YAZARLAR

Parazit de 'remake' yoluna girer mi?

‘Parazit’ filminin sinemasal olduğu kadar ticari başarıyı da kazanması, tabii ki beraberinde bazı tehlikeleri de getiriyor. 11,8 milyon dolar gibi göreceli olarak mütevazı bütçeli bir filmin dünya çapında 75 milyondan fazla kâr getirmesi kaçınılmaz olarak Hollywood’un ilgisini çekecekti. Ses getiren Güney Kore filmlerinin Hollywood yapımcılarının iştahını kabarttığı ise yadsınamaz bir gerçek.

72'nci Cannes Film Festivali'nin Altın Palmiye galibi filmi ‘Parasite’, yurtdışında sadece sinema eleştirmenleri nezdinde değil, halk nezdinde de büyük bir başarı kazanmaya devam ediyor. Güney Koreli yönetmen Bong Joon-Ho’nun bu filmi, en son Fransa’da gişede, sembolik sayılabilecek bir sayı olan bir milyon seyirci sayısını geçti. Fransa’da bir Güney Kore filmi için elde edilen bu rekor sayı yönetmeni de biraz şaşırtmış olacak ki kendisi kerhen ‘teşekkür konuşmasından’ çok daha samimi açıklamalar yaptı.

Hatırlanacağı üzere Cannes Film Festivali’nden büyük ödülle dönen birçok film gişede beklediği ilgiyi bulamadı. Ufak bir karşılaştırma yapmamız gerekirse Joon-Ho’nun filmi, Abdellatif Kechiche’nin 2013 yılındaki Altın Palmiyeli ‘Blue Is The Warmest Colour’ından beri, Fransa’da bir milyon seyirci sayısını geçen ilk film olarak göze çarpıyor (sadece Altın Palmiye kazanan filmlerden söz ediyoruz). Yönetmen Bong Joon-Ho’nun 2013’deki filmi ‘Snowpircer’ın da 678 binden fazla kişi tarafından izlendiğini hesaba katarsak bunu bir ‘rastlantı’ olarak saymamız pek mümkün görünmüyor.

PARA KOKUSU ALIYORUM!

‘Parazit’ filminin sinemasal olduğu kadar ticari başarıyı da kazanması, tabii ki beraberinde bazı tehlikeleri de getiriyor. 11,8 milyon dolar gibi göreceli olarak mütevazı bütçeli bir filmin dünya çapında 75 milyondan fazla kâr getirmesi kaçınılmaz olarak Hollywood’un ilgisini çekecekti. Ses getiren Güney Kore filmlerinin Hollywood yapımcılarının iştahını kabarttığı ise yadsınamaz bir gerçek. Üstelik halen Park Chan-Wook’un başyapıtı ‘Old Boy’(2004) filminin içi ‘boşaltılmış’ Hollywood ‘remake’nin hüzünlü örneği hafızalarımızda taze bir şekilde durmakta… Bu allanıp pullanmış ‘remake’in sinemasal ve özellikle ticari başarısızlığı geçici olarak Amerikalı yapımcıların hevesini durultmuş olabilir ancak bizce ‘kırmış’ olamaz. Her ne kadar Hollywood kaynakları şu ana kadar bu filmin ‘remake’inin çekilmesinin (en azından şimdilik!) söz konusu olmadığını açıklasa da, geçmiş örneklerden dolayı içimiz pek rahat değil!

KONUYA HAKİM OLMAK…

‘Parazit’ filmi hakkında bu endişemizin bir nedeni de konusunun ve sinemasal tonunun ‘tekrar yapılmaya’ ve ne yazık ki ‘kullanılmaya’ hatta ‘sömürülmeye’ açık ve savunmasız olmasından kaynaklanıyor. Remake’lerin nadiren ‘harfiyen’ orijinallerinin kopyası olduğunu göz önüne alırsak, filmdeki ince mizah ya ‘durum komedilerine’ kayabilme veya fazla ciddiye alınabilme tehlikesi taşıyor. Karakterler, ‘gri’ portrelerinin altı beceriksizce çizilip tamamen ‘iyi’ veya ‘kötü’ye dönüştürülebiliyor ve senaryoyu daha tempolu hale dönüştürme çabası çoğu zaman konunun özünden uzaklaşmamıza yol açabiliyor.

‘Old Boy’un ‘remake’inde yapımcılar ve yönetmen bunu şiddete ve kanlı sahnelere ‘abanarak’ yapmıştı. Ancak bizce ıskaladıkları esas şey ana karakterin neden bu kadar ‘sert’ ve ‘gaddar’ olduğuydu. Bunun nedenini orijinalinden aldıkları ‘Climax’le kendilerince açıklamaya çalışsalar da, bizce orijinal filmdeki kahramanın şiddetli eylemlerinin yanında kendi ‘iç şeytanlarıyla’ boğuşma tutumunun yerinde yeller esiyordu!

‘Parazit’te ise çok hoş işlenen ‘sınıf farkı’ konusu abartılmaya müsait, filmde sunulan sosyal açıdan üst sınıf ailenin sadece ‘zengin’ bir aileye indirgenebilme ve onların yavaş yavaş aralarına sızan fakir ailenin ise sadece ‘hücrelerine kadar kötü’ gibi sunulabilme olasılığı bizce çok uzak bir ihtimal gibi durmuyor. Aynı şekilde bu iki sosyal açıdan çok farklı ailenin birbirine karışması, adeta birinin diğerinin içinde ‘erimesi’ çok hoş, inandırıcı ve insancıl bir boyutta gerçekleşirken bunun basit bir ‘kandırmaca’ veya ‘birilerinin kuyusunu kazma’ gibi verilmesi de Hollywood yapımcılarının hoşlanacağı ‘taktikler’ gibi geliyor.

Henüz önümüzde böyle bir örnek yokken, bütün bu düşünceler tabii ki varsayımsal gibi duruyor ancak geçmiş ‘kötü’ örnekleri düşününce bizce çok da ‘hayalperestlik’ sayılmayacaktır.

Sonuç olarak bizce Hollywood, gişede büyük başarı kazanan bu Güney Kore filminin remake’ini yapmaktan kendini alıkoyamayacaktır. Amerikalı sinema seyircileri genelde filmlerde altyazı okumayı pek sevmiyorlar en azından tercih etmiyorlar! Dolayısıyla bu, bir Avrupa veya Uzakdoğu filminin İngilizce konuşan oyuncularla çekilmesinin nedenlerinden birini oluşturur…

‘Parazit’ filmi de bu ‘çarkın’ içine girecek mi yoksa girmeyecek mi, bekleyip göreceğiz! Ancak yine de içimizden ‘Yapmayın… Kıymayın ya!’ demek geliyor!


Kerem Bumin Kimdir?

1976 yılında Paris'te doğdu. 1994 yılında İzmir Özel Saint-Joseph Lisesinden mezun oldu. 1996-2000 yılları arasında Strasbourg Sosyal Bilimler Fakültesinde (USHS) Tarih ve Edebiyat bölümlerinde okudu. Ardından 2000 yılında İstanbul'a geri dönüp 2004 yılında Bilgi Üniversitesi Sinema/ Televizyon bölümünden mezun oldu. 2004 yılından itibaren çeşitli uzun ve kısa metrajlı sinema filmlerinde ve Belgesel filmlerde yardımcı yönetmen olarak görev aldı. Semih Kaplanoglu'nun 'Süt' adındaki sinema filminin ekibinde yer aldı. Son birkaç yıldır Yunan yönetmen Angelos Abazoğlu ile birlikte, Arte kanalı için Belgesel filmler üzerinde çalışmaya devam ediyor . Gazete Duvar'da sinema filmleri üzerine eleştiriler yazıyor .