YAZARLAR

Kanal İstanbul ihalesi Çin şirketinin

‘Proje’ kıtlığında Çin, kendi inşaat şirketlerine, bu kadar toprak kaz, hafriyat çıkar, beton dök, ağaç kes, balık-kuş ve her çeşidinden canlıları öldür, yerlerinden yurtlarından insan sür, işini nereden bulacak! Al sana Kanal İstanbul. Çünkü bu tür projelerde Çin, mesela sana 50 milyar dolar vereceğim ama işin 35 milyarlık kısmını bizim şirketler yapacak diyor.

İhale takip etmiyorum tabii ki. Gizli, kapalı, komplolu ve elbetteki bol sıfırlı, eh tabii ki mesela dolar üzerinden, pazarlıklar hakkında hiçbir fikrim yok. Sadece fena bir polisiye okuru değilim ve hatta cinayet henüz işlenmeden bile cinayete iştirak edecekleri tahmin edebildiğimi düşünüyorum o kadar. Cinayet hazırlıkları gözümüzün önünde cereyan ediyor gibi geliyor bana. Milletimizin, bir sürü farklı saikle de olsa birleşebilecekleri, belki de tek duyarlılık konusunda, ‘Uygur Türkleri’ne ilişkin, İyi Parti'nin soru önergesi, HDP ve CHP’nin kabul oylarına rağmen, AKP’nin ret, MHP’nin çekimser oylarıyla reddedilmesinin bundan başka bir nedeni olabilir mi sizce? Ki bu konuda milletimizin, enginlere sığmaz aşarım hissiyatını, Urfa’da mukavva da olsa, temsili Çin Seddi'ni yıkan, hangi çılgın bize zincir vuracakmış ruhumuzda gördünüz mutlaka.

Yani bunun arkasında daha yerli ve milli bir menfaatimiz olmasa, satar mıyız Uygur Türk kardeşlerimizi? Asla! Demek ki var. İşin garip tarafı, bu ret ve çekimser oylarla, resmi bir ‘Komünist’ devlet -tırnaklar bana ait- kınamadan kurtuluyor ki resmen komünizme yardım ve yataklık denilebilir buna. Evinde bir Mao-Zedung kitabı yakalattı diye hapis yatan arkadaşlarımın, mapusta kaptıkları romatizmalı eklemleri sızlıyordur mutlaka.

[embed]https://www.gazeteduvar.com.tr/video/2019/12/26/duvar-ozel-onder-algedik-kanal-istanbula-uc-yolla-itiraz-edebilisiniz/[/embed]

-Mao yoldaştan ve arkadaşlardan bu benzetme için özür dileyerek-

Sadece Meclis'in saray bahçesi değil tabii ki bu polisiye tahminimin kökeni. Birincisi çok basit; dünya için bile bu kadar büyük bir yatırımı, beklenen bir ekonomik kriz öncesinde, elinde en fazla finans fazlası olan Çin’den başka kim yapabilir? Bu tür projelerde fon her zaman Çin’den gelir de diyebiliriz zaten.

İkincisi yine ‘proje’ kıtlığında Çin, kendi inşaat şirketlerine, bu kadar toprak kaz, hafriyat çıkar, beton dök, ağaç kes, balık-kuş ve her çeşidinden canlıları öldür, yerlerinden yurtlarından insan sür, işini nereden bulacak! Al sana Kanal İstanbul. Çünkü bu tür projelerde Çin, mesela sana 50 milyar dolar vereceğim ama işin 35 milyarlık kısmını bizim şirketler yapacak diyor. Koşulu bu, yoksa vermiyor. Sen onun 35'ini dijital olarak bile göremiyorsun.

Şimdi bu inşaatlar, binlerce insana istihdam sağlanacak, reklamları başlayacak. Fakat ondan da çok var Çin’de. Çok büyük çoğunluğu Çinli işçiler olacak yine. Yani bari iş kazası filan olsa da biraz eve ekmek çıkar diyorsanız da yanılıyorsunuz.

-Bunu nereden mi biliyorum, Nikaragua’da kanal projesinde, Nikaragualı köylüler, topraklarını ölçmeye gelen Çinli işçileri taşla kovalıyorlar bu günlerde de oradan.-

Fakat haksızlık etmeyelim, Eh tabii ki size de bir şeyler kalacak. Bu büyük yatırımın bütün borcu sizin. Faizleriyle birlikte. Hepsini siz üstleniyorsunuz çünkü.

-Üstümüze çökecek, ekolojik yıkımdan filan söz etmiyorum ki bu dünya kimseye kalmaz hali bu-

Nikaragua’da bu ‘cinayeti kör bir kayıkçı gördü, ben gördüm kulaklarım gördü’. Yani çok yeni bir şey değil bu. Nikaragua Kanalı'nı da bir Çinli milyarder -Wang Jing- üstlendi. Gerçi altı yıldır inşaata başlayamadı ama Ortega, üç ay önce kadar önce yaptığı açıklamada, sürecin hâlâ geçerli olduğunu söyledi. Bu arada Çinli milyarder Wang, başka nedenlerle servetinin onda dokuzunu kaybetti. Ancak arkasında eğer Çin devleti olmazsa, zaten bunu yapamayacağı herkesin malumuydu. Kendi şirketinin değeri 10 milyar dolardı, zengin günlerinde bile, yatırım ise 50 milyar dolar. Şimdi ise şirketin değeri 1.8 milyara düşmüş. Zavallı adamcağız…

-Aman burada solcu arkadaşlarım ‘ABD’nin Panama Kanalı tekelini kıran antiemperyalist yatırım’ filan demesin, Çin’in ne kadar komünist olduğu bir yana, Ortega’nın da şu anda en yakın arkadaşının, eski ünlü devrimci, sonra ünlü karşı devrimci, ABD’nin kontrgerilla komutanı, ‘Kumandan Zero- Eden Pastora' olduğunu söylemeliyim. Tesadüfe bakın ki kanalın topraklarının kamulaştırma işleriyle de ilişkisi var.-

Bu arada, doğuracağı ekonomik sonuç olarak, önemsiz bir şey sayılamaz ‘Nikaragua Kanalı’. Az değil Atlantik ve Pasifik okyanuslarını bağlıyorsunuz birbirine, Marmara ile Karadeniz gibi iki cüce! suyu değil ve zaten aslında tarihsel olarak ‘Panama Kanalı’ndan daha önce düşünülmüş bir proje bu.

Ancak buna karşın ‘Panama Kanalı’na, yeni açılacak bir kolla, yani sadece 10 milyarlık yatırımla onun bu avantajını da bu durumda ortadan kaldırabiliyor. Bunu da yine bir Çin şirketi önerdi hemen. Ayrıca Süveyş Kanalı da, Ağustos 2014'te, Panama'daki üçüncü kilit seti henüz tamamlanmadan, transit kapasitesini iki katına çıkartacak bir genişleme başlatarak Panama üzerinde rekabetçi bir baskı uyguladı.

Yani ‘Nikaragua Kanalı’, iki okyanusun ‘short cut’ı bile, öyle ‘iyi yere dükkan açtık’, ‘vurduk parayı’ hali değil şirketler için taşımacılık açısından. Fakat bunun başka avantajları da var. Mesela Nikaragua Kanalı'nda şirket, kanalın iki tarafında, iki serbest ticaret bölgesine de sahip oluyor ve sadece bunu da alıp gitmiyorsunuz. Bunun yanında iki liman, bir yük tren yolu ve bir havaalanına da alıyorsunuz deniyor şirkete. Sonra şirket bunları size bırakıyor tabii ki eğer kalırsa 50 artı 50 yıl sonra.

-Eğer, liman sahibi olmak iyi bir şeyse mesela, neden ülkenin bütün limanlarını sattık? -

Haklarını yemeyelim, kanalın Nikaragualılara da yararı olduğu söyleniyor. Bu Nikaragualılar, Başkan Ortega'nın oğlu Laureano Ortega Murillo ve Ortega'nın karısı Başkan Yardımcısı Rosario Murillo! Kanal aracılığı ile kara para akladıkları için ABD tarafından yaptırım listesindeler. Mutlaka ‘siyasidir’ bu karar…

-Para kadar siyasi olan başka bir şey var mı zaten! -

Bu arada Nikaragua Gölü'nün etrafında yüzyıllardır yaşayan yerli halklar, Afro- Amerikalılar, Sandinist devrimin en önemli destekçileri, topraklarını kaybetmiş, yerlerinden sürülmüş ne önemi var. Yaşasın ilerleme…*

Devirin şimdi mukavvadan Çin setlerinizi ve hep beraber Tekbir…

*Zamanınız varsa ‘Ortega'nın kanal sonucu ölümü’ yazıma da bakın lütfen. Eğer yoksa, o yazıda, yani bundan yedi ay önce. ‘Bu günlerde; ‘Kanal İstanbul’ ve ‘Çin sermayesi’ önümüze gelirse, atlıyoruz demektir sakın şaşırmayın…’ diye bitirdiğimi buraya not düşmeliyim ve bundan da şımararak, şimdi de bir ileri hamleyi kafadan atıyım; ‘China Harbor Engineering Company,’ ihaleyi alacaktır, mesela…


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...