YAZARLAR

Estarabim estarabim sağdan soldan estarabim...

Yani sıkı durun, sadece geçmediğiniz birkaç köprü, yol -otoban- viyadük parası ödemekle kalmayacaksınız, enerji yatırımları, inşaat şirketleri ve Karadeniz’de gemilerimiz de batıyor ve onların da borçları geliyor. Haydi hep beraber, estarabim, estarabim sağdan soldan estarabim….

Osmangazi Köprüsü'nden geçiyorduk. Ne güzel geniş geniş gidiyor insan. Sağım solum çelik tellerle örülmüş beton ve her metrekaresinin parasını ödemişim. İnsanın enlemesine gidip gelmesi geliyor içinden. Bir de hızlıyız sormayın. Gerçi bindiğimiz araba birazdan hararet yapıyor ama olsun arabamız hızlı olsa çok hızlı gidebiliriz yani. Bizim patronun da Ferrari'si var diyebilirim, eğer işsiz olmasam. Patron çok ama etrafta, beyefendiler, mafya babaları, NGO anneleri, batmış ekonominin malları bunlar. Yine de S-400’ümüz var da insan kendini güvende hissediyor. Gerekirse içine doldurup doldurup mültecileri atarız Avrupa kapılarından, görürler günlerini.

Arabanın önünde bir arkadaş oturuyor. Onun ilk geçişi köprüden ama parasını çok ödedi. Bu geçişinin iyi olduğunu düşünüyoruz. İnsan parasını ödediyse en azından bunu kullanmalı. Ziyan olmasın diye kalmış çamaşır suyunu içmek gibi bir şey bazen. Olsun, yine de övünülecek bir şey. Patronun Ferrari'si tadı veriyor insana. Hiç görmesem de onun bir parçası bana ait, ödenmeyen borçları mesela.

Enerji yatırımları batıyor tek tek. Bu yıl ödemeleri gereken kredi miktarı 13 milyar dolar. Yeni elektrik zamlarıyla bir kısmını biz üstlenebiliriz, yazık şirketlere ama nereye kadar? Çünkü harcanan elektriğin çok az kısmını biz evdekiler kullanıyoruz. Yani ülkemiz batmasın diye kullanmadığımız odaların ışıklarını açık bıraksak da pek faydası yok. Zaten o şirketler batarsa biz ödeyeceğiz parasını, varsın ışıklar açık kalsın ama dedim ya, faydasız. Sokak lambalarını gece gündüz açık bıraksa da kayyımlı kayyımsuz belediyeler, yine de batacaklar çok muhtemel.

Bir domino oyununun ortasına yıkılan iskambillerinden enerji şirketleri. İlk olarak ‘Oğlum yapma bu kadar enerji santrali, hadi çevreyi filan umursamıyorsunuz, satış yapamayacaksınız, o kadar enerji ihtiyacı yok' diyorduk. Yani para kazanamayacaksınız diyorduk, ciğerlerinden yakalamak için dinlemediniz bizi. Şimdi mesela otomobil satışları, dolayısıyla üretimi düştü ve siz de elektrik satamıyorsunuz. O kadar çok elektrik satıcısı var ki, elinizde kaldı mavi mavi cereyan. Hele doğalgaz santrali sahibi iseniz, sokun parmağınızı üçlü fişe boşa gitmesin kaç bin watt…

Çoklu domino bu. İnşaat şirketleri de batınca, dalgaları çarpıyor enerji şirketlerine şöyle bir. Herhalde mesela neoliberalizm bayraklarını süsleyesi kepçe satışları da düştüğündendir muhtemel. Bundan daha beteri de dominonun yıkılmasının köşesinde bankalar var. Hem enerji şirketlerine verilmiş krediler hem inşaat şirketlerine verilmiş olanlar ve diğerlerinin muhallebici dükkanları bankalar…

Yani sıkı durun, sadece geçmediğiniz birkaç köprü, yol -otoban- viyadük parası ödemekle kalmayacaksınız, enerji yatırımları, inşaat şirketleri ve Karadeniz’de gemilerimiz de batıyor ve onların da borçları geliyor. Haydi hep beraber, estarabim, esterabim sağdan soldan estarabim….


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...