YAZARLAR

Slavia Prag adında bir takım

Şu an dakikalar 85’ i gösteriyor ve bir iyi ve güzel oyun ‘’ dilencisi’’ olarak ben istediğim ruh doydunluğunu Barcelona’dan değil, Slavia Prag’dan alıyorum. Bu maçı Barcelona bu dakikadan sonra 5-0 kazansa bile, benim Slavia Prag’a duyduğum saygından zerre eksilmez olmaz...

Bir Barcelona sempatizanı olduğumu hiç saklamadan söylemeliyim ki, çok uzun zamandan bu yana hiçbir takım Slavia Prag kadar Barcelona’yı bu ölçü de dengesiz hale getirmemişti. Geçen sezon Kloop, Valverde’yi Liverpool’da 4-0 yendiğinde bile, Barcelona’nın oyunu bu kadar nitelik değiştirip başkalaşmamıştı. Çünkü hiçbir takım, Slavia Prag kadar oyunu olağanüstü bir hız ve cesaretle bu denli daraltamamıştı. Barcelona’ın kazandığı hiçbir ikinci top sonrası atak girişimi, arzulanan düzeyden hızlı kontralara dönüşemedi. Bunun nedeni Slavia Prag’ın alanı hızla daraltıp en az üç Barcelona’lı oyuncuyu ofsayt pozisyonunda bırakabilmesiydi. Sırf bu taktik yüzünden Barcelona çok uygun durumda olduğu halde, hızlı ve dikine atak girişimini gerçekleştiremedi.

Topun oynandığı yer ile Slavia’ya defansının konumlandığı yer arasında her zaman 15 metreden daha fazla mesafe yoktu. Sanki biri, her defansif pozisyonda takımın durduğu alanı cetvelle çizmiş gibi, bütün defansif aktörler, kusursuzca durmaya devam etti. Bu defansif algı, basit bir savunma taktiği değildi kuşkusuz. Maçın ilerleyen bölümlerinde, Slavia Prag’nın kolayca Barcelona kalesine inmesi, bu felsefe sayesinde mümkün oluyordu. Savunma ve hücum aksiyonları arasında mesafe bu kadar kısalınca, takım hiç büyük efor sarf etmeden kolayca ve basitçe Barcelona kalesini tehdit etme imkanı buluyordu.

Maçın ikinci yarısında Barcelona, bu oyun tarzını deforme etmek için Messi’yi daha geriye çekip, hem rakibi enlemesine genişlemeye zorlamak, hem de enlemesine genişleyen defansın boşluklarından, arkaya isabetli paslar atmak için, Messi’nin kişisel yeteneklerinden yararlan amacıyla taktik değişikliğine gitti. Ama bu değişim bile işe yaramadı. Tam tersine tuhaf bir form çıktı ortaya ve Barcelona egemen, dominant bir takım kimliğinden çıkıp, kontracı bir takıma dönüştü. Valverde, Slavia Prag’ın oyununu deforme etmeye çalışırken, kendi oyunu deforme olup detoneleşti.

Valverde’nin Barcelona’sı hiç kuşkusuz Guardiola’nın Barcelona’sı değil. Valverde’nin Barcelona’sı, üçüncü bölgede sıradanlaşıp sadece Messi’nin hünerlerine bakan bir Barcelona. Ernesto Valverde’ üçüncü bölgede, bu ve benzer durumlar için hiçbir taktik yenilik geliştirmemiş. Barcelona kenarları, içeriye doğru pasla kat etmek için kullanmıyor. Bu durum Barcelona hücumlarını tek boyutlu ve öngörülebilir halde tutuyor. Ön görülebilir olan her şey, önlem alınabilir her şey demektir.

Şu an dakikalar 81’i gösteriyor. Seksen bir dakikadır Slavia Prag, maçın ve oyunun taleplerine çok doğru yanıtlar veriyor. Oyunun iki yüzeyini de Barcelona’dan daha iyi icra ediyor. Öyle ki, Slavia Prag’ın her atağını Barcelona gecikmeli bile olsa sekiz oyuncu ile savunabiliyor. Bunun anlamı şudur, Slavia’ya her hücumda Barcelona’lı sekiz oyuncuyu geriye doğru koşturuyor. Bu inanılmaz bir enerji kaybına yol açıyor.

Şu an dakikalar 85’ i gösteriyor ve bir iyi ve güzel oyun ‘’ dilencisi’’ olarak ben istediğim ruh doydunluğunu Barcelona’dan değil, Slavia Prag’dan alıyorum. Bu maçı Barcelona bu dakikadan sonra 5-0 kazansa bile, benim Slavia Prag’a duyduğum saygından zerre eksilmez olmaz...


Ali Fikri Işık Kimdir?

Ali Fikri Işık, 1958 yılında Mardin’in Savur ilçesine bağlı Xeramemo köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Batman’da, liseyi ise Silvan’da okumuştur. 1978 yılında Batman'da “Sesleniş” Gazetesiyle yazın hayatına başlamış. 1985 yılında yazarlar kooperatifi olan Yazko’nun dergisi “Yazko Somut”ta, 1994 yılında “Zone News” gazetesinde, 1995 yılında haftalık dergi “Roj”da, 2010 yılında Taraf gazetesinde, 2016 yılında “BasNews ve Kurdistan24 Türkçe'de yazmıştır. Amedspor Kaos ve Direniş Amedspor kitaplarının yazarıdır.