YAZARLAR

Asker selamı çakan, tek taş takan bebekler

Bir taraftan doğum anının videosunu televizyon kanalına servis edenler, diğer taraftan 40 günlük bebeğine şatafatlı bir törenle tek taş yüzük takanlar… İnsanlar ardı ardına intihar ediyor, beraberlerinde ailelerini, çocuklarını ve eşlerini de katlediyorlar. Oysa bu yeni kaymak tabakanın hayatında, her şey altın varak, her şey kristal, her şey pek bir Buckingham Sarayı.

Asker doğan bebeği görmüşsünüzdür. Zaten her Türk asker doğar diyerek geçiştirebilirdik belki, A Haber “doğar doğmaz asker selamı veren bebek” başlığı ile doğum videosunu gözümüze sokmasaydı... Belki de bir ailenin hayatındaki en özel anlardan biri olabilecek görüntülerle hazırlanmış video klip, “Aras bebek dünyaya geldi, Mehmetçiğe selam çaktı” manşeti ile servis edilmişti. Tam da Barış Pınarı Harekatı’nın yapıldığı sırada dünyaya gözlerini açtığı belirtilen bebek, daha doktorunun ellerindeyken çakmıştı selamı. Annenin doğumhaneye -habere göre “dualarla”- yolcu edilişi, babanın sedyedeki eşinin elini sıkıca sarılışı, doktorun daha göbek bağı kesilmemiş bebeği anneye uzatışı, doğum fotoğrafçısının bebeğin henüz doktorun ellerindeyken tek elini başına götürdüğü sırada çektiği görüntü profesyonel bir kurguyla sunulmuştu. Arka planda ise sunucu, sesinin bütün ciddiliğiyle “daha önce Barış Pınarı Harekatı’na sanatçılardan sporculara herkes selam göndermişti ama önce böylesi hiç görülmedi, çünkü bir Türk daha asker doğmuştu” diye bildiriyordu.

Bu görüntülerin üzerinden birkaç gün geçmeden, bu sefer de sosyal medya kendisi de bir sosyal medya fenomeni olan genç bir kadının, yeni doğan bebeği kucağında, tören için kapatılan Ihlamur Kasrı’nın salonuna siyah elbisesinin kuyruğunu yerlerde sürükleyerek girişinin görüntüleriyle çalkalandı. Başındaki siyah örtünün üzerine, en son Cambridge Düşesi Kate Middleton kucağında yeni doğan bebeğiyle kameralara poz verdiğinde gördüğümüze benzer bir şapka takmıştı. Işıltılar, yaldızlar, altın varaklar, mumlar, parfümler, tüyler, yapma çiçekler, kristal avizeler ve genç kadının bileğindeki sıra sıra bileziklerle, muhafazakâr cemiyet hayatında alışılagelen düğünlerden birinde çekildiğini düşünebileceğimiz görüntülerdi; eğer videonun açılışında “Serra Aksa’nın mevlidi” yazmasaydı. Yeni doğan bebeğin 40. günü için ailenin düzenlediği dini nitelikli bir törenin görüntüleri klipleştirilmiş, ancak bu sefer bir televizyon kanalında değil, bebeğin, çektiği TikTok benzeri videolarla ünlenmiş annesinin sosyal medya hesabında paylaşılmıştı. Video klipte hızla geçen bir görüntüde küçük bir çocuk genç anneye bir yüzük kutusu takdim ediyordu. Sonradan, sosyal medyada yapılan paylaşımlardan, bu kutuda bebeğe takılacak tek taş yüzüğün bulunduğu anlaşıldı. Evet, yanlış okumadınız, bebeğe annesi 40. gün hediyesi olarak bir tek taş yüzük takmıştı.

Daha önce, muhafazakâr cenahtan kişilerin, nereden geldiği pek belli olmayan parayı nereye harcayacağını da bilemeyen yeni muhafazakâr zenginlere yönelik eleştirilerine tanık olmuştuk. 2014 yılında Yeni Şafak yazarı Fatma Barbarosoğlu, düğün salonu tutularak kız çocuklara baş örtme töreni yapıldığını belirtiyor ve buna isyan ediyordu. Üniversitelerden mezun olan muhafazakâr kadın ve erkek öğrencilerin mezuniyet kutlamalarını ayrı salonlarda yaptıklarına da tanık olmuştuk. Şimdi bakınca bu gibi sonradan türeme adetler bile masum görünüyor insanın gözüne. Bir taraftan doğum anının videosunu televizyon kanalına servis edenler, diğer taraftan 40 günlük bebeğine şatafatlı bir törenle tek taş yüzük takanlar… İktidarın tüm nimetlerinden yararlanarak elde ettikleri haksız kazancı, yoksullukla, işsizlikle boğuşan, krizin faturası sırtlarına yüklenen milyonlarca insanın gözüne sokarcasına harcayan bu yeni muhafazakâr zenginler de “itibardan tasarruf olmaz”, diye düşünüyor olmalılar. İnsanlar ardı ardına intihar ediyor, beraberlerinde ailelerini, çocuklarını ve eşlerini de katlediyorlar. Oysa bu yeni kaymak tabakanın hayatında, her şey altın varak, her şey kristal, her şey pek bir Buckingham Sarayı. Erken yaşta emeklilik ısrarıyla memleketi İskandinav ülkeleri gibi batırmaya yeltenenlerin karşısında, elbette arz-ı endam edecekler. Ekonomi zaten çok iyi, bebekler de ya asker doğuyor ya tek taşlı. Ne yapalım. Sevinelim mi?


Ülkü Doğanay Kimdir?

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. ODTÜ’te siyaset bilimi alanında yüksek lisans ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yine aynı alanda doktora yaptı. Doktora çalışmaları sırasında bir yıl süreyle Paris II Üniversitesi Fransız Basın Enstitüsü’nde bulundu. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü'nde öğretim üyesi iken kamuoyunda “barış bildirisi” olarak bilinen “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzalaması nedeniyle 686 sayılı KHK ile ihraç edildi. 'Demokratik Usuller Üzerine Yeniden Düşünmek' isimli kitabının yanı sıra Eser Köker’le birlikte kaleme aldığı 'Irkçı Değilim Ama…Yazılı Basında Irkçı-Ayrımcı Söylemler' ve Halise Karaaslan Şanlı ve İnan Özdemir Taştan’la birlikte kaleme aldığı 'Seçimlik Demokrasi' isimli kitapları yayınlandı. Ayrıca siyasal iletişim, demokrasi kuramları, ırkçı ve ayrımcı söylemler konularında uluslararası ve ulusal dergi ve kitaplarda çok sayıda makalesi basıldı. İmge Kitabevi Yayınları’nda editörlük yaptığı beş yıl boyunca çok sayıda kitabın editörlüğünü üstlendi ve Türkçeye kazandırılmasına katkıda bulundu. Ülkü Çadırcı adıyla yayınladığı çocuk kitapları ve Gökhan Tok’la birlikte kaleme aldığı 'Teneke Kaplı İvan' isimli bir çocuk romanı da bulunmakta.