YAZARLAR

Libya kumarı

Türkiye’nin desteklediği Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin geleceği hiç de parlak görünmüyor. Eğer öyle olursa bu, iktidarın son seferi olabilir. Çünkü bu kez gerçekten işin şakası yok. Mesele (Suriye’deki gibi), iktidarı devirme meselesi değil, ekonomik savaş ve üstelik bu kez rakipler dişli.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Libya adımı ile birlikte belki de siyasi hayatının en büyük riskine de girmiş oldu.

Doğu Akdeniz ve Libya süreci Suriye sürecine benzemiyor.

Her şeyden önce Türkiye Suriye sürecinde ABD, Fransa, İtalya, BAE, Suudi Arabistan, Katar,  Mısır (Mursi döneminde) gibi ülkeler ile birlikte hareket ediyordu ve anılan ülkeler gözlerini birbirlerine değil Suriye’ye dikmişlerdi.

Ancak Doğu Akdeniz ve Libya sürecinde bu ülkelerin birçoğu rakip durumda ve üstelik bu sefer mesele Suriye’den çok daha ciddi sonuçlar doğurabilecek üç boyutlu bir mesele.

Birinci ve asıl boyut Doğu Akdeniz’de bulunan muhtemel gaz kaynakları ve bunların paylaşımı.

Birinci sebep ile birlikte ortaya çıkan ve uluslararası pazarlık malzemesi olarak kullanılması muhtemel ikinci sebep, Doğu Akdeniz’in Mısır ve İsrail’in gaz üretimlerinin güzergahı olması.

Üçüncüsü yine ana sebebe bağlı olarak atılan adım sonucu Libya, petrol kaynakları ve Libya’nın geleceği.

Erdoğan bu üç başlığı aynı anda yürütmeyi düşünüyor olabilir. Eğer öyle ise siyasi yaşamının en büyük mücadelesine de girmiş oluyor ancak birtakım soru(n)lar var:

- Bölgede yeraltı kaynaklarının adil paylaşımı pastaya gözünü dikmiş onca ülke varken nasıl olacak? Özellikle deniz sınırları buna bağlı olarak münhasır ekonomik bölge sınırları tartışma konusuyken. Bu sadece hukuki bir mesele de değil elbette. Zaten öyle olsaydı bu kavgaya hiç gerek kalmazdı. Ancak GKRY ve birlikte hareket ettiği bazı ülkeler, gazı Türkiye ile paylaşma niyetinde değil ve diğer silahlara geçmeden önce kullanılacak tek silah uluslararası hukuk. Buradan pek de sonuç çıkacak gibi görünmüyor, buna mukabil Türkiye’nin acelesi var.

- Şimdilik Türkiye'nin de dahil olduğu tatbikatlar ve küçük askeri gemilerin burunlarının ucunun gösterilmesi ile yetinilen gövde gösterileri nereye varır?

- Libya ile yapıldığı açıklanan anlaşma Libya’yı değil, Türkiye ile anlaşma yapan tarafı bağlıyor. Bu durumda örneğin Hafter, Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne galip gelirse anlaşma ne olacak?

- Münhasır ekonomik bölge size başkalarının transit ticari faaliyetlerini engelleme hakkı vermiyor. İsrail ve Mısır başta olmak üzere gazını sizin bölgenizden geçirmeyi düşünen ülkeleri nasıl engelleyeceksiniz?

Bu soru(n)lara yol açan aslında geçmişteki politikalar. Taraflara bakın: Hafter, Mısır, BAE, Suudi Arabistan, geçmişte Libya konusundaki tavrı nedeniyle hâlâ pişmanlık yaşayan Rusya, Fransa, İtalya, GKRY (ve AB), ABD.

Bu sayılan isimlerin hemen hepsi ile en az bir sorunumuz bulunuyor ve böyle olmasa bile (muhtemel) gaz kavga çıkaracak nicelik ve nitelikte demek ki.

Bu arada mücadele Doğu Akdeniz gazı başlığı altında ancak Libya ile yapılan anlaşmanın yukarıda saydığımız ülkelerin birçoğunu endişelendirmesi için Libya’da dünyanın en kaliteli petrolü olması gibi bir sebep var. Akdeniz'de hiç ortada olmasa bile Türkiye’yi Libya petrolüne ortak etmek istemezler.

Bütün bu sebeplerden dolayı Türkiye’nin desteklediği Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin geleceği hiç de parlak görünmüyor. Eğer öyle olursa bu, iktidarın son seferi olabilir. Çünkü bu kez gerçekten işin şakası yok. Mesele (Suriye’deki gibi), iktidarı devirme meselesi değil, ekonomik savaş ve üstelik bu kez rakipler dişli.

Neler olacak göreceğiz.


Musa Özuğurlu Kimdir?

Gazeteci. Mesleğe 1994 yılında başladı. Çok sayıda radyo ve TV kanalının haber merkezlerinde editörlük, muhabirlik, program sunuculuğu yaptı. 2010 yılında TRT Türk’ün Suriye temsilcisi olarak çalışmaya başladı. Suriye’de 2011’de başlayan süreci 2016 yılına kadar yerinde takip eden az sayıda yabancı gazeteciden biridir. Alanı Suriye başta olmak üzere Ortadoğu. Serbest gazeteci olarak çalışmaktadır.