YAZARLAR

Meclis AVM’lerden sonra açılıyor!

Salgında iyi politikalar ile demokrasinin çok sıkı bir ilişkisi var. Bugün koalisyon hükümetinin yönettiği Yeni Zelanda’da salgın dışı meclis işlerinin askıya alınması, salgın komisyonu kurulup muhalefete çoğunluk verilmesi bunun en güzel örneği. Salgında kötü politikalarının ilacı da muhalefet, çok açık. Dünyada pek çok kötü salgın politikasından birileri kazançlı çıkabiliyorken Şili’de hekimler ve sokak, iktidardaki devlet başkanına bu fırsatı vermiyorlar.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 16 Nisan 2020'de tatil edildi. O gün 74 bin 193 vaka vardı ve bin 643 kişi yaşamını kaybetmişti. Şimdi ise 150 binden fazla vaka ve 4 binden fazla yaşamını kaybeden insan var. TBMM 20 Mayıs 2020’de açılıyor. AVM’lerden dokuz gün sonra.

TBMM, salgın ilan edildiği 11 Mart’tan önceki 70 günde 20 tasarıyı meclis genel kurulunda görüştü ve yasalaştı. Sonraki 35 günde, yani 12 Mart ile 16 Nisan arasında iki katı bir performans sağladı ve 21 tasarı genel kuruldan geçti. Bu tasarılar arasında Afrika’da iş yapan müteahhitlere 5 milyar TL para aktarmaya yarayan Afrika Kalkınma Bankası ile ilgili tasarı 24 Mart’ta, mafyaya af getiren infaz 13 Nisan’da geçti, iktidarın korona salgınını ekonomik olarak suistimal etmesini sağlayan tasarı 15 Nisan’da geçti. İktidar salgını o kadar sevdi ki, 7 Nisan’da 14 tane anlaşmayı meclisten sorunsuz geçirdi. Bu 14 tasarı AK Parti’nin diğer ülkelerle yaptığı ekonomik anlaşmalardı ve hepsinin oylaması sadece 34 dakika sürdü. Çoğuna hiçbir RET oyu bile verilmedi.

Yasamayı istediği gibi kullanan iktidar işi bitince meclisi kapattı. Ta ki 23 Nisan törenlerine kadar. O günleri saymazsak yaklaşık 35 günde meclis kapalı kaldı.

DÜNYADA MECLİSLER NE YAPTI?

Türkiye’de TBMM temel olarak korona salgınını kendi işi için kullanmak dışında hiçbir şey yapmadı.

Dünya örneklerini inceleyince aslında (i) fiziksel mesafenin, (ii) komisyon çalışma biçiminin, (iii) toplantıların, (iv) oylamaların ve (v) müzakerelerin hızla düzenlendiğini (1) görüyoruz.

Dünyadan örnekler verecek olursak, Almanya Meclisi Bundestag 25 Mart tarihinde geçici bir düzenleme ile salgın ile meclis çalışmalarını uyumlu hale getiriyor.

Brezilya’da meclis 17 Mart’ta yaptığı düzenleme ile sanal meclise geçiyor. 513 vekilin olduğu meclisin ilk sanal toplantısı 25 Mart’ta gerçekleştiriyor. Hem de 500 vekilin katılımı ile. Bu Türkiye’de normal şartlarda bile görülmemiş bir oran.

Bu süreçte açık ara ile en iyi düzenleme Yeni Zelanda’dan geldi. Meclis 25 Mart itibariyle (i) dört hafta boyunca hiçbir oturum yapmamaya, (ii) Salgın Müdahale Komisyonu kurulmasına (iii) komisyonun başına muhalefetten birisinin geçirilmesine (iv) 11 temsilcili komisyonun 6 temsilcisinin muhalefetten olmasına ve (v) hükümetin salgın politikalarını denetlemesine (2) karar veriliyor.

Ne kadar güzel değil mi?

SİYASETİN FIRSATÇILIĞI

Diğer yandan demokrasilerin zayıf olduğu, baskıcı rejimlerin güçlü olduğu yerlerde pek çok iktidar için aradıkları ama bulamadıkları bir fırsat oldu (3).

-84’den fazla ülke OHAL ilan etti.

-38’den fazla basın özgürlüğüne kısıtlama getirildi.

-Paralel Yasama girişimleri oldu. Macaristan’da iktidar salgın bitene kadar KHK ile yönetme kararını meclisten geçirdi.

-Kitlesel eylemleri yasaklamak, seçimleri ertelemek, sadece destekçilere yardım yapmak, azınlıkları günah keçisi olarak öne çıkarmak öne çıkan politikalar olmuş.

-Salgını izleme bahanesi ile özel hayata müdahale ve halkı gözetleme programları oldukça öne çıktı.

KORONA SADECE İKTİDARA MI YARADI?

Salgın bu dönemde başarılı olan iktidarlar kadar başarısız olan iktidarlara da yaradığını, popülerliklerini arttırmada faydalı olduğunu söyleyebiliriz. Yeni Zelanda açık ara ile salgınla en iyi mücadele eden ülke ve başbakan Jacinda Ardern’in yaptıklarını onaylayanlar son dönemde yüzde 87’ye çıkmış. Almanya ise korona sürecini yüksek test, bilimsel yaklaşım ve şeffaflık ile yürüten ülkelerin başında geliyor. Yani göreceli olarak iyi örnek diyebiliriz. İlginçtir ocak ayında Merkel’in politikalarını onaylayanlar yüzde 56 iken Nisan ayında bunun da altına düşmüş. Mayıs ayında ise yüzde 68’lere çıkmış. İtalya ise verileri Çin, İran gibi ülkelerde kötü olanlar kategorisinde. İtalya başbakanı Giuseppe Conte’nin Ekim ayında yüzde 41 olan “onaylanma” oranı Mayıs başında yüzde 59’a çıkarmış durumda (4).

Bu örnekler istisna olarak gelebilir. Ama şunu biliyoruz ki bu dönemde muhalefet yoksa kötü bile olsanız iktidarda olmanız sizin görülür olmanızı, adres olmanızı ve dolayısıyla kabulünüzün arttığını gösteriyor. Bu da zaten AK Parti’nin neden 24 Mart’ta 8, bu hafta 5 belediyeye kayyım atadığını çok temiz gösteriyor.

Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern

MUHALEFET VARSA İŞLER DEĞİŞİYOR

Toplumsal muhalefet varsa, siyasi partiler muhalefet ediyorsa korona iktidara yaramıyor. Bu da bir gerçek. Hükümete karşı mücadelelerin olduğu Şili’de Plaza Pública Cadem (5) adlı bir araştırma kuruluşu bir kamuoyu araştırması yayımladı. Araştırmaya göre Devlet Başkanı Pinera’nın kriz yönetimini onaylayanların oranı 3 puan düşerek yüzde 32’ye gerilemiş. Şili’de şu an en çok onaylananlar yüzde 96 ile sağlık emekçileri, yüzde 76 ile belediye başkanları, yüzde 70 ile belediyeler.

Hal böyle iken salgında iktidarın politikalarına verilen onaylar düşmüş durumda. Hükümete onay verenler yüzde 35, Devlet Başkanı Pinera’ya yüzde 32, Sağlık Bakanına onay verenler ise yüzde 30’da.

Hekimler, hemşireler, sağlık çalışanları ve belediyelere yaptıkları nedeniyle halkın onay vermesi ve diğer yandan iktidara onay vermemesi güzel. Ancak bu resmi, iyi sağlık çalışanları ve belediyeler, kötü iktidar olarak okumak çok yanlış olur. Çünkü bu resimde iki önemli oyuncu var. Birisi Şili Tabipler Birliği, diğeri ise Komünist Parti.

Şili’de son süreçte kamuoyunun kurumların politikaları onaylama oranı

ŞİLİ TABİPLER BİRLİĞİ VE KP

Izkia Siches 2017 yılında genç bir hekim olarak Şili’nin hekim örgütüne başkan seçilmiş. Son dönemde salgın konusunda en çok söz söyleyen kişilerden biri. Doktor Siches’in onaylanma oranı son araştırmalarda yüzde 66’ya çıkmış. Bu dönemde 6 puan artmış. ŞTB’de TTB gibi çalışıyor, belli.

Şili Tabipler Birliği Başkanı Izkia Siches (Fotoğraf: Agencia Uno)

Ama bu denklemde ikinci bir oyuncu daha var. Komünist Parti (KP) mecliste olmayan, ama salgında küçüklüğünün ötesinde etkin olan bir parti. Aynı dönemde KP’nin politikalarının onaylanması beş puanlık bir artış sergilemiş ve yüzde 12’lik bir kesimden onay almış.

Tabii ki politikaların onaylanması bir gösterge değil ve her şeyi açıklamayacaktır. Ancak Şili’de bir meclis dışı bir muhalefetin olmasının yarattığı fark da inkar edilemez. Özellikle sınıf hareketi, öğrenci hareketi ve feminist hareketin iyi çalışmalar yaptığını biliyoruz (6).

Şili’de son süreçte kamuoyunun kurumların politikaları onaylama oranında bir önceki araştırmaya göre değişim

20 MAYIS'TA NE OLACAK?

35 günde istediği yasaları geçiren iktidar sonraki 33 günde vicdanları yaralayan olayları bir dizi olay çıkardı. Sevda Noyan’ın, Fatih Tezcan’ın o yaptıkları, İbrahim Gökçek’in başına gelenler, minik Ahmet’i annesi toprağa verirken karşımıza çıkan o jandarma ablukası ve Nusaybin’de minik Bahoz’un başına gelenler. Sonrasında da sosyal medyada kadınları tehdit eden o hesaplar..

Bu acımasızlığın şu yukarıda çizdiğimiz resim ile ne alakası var? 11 Mart’ta AVM’ler açılırken TBMM’nin kapalı olması ne kadar bağlantılı? Asıl önemlisi böylesi bir resimde çözüm ne?

Çok açık ki iktidar meclisi millete ait olmayan ama kendi işlerini meşrulaştırmak için kullanılacak bir araç olarak görüyor. İşine gelince açıyor, işine gelmeyince kapıyor.

Muhalefetin meclisi ne kadar millete ait bir yer olarak gördüğü tartışılabilir. 25 milyon insanın oyunu almış partiler toplumu haberdar etmek, sürece katmak yerine mafyaya af gibi bir tasarıya sadece 54 vekili örgütlüyor, AK Parti’nin başka ülkelerle yapacağı ticaret işbirlikleri için bir kişiyi bile örgütlemiyor.

Toplum ise bu durumda öfke duyarken, diğer yandan vicdanları kanatan olaylar karşısında içe dönüyor. Bu yüzden de iktidar son günlerde bu aracı sistematik olarak kullanıyor.

Aslında basit bir yasal düzenleme ile mafyaya verilen güven ile zulüm yapanın önü açılıyor, mazlum suçlu hale getiriliyor.

KORONA SİYASETİNİN İLACI

Salgında iyi politikalar ile demokrasinin çok sıkı bir ilişkisi var. Bugün koalisyon hükümetinin yönettiği Yeni Zelanda’da salgın dışı meclis işlerinin askıya alınması, salgın komisyonu kurulup muhalefete çoğunluk verilmesi bunun en güzel örneği.

Salgında kötü politikalarının ilacı da muhalefet, çok açık. Dünyada pek çok kötü salgın politikasından birileri kazançlı çıkabiliyorken Şili’de hekimler ve sokak, iktidardaki devlet başkanına bu fırsatı vermiyorlar.

Salgının ilk 35 gününde meclis iktidara çalıştı, sonuçlarını sonraki 33 günde yaşadık. Meclisin şimdi kime çalışacağı iki şeye bakıyor. Birincisi meclis dışı muhalefet, ikincisi ise meclis içi muhalefet. Kim meclisi halka açarsa hepimiz kazanacağız.

1- Avam Kamarası’nda yasama uzmanları tarafından yapılan şu çalışmayı inceleyebilirsiniz. https://commonslibrary.parliament.uk/parliament-and-elections/coronavirus-how-are-parliaments-worldwide-working-during-the-pandemic/

2- Konuya dair geniş bir rapor için bakınız: https://commonslibrary.parliament.uk/research-briefings/cbp-8874/

3- The Economist, 27 Nisan 2020

4- https://www.washingtonpost.com/world/2020/05/13/some-world-leaders-popularity-grows-along-with-coronavirus-case-numbers/

5- Araştırmaya erişmek için: https://plazapublica.cl/

6- https://www.jacobinmag.com/2020/05/chile-feminism-international-womens-day-october-uprising-coronavirus-covid


Önder Algedik Kimdir?

Proje yöneticisi, enerji ve iklim uzmanı. Çeşitli sektörlerde proje yöneticiliği yaptıktan sonra son yıllarda iklim değişikliği ve enerji alanında uzman olarak çalışmaktadır. İklim, Enerji, Çevre Sorunları Araştırma Derneği başkanı olup 350ankara.org iklim aktivist grubunun kurucularındandır. Raporlarına ve arşivine http://www.onderalgedik.com/ adresinden ulaşılabilir.