YAZARLAR

Mafya, rüşvet, başkan üçgeni

El Chapo’nun bir politik geçmişi yok ilk gençliğinde ama sonra, işi icabı, politikacılarla güçlü teması vardı. Mesela bir zaman onun sağ kolu sonra itirafçı olan Kolombiyalı Alex Cifuentes’in ABD mahkemelerindeki iddasına göre, Meksika devlet başkanıyken Peña Nieto’ya 100 milyon dolar rüşvet vermişti.

Mafya filmi devaaaam ediyor. Buradan buyrun;

Biraz gerçekçi olun. Size biri gelip, mesela 1 milyon dolar koysa önünüze ve ayrıca eğer kabul etmezseniz ailenizi öldüreceğini de söylese, ne yaparsınız? Ve bunu söyleyen de ‘gerçek’ olsa. Yani para, bizim filmlerde kullandığımız, güzel kopya ve eskitilmiş fotokopiler değil, kağıda sürünce yeşil yeşil bulaşan dolar işte ve bunu söyleyen adam da 2 bin ila 3 bin kişinin, öldürülmesinden sorumlu bir adamsa. 2 bin ile 3 bin arasındaki bin kişilik sayı farkı bile, nasıl hiçe sayılabileceğinize ve korkutmaya yeter insanı.

Yani para da ve ölmek de gerçek olsa. Ne yaparsınız?

El Chapo’nın, sık kullandığı taktiklerden biriydi bu. Meksika’nın, daha doğrusu dünyanın en büyük mafya şeflerinden biriydi El Chapo, eğer devletleri saymazsanız tabii. Geçen yazıda sözünü ettiğim gibi El Chapo’nun bir politik geçmişi yok ilk gençliğinde ama sonra, işi icabı, politikacılarla güçlü teması vardı. Mesela bir zaman onun sağ kolu sonra itirafçı olan Kolombiyalı Alex Cifuentes’in, ABD mahkemelerindeki iddasına göre, Meksika devlet başkanıyken Peña Nieto’ya 100 milyon dolar rüşvet vermişti. ‘Bavulların taşınması zor olmuştur ve abi ne kolay geliyor dile, 100 milyon dolar! O kadar çok para, rüşvet mi verilir’ diye düşünüyorsanız, El Chapo da hemen vermemiş, pazarlık yapmış. Çünkü Devlet Başkanı Nieto’nun esas istediği miktar, 250 milyon dolar kadarmış.

-Bir Türkiyeli olarak, acaba kaç kilo tutmuştur diye hemen aklınıza gelmiştir. Araştırmacı gazeteci olarak hemen bunu da Google’dan bulup, çarptım! Bir milyon dolar 10 kiloymuş. Yani bizim 100 milyon dolar bin kilo, bir ton ediyor. Eğer 250 milyon verseydi 2.5 ton. Mafya işi de hamallık yani bir yandan-

-Sizse maaşınız için kuyumcu terazisi almalısınız-

Hemen, ‘Adam bu kadar rüşvet veriyorsa ne para vardır’ diye düşünüyorsanız haksız değilsiniz. El Chapo, Forbes’un dünya milyarderleri listesine de girmişti. Bu hesap tabii ki, bir mafya liderinin parası ne kadar hesaplanabilirse o kadar, düşünün işte. Ancak politika ile ilişkisi, sadece rüşvet üzerinden değil tabii ki mesela 2006 seçimlerinde, Başkan Calderon’un, şu anki sosyal demokrat başkan Obrador ile arasında, o kadar küçük bir fark vardı ki -hatta gerçekte Obrador kazanmıştı- bunu bir bölgenin oylarının, neredeyse tamamının Calderon’a gitmesini sağlayarak, Meksika devlet başkanı seçtiren El Chapo’ydu. Bu işbirliği seçimden sonra devam etti ve Calderon’nun uyuşturucu kartellerine karşı yürüttüğü savaşta, orduyla birçok operasyona katıldı ‘Cártel de Sinaloa’ Sinaloa Karteli böylece rakiplerinin bölgelerini de ele geçirip daha da güçlendi ve muhtemel tesadüftür bu savaş, hep El Chapo’nun rakiplerine karşı oluyordu.

Mafyanın diğer açıdan ilişkilerine bakmak istersek, bu dışardan sanıldığı gibi sadece zora dayalı yürümüyordu. Devlet gibiydi yani. Devletin yasal mermisinin dışında, yan sanayi şiddet tekelini kartel, hakim olduğu bölgede elinde tutuyordu ama aynı zamanda, halkla karşılıklı bir rıza hali içindeydiler. Hatta bu ‘rıza hali’, devletten daha ‘illegal’ olduğu için, mafyanın halka daha da fazla, bir şeyler vermesini gerektiriyordu. Bu yüzden ‘El Chapo’ hapisteyken, serbest bırakılması için binlerce kişinin katılımıyla mitingler düzenlendi. Semt pazarlarında El Chapo tişörtleri satılıyordu filan. Tabii ki neoliberalizm ile birlikte her geçen gün yok olan sosyal devlet, artan işsizlik, yoksulluk etkendi buna. Özellikle ulus ötesi tekellerin bütün dünyada ele geçirdiği tarım, yokluğa mahkum edilmiş küçük köylü ve sadece kendilerine bahşedilen yardımlarla yaşamak zorunda kalan bütün bir halk, bunların hepsi, mafya için çok elverişli bir zemindi.

Hatta ancak uyuşturucu ekerek, ulus ötesi tekellerin yanında, tarım yapabilmek mümkündü.

-Yine de mafyanın kendisi aslında, yoksulluk nedeniyle değil, hakim olan bir ideolojinin çaresiz kanseriyle ortaya çıkan bir şeydi. Güç sahibi olmak simgelerinin, yani daha hızlı giden ve dört çeker mesela ve büyük, heybetli, son model arabaların, güzellik kraliçelerinin ve sadece pahalı olduğu için alınmış şeyleri alabilme arzusundan başka bir şey değildi.-

Mafya kapitalizmin bir parçasıydı tam olarak, kanserin kanseri. Dostoyevski’nin “Kumar gelirinin ticaret gelirinden ne farkı var?” dediği gibiydi…

Belki sadece yeterince iktidara sahip olamamaktan, mesela başkan olmamaktan muzdarip…

Devam edeceğiz Bermuda şeytan üçgenine…


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...