YAZARLAR

İstanbul Belediyesi'nden ıspanak hamlesi bekliyoruz

Biz şimdi soluklarımızı tuttuk, - büyük strateji tartışmalarından zaman kalırsa eğer- İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden ıspanak hamlesi bekliyoruz ki bakalım neler yediriyorlar bize...

Herkes kocaman laflar ediyordu. Her yerde ülke stratejileri tartışılıyordu. Putin’in nasıl davranacağı mesela, S-400’ün menzili, Çin Rusya yakınlaşması ya da hatta Trump’ın aslan burcu olması... -ve bilmiyorum yükseleni ne- Sonra akşam hanım/bey ıspanak yapmış, ayıptır söylemesi yoğurtlu ve gözlerini açtığında hastanede buluyorsun kendini… -Yandaki yatakta da Temel Reis olmalıydı- Sağlık Bakanı açıklama yapıyor: Zehirlenenler sadece 196 kişi. Vatan ve teferruat hesabı bu. 80 milyondan 196’yı çıkartıyorsun ve hiç durmadan yola devam ediyorsun. “Ya onlardan biri sen olsaydın?” diye sorası geliyor insanın ama ıspanak arasına karışmış ayrık otu gibi kalacağından yutkunup yoğurda bulanıyorsun. Kavurun ıspanağı, şöyle pirinçler pembeleşinceye kadar karıştırın, yoksa soğanlar mıydı pembeleşecek olan? Burada Ekrem İmamoğlu devreye girmeliydi işte. “Halkımızdan bir kişi bile zarar görse biz buna önlem almalıyız” gibi bir şey demeliydi. Bu size basit gelecek ama sorarım, hastanede bağırsakların burgulanmış halde yatan sen olsaydın ne düşünürdün? Ve herkes zehirlenirim endişesiyle ıspanaktan elini eteğini çektiğinde? Her şeyin keyfi olduğu ve hiçbir şeyin güven vermediği bu ortamda esas bu güven için topa girmek gerekmiyor mu ?

İktidarı ıspanağından yakalamak değil mi bu?

Ayrıca belediye bu konuda sadece yetkili değil görevli de. Bunu yapmak zorunda. Özellikle Boğaziçi’ne ilişkin yetki tartışmalarının alevlendiği bir zamanda neredeyse hiç kimsenin sözünü ciddiye almadığı merkezi otoritenin, ilgili bakanları yerine, güvenilir bir gıda kontrolü organı olarak ortaya çıkmak iyi bir fikir değil mi? Yaşadığımız bir travma da işe yarasın bari.

Bu sadece tüketiciler için değil, ıspanak üreticisi köylüler ve hatta aracılar için de ihtiyaç. Ispanaklarının sağlığa zararlı, zehirli olmadığını kanıtlamaları, ellerinde kalıp dökülmemesi için ve aynı zamanda doğrudan üretici pazarlarının kurulabilmesi için bir başlangıç noktası. Çünkü bu, piyasa deyimiyle organik ve daha da ötesi bizim tanımlamamızla ‘ekolojik’ gıda denetimi için de daha önce ‘İmamoğlu’nun yapması gereken yedi şey’ de saydığımızın ta kendisi. Bir musibet bin nasihatten daha iyidir durumu.

Biz şimdi soluklarımızı tuttuk, - büyük strateji tartışmalarından zaman kalırsa eğer- İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden ıspanak hamlesi bekliyoruz ki bakalım neler yediriyorlar bize...


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...