YAZARLAR

Sürrealizm, Pop-Art, Pornografi

Hayatı hafife, ti’ye alan, bunu yaparken de aslında ciddiyetle hayatı yaşayan, araştıran, tanışan, dünyasını genişleten, durmaksızın yaratıcı üretimler yapan bir sanatçı William N. Copley. Bu adamla ne tatlı muhabbet edilir!

Bu ara internet çukuruna düştüğüm için bomboş sorgulamalarla karşılaşıyorum sosyal medyada: En sevdiğin şarkı ne? En sevdiğin kitap ne? En sevdiğin film ne? Haydi bizimle paylaş!

Hayatı teklerle kısıtlamayı sevmeyenlerdenim. Bu sorular beni daraltıyor. En son da şunu gördüm mesela, "Hangi sanatçıyla bir gün geçirmek isterdin?" Aklıma ilk gelen cevap, mazallah en sevdiğim sanatçıların hiçbiriyle geçirmek istemezdim. Bu insanların hepsi ekstrem insanlar, ben sıradan bir tip, koca bir gün, sen ne diyorsun, stres olurum ben böyle şeylere. Ama bak mesela muhabbet etmek istediğim yüzlerce insan var… Kiminle etmek istersin’in bir cevabı olarak çıktı William N. Copley karşıma online sergilerden birinde.

Hayatı hafife, ti’ye alan, bunu yaparken de aslında ciddiyetle hayatı yaşayan, araştıran, tanışan, dünyasını genişleten, durmaksızın yaratıcı üretimler yapan bir sanatçı William N. Copley. Bu adamla ne tatlı muhabbet edilir! Kendini rahat hissedersin bir kere… Copley, sadece bir sanatçı değil aynı zamanda yazar, galerici, koleksiyoner, yayıncı ve sanat girişimcisiymiş. Öğrenilecek bir sürü taktik, dinleyecek bir sürü anı yani… 1919’da New York’ta doğan sanatçı, 1921’de Chicago ve San Diego’da 16 tane gazetesi olan Ira C. Copley tarafından evlat edinilmiş ve hayat, bu zevkini çıkarmasını bilen bu adama gülmüş. Illinois, California ve New York’tan sonra 12 yıl Paris’te yaşayıp New York’a geri dönen Copley, Man Ray, Max Ernst, Roy Lichtenstein, Bruce Nauman, Yoko Ono, Marcel Duchamp gibi kadar döneme ve sonra da sanat tarihine damga vuran sanatçılarla dostluk kurmuş, hem bir sanat simsarı hem bir sanatçı olarak ismini, vakfını bırakmış.

New York Yılları

İşte bu hafta, bir önceki yazımda olduğu gibi tekrar New York’a gidip Kasmin Gallery’de devam eden William N. Copley’nin The New York Years sergisine online bir göz atacağız karantina dostları. Sergi, sanatçının New York’ta farklı dönemlerde geçirdiği 30 yıla ve yıllar içerisinde resminin geçirdiği dönüşüme kapsamlı bir bakış gerçekleştiriyor. Sürrealizm etkisi altındaki sanatçının özellikle 44 yaşında New York’a döndükten sonra girdiği pop-art etkisi ve bu iki akımı sentezleyerek oluşturduğu, Avrupa’da da kendisine çok da iyi bir ticari başarı getiren farklı kişisel tarzı sergide yer buluyor. Sanatçının “kişisel mitoloji”si olarak tanımladığı esprili dili, kültürel olarak baskıcı yetiştirilmesinin sonucu olarak bol bol cinsel politikalara odaklanıyor.

Sergide sanatçının farklı serilerinden birçok tablosunun yanı sıra, sanatçı için kurulan vakfın arşivlerinden fotoğraf, yayıncılık ve araştırma malzemeleri de serginin hikayesini tamamlıyor-muş diyelim; çünkü online sergide bu tamamlayıcı materyalleri inceleyemiyoruz.

Kasmin Gallery’deki gösterimde farklı anlatım diliyle çektiği dikkat kadar hikayeleriyle de insanı eğlendiren, en göze çarpan seri, X-rated serisi. Bu seri ile hem sanatçının ticari olarak iyi bir başarı yakalayan imzasını net olarak hissediyorsunuz hem de serinin ilginç bir meraka dayanan hikayesiyle ilgili daha çok şey öğrenmek istiyorsunuz. 42. Caddede satılan pornografik dergilere saran sanatçı, buradaki cinsel figürleri belirgin konturlar ve canlı renklerle yeniden yorumlayarak sunmuş seride. Pornografinin bariyerlerini neşeyle kırmayı amaçladığını söyleyen sanatçı, pek müstehcen sahneleri resmetmiş fakat, öyle bir renk ve bakış açısı sunmuş ki yeniden yorumlanan komik bile sayabileceğimiz anlatımla erotizmden çok uzakta olduğunuzu düşünüyorsunuz. Yine de bu "şirin" müstehcen sahneler o kadar açık ki ne gazete sayfaları, ne Instagram kuralları kaldırır…

Tomb of the Unknown Whore, 1965

Bu seriye belki de bir işaret sayabileceğimiz 1965 tarihli Tomb of the Unknown Whore (No.2) (Bilinmeyen Fahişenin Türbesi) yine sergide görebileceğiniz işlerden. Copley, bu 3 metre genişliğindeki işi 1986’da New Museum’da sergilediğinde interaktif bir düzenek hazırlamış ve ziyaretçileri tebeşirlerle duvarları ve tabloları çizmeye davet etmiş! Keza, hem New Museum’daki hem de bu sergide bulunan benzer konulu I am Awarded My Handbag and Declared a Professional (El Çantam İle Ödüllendirildim ve Profesyonel Oldum) işinde 1986 sergisinden kalma, ziyaretçilerin tebeşir izlerinden (“eserlerinden”) kalma “Shonda” ve “Michelle” isimlerini görebiliyormuşsunuz. (Onlineda gözükmüyor) Yere göğe, tarihi esere, Bizans kilisesinden peri bacasına ismini, yok efendim “Ali <3 Ayşe” şeklinde aşkını yazma hastalığı dünyada uzun yıllardan beri devam eden bir pandemiymiş meğer!

I am Awarded My Handbag and Declared a Professional (1986)

Bu arada sanatçıyla ilgili çok acayip bir not; kendisi bu pornografi ve hayat kadını konularına o kadar çok dalmış ki, önceden genelevde çalışan hayat kadını Marjorie Annapav ile 600.000 dolar karşılığında kısa bir evlilik macerası da yaşamış. Dahasını merak ederseniz sergiyi Kasmin Gallery’nin web sayfasında gezebiliyor ve William N. Copley’nin bu ve benzer ilginç maceralarını, kararlarını, hem galerici hem sanatçı olarak açtığı sergilerin anılarını (karantina sonrası peşine düşülecek) kitabı; Portrait of the Artist as a Young Dealer, Reflection on a Past Life’tan da okuyabiliyorsunuz. Kitap ile ilgili araştırma yaparken, kitabın bir pasajında, “Sürrealizm benim için her şeyi anlaşılabilir kıldı: Soylu ve kibar ailem, savaş ve Yale mezuniyet balosuna çıplak ayakla gitmem... Başarabileceğim bir şeye benziyordu,” diye yazdığını okudum. Bu sürreal sanatçıyı çıplak ayaklarla (ya da evin içinden ekran başında çoraplarla) takip etmek bir zevkti!

The New York Years sergisi, Kasmin Gallery’nin internet sitesinde (şimdilik) süresiz olarak yayında.


Irmak Özer Kimdir?

Sabancı Üniversitesi Toplumsal ve Siyasal Bilimler bölümü mezunu olan Irmak Özer, lisans eğitiminin ardından Atina Üniversitesi'nde Güneydoğu Avrupa Çalışmaları (MA) alanında ve London School of Economics and Political Science'ta Karşılaştırmalı Politika (MSc) alanında iki adet yüksek lisans programını tamamlamıştır. Kültür-sanat alanında uzun zamandır çeşitli mecralara yazılarıyla katkıda bulunan Irmak Özer, hurriyet.com.tr, Art50, Milliyet Sanat, İstanbul Life gibi önemli basılı ve çevrimiçi yayınlarda sergi değerlendirmeleri ve söyleşiler ile katkı sağlamakta ve ilgili platformlarda konuşmalar yapmaktadır. Irmak Özer, kültür-sanat alanında uzmanlaşmak için İstanbul Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm bölümünü (AA) ve Koç Üniversitesi'nde Arkeolojik Varlıkların Korunması ve Kurtarılması sertifika programını tamamlamıştır. Irmak Özer İsviçre'de yaşamakta ve Uluslararası İlişkiler alanında çalışmaktadır.