YAZARLAR

Tavuk kanadı ve porno

Aslında çok ‘tıklanacak’ haberi bulmak o kadar da zor bir şey değildir. İnternet gazetecileri bunu kısa zamanda öğrenirler. Zor olan, çok okunma ve çok tıklanma yarışına kendini kaptırmayıp ‘ilkelerini koruyabilmek’, nitelikten ödün vermemektir. Sadece cinsellik, seks, porno değil, toplumların kolayca reaksiyon vereceği hassasiyetler de bilinir ve ne kadar tahriş olduklarına aldırmadan, bunlara küçük bir dokunuş sonuç almaya yeter.

Bilmem farkında mısınız, dün gazetemiz Gazete Duvar’ın en çok okunan haberi ‘Yeni Zelanda’da porno yıldızlı kamu spotu’ başlığını taşıyordu. Üstelik haber epey eski ve günlerdir bir numara olmayı kimseye kaptırmıyor. Sebebi basit, başlıkta ‘porno’ geçiyor.

Aslında haber çok güzel ve ilginç. Genç kadın başbakan Jacinda Ardern liderliğinde günümüzün en liberal toplumlarından birini kurmayı başaran Yeni Zelanda şaşırtıcı gelişmelerin coğrafyasına dönüştü. Böyle bir kamu spotu da şu sıralar oradan başka bir yerde çekilemezdi herhalde. Haber, sadece burada değil, bütün dünyada ilgi çekti. Mesela BBC’nin en çok seyredilen ilk beş videosundan biri de bu, habere konu olan kamu spotu. Ama hepimiz biliyoruz ki BBC’yi açan İngilizlerden ve tüm dünya vatandaşlarından Gazete Duvar’ı takip eden Türkiyelilere hepimizi bu habere çeken Yeni Zelanda hükümetinin yaratıcılığı değil, içinde porno yıldızlarının olduğu bir videoya duyduğumuz merak.

“Seks satar” sözü hala ve her koşulda geçerli. Bu yazıyı yazarken özellikle BBC’nin internet sitesini açtım çünkü uzun zamandır sitede mutlaka cinsellikle ilgili ya da cinsellik çağrışımı güçlü bir haber bulunuyor. Bu haber çoğu kez sitenin ‘çok okunanlar’ listesinde de yer alıyor. BBC global olarak internete ağırlık veriyor ve bildiğim kadarıyla kurum içi başarı ölçütleri arasında ‘tıklanma’ oranları da yer alıyor. Dolayısıyla dünyanın bu en saygın haber kaynağının, sadece haber çeşitliliği için değil, biraz da okunma oranlarını artırmak için cinsellik haberlerine yer verdiğini düşünüyorum.

Aslında çok ‘tıklanacak’ haberi bulmak o kadar da zor bir şey değildir. İnternet gazetecileri bunu kısa zamanda öğrenirler. Zor olan, çok okunma ve çok tıklanma yarışına kendini kaptırmayıp ‘ilkelerini koruyabilmek’, nitelikten ödün vermemektir. Sadece cinsellik, seks, porno değil, toplumların kolayca reaksiyon vereceği hassasiyetler de bilinir ve ne kadar tahriş olduklarına aldırmadan, bunlara küçük bir dokunuş sonuç almaya yeter.

Bazen de konuşulmamaktan, anılmamaktan dolayı ilginçleşen konular vardır. İnsanların hep aklındadır, hayatının içindedir, ama kimse buna değinmediği, herkes yokmuş gibi davrandığı için bir yerde ufacık uç verdiğinde herkes oraya hücum eder. Kimlikler, özgürlükler ve engellenmeye, yasaklanmaya çalışılan her şey bununla ilgilidir.

Fakat şunu da biliyoruz ki, insanların en politik duygularla girdikleri bir internet sitesinde bile mesela bir Evren Aybars yazısı, o ağır başlı siyasi analizcileri eleştirmenleri, her nevi yazı erbabını tuş edecek sonuçlar doğurabilir...

Evet, anladınız. 7 Haziran’da yayımlanan ‘Fırında tavuk kanat’ yazısından bahsediyorum… Neyse ki evimiz Gazete Duvar sadece siyasetle değil sanat-edebiyat ve geniş anlamda kültürle ilgili bir site. Mesela sadece sanat eleştirisi yazan en az beş kişinin düzenli katkı verdiği bir başka haber sitesi yok ve olacağını da sanmıyorum. Dolayısıyla en baştan bugüne yemek kültürümüzü artıran, bize mutfakta becerilerimizi geliştirmek için cesaret veren biri var. Evren Aybars’ın da belki de Duvar tarihinde en çok okunan yazısı olmuştur ‘fırında tavuk kanadı’. Ne de olsa fırında kızarmış, çıtır çıtır olmuş, yağlı tavuk kanatlarının vejetaryen değilse eğer hemen herkeste uyandıracağı iştaha karşı durabilmek biliyoruz ki pek mümkün değil. Tam da bu nedenle binlerce kişinin parmağı o haberin üstüne gitti. Hiçbir yerde tavuk kanadı konuşulmadığı için değil, hayatında tavuk kanadı olmadığı için değil, ya da hiç durmadan tavuk kanadı yemek istediği için de değil. Kızarmış tavuk kanadı fotoğrafının çağrıştırdığı lezzete duydukları zaaftan dolayı böyle.

Yazıyı okuyanların kaçı tarifi denemiştir bilmiyorum… ben denemedim mesela. Ama bu, ileride denemeyeceğim anlamına gelmez…

SAYGI ABİ’YE SELAMLAR

Saygı Öztürk, Sözcü Gazetesi’nin Ankara temsilcisi. Trabzon’da hızla yükselen Turizm İl Müdürü’nü anlatan yazısı nedeniyle İçişleri Bakanı’nın hışmına uğradı. Neredeyse orta yaşlı bir insanın ömrü kadar süreyi gazetecilikle haber yaparak geçirmiş, yirmiden fazla kitap yazmış birinden söz ediyoruz. Saygı Öztürk, gazeteciliğin içinde büyümüş, hayatını haber yapmaya adamış, tamamen buna odaklı yaşayan bir kuşağın, bir gazetecilik tarzının günümüzdeki en başarılı isimlerinden birisidir. Ankara’nın en tecrübeli ve saygın gazetecileri arasında yer alır ve şimdi böylesine hedef alınmış olması da eminim onu işini yapmaktan alıkoymayacaktır. Maruz kaldığı orantısız gücü, aşabilecek tecrübe ve etkinlikte… Biliyorum ki şu sıralar harıl harıl yeni kitabını tamamlıyor. Saygı Öztürk’e yapılan, tıpkı ondan önceki tüm gazetecilerin ödediği faturalar gibi, aslında özgür ve bağımsız haberciliğe verilmiş bir göz dağı. Bu da herkesin malumu.