YAZARLAR

Başkanlar ekseni ve bumerang yörüngesi

Açıkçası derbi sonrasında bu tansiyonun daha da yükselebileceğini düşünüyorum. İki takım da transferden kadro mühendisliğine kadar skandal işlere imza attılar. Ortada doğru düzgün futbol da yok.

Frizbi ile bumerangın arasındaki fark nedir bilir misiniz? Her ne kadar ikisi de elle atılabilen cisimler olsa da kaderleri tamamen farklıdır. Frizbi, ters duran bir çukur tabağa benzer. Bumerang ise geniş bir 'V' veya kısmen 'L' şeklindedir. Sadece şekilde ve görüntü olarak farklı değillerdir. Aynı zamanda eylemsel olarak da farklı rotalara sahiptirler. Frizbiyi elinizle fırlattığınızda bir noktadan başka bir noktaya bir kavis alarak ulaşır. Bumerangı fırlattığınızda ise daha derin bir kavis alarak hem kendi ekseni etrafında dönerek, hem de bir yörünge etrafında dönerek başladığı noktaya ulaşır, yani atanın kendisine! Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ile Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz'in söylemleri de bu iki cisim gibidir aslında.

Fenerbahçe'nin bu sezon hakem hatalarından dolayı sayın Ali Koç'un çıkıp açıklamalar yapması ve başkanı olduğu kulübün haklarını savunması gayet normaldir. Burada herhangi bir sıkıntı yok. Ama Ali Koç'un, "Bazı siyasiler devlet imkanlarını kullanarak Trabzonspor'a yaptıklarını ifşa etmekten hiç sakınmıyorlar. Bazı siyasiler, buranın altını çizerek söylüyorum" söylemi üstüne diyaloglarda bir kaç vites yükseldi diyebiliriz.

Fenerbahçe başkanı Ali Koç, aynı zamanda Türkiye'nin en önemli bir kaç iş insanından biridir. Sadece Türk futboluna değil, Türk sporuna da bugüne kadar yaptığı maddi destek ve katkılar da ortadadır. Hatta Türk spor dünyası ona bu konuda büyük bir teşekkür de borçludur. Ama bu bile bu söylemlerin ne kadar yersiz ve tehlikeli olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Akabinde Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz'in salvoları geldi. O da Kasımpaşa maçından sonra konuştu. Esasında son derece mantıklı ve sağduyulu başlamıştı bu konuşma. Ama sonu yine bir şekilde 'provokasyon' içeren bir söylemle bitti ve gündeme direkt oturdu. Kısım kısım önemli noktaları hatırlayalım.

“Bu bir savaş değil. Rakipler bizim düşmanımız değil. Lütfen futbolu toplumun nefreti haline getirmeyelim. İnsanları kendi başarısızlıklarımız için sokağa dökebilecek anlama gelecek söylentilerden kaçınalım. Biz bütün rakiplerimize saygı duyuyoruz.”

Buraya kadar güzel, şimdi devamına bakalım:

“Şunu da anlamıyorum. Geçen yıl Kasım ayıydı. Rusya'daydık. 1 saat önce 17 kulüp adına sadece 8 kulübün imzaladığı bildiri yayınladı. Bu bildiriyi hazırlayan kişinin baş aktörlerinden birinin bugün şiddetle hakemlerden şikayet etmesini anlayamıyorum. Siz 'hakemler de insandır hata yapabilir' derken, şimdi ne oldu o hakemlere? Tabiri caizse her gün TV'ye çıkıp ağlıyorsunuz. Diğer başkanları da ikna etsinler ben buluşmaya varım. TV'ye çıkmayı çok seviyor bazı başkanlar, neredeyse haber bültenlerini sunacaklar. Muhabirler elinizden ekmek gidebilir dikkatli olun."

Aslında genel resimde çok da yanlış olmayabilir sayın Mustafa Cengiz'in söyledikleri. Ama sen kameralara bakıp ezeli rakibinin başkanı için “TV'ye çıkıp ağlıyorsunuz” dersen, buna en kibar tabirle 'provokasyon' denir.

Sayın Ali Koç ve Sayın Mustafa Cengiz esasında genel manada çok aklı başında açıklamalar yapan figürlerdir. Bu denli provokasyon içeren işlere girmeler gerçekten enteresan. Bu insanlar yılların iş insanları, temsil ettikleri yer ise Türkiye'nin en büyük sportif oluşumları. Bu şahısların etraflarında bir tane 'medya iletişim uzmanı' yok mudur? Varsa şu pozisyonda neden maaş alıyorlar? En fanatik taraftar bile eminim kendi içinde bunun kontrolsüz söylemler olduğunu kabul eder.

Nerede kalmıştık? Mustafa Cengiz'in bu söylemlerinin ardından muhakkak bir karşı salvo gelecekti. Bu konuda herkes hemfikirdi. Biz medya emekçileri bile merakla bekliyorduk. Beklenen haber geldi: Sayın Ali Koç, FB TV'de canlı yayında bir 'sesleniş' gerçekleştirecekti. 10 Şubat Pazartesi günü saat 14.00'te gerçekleşecek olan 'Camiaya sesleniş' önce 16.00'ya ertelendi. Saat 16.00 oldu ve Ali Koç ekranlara çıkıp canlı yayında "Suriye'den gelen beş şehit haberinden ötürü seslenişi iptal ettiğini" açıkladı. Esasında bunun son derece sağduyulu bir karar olduğunu düşünüyorum. Gerçekten takdir etmek gerekir.

Fenerbahçe, hafta sonu deplasmanda Ankaragücü'ne yenildikten sonra vazo adeta kırıldı. Bu mağlubiyet belki de Fenerbahçe'nin matematiksel olmasa da psikolojik olarak şampiyonluk yarışından kopmasına neden oldu. Hikayenin devamında ise ajandada iki tarafı da bir 'derbi' bekliyordu. Ali Koç'un bir şekilde bir basın toplantısı yapacağı bekleniyordu açıkçası. Ama bunun derbiden önce olup olmayacağı çok belli değildi.

19 Şubat Çarşamba günü Ali Koç, Fenerbahçe-Galatasaray derbisi öncesinde bir basın toplantısı düzenledi. Fenerbahçe'nin aleyhine yapılan hakem hatalarından oluşan bir video klip hazırlanmış, o izletildi ekranlardan. Bu bir bakıma çok manasız. Nitekim her takım, aleyhine yapılan hakem hatalarından oluşan bir video hazırlatsa, herkesin 5-10 dakika sunabileceği bir 'görüntüler klibi' olabilir. Bir bu kadar da lehine videolar oluşturulabilir. Ben bunun en son 2008-2009 sezonu başında dönemin Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören zamanında yapıldığını hatırlıyorum. Yani bunu yapan Ali Koç değildir, daha önce çok yapıldı bu işler. Ama basın toplantısının buraya kadar olan bölümü o kadar önemli değildir. Asıl meseleye gelelim.

Soru cevap bölümleri dahil 'uyku modu'nda geçen bir 2 saatlik basın toplantısı oldu. O iki saatlik süreçte Sayın Ali Koç'un bir cümlesi var ki kalan tüm basın toplantısının önüne geçiyor:

“Sezon başından beri Fenerbahçe aleyhine yapılan hakem hatalarının artık sistematik bir durum olduğu apaçık ortadadır.”

'Sistematik' ne demektir? Bürokraside sistematik ne demektir ben size anlatayım. İki kelime Fenerbahçe'ye düzenli olarak 'kasıtlı' ve 'organize' kötülük yapılıyor demektir. Peki soruyorum;

  • Fenerbahçe'nin aleyhine sistematik bir çalışma olduğunu düşünüyor musunuz gerçekten?
  • Bu kastettiğiniz sistemin arkasında nasıl bir gücün veya kimin/kimlerin olduğunu düşünüyorsunuz?

Fatih Terim, geçtiğimiz yaz “Organize, profesyonel, kötülük” kelimelerini sarf ettiğinin de nasıl son derece tehlikeli bulup eleştirdiysek yine eleştiriyoruz. O dönem yazdığım yazımda da bunun skandal bir açıklama olduğunu söylemiştim.

İki saatlik basın toplantısında bu iki sorunun sorulmasını beklerdin ama sorulmayınca da sorulmamış olmasına bir açıklama yapılmasını beklerdim. 'Sistematik' gibi son derece tehlikeli bir söylemde bulunuyorken bu konuda muhakkak bir öngörüsü vardır Sayın Ali Koç'un. Bu konuda bir şeyler söylemesini beklerdik.

Ben bu basın toplantısının açıkçası provokasyon yapmak değil, kısmen derbi öncesi hakemi baskı altına almak amacıyla yapıldığını düşünüyorum. Hatta bence tamamen derbi hakemi odaklı değil, büyük oranda camiayı konsolide etmek amacıyla yapılmıştır. Bence çok başarılı olmamıştır bu konuda. Çünkü bunun sebebi Sayın Ali Koç değil. Fenerbahçe taraftarı anlamıyor mu? Ankaragücü maçında vazo kırıldı derken bunu kastediyordum. Maçı izleyenler “ya kardeşim biz de bir şey oynamıyoruz” demeye başladı. “Alanyaspor maçında yaşananlar oyuncuları çok hırslandırdı” deniliyor. Peki o hırs Ankara uçağına niye hiç binmedi? Bunu iyi düşünmek ve tartışmak lazım.

Bu basın toplantısında herhangi bir rakibi provoke eden herhangi bir şey de olmadı. Gayet sakin ve tahrik edici açıklamalardan uzak bir basın toplantısıydı. Ama bir gün sonra, bu sefer Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, bir basın toplantısında bir önceki günkü basın toplantısı üzerine açıklamalarda bulundu. Çok fazla söylem var ama ana hatlarıyla şu bir kaç satırı buraya bırakabiliriz:

“7 dakikalık bir video yayınladı Fenerbahçe. Teliften nasıl aldılar bilmiyorum. Ben 2 saati dinlediğimde aklımda sadece şu kaldı. Pazar derbi var, ne yapar eder o hakemi etkilerim. Mağdur durumda olduğumda PR çalışması yaparak öne çıkarım. Ortamı etkileyerek bu maçı nasıl alırım şeklinde bir algı hissettim. Benim aldığım bütün konu bu. Ben bir hakemin bilinçli hata yapmasını istemem.”

“Ali Koç'un açıklamalarının tek amacı derbi hakemini etkilemek içindir! Bir maçı kazanırsınız ama bir geleceği yok edersiniz. Bu tarz bir galibiyet benden uzak olsun. İnsanın olduğu yerde hata da işin bir parçasıdır.”

Ben açıkçası derbi sonrasında bu tansiyonun daha da yükselebileceğini düşünüyorum. İki takım da transferden kadro mühendisliğine kadar skandal işlere imza attılar. Ortada doğru düzgün futbol da yok. İzlediğiniz en son 'iyi futbol'un olduğu Fenerbahçe-Galatasaray derbisi ne zamandı? Biraz gerçeklerle yüzleşmemiz gerekiyor. Kulüp başkanları ve yöneticiler 3 ay açıklama yapmasa inanın daha sağlıklı bir futbol ortamı görebiliriz. Çünkü neticede bu açıklamalar taraftara da yansıyor ve dengesi bozuluyor. Bir frizbi atılıyor ve bir bumerang. Açıklamalar yapılıyor. Bu açıklamalar hem kendi eksenleri etrafında dönüyor, hem de belirli bir yörüngenin etrafında. Dönüp dolaşıp aynı yere geliyor. Türk futbolu da...


Ara Gözbek Kimdir?

Yayın hayatına 2005'te üniversite radyosu CIU FM'de başlayan Ara Gözbek aralıksız üç sene İngilizce ve Türkçe yayınlarla canlı radyo programı hazırladı ve sundu. 2005'te CNN Türk'te Frekans programında yapım asistanı ve muhabir olarak görev aldı. Gazeteciliğe ilk olarak 2006'da BirGün gazetesinde adım attı. BirGün'de Pazar eki ve spor bölümlerinde 400'den fazla makale yayınladı, ardından Türkiye'nin en çok takip edilen spor haber sitesi sporx.com yazarlığa devam etti. 2007 yazında staj yaptığı TRT'de “NBA Europe Live” adı altında NBA'in uluslararası projesinde TRT'yi NBA muhabiri olarak temsil etti. SporX TV'de “NBA ARA'SI” programını yaptı. Bunların dışında Taraf gazetesi, tempo24.com.tr ve birçok sitede makaleleri ve haberleri yayınlandı. Döneminde çok popüler bir radyo olan Metro FM'de pek çok programa konuk ve yorumcu olarak katıldı. sokaksesi.com sitesinin ve Android ile Apple'larda uygulaması da olan Sokak Sesi Radyosu'nu kurup burada uzun bir süre “underground” radyo yayınları yaptı. Halen Gazete Duvar'da yazmaktadır.