YAZARLAR

Saadet Partisi nereye?

Kadınların nafaka hakkına odaklanılan 23 Eylül tarihli görüşmede tarihli Temel Karamollaoğlu, şeffaflık vurgusuyla veri paylaşımına dikkat çekti. Nafaka hakkında hem sosyo-ekonomik hem de sayısal veri analizi yapılmadan herhangi bir düzenleme yapılamayacağını belirtti. Hatta akademik çalışmalar gerektiğini ve hem devletin ve hem de kendilerinin parti olarak akademik çalışmaları teşvik edebileceğini belirtmişti, aynı zamanda.

Kadın politikacılar daima diken üstünde ve varoluşsal sorunlar yaşıyorlar. Kadın kazanımları sayesinde siyaset yapma hakkına kavuştular ama kadın kazanımlarını ters yüz edecek kadın karşıtı politikaları savunmayı seçiyorlar. Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi ve Kadın Kolları Başkanı Ebru Asiltürk röportajı, muhafazakar partilerdeki kadın politikacıların içine sürüklendiği açmazı düşündürdü uzun uzun.

Nafaka Hakkı Kadın platformu olarak 27 Ağustosta görüşmüştük kendisiyle. Kadın karşıtı söylemi içselleştirmiş bir kadın politikacıyla tanışmıştık, o görüşmede. Kadına evi işaret eden, “kadınlarımız” iyelik ekiyle kadını, hem kendisine hem eve, kocaya, aileye ve çocuğa zimmetlediğinde var sayan düşünce yapısına sahip. Fakat bu düşüncelerin kişisel görüşü olması, muhafazakar erkek siyasetin kadına çizdiği sınırları aşmaktan kaçınması ne yazık ki. Saadet Partisi gibi kadın siyasetçilerin emek yoğun sömürü düzeninde çalıştığı bir kurumda başka türlü genel idare kuruluna giremezdi galiba. Kendisi politikacı ve görünürlük sahibi çalışan bir kadın olmasına rağmen kadınların çocuklarına bakması için çalışmasına itiraz eden görüşlere sahip. "Çalışmayan kadın yoktur" diyor ki amenna her zaman dile getirdiğim bir ifade. Ancak ücretli işte çalışan, emeğinin karşılığını alan kadınlara itiraz niye, o anlaşılır değil ya da işte hegemonik erkeklik normları doğrultusunda çok anlaşılır bir duruş. Ücretsiz ev işçisi kadınlara ev kadını demek kadar abes bir şey olamaz. Her neyse ücretsiz ev işçisi yani emeği sömürülen kadınlara, devlet sosyal yardım veya prim ödeme kolaylığıyla emeklilik fırsatı sunmalıymış. Aman erkek konforuna halel gelmesin diyor yani. Hem kadın evde olacak ve erkek aileye eve ilişkin her sorumluluğu kadına yıkabilecek hem de erkeğin kadına harcama yapması da gerekmeyecek. Aman erkek konforu bozulmasın, kamu kaynakları ne güne duruyor değil mi ya!

Söylenecek çok şey var Ebru Hanımın sözlerine dair. Kadına yönelik şiddetle mücadeleyi sekteye uğratan İstanbul Sözleşmesi karşıtlığı ve daha niceleri kesinlikle sert cevapları hak ediyor. Ancak yoksulluk nafakasında değişiklik isteyen mağdur erkeklerin ağzından konuşmasına değineceğim bu yazıda. Görüşmemiz, erkek tarafını desteklemeleri nedeniyle yoksulluk nafakasına odaklı gerçekleşmişti. Ve gerek kendisiyle ve gerekse kendisinin de hazır bulunduğu Genel Başkan Temel Karamollaoğlu görüşmemizdeki ifadelerini hatırlatmak isterim. Ebru Asiltürk görüşmemizde en çok Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin kararından etkilenmişti. Temel yasal dayanak olarak görmüştü 2012 tarihli AYM kararını. Kadına ödenen yoksulluk nafakasının anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olmadığı yönündeki bu karar doğrultusunda yasal değişikliğe yer olmadığını, “2022’ye kadar” vurgusuyla ifade etmişti.

Kadınların nafaka hakkına odaklanılan 23 Eylül tarihli görüşmede tarihli Temel Karamollaoğlu, şeffaflık vurgusuyla veri paylaşımına dikkat çekti. Nafaka hakkında hem sosyo-ekonomik hem de sayısal veri analizi yapılmadan herhangi bir düzenleme yapılamayacağını belirtti. Hatta akademik çalışmalar gerektiğini ve hem devletin ve hem de kendilerinin parti olarak akademik çalışmaları teşvik edebileceğini belirtmişti, aynı zamanda. Adalet Bakanlığına yoksulluk nafakasına ilişkin veri paylaşımı yönünde soru önergesi verme vaadinde de bulundu. Aynı görüşmede siyasi çevrelerde çokça konuşulan aile arabuluculuğunun da kadına yönelik şiddetin varlığı halinde kesinlikle uygulanamayacağı görüşünü dile getirmişti. Hal böyle olunca aradan geçen iki ayda nelerin değiştiği merak konusu ve kendisine yanıt alamadığım şu soruları yönelttim:

1- Genel başkanla yoksulluk nafakası konusunda görüş ayrılığınız mı var? Yoksa sayın Karamollaoğlu görüş mü değiştirdi?

2- Röportajınızda dile getirdiğiniz çalıştayda sadece yoksulluk nafakası aleyhine görüş beyan eden STK ve hukukçulara yer verildi. Yoksulluk nafakasının neden bir kadın kazanımı olduğu ve değiştirilmemesi yönünde görüş beyan eden sivil toplum örgütlerine hukukçulara yer verilmemişti. Böyle bir çalıştay kurgusu, sizce İslamın emrettiği istişare usulüne uygun mu? Bir sorunun tek tarafına söz hakkı verildiğinde ortaya çıkan sonuç toplumsal gerçeklikle örtüşür mü?

3- Saadet Partisi son Genel Kurulunda kadın karşıtı marjinal gruplara mı yakınlaştı? Eğer böyleyse Muaviye döneminin kadın düşmanlığını din gibi sunanlara benzemek yerine Saadet Partisi'ne yakışan aslında Hazreti peygamberi örnek göstermek olmalı değil miydi?

Belki lütfedip cevaplanır veya listeye yeni sorular eklenir. Görüşmede verilen sözler, Nafaka Hakkı Kadın Platformunun Basın bülteninde yayınlandıktan sonra parti kanalından itiraz gelmemişti. Şimdi iki ay önce verilen sözlerden cayma olup olmadığı konusu açıklamaya muhtaç.


Berrin Sönmez Kimdir?

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu. Aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak akademiye geçti. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na giriş süreci üzerine yüksek lisans tezi yazdı. Halkevi ve kültürel dönüşüm konulu doktora tezini yarıda bırakarak akademiden ayrılıp öğretmenlik yaptı. Daha sonra tekrar akademiye dönerek okutman ve öğretim görevlisi unvanlarıyla lisans ve ön lisans programlarında inkılap tarihi ve kültür tarihi dersleri verdi. 28 Şubat sürecindeki akademik tasfiye ile üniversiteden uzaklaştırıldı. Dönemin keyfi idaresi ve idareye tam bağımlı yargısı, akademik kadroları “rektörün takdir yetkisine” bırakarak tasfiyeleri gerçekleştirdiği ve hak arama yolları yargı kararıyla tıkandığı için açıktan emekli oldu. Sırasıyla Maliye Bakanlığı, Ankara Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ortalama dört-beş yıl demir atarak çalışma hayatını tamamladı. Kadın, çocuk, insan hakları, demokrasi ve barış savunucusu, feminist-aktivist Berrin Sönmez’in çeşitli dergilerde makale ve denemeleri yayınlanmıştır.