YAZARLAR

Korona günlerinde dünyanın sokakları-Erbil, Kiev, Batum, Gine...

Kiev’de karantina başlayacağı haberi gelince herkes marketlere gidip tuz aldı dedi oradan arkadaş. Tuvalet kağıdından daha mantıklıydı bence. Votkayı zaten hiç saymıyorlardır.

Test sonucu bekliyorum, dedi Batum’daki arkadaşım. Kendisi için değil, yakın birisi için. Üç gün önce görüşmüşler. Toplu halde idrar verip, tahlil sonucunu bekliyor gibiyiz. Sanırım hiç bu kadar kader birliği yapmamıştı dünya.

Küreselleşme dedikleri buymuş demek ki. Virüs enternasyonalizmi…

Yüz metrelik caddenin fotoğrafı bu işte, diyordu Erbil’deki arkadaş. Fotoğraf göndermiş, tamamen boş. Biraz ilerde, sokağın başında biri var galiba. Hayal meyal. ‘İnsan göründüüü’ diye çığlık atmak istiyor insan. Hükümet, Barzani Vakfı aracılığı ile temel gıda dağıtıyor, dedi. Elektirik parası almayacaklarmış, su zaten beleşti. O tıklım tıklım dolu AVM’ler kapalı. -Metal, plastik, çimentoyu kara para ile karıştırıp yapılıyor bu AVM’ler. Sonra aç çocuk besler gibi enerji ile besliyor, markalar büyütüyorlar içinde, üstünde yoksa marka eğer, çıplak hissettiğin.- Oh olmuş diyorum ama benim gittiğim kapalı çarşının oradaki kahveler de kapalıymış. İçki satılan yerler de. Eh rakısız kaldın, diyorum. Yok telefonla eve geliyor ama iki katı…

Daha önce Ermeni mahallesinde oturuyordu. Nohut mezesi ile içiyorduk…

Kiev’de karantina başlayacağı haberi gelince herkes marketlere gidip tuz aldı dedi oradan arkadaş. Tuvalet kağıdından daha mantıklıydı bence. Votkayı zaten hiç saymıyorlardır. Tabii ki onu alacaklar, "Brezilya’da en önemli spor basketbol" demek gibi bir şeydi bu. Futbol dindir. Ukrayna için de votka.

Ve çok hızlı içiyorlardı …

Hâlâ testin sonucunu bekliyordu Batum’da arkadaş. Kilisede herkesin aynı kaşıktan kutsal suyu içtiği pazar töreni videolarını gönderdi bana. Haçlar ve ikonlar öpülüyordu. Bir şey olmaz sana dedim. Halbuki kesin yakalanır diye düşünüyordum. Chikungunya ve domuz gribi salgınlarını boş geçmemişti. Hepsine yakalanmıştı. Surinam’dayken galiba.

Ekvator Ginesi’ni bilmezsiniz ama korona çoktan gitmiş. Her gün marketler tıklım tıklım dedi arkadaşım. Marketten yeni dönmüştü. ‘Herkes aman karantina gelecek, gıda bulamayacağız diye alıyorlar’ dedi. Tuz mu alıyorsunuz dedim. Anlamadı. Şişe sesleri geliyordu. Torbayı boşaltırken…

‘Bugün dokuz komşuma maske dağıttım’ dedi Bernard. Fransız, Fas’ta bir Berberi köyünde yaşıyor. Bir Roma kalıntısı vardı köyde. Her gün bir sütunun kenarına oturup, biraz kitap okuyordum. İyi geliyor insana, geçmiş içinde oturmak. Bir aile korona olmuş orada. En az benim kadar gezgin bu cansız virüs.

Dominik’e yazdım benim kameraman arkadaşa. 3 bin 614 vaka, 189 ölü dedi. İçeri yerel pek kimseyi almıyorlarmış ama çalışmaya devam ediyorlar. ‘Survivor’ çekiyorlar da…

Testin sonucunu bekliyoruz, hepimiz, bütün dünya…


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...