuşmalar yapmaktadır. Irmak Özer, kültür-sanat alanında uzmanlaşmak için İstanbul Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm bölümünü (AA) ve Koç Üniversitesi'nde Arkeolojik Varlıkların Korunması ve Kurtarılması sertifika programını tamamlamıştır. Irmak Özer İsviçre'de yaşamakta ve Uluslararası İlişkiler alanında çalışmaktadır.