YAZARLAR

'Arap saçı'na dönmüş dünyaya, bir Suriyeli'nin bakışı

Almanya'da yaşayan ve çalışan Suriyeli Manaf Halbouni'nin, savaş tamtamlarının susmadığı şu günlerde Tomtom Kaptan Mahallesi civarında yer alan 'Kendi Evinde' sergisi, hayal ve gerçeği karanlık ve ironik bir dille buluşturuyor. Sergi, Doğu'nun, Batı'nın yerine geçmesi halinde neler olabileceğine yönelik birçok soru ve yanıtla dolu.

İstanbul'un Pera bölgesindeki Tomtom Mahallesi'nde yer alan ödüllü yeniden inşa yapısı 'Tomtom Gardens'ta bulunan Tomtom Designhood isimli kültür sanat ve tasarım alanı, Galeri Zilberman imzası ile 31 Ocak'a kadar 'Home Game - Kendi Evinde' başlıklı bir sergi düzenlendi.

Tarabya Kültür Akademisi'nin, galeriyle işbirliği içinde düzenlediği sergi, Akademi'nin misafir sanatçısı olarak İstanbul'a gelen 1984 Şam doğumlu sanatçı Manaf Halbouni'nin burada açtığı ilk kişisel sergi olma özelliğini de taşıyor. Beyoğlu'ndaki mekânın giriş ve alt katında yer alan yapıtlar, tarihin 'suret'lerini, politikanın 'maske' hakikat(-ler)iyle kesiştiren, kuşku ve kara (m)izah yüklü bir toplu deneyim vaat ediyor.

İstanbul ve birçok büyük şehrin son dönemde maruz kaldığı vatanseverlik, sığınmacılık, sınır ve sınır ötesi gibi sancılı olgulara göndermeler yapan, 'aktüel' olduğu kadar distopik de bir sergi, 'Kendi Evinde'. Hakikatin hayale, hayalin de hakikate malzeme olabildiği, çetin bir gerçeküstü iklim üretiyor. Sergi, adını futbol müsabaka yorumlarındaki 'kendi evinde' tabirinden alıyor.

Beyoğlu'ndaki seçkin ve aynı anda tarihi yapının içine misafir edilen yapıtlar, İstanbul'un zaten mayasında var olan zamanlar arası kimlik 'macun'unun akışkanlığını da kat be kat artırıyor. Şam Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki heykel eğitimini takiben, Dresden Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü'nde Prof. Eberhard Bosslet'in atölyesinden mezun Halbouni, sergisinde 'Batı'da Operasyon' veya 'Yeni Dünya' gibi 'alternatif tarih haritaları'nı da kendi el yazısı ve hayal gücü refakatinde, izleyici ile paylaşıyor.

"Operation in the West" / "Batı'da Operasyon"

Sergi, 'yapıt'ının içine oyuncu ve imge olarak girip, bir tür 'auteur' (yazan-üreten-oynayan ve yöneten) tavrı da ortaya koyan sanatçının yaşadığı ve çalıştığı Dresden'deki mülteci kamplarına göndermede bulunuyor. Bu kamplara ait duvarlarda, Halbouni'nin art arda saptadığı bir baskı-graffiti duvar yazısı ve bambaşka bir kimse tarafından bu yazıya yapılan 'güncelleme', yine bir ışıklı kutu üzerinden duvara yansıtılmak suretiyle, serginin asıl tansiyonunu üretiyor.

Arapça olarak duvara işlenen ancak ifadesiyle hiç de dostane olmayan, sağcı grup 'Einprozent - %1'in bıraktığı bu ilgili baskı-uyarıda, ırkçı bir biçimde yapılan "Buradan gidin" çağrısının yanına, yine bir başka kimsenin "Gitmiyoruz" ifadesi göze çarpıyor.

Bunun önünde ise, sanatçının 'Nowhere is Home' ve 'Now Here is Home' isimli, son iki-üç yıla uzanan açık alan yerleştirme serisinin yeni halkası mevcut. Zamanın geçiciliği ile, günümüz sosyal ve ekonomik, politik ve kültürel 'hengâme'sinde yaşadığımız sürekli ve zorunlu göçebelik halinin olasılık düzeyini vurgulayan bir yerleştirme bu. Hayatın, bir gün hepimizin 'evini başına geçirebileceğini' hatırlatıyor. Bir süre baktıktan sonra, bir tür sosyolojik natürmort halini alıyor bu çalışma. Sanatçının Sarıyer yakınlarında bulduğu bir hurda otomobil kabuğu üzerindeki 'kültürel nesneler', Halbouni ve Tarabya Kültür Akademisi'nde geçirdiği süreçte gerek zihninde, gerekse gözlemleri üzerinden ortaya koyduğu dünyasını simgeliyor.

"Nowhere is Home"

Sergide yer alan kısa metrajlı film ise, sanatçının 'Eğer/What if?' isimli çalışmalarının yeni bir yüzü niteliğinde. Burada, 'Joseph Hadid' isimli bir Şark/Garp subayıyla yapılmış, sözde bir mülakat izleniyor. Mülakatın mekânında ise arka planda bir başka Alman subayının daha portresi betimleniyor.

Bu görüşmede İngiltere, Avustralya, İsviçre gibi ülkelerin yanında 'Büyük Arap Devleti' ve 'Osmanlılar' dan da bahseden Hadid, söyleşinin bir bölümünde şu açıklamalarda bulunuyor: "...Osmanlılar başka bir yol izlediler. Çünkü onlar monarşiyi destekliyor. Çarlık Rusyası başarıyla desteklendi. Bunun nedeni, Ekim Devrimi'nin başlamış olmasıydı. Rus Çarı, Osmanlılar'dan yardım talebinde bulundu. Bunun üzerine monarşiyi korumak için iyi bir destek sağlandı. Maalesef Osmanlılar, Rus İmparatorluğu'nun iç topraklarında hareket etmek istedi. Böylece, Çin cephesine çok yakın oldular. Bu da çok fazla sürtüşmeye neden oldu. Ayrıca Osmanlıların, Çinliler ile çok fazla savaş halinde kalmasına da..."

"What If" / "Eğer"

Sergideki haritalara baktığımızda ise, eski tarih kitaplarında gördüğümüz türden, ayrıca günümüz medyasında sürekli iştahla üretilen 'taraflar' ve 'durumlar' manzaraları ile karşılaşıyoruz. Bu açıdan hayata, tarihe "Bir de buradan bakın" diyen Halbouni, eserlerinde hayal ile hakikati sanatın terazisinde tartarak, çok önemli soru işaretlerine zemin hazırlıyor. Sergide bulunan iki devasa, parıltılı ve eciş bücüş cüsse ise, 'Vatan'ı temsil ediyor.

"New World" / "Yeni Dünya"

Günümüzde, elde edilinceye kadar içi çoktan adaletsizlik, savaş ve insanlık suçlarıyla doldurulan 'Vatan', hiç beklemediğimiz bir form, ama her cepheden alışkın olduğumuz bir 'deform'asyon ile, bu iki yapıtta önümüze dikiliyor. Yine, sergide asker portrelerini video yorumuyla yeniden canlandıran sanatçı, burada dünya fatihi politikacıların küresel hırslarına bıyık altından, kuşkuyla gülüyor.

"Vatan"

Paris Arap Dünyası Enstitüsü ile Leipzig Güzel Sanatlar Müzesi koleksiyonlarında eserleri bulunan Manaf Halbouni'nin, savaş tamtamlarının susmadığı şu günlerde Tomtom Kaptan Mahallesi civarında yer alan 'Kendi Evinde' sergisi, 'Arap saçına dönen bir dünya' olasılığını, günümüzün gerçekliği refakatinde önümüze bırakıyor. Bu anti-emperyalist, anti Şarkiyatçı, anti Garbiyatçı sergi, gerçekten de tüm kaotik enerjisi ile hepimizi epey bir evimizde hissettiriyor. O geçim derdi çok zor olan evde: Ölmemeye ve öldürmemeye çalıştığımız, nereye gitsek, orada küreselleşme hastalığına kapılan onca 'Vatan'ın (d)eli kanlı toprağında.

Bilgi: https://www.manaf-halbouni.com/