
Sezai Temelli: Yargı eliyle HDP muhalefet yapamaz hale getirilmek isteniyor
Kürt seçmenin, kayyımların rövanşını alırcasına 31 Mart Yerel Seçiminde tekrar HDP’ye teslim ettiği üç büyükşehir belediyesine bir kez daha kayyım atanması… HDP’nin önceki eş genel başkanı Selahattin Demirtaş hakkında, verilen tahliye kararından sonra serbest bırakılması beklenirken yeniden tutuklama kararı çıkması… Erdoğan’ın önceki eş genel başkanlar Demirtaş ile Figen Yüksekdağ için “onları bırakmayız” demesi… Ve son olarak KCK Ana Dava’da kararını açıklayan Yargıtay 16’ıncı Ceza Dairesi’nin, aralarında HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven ile Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları’nın da bulunduğu çok sayıda Kürt siyasetçinin cezasını onaması…
Kısa süre içinde peş peşe yaşanan bu gelişmelerin arkasına, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Engin Yıldırım’ın dünkü açıklamasını da ekleyelim: Türkiye’de yaşayan insanlar Türk yargı sistemine pek fazla güvenmiyor. Bu çok ciddi bir sorun.
KCK Ana Dava kararını sorduğum HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, “Cumhurbaşkanı bir açıklama yapıyor; yargı, bu sözlerden kendine vazife çıkarıyor ve gereğini yapıyor. Talimatlı yargı, ne yasa ne içtihat tanıyor” dedi.
HDP, DBP, HDK’de siyaset yapan binlerce kişi cezaevinde, çok sayıda siyasetçi de aldığı cezalar sebebiyle yurt dışında. Bir zamanlar Kürtler ovada siyaset yapsın deniyordu. Bugün ise demokratik siyasetin önü tıkanmak isteniyor. Peki amaç ne? Bu soruya şöyle yanıt verdi Sezai Temelli, “HDP’ye yönelik yargı marifetiyle sürdürülmeye çalışılan bir operasyon bu. Amacı da HDP’yi muhalefet yapamaz hale getirmek. Herkesin, tüm muhalefetin, toplumsal muhalefetin, bu gelişmeleri doğru yerden okumasında büyük yarar var.”
Yaz aylarından bu yana iyiye yoracağımız pek bir işaret olmamasına rağmen, yaşanan kimi gelişmeleri, olası bir barış sürecinin gelişi diye yorumlayanlar oldu. YSK kararıyla tekrarlatılan İstanbul seçimi öncesinde, 8 yıldır avukatlarıyla görüştürülmeyen Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesi, kamuoyunun hiç tanımadığı bir akademisyenin, devleti yönetenlerce Öcalan’a gönderilmesi, Kürt seçmene Öcalan’dan mektup getirilmesi gibi kritik zamanlarda çok enteresan olaylara tanık olduk.
Bunlar acaba yeni bir çözüm sürecinin emareleri mi, diye sorarken Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerine kayyım atandı. Sonrası tam bir keşmekeş!
On yıldır devam eden KCK Ana Davası’nda, Yargıtay 16’ncı Ağır Ceza Dairesi 4 Eylül’de karar verdi. Karar dün mesai bitiminde açıklandı. Dosyadaki 154 sanık arasında bazı HDP milletvekilleri ile bazı HDP’li belediye başkanları ve parti teşkilatlarından isimler de bulunuyor.
Demokratik siyaset adeta tasfiye edilerek ne yapılmak isteniyor?
Siyasi iktidarın kendi içinde nasıl bir kavgaya tutuştuğunu izliyoruz günledir. Acaba devleti yöneten aktörler de kendi aralarında kavga mı ediyor? Erdoğan ve AK Parti iktidarının Kürt meselesine ilişkin “topyekûn savaş” politikası dışında bir hedefi olmadığı görülüyor. Tutarlı bir devlet politikasının olmadığı da…
Devleti yönetenlerin ajandasında yeni bir barış süreci olsun veya olmasın biz, benzer süreçleri dünyanın farklı coğrafyalarında yaşamış, tarafları masaya oturtmuş birine kulak verelim şimdi…
Bu köşede, 2016 yılının kasım ayında, “Peacemaker” yani “arabulucu/barış müzakerecisi” olarak tanınan Padraig O’Malley ile yaptığımız iki bölümlük röportajı yayınlamıştık.
IRA’nın barış müzakerelerinde görev almış, Mandela ile IRA’cıları buluşturarak iki tarafın birbirine deneyimlerini aktarmasını sağlamış, üniversitelerde “çatışma çözümleri” üzerine dersler veren O’Malley’in üç yıl önce söylediklerini aynen alıntılıyorum:
Kürtleri hapse atmak çözüm değildir tam tersi sorunun daha da çözümsüz hale gelmesidir. Hükümetin bunu kabul etmesi lazım. Türk halkının da Kürt halkının da iki tarafın da birbirleri üzerinde uyguladıkları şiddet ne kadar artarsa artsın bunun çözüm olmayacağını kabul etmesi gerekir. Bugün ya da 10 yıl sonra veya 20 yıl sonra mutlaka müzakereye başlayacaklar. Aradaki tek fark 20 yıl sonra daha fazla insanın ölmüş olacağıdır. Bu gerçeği her iki taraf da kabul etmeli, bu gerçeği görmeli.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Selahattin Demirtaş: Ceren Özdemir'in katledilmesine burada çıldırdık resmen!
Selahattin Demirtaş, Ceren Özdemir'in öldürülmesiyle ilgili olarak "İnanın ki burada çıldırdık resmen" dedi. "Ceren Özdemir’in katledilmesi öyle sıradan açıklamalarla geçiştirilebilecek bir şey değil" diyen Demirtaş, "AKP yönetimi tecavüzü, tacizi, kadın katliamlarını, çocuk istismarını zaten ciddi suçlar olarak görmüyor ki! Bunun ahlaken de sorun olarak tanımlamıyor olacaklar ki bizleri bile yüksek güvenlikli hücrelerde tutarken tecavüzcülerin hepsini sokağa saldılar" ifadelerini kullandı.
Kuytul: İslam'ın şerefini beş para ediyorsunuz
Alparslan Kuytul: Parti taassubu hakkın önüne geçmiş. Görmek istemiyorlar. “CHP’ye mi oy verelim!” mantığı var. 'AKP’yi eleştirirsek bu CHP’ye yarar' diyorlar. Konuşmamakla İslam’ın şerefini beş para ediyorsunuz! Partiye zarar gelsin, İslam’a zarar gelmesin!
Gül, Davutoğlu ve Babacan'ı vazgeçirme ziyaretleri!
Erdoğan’ın 'ağabey' dediği bazı isimlerin de aralarında yer aldığı AK Partili eski siyasetçiler ile siyaset dışından Erdoğan’a çok yakın isimlerden oluşan bir grup, kurulacak partileri vazgeçirmek için devreye girdi.
Siyaset-medya-sermaye üçgenindeki RTÜK
Faruk Bildirici'nin RTÜK üyeliğinin elinden alınması vesilesiyle RTÜK’ün neden özerk olması gerektiği kamuoyuna anlatılsa; özgür basının önündeki en büyük engelin “medya patronlarının kamu ihalelerine girmesi” olduğu topluma hatırlatılsa… Ne güzel olur değil mi!
Ali Babacan cephesinde son durum
Ali Babacan’ın kuracağı partiye ilgi büyük. Öyle ki, Babacan’ın bire bir yaklaşık bin (1000) kişiyle görüştüğü, bir o kadar da bekleyen olduğu ifade ediliyor. Her bir görüşmenin yaklaşık bir, bir buçuk saat sürdüğü belirtiliyor.
Ahmet Davutoğlu cephesinde son durum
“Suriye konusunda gelinen noktada devletin-milletin birliği bütünlüğü için yeni parti kuruluşundan vazgeçildiği” iddiasına şu yanıtı veriyor yola Davutoğlu ile birlikte devam eden siyasetçiler: Birlik beraberlik ancak doğru işler yapıldığında olur.
Canım kardeşim Ezgi'ye...
Dostlarından duydum, duruşma günü Ezgi’nin doğum günüymüş. Ezgi iki gün önce 33 yaşına girdi. Hayatının son 10 yılında adalet mücadelesi yürüten genç bir müzisyen Ezgi Sevgi Can. Bize ağabeyi Yaser Onur Can ile anne ve babası Hatice ve Mevlüt Can’ın emaneti.
12 Eylül sürgünleri neden yargı paketinde yok?
12 Eylül sürgünleri, ülkesine dönemiyor, ana babasının, kardeşinin cenazesine katılamıyor. Bırakın memlekete adım atmayı, Avrupa’da seyahat ederken dahi 40 yıl önce darbe döneminde hakkında verilmiş karar nedeniyle Interpol tarafından gözaltına alınabiliyor. Çünkü Adalet Bakanlığı arama kararlarını düzenli aralıklarla Avrupa ülkeleriyle paylaşıyor.
Bu davayı hep beraber izlemeyi Mevlüt Can’a borçluyuz
Ankara Dikmen’de eşinin de hayatına son verdiği mütevazı evde gözlerim kitaplıktaki fotoğrafa takılmıştı. “Mavişim, yakışıklı oğlum” diyorlardı anne Hatice Can ve Mevlüt Can oğulları Onur Yaser'i anlatırken. Onur Yaser Can henüz küçük bir çocukken annesi ile çektirdiği o fotoğrafta gülümsüyordu.
'Siz, bizim çocuklarımızı niye öldürdünüz?'
IŞİD bombacılarının üst üste gerçekleştirdikleri üç katliamda yitip gidip 141 can ve yaralı kurtulan bine yakın insan için yapılan “ölüm ne yana düşer usta” adlı belgesel filmde, bu katliamlarda yakınlarını kaybedenler, yaralananlar, katliamın tanıkları ve katliam davalarının avukatları anlatıyor.
2003’te 'Savaşa Hayır' diyen gazeteciler vardı
Biz habere sırtımızı dönmemiştik. Kamuoyunu bilgilendirme görevimizden vazgeçmemiştik. Gazetecinin esas sorumluluğunun savaşı değil barışı savunmak olduğunu, devletleri yönetenlerin kararlarını savunmanın bizim işimiz olmadığını, gazetecilerin yaşamı savunması gerektiğini hatırlatmıştık; “Savaşa Hayır” demiştik.
Ekim ayında dananın kuyruğu kopacak
Davutoğlu ve ekibi, AK Parti’yi eleştirmeye bir süre ara verdi. Partiyi kurana kadar da, sıra dışı bir gelişme olmadıkça bu yolu izlemekte kararlı olduklarını söylüyorlar. Babacan’ın başını çektiği harekette ise başından beri sessiz bir çalışma yürütülüyor. Ali Babacan Ankara’da farklı noktalarda yer alan üç ayrı ofiste çalışıyor, görüşmelerini yapıyor. Babacan’ın yola birlikte çıktığı tecrübeli isimlerin hiçbiri parti kurulana kadar kamuoyu önüne çıkmayacak, açıklama yapmayacak. Bu isimleri, parti kurulduktan sonra görüp dinleyeceğiz.
Davutoğlu partiyi kasım ayında kuracak
Davutoğlu ile birlikte hareket etmek isteyenlerin istifaları sürüyor. Peki Davutoğlu ve ekibi parti kurma çalışmalarında hangi aşamada? Yeni partilerin kuruluş aşamasında yanıtı en fazla merak edilen soru: Bu partileri devre dışı bırakmak için bir erken seçim yapılır mı?
Babacan'ın söyledikleri ve yeni partinin çizgileri
Ne zaman konuşacağı merakla beklenen Ali Babacan, önceki gün Karar gazetesinden Ahmet Taşgetiren ile Yıldıray Oğur’a geniş bir mülakat verdi. Hem mülakattan hareketle hem de kulislerden edindiğimiz bilgilerle yeni partiye ilişkin sorulara yanıt arayalım.
Ne tesadüf ki, yine aynı güne denk geldi!
Demirtaş’ın avukatlarının ve Hükümet’in AİHM Büyük Daire’ye taşıdığı dosyanın görüşülmesine günler kala, Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi, 2 Eylül tarihinde, savunmasını tamamladığı gerekçesiyle Demirtaş’ın tahliyesine karar verdi. Evet, Türkiye yargısı bu acayip tesadüflerle dolup taşıyor. İşte bir başta tesadüf: Demirtaş’ın duruşmasıyla aynı gün KCK Ana Davası’nın kararı da açıklanacak.
Bakan'ın 'Motoru yok' dediği üç uçak yedek parça için kullanılan hurda uçaklar
İzmir yangınının ardından gündeme gelen Türk Havacılık Kurumu’na ait yangın söndürme uçakları, Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin hedefinde... Bakan’ın ‘Vizontele’de vardı ya, kaputu açıyorlar, motor yok” dediği üç uçağın, THK’nin yedek parça temin etmek için elinde tuttuğu hurda uçaklar olduğu anlaşıldı.
Siyasette 'yeni sezon bölümleri' eylülde
Eylül ayı, medyada, özellikle televizyonlarda yeni yayın döneminin başlangıcı kabul edilir. Bu sıcak gündemde medya, yeni dönemde haber malzemesi bulmakta hiç zorlanmayacak. Sermaye gruplarının sahipliğindeki haber kuruluşları ise yüksek ihtimal bunları yine yazamayacak.
‘Babacan’ın istifasından sonra dönüşlere yetişemiyoruz’
Ali Babacan’ın partiden istifasının ardından kendileriyle temas kurmak isteyenlerin taleplerine yetişemediklerini söyleyen siyasetçi, hâlihazırda AK Parti’de veya herhangi bir partide siyaset yapanlara teklif götürmediklerini ancak talep onlardan gelirse kendileriyle temasa geçtiklerini anlattı.
Fettah Tamince o iddialarla ilgili ilk kez konuştu
Fettah Tamince hakkında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir kişinin gözaltına alınması için MİT'in Emniyet'in ya da MASAK'ın raporu olması lazım. Fettah Tamince'yle ilgili üçünün de raporu var. Nerede Fettah Tamince? Devletin protokolünde" diye konuştu. Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerini Fettah Tamince’ye sordum. Bugüne kadar ne hakkında FETÖ iddiasıyla açılan soruşturmaların lehine sonuçlanması ve davadan beraat etmesiyle ilgili konuşan ne de Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği bu iddialara yanıt veren Tamince, iddialarla ilgili ilk kez açıklama yaptı.
'Bu bir kadro hareketi ve hedef, partiyi 2019'da kurmak'
AK Parti kurucu üyelerinden ve bir dönem bakanlık görevinde de bulunan Ali Babacan'ın istifasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'ümmeti bölmek'le eleştirdiği yeni partinin nasıl bir siyasi izlekte olacağı kamuoyunda merakla bekleniyor. Parti ne zaman kurulacak, kurucular kurulunda kimler olacak ve yol haritası nasıl belirlenecek? Bütün bu soruları Babacan’la birlikte hareket eden isimlere sorduk.
Ümmeti parçalamak
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın Ali Babacan’la konuşmasını aktarırken sarf ettiği “ümmeti parçalamak” ifadesi babamın bir sözünü getirdi aklıma. Babam der ki, “Evladım biz kendisine, kul olacak ümmet aramayanlardanız. O yüzden bizim işimiz herkesinkinden zordur.” Babamın veciz ifadesinden yola çıkarak yeni parti girişimlerini “ümmetsiz” kalmayı tercih etmiş eski AK Partililere sordum.
Cemil Çiçek: Bu yaştan sonra bana kimsenin verebileceği ne makam vardır ne başka bir şey
Cemil Çiçek: Bu yaştan sonra bana kimsenin verebileceği ne makam vardır, ne başka bir şey vardır. Bunu net biçimde söyleyeyim. Bundan sonra düşüncemizi bize kim sorarsa ona söyleriz. Size de onu söylüyorum işte. Böylesine saygısızca, aslı astarı olmayan bir bilgiyi yazan ne olacak? Bunun ahlaki sonuçları tartışılmayacak mı? Beni yemin etme mecburiyetine niye sokuyor bu arkadaş? Bu ahlaki midir?
İmamoğlu tıpkı 2002’deki Erdoğan gibi medyaya rağmen kazandı
17 yıl önce kendisi nasıl varlığını görmezden gelen medyaya rağmen kazandıysa seçimi, Ekrem İmamoğlu da onun yarattığı tek ses medya imparatorluğunun ambargosuna rağmen açık ara galip geldi.
Öcalan'ın mektubu 28 Şubat'ı hatırlattı
Seçime saatler kala yaşanan 'mektup olayı' kara mizah örneği olmasının ötesinde başka bir anlam taşıyor. Öcalan’ın mektuplarını yazdığı koşullar malum. Bu durumu ve mektubun içeriğini bir kenara koyalım ve gelin meseleye başka bir yerden bakalım.
Korumalarını aldılar, araç muafiyetini kaldırdılar, pasaportuna tahdit koydular
Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, geçen yıl yaptığı pasaport başvurusunda "terörle irtibatlıdır" şerhi düşüldüğünü açıkladı. Karamollaoğlu'nun ayrıca koruma polisleri geri çekilmiş ve makam aracının muafiyeti de kaldırılmıştı. Bu durumda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması gereken bazı sorular ortaya çıktı...
O hâkim bu tartışmalara nasıl/neden seyirci kalır?
Belli ki YSK, tartışmalara kısa bir bayram molası verdi, topu taca attı ve bayramdan sonra bu keşmekeş HSK’yı da içine alarak devam edecek. O zaman hepimize, aklımıza mukayyet olacağımız iyi bayramlar!..
'Dini Oluşumlar' Raporu'nu Diyanet, kime yazdı?
Çalışma, tam bir istihbarat raporu niteliğinde. İslami cemaatlerin büyük çoğunluğunu delil göstermeden suçluyor, kişileri fişliyor, cemaatlerin ekonomik-kültürel-sosyal faaliyetlerini ifşa ediyor, bir kısmını hedef haline getiriyor.
Miktat Kadıoğlu: İstanbul Havalimanı'nda yapılacak pistler yeniden planlanmalı
Yeni İstanbul Havalimanı'nda geçen hafta yaşanan zorlukları konuştuğumuz Prof. Miktat Kadıoğlu'na göre meteoroloji radarı olması iyi. Ancak Kadıoğlu'na göre asıl pistlerle ilgili dikkat edilmesi gerekenler var: İdeal pist yönlerinin nasıl olması gerektiğini raporladım. O raporda farklı pist yönleri de önerdim. Şimdiye kadar iki pist yapıldı. Diğerlerini benim önerilerim doğrultusunda yaparlar mı bilmem...
Muktedir kontrolü kaybedince
CHP'nin öncülüğünde bir araya gelen muhalefet partileri, yenilmez sanılan Erdoğan’ı 31 Mart’ta başta İstanbul ve Ankara olmak üzere önemli kentlerde yenmeyi başardı. Psikolojik üstünlük 17 yıl sonra muhalefete geçti. Bunun bedelini CHP lideri az kalsın canıyla ödüyordu. O ortamı yaratanlar, Kılıçdaroğlu’nu linç etmek isteyenleri cesaretlendirenler, saldırıdan Kılıçdaroğlu’nu sorumlu tutacak kadar izanını yitirmiş olanlar bu yaşananların yanlarına kâr kalacağını düşünmesinler.
Çağrı neden Memur-Sen'e?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün 'dik durmaya' davet ettiği Memur-Sen 2004'te 7 bin 500 üyesi olan bir konfederasyonken bugün bir milyonu aşkın üyeye sahip ve üstelik işçi sendikaları birliği ILO'da Türkiye'yi temsilen yer bir alan memur sendikası! Peki bugün muhalefete geçen belediyelerdeki üyeleri için bizzat Cumhurbaşkanı tarafından yapılan çağrının gerekçesi ne?
'Erdoğan iyi çevresi kötü' söylemi bu kez yetmez
Her şeye rağmen Erdoğan hâlâ “hata yapmayan” ama en yakınları tarafından “aldatılabilen” pozisyonunda tutulmak isteniyor. Erdoğan’ın, “yenilmez siyasetçi” imajının aldığı derin yarayı, son yıllarda sıkça tanık olduğumuz, “kendisi iyi ama çevresi kötü” çalışmasıyla atlatması bu kez pek mümkün görünmüyor.
Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’nu babasından değil oğlundan istemiş
Geride bıraktığımız seçimlerin ardından CHP'de moraller yüksek. CHP'nin başarılı bir sonuç elde ettiği seçim stratejisini kim, nasıl belirledi? Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'nu adaylığa nasıl ikna etti. CHP kulislerinden gelen yanıtlara bakalım...
Seçim süreci, gazeteciler için nasıl geçti?
Bir yandan haber kaynaklarıyla bir yandan gazeteciliği ayaklar altına almış meslektaşlarla mücadele ediyoruz haberler üretirken. “Önemli” her haberi kazıdığınızda altından “siyaset-sermaye-medya” üçlüsünün kirli ilişkileri dökülüyor. İşte önünüze gelen haberler bu cehennemin içinden çekip çıkardıklarımızdır.
'Herkesi özellikle belediye meclislerinde HDP’ye oy vermeye çağırıyorum'
HDP Ankara Milletvekili ve Çankaya Belediye Başkan Adayı Filiz Kerestecioğlu: "Çankaya’da ciddi rahatsızlıklar ve oy vermeyecek olan, kararsız bir kitle de görüyorum. O insanların da bize oy vermesini hedefliyoruz. Bir seçeneği olmalı insanların. Aynı zamanda belediye meclislerinde HDP’ye oy verilmeli, her yerde bunu söylüyorum. Ben seçilemeyecek olsam, belediye meclislerinde HDP’nin oyu benden daha fazla olsa gerçekten gocunmam çünkü benim koltuk sevdam yok ama belediye meclisleri ve belediyeyi birlikte yönetmek iddiam var."
'Ahmet Şık'tan FETÖ'cü yaratan yargı, Mansur Yavaş'a neler yapar!'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarının ertesi günü Mansur Yavaş hakkında dava açılırken, avukatı Bülent Yücetürk, iddiaların aksine müvekkili hakkında tek bir mahkûmiyet kararı olmadığını söylüyor. Ergenekon operasyonları döneminde sahte deliller üretildiğini belirten Yücetürk "Bugünün FETÖ döneminden farkı, bunlar delil üretmeye dahi ihtiyaç duymuyorlar, kriminal kişilerle bu işleri yapıyorlar" diyor ve ekliyor: "Burada Kafkavari bir yargılama söz konusu. Ahmet Şık’tan FETÖ’cü yaratan bir yargı, Mansur Yavaş’a da neler yapar!"
Kılıçdaroğlu: Beka, ezana saygısızlık, Mansur Yavaş dedi tutmadı. Şimdi Yeni Zelanda diyor. O da tutmayacak!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yeni Zelanda'da yaşanan saldırısıyla ilgili eleştirilere yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, "Mansur Yavaş dediler tutmadı, ezana saygısızlık dediler tutmadı. Şimdi bizim üzerimizden Yeni Zelanda’daki olayı gündeme getiriyorlar, o da tutmayacak. Bütün dünyanın lanetlediği bir olayı başka bir yere çekmeye, oradan siyasi rant elde edebilir miyim arayışına girmeye gerek yok” dedi.
Mehmet Özhaseki: Tayyip Bey izin verirse Mansur Yavaş'la televizyonda tartışmak isterim
Rakibi Mansur Yavaş’la aralarında ciddi oy farkı olduğu ve AK Parti’nin Ankara’yı kaybedebileceği yönündeki haberlere gülen Cumhur İttifakı'nın Ankara Büyükşehir Adayı Mehmet Özhaseki “Mansur Yavaş’la bir televizyon programına çıkar mısınız?” sorumuza, “Tayyip Bey izin verirse çıkmak, tartışmak isterim” yanıtını verdi. Projelerini 11 başlık altında toplayan Özhaseki, Yavaş'a "Üçüncü kez aday ama bir projesi bile yok" eleştirisi yöneltiyor. “Allah korusun, evine su parasını getiren tahsildarın militan olduğunu düşünün" sözlerinin arkasında duran Özhaseki de, Millet İttifakı'na 'yerli ve milli olmamak' suçlaması yöneltiyor.
'Odun koysam kazanır diye bir tabir var. İktidarın biraz fazla odun koyduğu kanaatindeyim’
31 Mart'ta yapılacak yerel seçimler nedeniyle bir araya geldiğimiz Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, "Siyasetimizde klişe tabirdir, 'ceketimi koysam kazanır' veya 'odunu koysam kazanır'... İktidar boyutunda biraz fazla odun koydukları kanaatindeyim" diye konuştu. Uysal herhangi bir ittifakta yer almamalarına ilişkin ise "Eleştirdiğimiz sistemin değirmenine, ittifaklar dolayısıyla su taşır hale geliyoruz" yorumunu yaptı.
Temelli: Kayyumlara tavsiyem, şimdiden iyi birer avukat bulsunlar!
DBP'li belediyelere atanan kayyımların büyük yolsuzluklara karıştığını belirten HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Sayıştay raporlarına da yansıyan bu durumu 'Cumhuriyet tarihinde görülmüş en ciddi toplu suç' olarak nitelendirdi. Temelli, Gazete Duvar röportajında, seçimlerden açlık grevlerine, AB'yle ilişkilerden Türkiye'yi nasıl günlerin beklediğine dair görüşlerini aktardı.
'Biz idamla yargılanırken Devlet Bahçeli neredeydi!'
Geçtiğimiz hafta CHP’ye katılan Yaşar Okuyan, ‘Mamak’ta hücrede bir jilet parçası bulsaydım intihar edecektim. Buralardan gelmiş bir adam olarak Tunç Soyer’e babası üzerinden yapılan eleştirilere karşı çıkıyorsam burada başka bir mana var’ diyor ve Soyer kararı nedeniyle CHP ile İYİ Parti’ye yüklenen Devlet Bahçeli’ye soruyor: Biz idamla yargılanırken sen neredeydin?
Semra Kuytul: İslami faaliyetleri bitirme işi Müslüman kimlikli bir hükümet eliyle yapılıyor
Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı’nın Kurucu Başkanı Alparslan Kuytul, 24 Ocak'ta verilen tahliye kararının ardından kısa bir süre sonra yeniden tutuklandı. Son 16 yıldır Türkiye’yi yöneten anlayışın siyasal İslam’dan bambaşka bir noktaya sürüklendiği yeni bir tespit değil ama Kuytul'un eşi Furkan Nesli Dergisi yazarı Semra Kuytul’un anlattıkları, durumun bildiklerimizle sınırlı olmadığını gösteriyor.
Erdem Gül: Yarımadalıydım, tam 'Adalı' olacağım!
Gazeteci Erdem Gül, CHP'nin İstanbul Adalar ilçesi için gösterdiği belediye başkan adayı. Adalı olmamasına rağmen buradan aday gösterilmesine, "Ada’da doğmadım, doğru ama Türkiye bir yarımadadır; yarımadalıydım, tam ‘Adalı’ olacağım," diyor. Kendisine adaylık sürecinde birçok kesimin destek verdiğini söyleyen Gül, "Hayatım boyunca ve gazetecilik mesleğim süresince slogan atan biri olmadım. Bize anlam lazım. Bize biraz daha derinlik, birbirimizi anlamamız lazım. Birbirimizi anlayacak sabır ve bu sabrı dayanışmaya dönüştürecek bakış açıları lazım," diye konuştu.
Aday tanıtım toplantısında 'anayasayı ihlal' gündemi
Aday tanıtım toplantısında konuştuğum bazı partililer, CHP’nin gerilimi yükseltmesi durumunda, bundan AK Parti’nin ve adayı Binali Yıldırım’ın kârlı çıkacağı yorumunu yaptılar. Neye dayanarak söylediklerini bilmiyorum ama bu, rakibini gözünde fazlaca büyütmek anlamına gelmiyor mu? Kimileri de “CHP, gerilim siyaseti yerine seçmene umut veren bir söylemle sandığa giderse kazanma olasılığı artar” dedi. Doğruda ısrar, neden kaybettirsin?
'Türkiye'yi ne Erdoğan ne Bahçeli yönetiyor; daha güçlü ve daha derin bir akıl yönetiyor'
CHP’nin Meclis Grup Başkanvekili Özgür Özel: "Birinin millet tanımıyla diğerinin ümmet tanımı birbiriyle çelişmesine rağmen bunları aynı potada eritmeye çalışan ve tabanlarını da buna zorlayan, bunu ellerindeki büyük propaganda makinesiyle yapan bu akılda bir başka güç var. Bir yerden birileri düğmeye basıyor. Devlet Bahçeli, kritik kavşaklarda kritik kararlar vermiştir, U dönüşleri yapmıştır ama Türkiye siyasetini ne Bahçeli ne de Recep Tayyip Erdoğan yönetiyor; onların içinde aktör oldukları ancak senaryosu bir başka yerden yazılan daha derin ve daha güçlü bir akıl yönetiyor."
Mahkeme salonunda Başak Demirtaş: Haklıysanız böyle konuşursunuz!
Salon nefesini tutmuş Demirtaş’ı izliyordu. İzleyici sıraları Demirtaş’a uzaktı ama eşi Başak Demirtaş, yakınındaydı. Eşinin şu sözleri sarf ettiği sırada kendisine baktım. Hayranlıkla izliyordu hayat/yol arkadaşını...
Ülkücü Özhaseki’ye karşı ülkücü Yavaş mı?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile bir araya geldiği ve iki parti arasında seçim iş birliği görüşmelerini başlatan 14 Kasım’daki o ziyarete üç kişiyle gitmişti: Parti Örgütü ve Örgüt Yönetimlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Yerel Yönetim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ve Parti Meclisi üyesi Bülent Tezcan…
Yeni rejimde hem atanmış hem seçilmiş olmak
Bir mahalli idarenin başındaki kişiyi cumhurbaşkanı yardımcısı yapmak, yani “seçilmiş” bir belediye başkanının aynı zamanda “atanmış” bir cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görevlendirilmesi, onu diğerlerine göre ayrıcalıklı bir konuma getirme, dokunulmaz kılma anlamını taşır. Cumhurbaşkanı yardımcıları belediye başkanı olamaz diye bir hüküm yok ama bu, yeni yönetim yapısındaki fonksiyonların mantıksal sonucuyla bağdaşmıyor.
Kadınlar adaylık için kampanyaya başlıyor
Kadın aday adaylar medyada yer almıyorlar, parti yöneticilerinin konuşmalarında dile getirilmiyorlar. Kadın hareketi, yıllardır süren çalışmaları sonunda şiddeti görünür kıldı. Bunu 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ne olan ilgiden, farkındalıktan anlıyoruz. Demek ki mücadele kazandırıyor. O zaman mücadeleye devam!
'Kağıt üzerindeki sahada tutmayabilir, bu nedenle iyi çalışmalıyız'
CHP’li yetkili ismin bize yaptığı açıklamanın satır başları şu anki havayı yansıtmaya yetiyor. CHP’li o isim şunları söylüyor: "Yerel seçimde iş birliği yapılması elbette çok önemli ama bu hiç kolay değil. Özellikle yöntem üzerine kafa yoruyoruz. Kâğıt üzerindeki hesap sahada tutmayabilir. Bu nedenle iyi çalışmalıyız."
CHP ve İYİ Parti’de moraller yüksek
CHP, seçim iş birliğine dair ilk adımı İYİ Parti ile attı, sırada Saadet Partisi var. CHP, Saadet Partisi ile de yakında görüşmeye hazırlanıyor. CHP adına SP ile ön görüşmeleri yapması ve müzakereleri sürdürmesi en muhtemel isim ise CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekâroğlu.
Bir ipte iki cambaz
Bahçeli ile Erdoğan’ın Cumhur İttifakı’nın süreceğine dair açıklamalarından, “MHP, Meclis’te AK Parti’ye muhalefet etmeyecek” sonucunu çıkarmak doğru değil. Emeklilikte yaşa takılanlar düzenlemesi gibi farklı konularda Meclis’te başka ittifak arayışları gündeme gelebilir.
DPT uzmanı: Türkiye ekonomisi artık plansız bir ekonomidir
Başbakanlık ve Planlama’nın lağvedilmesiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin bürokratik, ekonomik, kalkınma hafızası lağvedildi. Onun için McKinsey’e muhtaç duruma geldik. DPT olmayınca hangi yatırımın nereye yapılacağı belli olmayacak. Türkiye ekonomisi artık tam anlamıyla plansız ve öngörülemez bir ekonomidir. Türkiye’ye yatırımcı gelmemesinin bir sebebi de budur. “Ben gelip bir yatırım yapacağım ama devlet hangi paralel yatırımları yapıyor?” Bu öngörülemez durumda.
Hayatımız asla eskisi gibi olmayacak !
10 Ekim 2015’teki “Emek, Barış, Demokrasi” mitinginin çağrıcıları olan DİSK, KESK, TMMOB ve TTB ile 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği’nin şu çağrısına kulak verelim: Emek, Barış ve Demokrasi fikri, 10 Ekim’de bizlerden koparılan arkadaşlarımızın en büyük düşüydü. Bizler bu düşün peşinde koşmaya, arkadaşlarımızın düşünü gerçek kılmak için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Gürcan Dağdaş: Neyi paylaşamıyor MHP ile İYİ Parti?
Siyasetçilerin çirkin üslubunu, toplumu kutuplaştırmanın olası faturalarını, şiddet dilinin bizi sürüklediği yeri, RP'de ve MHP'de siyaset yapmış eski bakan Gürcan Dağdaş'la konuştuk. "Siyasetçinin dili tepeden aşağı, aşağıdan yukarı bir akışkanlık içinde kendisini hissettirir" diyen Dağdaş, "Siz ne konuşursanız aşağıdaki de aynısını konuşur. O zaman evin önüne gençler gider. Evin sahibi çıkar, onlarla ilgili protestosunu yine onların da tahrik olabileceği bir boyutta ifade eder. Sonuç olarak karşılıklı birbirini besleyen kaotik bir yapı çıkar" diye konuştu.
Sezai Temelli'den çağrı: Gelin yerel seçimleri ikinci tura çevirelim
Yerel seçimlerin, demokratik siyasetin toplumsallaşması açısından çok önemli olduğuna vurgu yapan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, çeşitli toplumsal kesimlerin işaret edeceği isimlerin tabanın ortak adayı olacağını söyledi. 24 Haziran'da insanların sandıktan mucize beklediğini ancak bunun tarihsel bir süreç olduğunu kaydeden Temelli, bölgede oy kayıplarının da iddia edildiği kadar yüksek olmadığını belirtti. Ayrıca, ekonomideki gelişmelerin yeni bir özelleştirme dalgasının geldiğini gösterdiğini, İstanbul'daki havalimanı işçilerine yönelik tavrın da, hükümetin emekçilere bakışını tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdiğini anlattı.
AK Parti iktidarında mekânların dönüşümü ve Kaşıbeyaz'ın konkordato ilanı
AK Parti iktidarının Ankara’nın Ulus-Kızılay-Çankaya aksını terk ederek kendi hattını, yaşam alanlarını Beştepe-Çukurambar-Eskişehir yolu-İncek hattına çevirmesi hayatı nasıl mı değiştirdi? Bunu en iyi Ankaralılar bilir. Eskişehir yolundaki devasa gökdelenler, AVM’ler, her yağmur yağdığında su baskınlarına sebep olan ucube kentleşme, siyasal İslam’ın neoliberalizmle kucaklaşmasının en net fotoğrafıdır.
Kemal Kılıçdaroğlu: 24 Haziran gecesi iyi bir sınav vermedik, bunu açıklıkla kabul etmek lazım
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçim gecesine ilişkin olarak ilk kez Gazete Duvar röportajında özeleştiri yaptı. Kılıçdaroğlu, "Keşke 24 Haziran akşamı iyi bir sınav verebilseydik bu küskünlük de olmasaydı. Eğer bir kusur ve kabahat varsa o kusur ve kabahat bizim…" dedi.
'Zamlar etiketlere Eylül-Ekim aylarında yansıyacak'
Ankara’nın gıda ve ihtiyaç maddeleri toptancılarının bulunduğu GİMAT’ın esnafı, krizin boyutunu rakamlarla anlattı. “Döviz kurundaki anlık değişiklikler nedeniyle piyasa kilitlenmiş vaziyette, fiyatlandırma yapılamıyor” diyen esnaf, şu an eldeki stokların eritildiğini ve doların marketlerdeki etiketlere asıl yansımasının eylül-ekim aylarında görüleceğini söyledi.
Muharrem İnce: Ben yaralı ölmesin diye uğraşıyorum, birileri bana cenazeyi taşıtmak istiyor
CHP’de olağanüstü kurultay isteyen muhaliflerin buluşmasına katılan Muharrem İnce, Gazete Duvar’ın sorularını yanıtladı. Yerel seçim öncesi partinin yıpratıldığı eleştirilerine, “Ortada bir yaralı var. Ben yaralı ölmesin diye uğraşıyorum, birileri de bana cenazeyi taşıtmak istiyor, farkımız bu” yanıtını verdi.
CHP Genel Merkezi'nde neler konuşuluyor?
Kemal Kılıçdaroğlu’ndan genel başkanlığı almak isteyen Muharrem İnce’nin tutumu akıllara, SHP Genel Başkanı Erdal İnönü’nün karşısına üç kez çıkan ve üçünde de yenilen Deniz Baykal’ı getiriyor. Bir parti yöneticisi, “Kemal Bey’in tarzıyla Erdal İnönü’nün tarzı birbirine çok benzer. ‘Koltuğa yapışmak’ diye kullandıkları o çirkin ifade var ya; ne rahmetli Erdal İnönü öyle biriydi ne de Kemal Bey öyle biri. Erdal İnönü’yü bu yarışa zorlayan ve her defasında yenilen Deniz Baykal’dı." diyor bu durum için...
‘Başkan sıfatı bizde farklı anlamlar çağrıştırır, sınıf başkanı gibi'
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın ile "iktidarın ortağı gibi görülen" partisinin gelecek günlerde nasıl davranacağını konuştuk. Yalçın, "Başkan kelimesi bizde farklı anlamlar çağrıştırır ve değişik yerlerde kullanılır. Merkez Bankası Başkanı, Ticaret Odası Başkanı, sınıf başkanı, Ocak Başkanı gibi," diyerek başladığı konuşmasında HDP'nin güçlü olduğu illerdeki MHP oylarının artışından İYİ Parti'ye, bedelli askerlikten idam tartışmalarına, Alaattin Çakıcı'dan OHAL'e; önemli konularda sorularımızı yanıtladı.
Türkiye’nin en önemli sorunu CHP’nin başkanlık yarışı mı?
İnce’nin olası bir erken yerel seçimi bekleyip ondan sonra kurultay çağrısı yapacağını zannedenler vardı. Muhtemelen kendisini yakından tanımadıkları için böyle düşündüler. İnce’nin bu atikliği, heyecanı, kimilerince hırsına, kimilerince acemiliğine yoruldu. Sebep ne olursa olsun İnce’nin 24 Haziran seçim gecesi sarsılan imajının bu son çıkışıyla daha da olumsuz etkilendiğine şüphe yok…
İnce’nin mitingleri muhafazakâr seçmeni ürküttü
Adına “Millet İttifakı” denilen CHP-SP-İYİ Parti-DP birlikteliği seçim sürecinde en fazla SP’yi zorladı. SP adayları, seçim çalışmalarında sıkça “Komünistlerle iş birliği yaptınız, Erbakan Hoca’nın kemiklerini sızlattınız!” suçlamasıyla karşılaştılar. Birçok seçim bölgesinde hem AK Partili seçmenlerin “Hainsiniz, davaya ihanet ettiniz!” hakaretlerine hem de kendi seçmenlerinin “Bize 28 Şubat zulmünü reva görenlerle nasıl ittifak yaparsınız!” eleştirilerine maruz kaldılar.
'Nur topu gibi iki tane milliyetçi partimiz oldu'
Seçimin ertesi günü sonuçları değerlendirdiğimiz CHP’nin bir genel başkan yardımcısı “Dünyada yükselen milliyetçiliği hesaba katarsak sürpriz değil ama Türkiye’de gerek Türk gerekse Kürt milliyetçiliğini bizler hep küçümseriz. Bu nedenle milliyetçilerin tutumunu doğru okuyamadık” özeleştirisini yaptı. Eski bir HDP milletvekili ise sohbetimizde İYİ Parti’yi kast ederek “Bir tane Türk milliyetçisi partimiz vardı. CHP’nin stratejik hatası sonucu (CHP’nin 15 milletvekili desteğini hatırlatıyor) nur topu gibi iki tane milliyetçi partimiz oldu” değerlendirmesinde bulundu.
'Uçurumdan önceki son çıkış'
Muharrem İnce’nin Ankara mitingi bittiğinde katılımcıların yüzü gülüyordu. Onlardan geriye kalan ve elektrik direğinin önüne bırakılan bir dövizde de miting alanına girerken duyduğum o sözü gördüm: Uçurumdan Önceki Son Çıkış…
Bu kaçıncı 'Kırmızı Pazartesi'?
Dün bir televizyon kanalında bir yorumcu şöyle diyordu, “AK Parti yöneticileriyle konuştum. Meclis çoğunluğu muhalefete geçer de cumhurbaşkanlığını yine Erdoğan kazanırsa ya da tam tersi olursa seçim en kısa sürede tekrarlanır.” Peki biz bu nehirde daha kaç kez yıkanacağız?
Figen Yüksekdağ ile cezaevindeki sıcak görüşten zihnime ve yüreğime kazınanlar
Kırmızı bluzu, topuz yaptığı saçları ve ışıl ışıl gözleriyle harika görünüyordu Figen Yüksekdağ. Öyle enerjik ve neşeliydi ki, sanki açık havada bir parkta sohbet ediyorduk... Konu siyasi gündeme gelince doğal olarak Muharrem İnce’nin performansından da bahsettik. “Performansı beni de çok şaşırttı. Esprili yanıtlar veriyor Erdoğan’a. Esprili siyasetçi deyince Selahattin Başkan rakipsizdir. Tabii o içeride olunca bu görev İnce’ye kaldı” yorumunu yaptı.
'Şimdi savaşları değil barışı kazanmanın zamanıdır' *
Alanya ve Manavgat’ta sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, kanaat önderleri ve ağırlıklı olarak turizmcilerden oluşan iş çevrelerinden isimlerle bir araya geldi CHP Genel Başkanı. Antalya’da da CHP’li Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’ın verdiği 7 bin 500 kişilik iftar yemeğine katıldı. Her durakta konuşma yapmak üzere çıktığı platforma şu anonsla davet edildi.
İdris Baluken: Romanı, tecrit koşullarının sembolü olarak kaleme aldım
Tek başına tecrit koşullarında hapishanede tutlan HDP milletvekili İdris Baluken, cezaevinde bulunduğu sırada bir roman kaleme aldı: Üç Kırık Dal. Baluken'le hem romanını hem de onu cezaevine sürükleyen koşulları konuştuk.
Meral Akşener: İkinci tura İnce kalırsa Erdoğan farkla kazanır, ben kalırsam kaybeder
MHP’den kopan isimlerle birlikte 7 ay önce İYİ Parti’yi kuran Akşener, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nden ve Genel Seçimden umutlu. Öyle ki, Erdoğan’ı sadece kendisinin yenebileceğini söylüyor.
Dirayet Dilan Taşdemir: Kürtler hafızası çok güçlü bir toplumdur
HDP milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir’e göre “tek adam rejiminin inşası ve kadın özgürlüklerinin gasp edilmesi” AK Parti iktidarının iki karakteristik özelliği. “AKP-MHP ittifakının Kürt düşmanlığı üzerine kurulduğunu” söyleyen HDP milletvekili, “Kürtler çok politik ve hafızası güçlü bir halktır” diyor.
'İktidarın açıklamalarında korku, umutsuzluk, panik var'
CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, "Sınıf temelli siyasete dönmek ve emekçi sınıfları yeniden tarif etmek gerekiyor," derken Türkiye'nin üç temel sorununu eşitsizlik, borçluluk ve kamusal yıkım olarak tarif ediyor. Ekonomist de olan Böke'ye iktidarın söylemlerinde korku, panik ve umutsuzluk var...
Milliyetçi ittifakların HDP'ye katkısı
Eşit olmayan bu yarışa HDP’nin en geri kulvardan başlamasına kimse ses çıkarmazsa, baskılar sürerse, HDP’nin muhalefet cephesinden dışlanması devam ederse bu durum HDP’nin tıpkı 7 Haziran’daki gibi sürpriz bir oy almasıyla sonuçlanabilir.
İşaretler İlhan Kesici'yi gösteriyor
Yılmaz Büyükerşen’in aday gösterilme ihtimali çok zayıf. 81 yaşındaki Büyükerşen’in, Erdoğan’ın 55 ili kapsayan seçim programı düşünülürse bu tempoya ayak uydurması çok zor. Ama bundan daha önemli bir sebep var. O da CHP’nin Eskişehir’i kaybetmek istememesi... Şu an tüm oklar İlhan Kesici’yi gösteriyor.
'Sofra kurulur, Abdullah Gül öyle oturur'
Geçtiğimiz hafta, “İYİ Parti seçime girebilir mi?” sorusuna verilen yanıtlar, şüpheli biçimde kısa sürede negatiften pozitife dönüştü. Bırakın haftalığı, günlük anketler elden ele dolaşıyor. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan çok öfkeli. İYİ Parti’nin seçime girmesini sağlayan hamlesiyle CHP, tüm muhalefetin takdirini topladı. “Ne Akşener eski Akşener ne de Karamollaoğlu eski Karamollaoğlu” sözünü çok sık duyuyoruz son günlerde. Gayriresmi temaslar dışında HDP’yle resmi bir görüşme de yok, kendilerine iletilmiş bir ittifak teklifi de...
Psikolojik üstünlük muhalefete geçti
CHP ne yapmak istiyor? CHP heyetinin Meral Akşener’e, “sıfır baraj ittifakı” adı verilen öneriyi sunduğu, Akşener’in de partinin yetkili organlarıyla değerlendireceğini söylediği siyasi kulislere ilk yansıyan bilgiydi. Nedir “sıfır baraj ittifakı”? Yüzde 10’luk seçim barajını tek başına geçmesi zor hatta imkânsız olan partilerin CHP ile yapacakları ittifakla Meclis’e girme şansı yakalamaları.
SP Kadın Kolları Başkanı Asiltürk: Hepimizin güzel bir Türkiye hayaline ihtiyacı var
Saadet Partisi Kadın Kolları Başkanı Ebru Asiltürk'e göre şu anda Türkiye'nin en önemli meselesi ahlak. Toplumsal barış ve huzurun tesis edilmediği yerde güven ve adaletin olmayacağını belirten Asiltürk, "Toplum olarak huzura ve barışa ihtiyacımız var. Hepimizin, güzel bir Türkiye’yi hayal etmeye ihtiyacı var" diyor.
Siyasette 24 saat uzundur... 2 ay ise çok kısa
Cumhurbaşkanı, canı istediğinde seçim kararı verip tarih belirleyebilir mi? Hayır! Hayır ama sorgulamıyoruz. Niye sorgulayalım ki? O ne derse o! Bizi bu noktaya muktedirin zulmü kadar muhalefetin beceriksizliği de sürükledi.
Ayfer Yılmaz: En büyük metal yorgunluğu Sayın Cumhurbaşkanında
İYİ Parti’nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ayfer Yılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "metal yorgunluğu" yaşadığını söyledi. Yılmaz, "Metal yorgunluğu diye onca insanı görevden aldı ama en büyük metal yorgunluğu Sayın Cumhurbaşkanında. Bir günde o kadar çok televizyona çıkıp her yerde o kadar konuşuyor ki, kendisini son derece yorgun hissediyordur" diyor.
Demirtaş ile 'Filistin'in Mandelası'nın benzerliği ve ilan edilmeyen ittifaklar
Afrin savaşı iktidardaki ittifaka ne kadar oy kazandırdı? CHP-İYİ Parti ve CHP-HDP ittifakını ilan etmek neden zor? AK Parti’nin son anketine göre Erdoğan’ın oy oranı yüzde kaç? Selahattin Demirtaş cumhurbaşkanlığına aday olursa sonucu nasıl etkiler? Gelin bu sorulara birlikte yanıt arayalım…
CHP Kadın Kolları'ndan AK Partili kadınlara çağrı: Kadın hareketini birlikte büyütelim
Bir hayalim var. “Adalet ve Birlikte Yürüyüş” ya da adına ne derseniz deyin… Doğudan başlayarak tüm Türkiye’yi içine alacak şekilde, tüm kadınlara çağrı yaparak bu karanlığa, kara gidişata dur demek için onlarla birlikte yürümeyi planlıyorum. Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine bu memleket bizim, bu memleketten vazgeçmeye niyetimiz yok. Bu memleketin karanlığa sürüklenmesine asla izin vermeyeceğiz. Kadınların sağduyusuna, öngörüsüne, vicdanına ve kadın mücadelesinin bu ülkeyi başarıya götüreceğine inanıyorum.
İlhan Kesici Kirmancî ve Zazaca ağıt öğreniyor
İlhan Kesici’yi tanıyanlar kendisinin müzikle olan yakın ilişkisini bilir. Tambur çaldığını, Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği repertuarının epey geniş olduğunu, zor eserleri bile çok iyi söylediğini… Kesici, müziğin kendisi için ne anlam ifade ettiğini Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur romanından şu alıntıyla açıkladı, “Halkımıza ve hayatımıza ne kadar yaklaşırsak o kadar mesut olacağız. Biz bu türkülerin milletiyiz"; "Ben de bu türkülerin insanıyım,” diye de ekledi.
Meclis Başkanvekili Mithat Sancar: En tehlikeli olan 'yandık bittik' üslubu
Prof. Dr. Mithat Sancar ülkedeki umutsuz ve karamsar ruh halinin en çok iktidara yaradığını söylüyor ve “Yandık, bittik üslubu demokrasi mücadelesini zayıflatacak en tehlikeli yaklaşımdır. Umut, insanın kendi kendini aldatması olarak anlaşılmamalı. Tam tersine, mücadele olduğu sürece umut vardır" diyor. Sancar, iktidarın tutunduğu milliyetçilik söylemlerini aşmak için daha milliyetçi söylemler kullanan muhalefet tarzını da eleştiriyor.
Kerem Altıparmak: AİHM daha muhafazakâr bir karar veremezdi!
Ankara Üniversitesi SBF Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Şahin Alpay ve Mehmet Altan kararlarında süreye ilişkin bir ihlal bulmuyor, olağanüstü hâl bildirimine ilişkin bir sorun görmüyor. Sözleşmenin 18’inci maddesi uyarınca bu tutuklamaların siyasi olduğuna ilişkin bir saptama yapmıyor. AİHM, ifade özgürlüğüyle ilgili olarak, ‘Hükümet başkanının söylediklerine aykırı davrananlara terörist denemez, oradan ihlal buldu, bu çok önemli’ diyorlar. Ben de diyorum ki, 2016 yılında Türkiye’de 155 bin kişi hakkında örgüt üyeliğinden soruşturma açılmış. 2010 yılıyla kıyaslayın yüzde bine yakın artış var. Böyle sistematik bir sorunun olduğu yerde bir tane dava tek başına bir şey ifade etmiyor ki... Sistemli bir sorunla karşı karşıyayız.
Memleket Biziz: Ülkemizi yeniden kuralım!
Kendilerine “Memlekez Biziz” diyen bir inisiyatif, “2019 bugündür! Ses çıkaralım, durduralım, ülkemizi yeniden kuralım” sloganıyla sosyal medya üzerinden herkese bir çağrı yaptı.
Abdüllatif Şener: Seçimlerin kilidi, AK Parti’deki mutsuz Kürt seçmendir
Son zamanlarda yaptığı açıklamalarla dikkat çeken Abdüllatif Şener söyleşimizde önemli tespitlerde bulundu. Abdüllatif Şener’e göre HDP ve Saadet Partisi seçimin iki kilit partisi; kilit seçmen ise “Türkiye’nin en mutsuz seçmeni” diye tanımladığı AK Parti içindeki Kürt seçmen. Şener ayrıca, "muhalefet partileri ciddi bir hata yapmazlarsa Erdoğan'ın ikinci turda da seçimi almasının imkânsız olduğunu düşünüyorum" diyor.
Leyla Halid: Güzel günler görmek bizim elimizde
Filistin mücadelesinin sembolü Leyla Halid, HDP’nin 3’üncü Olağan Kongresi’ne katılmak üzere geldiği Ankara’da, Gazete Duvar’ın sorularını yanıtladı, “Hiçbir zaman umudunuzu yitirmeyin. Küçük hayaller kurmayın, her zaman büyük hayaller kurun” dedi.
Beşikci: Afrin savaşı uzun sürecek
Afrin’de yaşayan Kürdler, kendi yaşadıkları alanları, yaşadıkları toprakları savunmaktadırlar. Afrin, Kerkük gibi olmayacaktır. Kerkük, bütün devletlerin, uluslararası kurumların üşüştüğü bir alandı. Ayrıca Kürdler kendi içlerinde bölündü, büyük bir zaaf, hasım tarafla işbirliği yapan bir grup ortaya çıktı. Afrin öyle değildir. Kanımca Afrin daha sıkı bir şekilde savunulacaktır.
Fikret Başkaya: Paradigma iflas etti diyoruz, ölüm saatini soruyorlar
Fikret Başkaya ile söyleşi için sözleştiğimizde gülerek “Paradigmanın İflası 2'yi(!) konuşuruz" demişti, öyle de oldu. Siyasi iktidarın artık yönetemediğini, kapitalizmin duvara dayandığını, çöküşün kaçınılmaz olduğunu söyleyen Başkaya, “Paradigma iflas etti deyince sanılıyor ki yarın saat 14.00’te ölümü açıklanacak. Bir sosyal sistem söz konusu olduğunda çöküş, bir eğilim, bir süreç şeklinde tezahür eder. Anlık bir durum değildir" diyor.
Belki de tutuklu meslektaşlarımızı son görüşümüzdü
Ahmet Şık son iki KHK’nın ardından durumun daha da vahim bir hal aldığının farkındaydı. O duruşma salonuna belki son kez getirildiğinin de. Bu nedenle konuşmak istedi bence. Bundan sonra tek tip kıyafet dayatmasıyla hem savunma hakkı elinden alınacak hem de aileleriyle yüze ya da telefonda görüştürülmeyecek olan tutuklular dışarıdaki durumun vahametini bizlerden çok daha iyi görüyorlar.
Selahattin Demirtaş: Bütün koşulları AKP kontrol edemez
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Edirne F Tipi Cezaevi'nde 14 aya yaklaşan tutukluluğunu ve siyasi gelişmeleri Gazete Duvar’a değerlendirdi. “İşimi geri istiyorum” talebiyle açlık grevlerini sürdüren Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için bir türkü yaptığını söyleyen Demirtaş, “Grup Yorum’un seslendirmesini isterdim” dedi.
Trump, Filistinlilerin, başkenti Doğu Kudüs olacak bir devlet hayalini ellerinden aldı
Filistin, kelimenin tam anlamıyla “anlatılmaz, yaşanır”. Bu karmaşık ve acı dolu coğrafyayı oraları bilen birinden dinlemek için Nursel Gürdilek’in kapısını çaldık. Kudüs’te 8 yıl yaşayan Gürdilek, "Amerika Filistin halkını oyalıyor" diyor ve çözümü "Filistin kendi direnişini ve bu direnişin liderini bulmak zorunda" diye özetliyor.
Selo Başgan'dan subliminal mesaj: Dünyanın bütün sevgilileri birleşin!
Herkes biliyor Demirtaş’ın partisinin yanı sıra bizzat şahsının hedef alındığını, yok edilmeye çalışıldığını, siyaset sahnesinden silinmek istendiğini. Çünkü son yılların en parlak siyasetçisi. Yeni sözler söylüyordu; umut veriyordu kitlelere. Kutuplaştıranlara inat, birleştiriyordu. Espriler yapıyordu. Saz çalıyor, türkü söylüyor ve kendisiyle dalga geçmeye kalkanlara, “Ben çaldığımı söylüyorum, sen söyleyebilir musun?” diyerek neşeyle kafa tutuyordu. Bir de “Seni başkan yaptırmayacağız!” demişti.
Devletin Sarraf’ın attığı her adımdan haberi vardı ama raporlar sümen altı edildi
Devletin tüm kurumlarının Sarraf’ın maharetlerinden haberi vardı. Peki müfettişlerin raporlarını veya açılmış bir soruşturma varsa o dosyaları kim, nasıl sümen altı etti? İş bu noktaya gelmişken, dosyalar tefrika tefrika ortalığa saçılmışken hâlâ çıkıp “Eyyy CEHAPE bunu da açıkla!” üslubu, iktidar partisi seçmenini dahi ikna etmekten uzaktır.
Rıza Sarraf davası, Türkiye ekonomisini çökertir mi?
CHP İzmir Milletvekili ve ekonomist Selin Sayek Böke ile Rıza Sarraf davasının etkilerini konuştuk. Böke, "Ekonomiyi bu kadar kırılganlığa kim açtı? Türkiye’deki 80 milyon, neden Rıza Sarraf dosyasına ortak hale getirildi? Esas sorulması gereken budur," diye konuştu.
2018 bütçesinde kadına biçilen rol: Mantı yap, paranı al, evinde otur!
2018-2020 OVP’si kadın emeği için ne öngörüyor? 2018 bütçesinde kadının yeri nedir? İşçiler için başta örgütlenme hakkı olmak üzere bir dizi hak kaybı anlamına gelen esnek çalışmanın kadınları eve nasıl hapsedeceğinden, kreşlerin kadının istihdama katılımındaki önemine kadar merak edilen soruları CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke ile konuştuk.
Bir HDP’li parlamenterin milletvekilliğinin düşürülmesinin yolları
Milletvekili Meral Danış Beştaş, kendi seçim bölgesi Adana’da gerçekleşen bu cinayetin peşini bırakmadı, dönemin İçişleri Bakanı Efkan Âlâ’ya “Mahmut’u öldüren kurşunun polise ait olup olmadığı hususunda bir inceleme yapıldı mı? Mahmut, hangi silahla vurulmuştur?” diye sordu. TCK 301’deki “Emniyet Teşkilatını aşağılama” suçundan 2 yıl 3 ay hapis cezası aldı.
İspanya’nın kelleri, Katalunya ve politika
Katalunya’da bağımsızlık referandumunda evet mi, hayır mı dediğini sorduğum taksi şoförü “Tabii ki evet dedim” yanıtını veriyor, “Bağımsızlık biz Katalanların hayalidir!” Bu veciz ifade bizi hülyalara sürüklemişken ekliyor, “Katalanlar gerçek Avrupalılardır, İspanyollar ise köylü ve Çingenedir!”
Mağdur muktedir neden günah çıkarıyor?
15 yıldır iktidarda olup muhalefetteymişçesine icraatlardan dert yanmak ve bu açıklamalardan umduğu sonucu almak siyaset bilimi tarafından “mağdur muktedir” ifadesiyle tanımlanabilir. Ancak muhalefetin bir an önce, TEOG sınavından arabaların cam filmlerine kadar her konuda karar mercii olan bir siyasetçinin yıllardır uyguladığı ve sonuç aldığı bu taktiği kamuoyuna deşifre etmenin bir yolunu bulması gerekiyor.
Öztürk: AB değerleri burjuvaziyi korudukça geçerli
Katalunya’da yaşayan araştırmacı sosyolog Özgür Güneş Öztürk ile konuştuk: Avrupa’nın evrensel değerlerinin burjuva sınıfının çıkarlarını koruduğu sürece geçerli olduğunu bir kez daha gördük.
Meral Abla'yı gördünüz mü?
Akşener kürsüye çıktığında “Devletin başına Meral gelecek” sloganları atıldı. Bu slogan Devlet Bahçeli için kullanılan “Devletin başına Devlet gelecek” sloganını anımsatırken salondakiler Akşener’e “Meral Abla” diye hitap ediyordu. Tören bittiğinde gazetecilerin yanına gelen partililerin, “Meral Abla’yı gördünüz mü?” soruları bu yüzden kimseyi şaşırtmadı.
'Reis’in karizması çizildi' diyenlere göre bu, sonun başlangıcı
Lafı dolandırmaya gerek yok; AK Parti, tarihinin en büyük krizini yaşıyor. Erdoğan açık açık konuştu, süre verdi. “Geçen vakit aleyhimizedir, buna tahammül edemeyiz” dedi. “Bu hafta, önümüzdeki hafta…” dedi. Ancak Gökçek ne yaptı etti, süreci uzattı da uzattı. Peki daha ne kadar uzatabilir? Buna dair iki senaryo var.
Bereket Kar: İdlib, siyasal sürece girişin son rampasıdır
Ortadoğu medyasının sıkça görüşüne başvurduğu gazeteci Bereket Kar, “Türkiye İdlib ile oyuna yeniden dâhil olma imkânı buldu. Bu olanağı Rusya sundu, İran onayladı, Esad yönetimi zımni olarak kabul etti” dedi.
Ayhan Bilgen: HDP aynı söylemleri tekrarlayamaz
HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, "Cizre-Sur sürecinde demokratik siyaset kurumlarının sorunu çözmeye güç yetirememiş olması elbette HDP’nin geleneksel tabanında ciddi bir sorgulama nedeni olmuştur. Ancak bunun iktidara ya da başka Kürt partilerine bir oy kaymasına dönüşmesini beklemek ham hayaldir" diyor. Bilgen, HDP'nin nasıl bir yol izleyeceği sorusuna ise şu yanıtı veriyor: "HDP, kuruluş döneminin koşullarına sahip değil. Dolayısıyla kurulduğu dönemin atraksiyonlarını aynı söylemle tekrarlayamaz."
Gökçek’in yerine Tiryaki mi gelecek?
Ankaralı gazeteciler için Melih Gökçek ile Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki’nin birbirlerini sevmedikleri sır değil. Cumhurbaşkanı’nın Veysel Tiryaki’ye birçok ortamda iltifat ettiği biliniyor; aynı şekilde Emine Erdoğan’ın da kendisini takdir ettiği konuşuluyor. Gökçek’ten boşalacak koltuğun en güçlü adayının Tiryaki olduğu bir gerçek.
'Büyük insanlık' hayret edebiliyor, hâlâ…
“Haziran 2015 seçiminden bu yana şiddetin her türüne tanık olduk, hayret duygumuzu yitirdik, en kötüsü de bu” deniyordu ya. Yitirmemişiz. İnsan kalabilmişiz. Nazım Hikmet’in dediği gibi, “Büyük insanlığın toprağında gölge yok”, “ama umudu var büyük insanlığın.”
Faşizm cenazeyi mezardan çıkarttırır, üstüne bir de özür bekler
Aysel Tuğluk dün 9 aydır tutuklu bulunduğu Kandıra Cezaevi’nden jandarmalar eşliğinde Ankara’ya getirildi annesinin cenazesi için. Sonrası… Sonrası malum. Batıkent Cemevi’nden İncek Mezarlığı’na gidiş ve orada ırkçı faşist güruhun saldırısı…
Oynat Uğurcuğum!*
Cumhurbaşkanı’na en yakın üç isim olarak bilinen İbrahim Kalın, Mustafa Varank ve Hasan Doğan dışında hiç kimsenin destursuz yanına yaklaşamadığı ifade ediliyor. O daracık çemberde neler konuşulduğu, planlandığı ise AK Parti grubu da dâhil olmak üzere herkes için bir sır. Ötesi içinse Davutoğlu'na yakın bir ismin yorumu geçerli gibi: Oynat Uğurcuğum!
İnternete erişimin engellendiği ve dinlemelerin merkezi 'BTK' binasındaydık
BTK’dan bize gönderilen elektronik postada sebebi ziyaretimizin “İnternet İçerik Sağlayıcıları Toplantısı” olduğu yazıyordu. Davetiyeyi göndermekle kalmayıp aradılar da. İlgi alaka böyle olunca ne yalan söyleyeyim huylanmadım değil. BTK Başkanı Ömer Fatih Sayan’la ilk yüz yüze geldiğimiz an dayanamayıp sordum, “Yoksa siteleri kapatmakla olmuyor, bari bunları kapatalım mı dediniz? Hepimizi bir odaya kapatıp üzerimize kapıyı kilitlemek için mi bizi davet ettiniz?” Kahkahayla güldü.
Hasankeyf bedava dolgu malzemesi için mi dinamitlendi?
Meclis’in üçüncü büyük partisinin milletvekili bir kültürel mirası korumak için kendisini kayalara zincirledi; ama büyük yayın kuruluşlarımızın sesi çıkmadı. Bu sese kulak vermek, hâlâ vicdanı çürümemiş, yüreği kurumamış olanlara sesini duyurmak için aradığımız Mehmet Ali Aslan’a sorduk, o da anlattı.
15 yıllık mahpusluk ve ‘tek tip’e karşı direniş
Türkiye cezaevlerinde tek tip elbiseye karşı verilen mücadelede bizzat bulunmuş bir isimle, İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) yöneticilerinden Fatin Kanat’la konuştuk. “Tek tip elbise, tek kişilik hücre, tek devlet, tek millet, tek bayrağa ve diğerlerine kadar uzanır bence” diyen Kanat’ın 15 yıllık mahpusluğu ve anlattıkları, tek tip kıyafetin bugün de cezaevlerine elini kolunu sallayarak giremeyeceğinin işareti.
'Milli birlik' ve toplumsal yarılma
Aklıma, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Şehitler Köprüsü’nde yaptığı konuşmada, ‘15 Temmuz’daki direnişle 50 milyonluk Türkiye’nin istikbalinin kurtarıldığını’ söylemesi geldi. Sahi, ‘biz’ 80 milyon değil miydik?
Darbe gecesi tanıklığım: 15 Temmuz gecesi neler oldu?
15 Temmuz gecesi yaşadıklarımızı "dakika dakika darbe" notları ve anonslu olarak çektiğim videolarla anlatmak istiyorum...
HDP’de Selahattin Demirtaş hazırlıkları
‘Sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve diplomatik misyonlara da bir çağrı metni gönderdiklerini’ ifade eden Parti Sözcüsü Osman Baydemir, “Bir çağrı yaptık ve herkesi duruşmaya davet ettik. Aileler de orada olacak. 8 ay sonra ilk kez Selahattin Bey’le yüz yüze geleceğiz” dedi ve ekledi, “Ben yine herkesi kapıda karşılayacağım.”
'Hem alışıyoruz şiddete hem de eşik giderek yükseliyor'
Dışkı yedirme işkence çünkü ve iğrenç bir şey. O yüzden ortaya atılan senaryolara güvenmek istediler. Genel pratik de şöyle işlemeye başlamış durumda. Bir olay oluyor sonra halk galeyana geliyor, sosyal medyada tepki oluşuyor veya televizyon kanallarında tepkiler yükseliyor, ardından müdahale oluyor. Tepki küçükse zanlı serbest bırakılıyor, tepki sürerse tekrar gözaltına alınıyor veya tutuklanıyor. Kadını korumaya yönelik hukuki süreç hiçbir şekilde işlemiyor.
Figen Yüksekdağ: Cin şişeden çıktı
Tutuklu bulunduğu davanın ilk duruşmasına 244 gün sonra, 4 Temmuz Salı günü çıkacak olan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Gazete Duvar'ın sorularını yanıtladı.
Bu yürüyüşten ne çıkar?
Kemal Kılıçdaroğlu yürürken aynı saatlerde AK Parti kulislerinde neler konuşulduğunun da peşine düştük. Hepsinin ağzında “Buradan ikinci bir Gezi çıkar mı?” sorusu vardı. Hükümet üyelerinde Meclis’te grubu bulunan bir partinin hatta ana muhalefet partisinin liderinin siyaset yapmak yerine yürümesi epey rahatsızlık yarattı. Onların bu yorumuna Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bize siyaset yapma imkânı bırakmadılar. Her yolu denedik. Hepsiyle temasa geçtik. Tutukluluklara bir çözüm bulun dedik ama bizi dinlemediler” dediği öğrenildi.
'Hapishane bizden umudumuzu çalamadı'
HDP’nin eski Eş Genel Başkan Yardımcısı, Parti Meclisi üyesi Alp Altınörs 9 ay süren tutukluluğun ardından serbest bırakıldı. Altınörs'le bu 9 ayda neler yaşadığını konuştuk.
'Beni kendinden koruyacağına kendini ıslah et'
İlahiyatçı Cevat Akşit’in televizyondan, oruç tutmayan kadınların sokakta dövülebileceğine dair yaptığı açıklamayı, Bursa metrosunda kadınlar için ‘pembe vagon’ uygulamasını, erkek şiddetinin biçim değiştirip daha da canileşmesini Funda Şenol Cantek ile konuştuk. “Sen beni kendinden koruyacağına kendini ıslah et!” diyen Şenol Cantek, birlikte yaşama kültürünün ortadan kaldırılmasının cinsel saldırıları arttıracağını söylüyor.
Burhan Kuzu: Katar'ın durumunu kendime benzetiyorum
AK Parti İstanbul milletvekili Burhan Kuzu ile Ankara'da konuştuk. Kuzu, gündemle ilgili sorularımızı yanıtlarken 'Vatandaş OHAL'i hissetmiyor. Ben sokakta arabaların çevrildiğini, insanları indirildiğini görmedim. Sıkıyönetim olsa asker dipçiği olur ama burada polis geliyor, kibarca götürüyor. En hafif dozunu uyguluyoruz OHAL’in' diye konuştu.
'Katar’a yönelik bir askeri darbe veya işgal ihtimali var'
Körfez ülkeleri, tarihinin en büyük krizini yaşıyor. Dünya, Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri(BAE) Mısır, Yemen, Libya ve Maldivler’in Katar’la tüm diplomatik ilişkilerini kesmesini konuşuyor. Katar’a yöneltilen suçlama, ‘Müslüman Kardeşler, IŞİD, El Kaide gibi örgütlere destek olması ve bölgedeki istikrarı tehlikeye atması’. Tencere dibin kara, seninki benden kara…
AK Parti değil, RTE kongresi
AK Partili yılların medya patronu Ethem Sancak da parti yönetimine girdi. Partililerin “Ağabey listedeymişsin” sözlerine gülerek “Evet, beni askere yazmışlar” diyen Sancak’ın arkasından “bu askerlik olsa olsa bedellidir” esprisi yapıldı.
'Zorunlu kongre'den barış için yol haritası çağrısı
Bir polis, partililerin yanına gelip “Eş Genel Başkan seçildi mi, kim oldu?” diye soruyor. Bir partilinin yanıtı herkesi kırıp geçiriyor: Daha seçileli 5 dakika oldu. Bari şuradan çıkıp Genel Merkez’e bir gitsin, hemen gözaltına almayın! Polis “estağfurullah” deyip uzaklaşıyor.
Ağlayan analar ve güzel çocukları: Nuriye, Semih, Ali İsmail, Ahmet, Kemal
Doğurduğun çocuğa ‘insan’ olmayı öğretmekse annelik, 67 gündür aç olan Nuriye ile Semih’in annelerinin ve bugün onlarla dayanışmak için açlık grevine giren Ali İsmail Korkmaz ile Ahmet Atakan’ın annelerinin, ağlamaktan gözyaşı pınarları kuruyan Kemal Kurkut’un annesinin ve ağlayan binlerce ananın halini varın siz düşünün.
HDP'nin yeni yol haritası ve kimle, neden, nasıl bir ittifak?
HDP, 20 Mayıs’taki kongresinde kamuoyu ile paylaşmak üzere yeni bir barış deklarasyonunu kaleme alacak. “Yeni bir umut kapıda. Bu umudun tüketilmesine asla ve asla razı olmayacağız” diyen Baydemir'in 'çözüm' önerisi ise şöyle: Savaşı istemeyen, çoğulcu kimliğiyle, eşitlik, özgürlük isteyen herkese ittifak çağrısında bulunuyoruz.
Meral Danış Beştaş cezaevini anlattı
Silivri Cezaevi’nde 3 ay süren tutukluluğun ardından serbest bırakılan HDP Adana milletvekili Meral Danış Beştaş ile tutuklu milletvekillerinin, OHAL koşullarında, cezaevlerinde neler yaptıklarını konuştuk. Beştaş, 'Özgürlüğünün olmadığı bir yer olması itibariyle kötü bir yer cezaevi. Kapıyı açamıyorsunuz, dışarı çıkamıyorsunuz. Hep sizin iradeniz dışında açılıp kapanıyor kapılar' diye konuştu.
'Durmak yok yola devam' deme sırası muhalefette
Sandıktan çıkan sonuç, siyasi iktidarın, ‘Sokak suçluların yeridir”, “Muhalif olmak terörist olmaktır” söyleminin hükmünü yitirdiğinin ispatıdır. Referandum sandığı bize 2019’daki cumhurbaşkanlığı seçiminin, topluma umut veren bir aday çıkması halinde Erdoğan için hiç de çantada keklik olmayacağını göstermektedir.
Erdoğan ayırıyor, Demirtaş birleştiriyor
Referandumuna son sayarken bir kitap çıktı İmge Kitabevi Yayınları’ndan. Adı: Seçimlik Demokrasi-Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli ve Selahattin Demirtaş’ın Demokrasi Söylemi… Kitabı hazırlayan Halise Karaaslan Şanlı, Ülkü Doğanay ve İnan Özdemir Taştan'a kulak verelim.
Gazetecilik suç değildir!
100 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Ahmet Şık için meslektaşları bugün (9 Nisan Pazar) Beyoğlu Tünel’de saat 13.00’te bir araya gelerek yürüyecekler, tüm tutuklu gazeteciler için özgürlük isteyecekler.
HDP'lilere her yer Diyarbakır Cezaevi mi?
Bir siyasi partinin genel başkanı ve milletvekilleri açlık grevinde… Bunu da mı görmezden gelecekler acaba?
Cinayete mi isyan edelim, 'bunu konuşmayın' denilmesine mi?
Başsavcılık, Valilik istedi mi fotoğrafları? 'Hayır' diyor. Cinayetin üzerinden tam bir hafta geçti ve hâlâ neden istenmedi o fotoğraflar?
Kemal Kurkut cinayeti ve o sekiz kare...
O sekiz kare, müzik öğrencisi Kemal’in, öyle iddia edildiği gibi canlı bombaya benzer bir hali yokken, üstü çıplakken polis tarafından vurulduğunun açık ispatıydı. Gazeteci Abdurrahman Gök’ün başına bir iş gelirse sorumlusu Kemal Kurkut cinayetini örtbas etmeye çalışanlardır, bu böyle biline!
Yeni Derin Yapı ve 'Bir günde kaybolursun' tehdidi
Gözaltındakilerle görüşüyorlar, "avukatsız görüşmem" diyenlere şiddet uyguluyorlar. Kendilerini “Ne TEM ne MİT, biz yeni derin yapıyız” diye tanıtıyorlar.
Medyada kadının adı yok!
Ulusal gazete ve televizyonların yönetim kadrosundaki kadın-erkek dengesizliğinin bugünkü haline bakmak için künyelerini inceleyince durumun 5 yıl öncekinden çok daha vahim olduğunu gördüm.
Evet çıkarsa ölümler bitecek mi, peki ya kaybettiklerimiz?
Protezin parçalarını, fiyatlarını anlatıyor. Devletin bunların büyük kısmını karşılamadığını da öğreniyorum 10 Ekim Ankara katliamı yaralısı Gökhan Yaralı’dan… "Devlet bana 45 bin lira para teklif etti. O para umurumda değil. O gün orada ölmeyip yaralı kurtulanları görmezden geliyor devlet. Hastaneye gitmek başlı başına zulüm" diyor.
Sağdan say İbiş, soldan say İbiş…
Kalan ve içlerinde saygı duyduğum az sayıda hocam affetsin ama kendisine Türkiye’nin “Frankfurt Okulu” yakıştırması yapan Basın Yayın Yüksek Okulu’nun yani İLEF’in ruhuna el Fatiha… Sadece İLEF değil o rengârenk kampüs şimdi sağdan say İbiş, soldan say İbiş!..
1 Kasım'da oyunu istikrardan(!) yana kullananlara soruyorum: Ne değişti?
Şimdi ülkeye “Türk tipi başkanlık” değişikliği referandumunu dayatan AK Parti, 3 Kasım 2002’de, ‘askeri vesayete rağmen’ iktidara gelen AK Parti midir? Bir zamanlar kerli ferli hocaların altını çize çize ‘ama halka dokunuyor’, ‘halkın içinde yaşıyor’, gibi argümanlarla yere göğe sığdıramadıkları siyasetçinin bugün bulunduğu noktayı, ruh hâlini anlamak için Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinin o fotoğraflarına bakmak yeterlidir.
Siyasetin Houdinisi kendine güveniyor
AK Parti’nin girdiği her seçimde oyunu arttırdığı bir gerçek. Bunun tek istisnası 7 Haziran 2015 genel seçimiydi. O sonucun bedelinin nasıl ödendiğini hepimiz biliyoruz ve bugün de o bedel en ağır biçimde ödenmeye devam ediyor.
İhraç edilenlere naçizane öneriler
İşsiz kalan dostlar... Birçok kez işsiz kalmış biri olarak size kendi yöntemimi öneriyorum. Mizacınız da buna uygunsa tedavide on numara!
Ülke yangın yeri birileri yangından mal kaçırıyor
AK Parti milletvekillerinin içeriğini bilmeden boş bir kâğıda imza atarak Saray’dan gelene kadar beklediği ve Meclis’e sunduğu o teklif, ‘Türk tipi başkanlık’, böyle bir gündemde, dün Meclis Anayasa Komisyonu’nda görüşülmeye başlandı… Dayatmacı anlayış o boyutta ki, Türkiye yangın yeriyken, kelimenin tam anlamıyla bu yangından mal kaçırmaya çalışılıyor. ‘Türk tipi başkanlık’ teklifinin ülkeyi götüreceği yeri konuşurken şunu sormaktan vazgeçmemek gerekiyor: Bu acele niye?
Hâlâ hayatta olan halk olarak size diyeceklerimiz var. Az beri gelin…
Uluslararası politikaları bile gerilim siyasetiyle yöneterek milliyetçi-mezhepçi-ayrıştırıcı söylemle toplumu lime lime parçalara ayıran siyasi anlayış şu gündemde başını iki elinin arasına alıp düşünür herhalde biz ne yaptık böyle diye. Ve bundan sonra neyi, nasıl yapacağını…
Barış müzakerecisi Padraig O'Malley'den Türkiye analizi (2)
Barış müzakerecisi Padraig O'Malley, Kürt sorununun çözümü için tarafların er ya da geç masaya oturacağını söylüyor. O'Malley, "Konuşmaya hemen başlayabilirsiniz, ya da 20 sene sonra konuşmaya başlayabilirsiniz İkisi arasındaki tek fark, 20 sene sonra daha fazla insanın ölmüş olacağı gerçeğidir" diyor.
Barış müzakerecisi Padraig O’Malley ile barış umudunu konuştuk (1)
IRA’nın barış müzakerelerinde görev almış, Mandela’yla uzun yıllar mesai yapmış, ve üniversitelerde ‘çatışma çözümleri’ üzerine dersler veren 74 yaşındaki Padraig O’Malley ile Ankara’da buluştuk.
Yasa sessiz sedasız Meclis’ten geçti: 'Rıza' ve 'evlilik' yaşı 12'ye mi indirildi?
AK Parti, kamuoyunun itiraz ettiği ‘istismar önergesi’sini geri çekti ama kadın ve çocuk örgütlerinin ‘en az onun kadar tehlikeli’ dediği maddenin de yer aldığı kanun, perşembe akşamı Meclis’ten geçti. 138 örgüt, yayımladıkları bildiriyle ‘rıza ve evlilik yaşı 12’ye iniyor!’ uyarısı yaptı.
Hata yaptınız beyler! Çok büyük hata yaptınız!
Türkiye bölünmesin diye kendini paralayanlar hâlâ görmüyor mu? Türkiye çoktan bölünmüş bile: vicdanı olanlar ve vicdanı olmayanlar!
Kemal Kılıçdaroğlu ne yapmaya çalışıyor?
Böyle bir ortamda bir ana muhalefet partisi liderinden beklenen, ‘partili cumhurbaşkanlığı’ görünümlü ama ‘başkanlıktan da öte (böyle olacağı başından beri belliydi) bir sistemi topluma dayatanlara karşı meydan meydan gezip seçmeni bunu reddetmeye ikna etmeye çalışması değil midir? Hah, CHP de mitinge karar verdi. Sloganı ne biliyor musunuz mitingin: Türkiye’yi böldürtmeyeceğiz… Ölür müsün öldürür müsün!
Barış isteyenlerden başka herkes vazgeçmiş bu memleketten
'Ay bu Kürt siyasetçiler terörle arasına mesafe koymadığı için tutuklanmamış mıydı?' zırvalığını diline pelesenk edenlere de artık söylenecek tek bir söz var. Hay Kürtler kadar taş düşsün başınıza!
Tamam süpermen de gazeteciydi ama el insaf!
Cumhuriyet gazetesinin içinde yaşanan ulusalcı, solcu veya liberal bir takım kimselerin tartışmaları ya da hesaplaşmaları değil bu işin asıl sebebi. Siyasi iktidarın böyle göstermesine bakmayın, kanmayın.
Türkmenbaşı'nı anıyorum, gözlerim faltaşı...
Ülkede playback yapılmasını yasakladı. Haber spikerlerinin makyaj yapmasını yasakladı. Ah Türkmenbaşı ah, sen ne acayip bir cumhurbaşkanı idin!
O çocuğu utanmadan mahkemeye getirmişler!
Açıklama bitti. Bizi çeken yegâne kameraya yöneldi o kadınlardan biri. "Pardon siz hangi kanaldansınız?" Güleyim mi ağlayayım mı bilemedim. Bizi görüntüleyen Emniyet Foto Film'di. Biz Emniyet tarafından 'fişlenirken' iki sanık ellerini kollarını sallayarak yanımızdan geçip gitti.
Unakıtan'ın hastalığına dair tanıklık
Bir dönemin en kudretli bakanı, ishal olmasına rağmen oruç tutmaya devam etmiş, kaybettiği sıvı nedeniyle böbreğini kaybetmişti. Bütün bu tedaviler, Amerika'dan İsrail'e, Antalya'dan İstanbul'a kadar her yöntemin denendiği süreç, onu ancak 11 yıl yaşatmaya yetmişti.
İşsiz bıraksanız da onlar gazeteci! Peki ya siz kimsiniz?
Hayat TV'nin izleyici temsilcisiydi Sultan Özer. Aynı zamanda yaptığı programlarda ana akım medyanın ekranlarını kapattığı insanları cesurca ağırlıyor, kamuoyunun bilmesi gereken tüm bilgileri paylaşıyordu. 'Sıfıraltı' adlı programında siyasetin sıcak gündeminin tüm ayrıntılarını anlatıyordu. Evrensel gazetesinin kıdemli muhabiridir aynı zamanda. Ne makamda gözü vardır ne şanda şöhrette.
Yaşasın dayanışma akademisi!
Güzel haberi, Kocaeli Üniversitesi'nden 1 Eylül'deki KHK ile ihraç edilen Yrd. Doç. Dr. Hülya Kendir verdi. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi hocası olan Hülya Kendir, "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisine imza attıkları için Kocaeli Üniversitesi'nden ocak ayında gözaltına alınan 21 akademisyenden biriydi.
Alp Altınörs neden tutuklandı?
Ergenekon, Balyoz gibi birçok ucube soruşturma, dava için 15 Temmuz darbe girişimi sonrası "Pardon, bunlar FETÖ'nün kumpasıymış!" diyenler bugün farklı kesimleri hedef alan benzer hukuksuzluklara imza atıyor.
Komünist dostum Alp...
Alp'i anlatırken ilk bunu söylerim gururla. Bu coğrafyada dezavantajlı bir kimlikle doğup muhalif olmak zaten olmazsa olmaz. Önemli olan ayrıcalıklı kimliğini reddederek ezilenlerden yana tavır alabilmektir ve bu herkesin harcı değildir. Tıpkı Behice Boran gibi.
Türkiye ve Brezilya
Haberi Türk bayrağıyla mutluluk içinde duyuran ve Brezilya'da yaşananın tıpkı Rousseff'in dediği gibi bir darbe olduğunu kabul eden medyamızın hatırlamadıkları nelerdi?
Bu bir 'yeni Türkiye' hikâyesidir
İkisi düpedüz solcuydu. Zaten KESK üyesiydiler. Birinin evindeki kitap ve sol mecmua bolluğu polisi bile ikna etmeye yetmişti. Kalan üçünden biri MHP'li, biri BBP'li, diğeri liberaldi... Bir Fransız, bir İngiliz, bir Alman, bir Japon bir de Temel, fıkrasındaki gibi...
Metin Lokumcu'dan Kılıçdaroğlu'na Ceylanpınar'dan Şavşat'a...
Geçen haziran ayından bu yana yaşadığımız bu cinnet ortamında ana muhalefet partisinin genel başkanına kim saldırmış olabilir? Ceylanpınar'ı tezgahlayan akıldan bağımsız düşünülebilir mi Kılıçdaroğlu'na suikast girişimi?
Havalimanı saldırısının darbeyle ilgisi var mı?
"IŞİD, Fransa'da da sivilleri silahlı saldırıda katletti, Brüksel'de de havaalanı bastı. Ancak Atatürk Havalimanı'na düzenlenen saldırı hepsinden farklıydı."
İç savaşın kazananı olmaz!
Eğer insana yakışır şekilde birlikte yaşama iradesini ortaya koyacaksak, eğer barışı inşa edeceksek şimdi değil ne zaman?
Korkular, paranoyalar, istihbarat soslu dedikodular...
Aklımda taksiyi Meclis'in Güvenlik Caddesi'ndeki kapısının önünde durdurup o kapıyı kapatan otobüsle dev kamyonu fotoğraflamak vardı yola çıkarken. Kendimce, "Darbe girişiminden bilmem kaç gün sonra Ankara... " falan yazacağım ama şoförden korkuyorum.