YAZARLAR

Basketbolu yeniden sevdiren 1.82

Yıllardır basketbol maçı izlememiş biri olan beni önce her EuroLeague maçında televizyon başına oturttu Efes, sonrasında Larkin’in o 49 sayı attığı inanılmaz maçı gördük, arka arkaya gelen müthiş performanslar, Larkin’in maç sonlarında gösterdiği müthiş tevazu. Twitter’daki parodi hesap Efesbasgani’nın da yazdığı gibi, "Efes adeta petrol buldu."

Bugün size yemek yazmayacağım. Beni ortaokul yıllarından beri yakından tanıyanların çok iyi bildiği bir konu, basketbol sevgim. Ortaokul ve lise yıllarımda amatör ve Tevfik Fikret Lisesi’nde lisanslı olarak basketbol oynamak hayatımın en büyük mutluluk kaynağıydı.

O dönem Türkiye’de Efes Pilsen rüzgarı esiyordu, Petar Naumoski’nin başını çektiği kadro, Ufuk Sarıca, Volkan Aydın, Larry Richards, Tamer Oyguç, sonraki dönemde Conrad McRae, Murat Evliyaoğlu gibi yıldızlarıyla önce Avrupa’da final oynamış sonra da Koraç Kupası'nı kazanarak ülkemize bir takım sporunda kazanılan ilk şampiyonluğu getirmişti.

O dönemin etkisi ve güzel basketbolu ile Efes bir çok kişiyi basketbola çekiyordu. Benim de tam basketbola büyük enerji harcadığım o yıllarda Efes taraftarı olmam hiç şaşırtıcı olmadı. Hatta yakın arkadaşlarımla spor üzerine konuştuğumuz bir dönemde futbolda ayrı basketbolda ayrı takım tutmak olmaz dediklerinde (futbolda Galatasaray sempatizanıyım, ancak gittiğim tek futbol maçında golleri Prekazi ve Tanju atmıştı, bir daha da gitmedim) o zaman Efes’liyim diyecek kadar da bu takımı sevdim aslında.

Sonraları takımın adı değişmek zorunda kaldı ve Anadolu Efes oldu, Naumoski sonrasında Efes o zamanki performansını hep aradı ancak bir türlü istenen seviye tutturulamıyordu. Ta ki 1.82’lik bir adam takımda boy göstermeye başlayana kadar.

Shane Larkin Efes’e geldiğinde NBA ve Euroleague tecrübesi olan, NCAA ACC konferansında şampiyonluk yaşamış, potansiyeli çok yüksek ancak bir türlü tam olarak istediği patlamayı yapamamış bir oyuncuydu. Açıkçası uzun yıllardır iş güç derken ben de basketbolu eskisi kadar takip edemez olmuştum ve bu yeni transferin detaylarına hakim değildim.

Sonra bir şeyler oldu. Ergin Ataman mı onu nasıl kullanacağını çözdü, yoksa Larkin mi başarılı bir maçın sonrasındaki duyduğu mutluluğu tekrar tekrar yaşamaya karar verdi bilmiyorum, ama Larkin bir anda Avrupa Basketbolunun en yüksek performanslarını arka arkaya sergilemeye başladı. Önce playoff’ta Barcelona’yı adeta tek başına yıktı (o dönem beni arayıp Efes’te çok acayip bir adam var diyen çok sevgili dostum Engin’e de buradan bir teşekkür edeyim), ardından Final Four’da olağanüstü bir performansla Efes’i tarihinde ilk defa EuroLeague finaline ve ikinciliğe taşıdı. Sonra da Efes’in yıllar sonra Türkiye Basketbol Süper Ligi’nde kazandığı şampiyonluğun en önemli faktörlerinden biri oldu. Son yıllarda rekabetin ufak ufak eksildiği basketbolumuzda Fenerbahçe’nin yanında bir büyük başarıya daha bizi iyice yaklaştırdı.

Shane Larkin (Fotoğraf: Nir Keidar - Anadolu Ajansı)

Kesinlikle bir şeyler oluyordu ve biz ne olduğunu anlamıyorduk. Bu sezon ise olay çığırından çıktı, birbiriyle oynama alışkanlığı kazanan Efes, bugün itibariyle en yakın rakiplerinin 2 galibiyet önünde EuroLeague lideri, Larkin ise kırabileceği tüm bireysel rekorları kırmaya çalışarak inanılmaz bir sezon geçiriyor. Takım harika bir uyum içerisinde büyük başarılar kazanırken, Larkin de her maça “acaba bugün ne yapacak” dedirterek bizleri çekiyor.

Yıllardır basketbol maçı izlememiş biri olan beni önce her EuroLeague maçında televizyon başına oturttu Efes, sonrasında Larkin’in o 49 sayı attığı inanılmaz maçı gördük, arka arkaya gelen müthiş performanslar, Larkin’in maç sonlarında gösterdiği müthiş tevazu. Twitter’daki parodi hesap Efesbasgani’nın da yazdığı gibi, "Efes adeta petrol buldu."

Yıllar sonra Efes yeniden Avrupa’da ortalığı kasıp kavuruyor bu aralar. Süreçte Efes’i ve Larkin’i canlı izlemek için iki maça Ankara’dan İstanbul’a gelerek gittim. O atmosferi yaşamalarını tüm basketbol severlere hararetle tavsiye ederim. Larkin bugün Sinan Erdem’de bambaşka bir seviyede seviliyor, o sevginin de karşılığını fazlası ile veriyor. Türk vatandaşlığını da seçmesi ile, acaba uzun yıllar burada kalır mı diye düşünen tüm basketbol severleri umutlandırıyor.

Bugün size yeni hiçbir şey yazmadım aslında, yazdığım şeyleri azıcık basketbol takip eden herkes zaten biliyor. Ancak Anadolu Efes ve Shane Larkin’e uzun yıllardır basketbolla arasına mesafe girmiş benim gibi bir çok kişiyi yeniden oyuna çektikleri için bir teşekkür etmek istedim. Bize çok iyi geldiniz.


Evren Aybars Kimdir?

1978'de Ankara'da doğdu. Ankara Özel Tevfik Fikret Lisesi ve ODTÜ Makina Mühendisliği'nde okuduktan sonra iş hayatına atıldı. Çalışırken aynı zamanda çocukluk yıllarından beri merakı olan yemek yapma konusunda da kendini geliştirmeye başladı. Bir blog sayfası ile başlayan yemek tarifleri macerası, 2014'te Özge'yle evlendikten sonra evinde çekimlerini yaptığı 10 Numara Mutfak adlı Youtube kanalı ve Radikal gazetesinde gastronomi yazıları ile devam etti. 2015 yılında Uğur Deniz'in babası oldu. 2016 yılından bu yana da Gazete Duvar da gastronomi yazılarına ve bir yandan da makina mühendisi olarak kariyerine devam etmektedir.