
Çarlıktan komünizme, Lenin'den Trump'a: Rus resmi
Rusya’da çizilen ilk resimler ikonaların sanatsal değerini keşfeden ve insanlığa takdim eden ressam ve kültürolog İgor Grabar oldu. Yoksa ikona bir sanat eseri değil, Tanrı, melek ve azizlerin yaşadığı “ilahi dünyaya açılan bir pencere” olarak algılanıyordu. İlahi dünya söz konusu ise insanoğlu seyirci (özne) olamaz, karşıdan seyredilen (nesne) olur. İkonanın ters perspektifi, orantısız figürleri, düzlemsel kompozisyonu bu durumdan kaynaklanır.
Hıristiyanlıkla birlikte Bizans’tan Rusya’ya gelen ikonografi kutsal sayılan şablona dokunmadan havasını değiştirdi. Bizanslı ressamlar daha çok Eski Ahit uyarınca “Tanrı’dan korkulur” prensibine sadık kalırken Rus meslektaşları İncil’e göre “Tanrı sevilir” diyordu. Andrey Rublev’in (1360?–1428) şaheseri “Üçler” bu tezin en iyi örneklerinden biriydi.

Andrey Rublev, Üçler
18’inci yüzyılın başında Büyük Petro’nun başlattığı, “Batıcılık” hareketi sanatı da etkiledi. Avrupa’dan resim satın alınıyor, yabancı ressamlar Rusya’ya davet ediliyor, Rus gençler Avrupa’ya resim öğrenmeye gönderiliyordu. Zamanla St. Petersburg’da Güzel Sanatlar Akademisi açıldı. Büyük Katerina’nın topladığı koleksiyon bir süre sonra Hermitage Müzesi’ne dönüştü.
Yavaş yavaş ikonografik şablon yerini modern yaklaşıma bıraktı. O zamana kadar Rönesans’tan yola çıkıp Maniyerizm ve Barok üzerinden asrın ortasına doğru Klasisizm ve Rokoko’ya varan Avrupa sanatı ile tanışan Rus ressamlar, yapıtlarında sık sık bu stilleri karıştırır, aynı anda uygulardı. Bu da Avrupa’da haklı olarak “öğrenci kompleksi” diye algılanırdı.
Modern, yani Avrupa üslubu resmin “atası” İvan Nikitin (1690-1742) İtalya’da resim öğrendi, Rusya’da şöhret kazandı ama başpiskopos ile dalga geçtiği gerekçesiyle hapse girdi ve Sibirya’ya sürgüne gönderildi. Sekiz yıl sonra affedilen ressam St. Petersburg’a dönerken vefat etti.
Rusya İmparatorluğu gibi otoriter bir yönetime sahip ülkenin sanat dünyasında Klasisizm’in uzun süre hakim olması doğaldı. Rusların cüreti ve macera severliği de Romantizm’e biraz yer açtı. Bu iki eğilimi yapıtlarında birleştiren Karl Brüllov (1799-1852) çağdaş hayatta ‘ideal insan’, ‘ideal duygu’ ve ‘ideal tutku’ bulamazken geçmişin kahramanlarına ve olaylarına yöneldi, onları yüceltti. Bununla beraber devlet büyüklerinin portreleriyle hayatını kazanmayı ihmal etmedi.
Din, Rusların hayatında, dolayısıyla da güzel sanatlarda büyük yer tuttu, İncil hemen her ressamın ilham kaynağı durumuna geldi. Dini konular ressamlardan özen ve titizlik ister, ‘kusursuz’ eserler yaratma gayretine sevk eder. Bu yüzden Aleksandr İvanov (1806-1858) “İsa’nın Halka Görünmesi” üzerine aralıklarla da olsa yirmi yıldan fazla çalıştı.

Aleksandr İvanov, İsa’nın Halka Görünmesi
Ataları 18’inci yüzyılda Rusya’ya Anadolu’dan gelen, Kırım’da doğan ve “saf” Romantizm’in nadir taraftarlarından olan İvan Ayvazovskiy (Ovanes Ayvazyan, 1817-1900) tam deniz aşığı idi. Çağdaşlarının dediğine göre ressam yapıtın konusuna pek önem vermezdi, yeter ki tabloda deniz dalgaları çizebilsin. Sultan Abdülaziz ile arkadaş olan Ayvazovski, Dolmabahçe Sarayı’nda uzun süre misafir kaldı ve 30 civarında İstanbul ve İstanbul Boğazı resmi çizdi.
Ressamın inanılmaz “çalışma randımanını” ve çizdiği tabloların aşırı gösterişliliğini Aleksandre Dumas’nın verimliliği ile kıyaslayan Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, Ayvazovski’nin birçok resmine hayran kaldığını itiraf etti.
19’uncu yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan sosyal-devrimci Narodniçestvo (Halkçılık) hareketi ile “uyandırılan” ve “Geziciler” adı altında bir topluluk oluşturan İlya Repin, Vasiliy Surikov, Viktor Vasnetsov, Arhip Kuindji gibi ressamlar “akademik ressamlıktan” ayrıldığını ilan edip Realizm eğiliminin ortaya çıkışının habercisi oldu. O zamanki Rusya’da Klasisizm’den Gerçekçiliğe kaçış bir nevi devrimcilik sayılıyordu.
Ne var ki aynı dönemde başta Fransa olmak üzere Avrupa yeni “sanat dili” arayışına daldı. Rus entelektüelleri çoğu zaman yaptıkları gibi Avrupa’yı takip ettiler ve ressamlar Empresyonizm’in yerini alan modern akımları benimsedi.
Nikolay Roerich’in (1874-1947) soyadı Eski-İskandinavca “şöhret zengini” anlamına gelen ‘rörich’ kelimesinden geliyordu. Ressamlığın yanında felsefe, yazarlık ve arkeolojiye kendisini adayan Roerich, eşi ile beraber Agni Yoga adında mistik bir felsefe ekolünü geliştirdi.
Ekim Devrimi’nden sonra Rusya’dan iltica eden Roerich, gizemli Şambala’yı ararken Orta Asya, Tibet ve Uzak Doğu’ya birkaç seyahat yaptı, mason, teozof ve Bolşeviklerle temas kurdu. Lenin’e “Mahatma” diyor, komünizmi Budizm ile bağdaştırmaya çalışıyordu. Hindistan’a yerleşen ressamın SSCB vizesi için defalarca yaptığı başvuruları hep geri çevrilmişti.
Realizm’den tamamen vazgeçmeyen Roerich gittikçe Sembolizm’e daha yakın duruyor, çizdiği tablolara “öykü” ve “meditasyon aracı” gözüyle bakıyordu.

Nikolay Roerich, Şambala Destanı
Domenikos Theotokopoulos El Greco lakabı ile nasıl büyük “İspanyol” ressamı oldu ise Mikalojus Konstantinas Čiurlionis (1875-1911) da öyle büyük bir “Rus” ressam ve bestekar oldu. Babası Litvanyalı, annesi Alman olan Čiurlionis’in evinde Lehçe konuşuluyordu.
“Sembolik Art Nouveau” tarzını kullanan ressam, tablolarında halk el sanatı, Japon, Eski Mısır ve Hindistan sanat geleneklerine yer verdi. Herkese nazik ve sakin davranan Čiurlionis sadece, “Bu resminizin anlamını açıklar mısınız?” sorusuna dayanamaz, ‘çıldırırdı’.

Mikalojus Konstantinas Čiurlionis, Krallar Masalı
Rus Avant-Garde sanatı dünyada bilinir, tutulur ve iyi de satılır. Vasiliy Kandinsky, Marc Chagall, Kazimir Malevich, Mihail Larionov, Natalya Goncharova, Vladimir Tatlin uzun yıllar açık artırmaların göz bebeği oldular.
Figüratif ressamlığı inkar eden ‘Avant-Garde’lar sürekli yeni renk ve şekil arıyor ve icat ediyor, geleceği düşlüyordu.

Marc Chagall Bir Şehrin Üzerinde
Klasik sanat dünyayı yansıtırken Avant-Garde eski dünyayı kırarak yenisini kurmaya çalıştı. Bomboş, cansız ve düz ama içinde her şeyin tohumunu içeren ve her şeyin başlangıcı olabilen “sıfır formu” olarak “Siyah Kare” gibi.
Fütüristler başta olmak üzere Avant-Garde’ların çoğu, evrensel toplumsal değişim saydıkları Ekim Devrimi’ni memnuniyetle karşıladı. Tıpkı İtalyan Fütüristlerin faşizmi karşılaması gibi. Rusya, İtalya ve Almanya’da kurulan “cesur yeni dünya” da önce Fütüristlere yüz verdi, onun ardından Neo-Ampir’i tercih etti. Çünkü her imparatorluğun “empire”a ihtiyacı vardı.
Sovyet Rusya’da klasik Realizm ekolünün beslediği Ampir, “Sosyalist Realizm” şeklini aldı ve en baştan daha çok görsel propaganda aracı olarak finanse edildi. “Doğru ressamlar” belki en zengin Sovyet vatandaşları idi. Bunların yanı sıra ‘Non-konformist’ adı ile alternatif akımlar gelişti, arada sırada Non-konformist sergiler düzenlendi. Mesela 1962’de “under-ground” ressamlarının kurduğu ve Kruşçev’in ziyaret ettiği bir sergi Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi Birinci Sekreteri ve SSCB Bakanlar Kurulu Başkanı tarafından “b.ktan” ve daha değişik “terimlerle” nitelendirilip kapatıldı. 1974 yılında Moskova’da bir parkta açılan sergi belediye tarafından kaldırıldı. Hızlı ve basit biçimde: Dozerle!
Yurt dışına göçe zorlanan Ernst Neizvestnıy ve Mihail Şemyakin o dönemin çocuklarıydı.
İlya Glazunov (1930-2017) onlara göre daha şanslıydı. Empresyonizm ve Ekspresyonizm’den etkilenen ama genel olarak akademik tarzdaki “Komünist Partisi’nin çizgisinden” pek uzaklaşmıyordu. Rusya tarihine her zaman ilgi duyan ve tarih konulu birçok tabloya imza atan ressama halk arasında “Rusya’nın SSCB Büyükelçisi” lakabı verildi. SSCB dağılınca Glazunov’un siyasi vizyonunun ‘monarşist’ olduğu öğrenildi. ‘Sınıfsal ayrıcalık’ prensibini benimseyen ressam, demokrasi ve hak eşitliğini inkar ediyordu.
Son yıllarında çizdiği tablolara sık sık “kitsch kokan” dense de Glazunov’un hayran sayısı pek azalmadı.

İlya Glazunov, Ebedi Rusya
Anketlere göre bugünkü Rusya’nın en tanınmış ressamı sayılan Nikas Safronov 1956 yılında dünyaya geldi. Daha çok akademik tarzda portre yapan ressam arada sırada Flaman Rönesans tarzında çalışıyor veya portre sipariş edenleri, kopyaladığı eski ünlü tablolara yerleştiriyor.
2016’da Donald Trump’ın portresini yapan Safronov, Beyaz Saray’ı Capitol ile karıştırdı. Sonradan fark etti ama ‘Trump kızmaz’ diye düzeltmedi…
Moskova Devlet Üniversitesi Türkoloji Bölümü'nden mezun. Rusya Bilim Akademisi Şarkiyat Enstitüsü ile Kazan Devlet Üniversitesi'nde çalıştı. Toplam 17 yıl çeşitli görevlerde Türkiye’de bulundu, Çin ve Hindistan’da çalıştı. Gazetecilik, araştırmacılık ve çevirmenlik yapıyor. RS FM radyosu kurucularından ve ilk genel müdürü.“Eski Çağ Türkiye tarihi” ve “Hint-Avrupa Mitolojisi: bir inceleme denemesi” adlı kitapları var.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Rus basınında geçen hafta (10-16 Ağustos): Suriye Kürdistanı projesi şimdilik rafa kaldırıldı
Rus basını, Türkiye ile ABD'nin Suriye'de yaptığı güvenli bölge anlaşmasına geniş yer ayırdı. EADaily ajansı, ABD'nin tampon bölgeye geçici bir çözüm olarak baktığı yorumunu yapıp, "Neticede Amerika’nın 'Suriye Kürdistanı' projesi iptal edilmedi, rafa kaldırıldı" ifadelerini kullandı.
Rus basınında geçen hafta (3-9 Ağustos): ABD Kürtler ve Türkler arasında manevra yapıyor
Kommersant gazetesindeki Marianna Belenkaya ile Kirill Krivoşeev imzalı yazıda “ABD’nin Kürtlerle Türkler arasında manevra yaptığı” öne sürüldü. Erdoğan'ın Suriye’de yeni bir operasyon ilan etmesi üzerine Pentagon'un Ankara’ya hemen geldiğini belirten yazarlar, görüşmenin tampon bölge üzerine mutabakat sağlayıp Türkiye’nin operasyonunu durdurmak için yapıldığını ifade etti.
Rus basınında geçen hafta (27 Temmuz-2 Ağustos): Basit bir silah ticareti jeostratejik boyut kazandı
Jeopolitik Problemler Araştırma Merkezi Müdürü Leonid İvaşov, Voyenno-Promışlennıy Kuryer haber sitesinde yayımlanan yazıda S-400 kontratının uzun süre önemini koruyacağını tahmin etti. İvaşov'a göre bu durumun sebebi ilk bakışta basit bir silah ticareti olan bu kontratın jeostratejik açıdan değişik bir boyut kazanmasıyla ilişkili.
Rus basınında geçen hafta (20-26 Temmuz): S-400 fikri 1974'e dayanıyor
Vzglyad.ru haber portalı S-400 alınması fikrini Kıbrıs Harekatı sonrasına dayandırdı. Harekattan sonra Türkiye'nin, Deniz Kuvvetleri'ni güçlendirirken Yunanistan'ın uçaklara ağırlık verdiğini anlatan portal, Ankara'nın bunun üzerine Batılı ülkelerden uçak savar sistemleri aldığını belirtti. Vzglyad.ru, Türk malı olmayan ve yabancı subayların kontrolündeki füzelerin Yunan uçaklarına karşı etkili olmadığının anlaşılmasının S-400'lerin önünü açtığını iddia etti.
Rus basınında geçen hafta (13-19 Temmuz): ABD yaptırımları Astana Üçlüsü'nü yakınlaştırır
Türkiye'ye S-400 sevkiyatını değerlendiren Mejdunarodnaya jizn dergisine göre ABD’nin Türkiye yaptırımları Astana Üçlüsü'nü yakınlaştıracak. Çünkü Türkiye, yaptırım şartlarında yaşamayı öğrenen İran ve Rusya’nın tecrübesine muhtaç olacak.
Rus basınında geçen hafta (6-12 Temmuz): Uluslararası para sahipleri Erdoğan'ı 'cezalandıracak'
Svobodnaya pressa sitesinde iktisatçı Valentin Katasonov, Merkez Bankası başkanını değiştiren Recep Tayyip Erdoğan’ın “uluslararası para sahipleri” tarafından “cezalandırılacağını” tahmin etti. Bütün dünyada merkez bankalarının devlet makamlarından bağımsız olduğunu hatırlatan yazar, Arjantin örneğini verdi. 2010 yılında Arjantin Devlet Başkanı Cristina Kirchner, Merkez Bankası başkanı Martin Redrado’yu istifaya zorlayınca New York mahkemesi Amerikan bankalarındaki ülkenin hesaplarını bloke etti, Kirchner’e karşı dava açtırdı ve görevden alma süreci başlattı.
Rus basınında geçen hafta (29 Haziran-5 Temmuz): 'Osaka düellosu'ndan Erdoğan galip çıktı
Regnum yazarı Stanislav Tarasov iki devlet liderinin “Osaka düellosundan” Erdoğan’ın “galip çıktığını” savundu. Tarasov, Türk liderinin hem S-400 krizini söndürdüğünü hem de NATO müttefikleriyle ilişkilerini koruduğunu yazdı.
Rus basınında geçen hafta (22-28 Haziran): Türkiye'nin faturayı hep ABD’ye kesmesi artık işlemez oldu
EADaily yazarı Nikolay Protsenko’ya göre, 31 Mart seçim sonuçlarını iptal ettirmek İmamoğlu’na çok oy kazandırdı. Orta sınıfın kalabalık olduğu büyük şehirlerde muhalif adayların kazanması 'manidar' bulan Protsenko, "Ülkenin çektiği ekonomik sıkıntıların faturasının hep ABD’ye yüklenişi de artık işlemez oldu. 65 yaşındaki Erdoğan toplumu tatmin edecek yeni siyasi gündem yaratamıyor" dedi.
Rus basınında geçen hafta (15-21 Haziran): Türkiye sondaj krizini neden tırmandırıyor?
Nezavisimaya gazetesine konuşan Siyaset Bilimci Pyotr İskenderov, Ankara'nın sondaj krizini tırmandırdığını iddia etti. İskenderov bugünkü krizin iki nedeni olarak da "Kıbrıs’ta çözüm sürecinin çıkmaza girmesini" ve "Türkiye-AB ve Türkiye-ABD ilişkilerinin gergin olması"nı gerekçe gösterdi.
Rus basınında geçen hafta (8-14 Haziran): Ankara hâlâ Esad'ı devirmeyi planlıyor
Rusya Bilim Akademisi uzmanlarından Stanislav İvanov, Ankara’nın hâlâ Beşar Esad’ı devirerek yerine kendi kukla hükümetini kurmayı planladığını iddia etti. Nezavisimaya gazetesinde yayımlanan yazıda İvanov, Türkiye yandaşı militanların silah gücü ile Esad’ı deviremeyen ve tampon bölge konusunda NATO’dan destek alamayan Erdoğan’ın, Moskova’ya başvurduğunu ve Astana sürecini kullanarak “Suriye problemini” çözmek istediğini öne sürdü.
Rus basınında geçen hafta (1-7 Haziran): Rusya ile Batı arasında kalan Erdoğan
EADaily yazarı Vladimir Dobrınin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin ile yakınlaşmasının Batı’yı gittikçe daha çok rahatsız ettiğini yazdı. Dobrınin’e göre Rusya ile Batı arasında kalan Erdoğan ekonomik açıdan Rusya’yı tercih edecek.
Rus basınında geçen hafta (25-31 Mayıs): Moskova Kürtleri 'hayali devlet' kurmakla suçluyor
Nezavisimaya gazetesinde yayımlanan yazısında Stanislav İvanov, İran ve Türkiye'nin Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunurken ikisinin de Şam’da kendi piyon rejimini düşlediğini belirtti. Yazara göre Moskova ise Kürtleri “hayali bir devlet” kurmakla suçluyor.
Rus basınında geçen hafta (18-24 Mayıs): Erdoğan Kürt çıkmazında
Regnum yazarı Arif Asalıoğlu, Erdoğan’ın “Kürt çıkmazı"na girdiğini iddia etti. Yazara göre 31 Mart’tan evvel rakiplerini PKK’nın uşaklığı ile suçlayan AK Parti hükümeti, Öcalan ile müzakereye başladı. Maksadı, Kürtlerin oyları ile İstanbul’u yeniden kazanmak.
Rus basınında geçen hafta (11-17 Mayıs): YSK baskısı umutsuzluk işareti
Eski TASS ajansı Ankara muhabiri Kirill Jarov, 31 Mart Yerel Seçimleri'ni değerlendirdiği yazısında Erdoğan ve 'takımı'nın ekonomiyi iyileştiremeyeceğinden itibarını kaybetmeye devam edeceğini tahmin etti. Jarov, "YSK’ya yapılan baskı bir umutsuzluk işareti ve ciddi siyasi gelişmelere yol açacak" dedi.
Rus basınında geçen hafta (4-10 Mayıs): Türk demokrasisi ölümcül takla attı
Kommersant gazetesi yazarı Sergey Strokan, Recep Tayyip Erdoğan döneminde birçok “sihirli hile” yapmış Türk demokrasisinin yeni bir ölümcül takla attığını görüyoruz ifadesini kullandı.
Rus basınında geçen hafta (27 Nisan-3 Mayıs): S-400'ler iyi bir baskı aracı mı?
Pravda.ru haber portalına konuşan akademisyen İkbal Dürre Erdoğan’ın ciddi ekonomik sorunlar ile uğraştığını belirterek S-400’lerin Rusya’nın verdiği kredi ile satın alındığını hatırlattı. İmzalanan sözleşmeye konu olan füzelerin Türkiye’yi korumak için yetersiz kaldığını iddia eden Dürre, "S-400 davası ABD açısından bir tehdit değil ama Türkiye’ye iyi bir baskı aracıdır” ifadesini kullandı.
Rus basınında geçen hafta (20-26 Nisan): NATO: Alışkanlık evliliği
Regnum ajansı sitesinde çıkan yazısında Aleksandr Karpov, Washington’da düzenlenen NATO’nun 70'inci yıl dönümü kutlama törenini “anma törenine” benzetti. Kendisine göre üye ülke liderlerinin törene katılmayışı ittifakın zor bir dönemden geçtiğinin ispatladı.
Rus basınında geçen hafta (13-19 Nisan): Rus-Türk işbirliği Suriye'de harcanan parayı karşılamaz
Nezavisimaya gazetesi yazarı Vladimir Muhin'e göre Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan Rusya, Suriye’nin bir kısmını “işgal eden” Türkiye’yi görmezden geliyor. Suriye probleminin çözülmekten uzak olduğunu öne süren Muhin, Rus-Türk askeri işbirliğinin meyvesi, sonu görünmeyen Suriye savaşı için Moskova’nın harcadığı parayı karşılamaz, dedi.
Rus basınında geçen hafta (6-12 Nisan): Erdoğan politik oyun oynuyor: F-35'e de S-400'e de ihtiyaç yok
Moskovskiy Komsomolets gazetesinin mikrofon uzattığı Rusya Bilim Akademisi uzmanlarından Aleksey Arbatov, Türkiye’nin aslında ne Amerikan F-35 uçaklarına ne de Rus S-400 füzelerine ihtiyaç duymadığını iddia etti. Arbatov'a göre ikisini de istiyor gibi davranan Erdoğan sadece “politik oyun” oynuyor.
Rus basınında geçen hafta (30 Mart-5 Nisan): İstanbul, Erdoğan’a itaat etmedi
Nezavisimaya gazetesi yazarı İgor Subbotin de, ülkenin büyük şehirlerinin Erdoğan’ın kontrolünden çıktığını vurguladı. Subbotin'e göre nihai netice ne olursa olsun İstanbul, Erdoğan’a itaat etmedi.
Rus basınında geçen hafta (23-29 Mart): Trump Erdoğan'a 'Kürt baskısı' yapmaya kararlı
Regnum ajansı sitesinde Stanislav Tarasov, Donald Trump’ın müttefiklere ihtiyacının kalmadığını tahmin etti. Tarasov'a göre Türkiye lideri ile “ortak dil” bulma ihtiyacı duymayan Trump, Erdoğan’a “Kürtler üzerinden” baskı yapmaya kararlı görünüyor.
Rus basınında geçen hafta (16-22 Mart): Nazarbayev'in istifası neye sebep olacak?
Regnum ajansında çıkan Stanislav Tarasov ve Mira Gasanova imzalı yazıda, Nursultan Nazarbayev’in istifasının Recep Tayyip Erdoğan ile İlham Aliyev’e “geniş jeopolitik sahaya açılma fırsatı” vereceği öne sürüldü.
Rus basınında geçen hafta (9-15 Mart): Suriye'de çıkar çatışması mı yaşanıyor?
REGNUM ajansı yazarlarından Sergey Şakaryantz, Ankara'dan son günlerde yapılan iki açıklamayı değerlendirdi. Şakaryantz Hulusi Akar'ın Menbiç’te Türk askerlerinin Ruslarla beraber devriyeye başladıklarına dair söyledikleri ve Süleyman Soylu'nun İran ile beraber PKK’ya karşı bir operasyona hazırlanıyoruz açıklamaları üzerine Türkiye’nin çıkarlarının Rusya ile İran’ın çıkarlarına daha çok ters düştüğünü iddia etti.
Rus basınında geçen hafta (2-8 Mart): Rusya Astana'dan İsrail için vazgeçer mi?
Nezavisimaya gazetesi yazarlarından Vladimir Muhin Moskova’nın “Astana platformundan Rus-İsrail ittifakı için vazgeçtiğini” öne sürdü. İsrail basınına atıfta bulunan Muhin, "Binyamin Netanyahu’nun Moskova ziyaretinin ana sonucu 'Rusya, İsrail ve başka ülkeler tarafından Suriye’den yabancı askerleri çektirmeyi çabalayan çalışma grubunu' kurmaya yönelik karar oldu" dedi.
Rus basınında geçen hafta (23 Şubat-1 Mart): Suriye'de Şark usulü pazarlık zamanı
TASS'tan Jarov, Suriye'de yeni bir operasyon konusunda Ankara’nın “Kürtleri güneye doğru iterek topraklarına Türkiye yanlısı Arapları yerleştirmek” istediğini öne sürdü. Söz konusu bölgede Türkiye'nin konut ve altyapı projeleri üstlenmek istediğini anlatan Jarov "Büyük krizleri aşmayı bildiklerini gösteren Putin ile Erdoğan’ın Suriye’de anlaşabileceğini ümit ediyorum. Artık Şark usulü pazarlık dönemine giriliyor” dedi.
Rus basınında geçen hafta (16-22 Şubat): ABD Avrupa'ya canlı kalkanlık mı önerdi?
Voyennoye obozreniye sitesi yazarı Boris Cereliyevskiy, Suriye’den çekilen Amerika’nın Avrupalı müttefiklerine Türkiye ile Kürtler arasında “canlı kalkan” oluşturmayı teklif ettiğini öne sürdü. Washington’un planına göre Amerikan askerleri ülkeden çekilir çekilmez yerini Avrupalılar alacak.
Rus basınında geçen hafta (9-15 Şubat): Soçi zirvesi 'Güvenli bölge-İdlib takası'na odaklandı
Nezavisimaya gazetesinde yayımlanan yazıda İgor Subbotin Soçi'de tartışılan konuları ele aldı. Rusya açısından savaş sonrası ana sorunun Türkiye ve İran’ın nüfuzunu sınırlamak olduğunu iddia eden yazar, Moskova ve Ankara’nın “güvenli bölge – İdlib takası"na odaklandığını tahmin etti.
Rus basınında geçen hafta (2-8 Şubat): Moskova tampon bölgede Şam-Ankara ortaklığı istiyor
Nezavisimaya'dan Stanislav İvanov'a göre Ankara, Washington ile tampon bölge konusunda mutabık kaldı. Moskova da bu plana ilgi duymakla beraber söz konusu bölgeyi TSK ile Suriye ordusunun ortaklaşa kontrol etmesini istiyor.
Rus basınında geçen hafta (26 Ocak-1 Şubat): Türkiye Suriye'de kaybedenler kulübüne katıldı
Voyenno-promışlennıy kuryer sitesinde çıkan yazıda önde gelen Rus Doğu Bilimcilerden Yevgeniy Satanovskiy, Türkiye’nin “Suriye’de kaybedenler kulübüne katıldığını” öne sürdü. Suriye-Irak sınırını kontrol etmek için Washington’un Suriyeli Kürtleri sonuna kadar destekleyeceğini tahmin eden Satanovskiy, Amerika’nın ana amacının terörü bastırmak ve İran ile Rusya’nın bölgede ilerlemesini frenlemek olduğunu vurguladı.
Rus basınında geçen hafta (19-25 Ocak): Türkiye İdlib'i Menbiç ile takas etmek istiyor
Nezavisimaya gazetesinin röportaj yaptığı Rusya Uluslararası İşleri Konseyi uzmanlarından Anton Mardasov, "Türkiye açısından İdlib’in sadece barış süreci içinde Suriyeli muhalefetin çıkarlarını korumak için önemi var, 'Kürt meselesi' çok daha önemlidir" dedi. Uzmana göre TSK’nin İdlib’deki gözetim noktaları Rusya ile Menbiç takası için feda edilecek.
Rus basınında geçen hafta: Türkiye 'İdlib hesabını' vermek zorunda
Türkiye yanlısı grupları her geçen gün sıkıştıran El Kaide, İdlib’i kontrol altına alıyor. Bu arada bölgeden sorumlu olan Ankara, Rusya ile varılan anlaşma uyarınca İdlib’deki radikalleri temizlemezse bunu Suriye ordusu yapacak.
Rus basınında geçen hafta (5-11 Ocak): Menbiç’in teslimi Trump’ın planına göre miydi?
Voyennoye obozreniye sitesinde yazısı çıkan Viktor Kuzovkov "Menbiç’e Suriye ordusunun girişi, Kürtlerin Şam ile “tampon” için anlaştıklarını gösteriyor. Öte yandan operasyonun çok kolay gerçekleşmesi, Menbiç’in tesliminin Trump’ın planına göre yapıldığını ispatlayabilir" yorumunda bulundu.
Rus basınında geçen hafta (22-28 Aralık): 2008 krizine 'büyük' demekten vazgeçebiliriz
Komsomolskaya pravda gazetesine konuşan önde gelen iktisat uzmanlarından Vladislav İnozemtsev: Amerika, borsa paniği yüzünden başlayan büyük bir kriz eşiğine geldi. Hatta bir iki sene sonra 2008 krizine “büyük kriz” demekten vazgeçebiliriz.
Rus basınında geçen hafta (8-14 Aralık): ABD bölgeyi Fırat'ın doğusundan şekillendirecek
Rus basınından EADaily ajansı: Amerika, Fırat’ın doğusundaki bölgeyi kontrol ederse bölgeye hakim olabilir. Güneyinde “Kürt ulusal ocağı” bulunan Ankara, her konuda Washington’a taviz vermeye daha sıcak bakacak; Şii Irak ve İran'ın Suriye ve Lübnan’la “bağlantısı kesilmiş” olacak; Ürdün de, ABD-İsrail-Suudi Arabistan eksenine daha sıkı bağlanıp Şam ve Beyrut ile ilişkilerini "normalleştiremeyecek".
Rus basınında geçen hafta (1-7 Aralık): ABD 30 bin savaşçıya eğitim verecek
Türkiye’nin Suriye'deki mevcut durumu ABD’nin hoşuna gitmezken Ankara da Washington’un “PKK’nin Suriye kanadına” verdiği destekten memnun değil. Üstelik YPG komutanlarından biri Sharq al-Awsat gazetesine verdiği röportajda, SDG ile ABD arasında bir sene zarfında 30 bin yeni militana savaş eğitimi vermeyi öngören yeni bir anlaşmanın yapıldığını öne sürdü.
Rus basınında geçen hafta (24-30 Kasım): AB Türkiye'deki yargıdan şikayetçi
Gazeta.ru'ya konuşan Rusya Bilim Akademisi'ne bağlı Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Uzmanı Viktor Nadein-Rayevskiy, AB-Türkiye ilişkilerinde en büyük sorunun yargı sistemi olduğunu vurguladı. AB'nin bütün yargıçların cumhurbaşkanı tarafından atanmasından ve medyaya uygulanan baskıdan şikayetçi olduğunu belirten Nadein-Rayevskiy, Türkiye mevzuatının AB’ye uygun şekilde değiştirilmesinin uzun süreceğini öne sürdü.
Rus basınında geçen hafta (17-23 Kasım): Türk Akım'ı şova çevirdiler
Moskovskiy Komsomolets gazetesi, Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk Akım’ın bir kısmının tamamlanması gibi fazla önem taşımayan bir olayı kendisinin ve Vladimir Putin’in onuruna dönük bir şova çevirdiğini iddia etti. Tören adeta üç bin kişilik siyasi bir miting niteliğini taşıyordu: “Alkış, haykırış... Tek, koro ve şarkılar eksikti”.
Rus basınında geçen hafta (10-16 Kasım): Türk siyasetçiler bütün yumurtaları aynı sepete koymaz
Gazeta.ru’ya konuşan FinIst Vakfı Analisti Andrey Perekalskiy Erdoğan'ın Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılma konusunda Moskova ile yakınlaşmasını, Brükselli bürokratlara şantaj aracı olarak kullandığını belirtti. Analist "Hayat, Türk siyasetçilerine bütün yumurtaları aynı sepete koymamayı öğretmiş" dedi.
Rus basınında geçen hafta (3-9 Kasım): Erdoğan Kürtlere kur yapmaya başladı
Regnum ajansından Tarasov, Cumhur İttifakı'nda milliyetçilerle “taktik ittifakın güncelliğini yitirdiğini” tahmin etti ve Erdoğan’ın “eskiden kendisine ve partisine büyük destek veren Kürtlere kur yapmaya başladığını” iddia etti.
Rus basınında geçen hafta (27 Ekim-2 Kasım): Erdoğan ve Trump'ın Suudilerle ticareti tek taraflı
EADaily ajansı, ABD ve Türkiye’nin Suudi Arabistan’a Cemal Kaşıkçı cinayetinin hesabını soracağını yazdı. Trump ile Erdoğan’ın Suudi Arabistan’dan birçok şey isteyeceğini de öne süren ajans, bu “ticaretin” tek taraflı olacağını iddia etti.
Rus basınında geçen hafta (20-26 Ekim): Kaşıkçı cinayeti Ortadoğu planlarını suya düşürdü
Komsomolskaya pravda gazetesinden İsrael Şamir, gazeteci Kaşıkçı'nın öldürülmesinin bin Salman’a iktidar kaybettirebileceğini savundu. Şamir "Dolayısıyla ABD ve İsrail’in Suudi Arabistan’a dayanan Ortadoğu planları suya düşecek." ifadesini kullandı.
Rus basınında geçen hafta (13-19 Ekim): Kürtler gittikçe 'kara kutu'ya dönüşüyor
Ankara’nın Kürtlerin Menbiç’ten tahliyesini hızlandırmak için farklı önlemlere başvurduğunu vurgulayan EADaily, yazın sonunda "Washington’un himayesindeki Kürtler Moskova ve Şam açısından gittikçe 'kara kutuya' dönerek ülkeyi istikrarsızlaştırıyor" ifadesini kullandı. Yazın sonunda ajans "Washington’un himayesindeki Kürtler Moskova ve Şam açısından gittikçe 'kara kutuya' dönerek ülkeyi istikrarsızlaştırıyor" ifadesini kullandı.
Rus basınında geçen hafta (29 Eylül-5 Ekim): Rusya Suriye'de yüzde 90 amacına ulaştı
Uluslararası Politik Araştırma Merkezi Meclisi Başkanı Evgeniy Bujinskiy, Argumentı i Faktı gazetesine Rusya’nın üç senelik Suriye operasyonunu değerlendirdi. Uzmana göre “Rusya yüzde 90 civarında Suriye’deki amaçlarına ulaştı”. Savaş bittiğinde, barış süreci geri dönülmez şekli aldığında ve “serbest demokratik seçim sonucunda Esad makamda kaldığında” bu oran yüzde 100’e çıkacak.
Rus basınında geçen hafta (22-28 Eylül): Sosyal patlama kaçınılmaz mı?
Regnum ajansı yazarlarından Arif Asalıoğlu istatistiklere dayanarak Türkiye'de son yıllarda vatandaşların güven içinde olmadıklarını ve suç oranının arttığını öne sürdü. Asalıoğlu “Ne yazık ki Türkiye’de sosyal ve ekonomik krizi önleyici karar ve açıklama yok, bu da sosyal patlamayı kaçınılmaz hale getiriyor” ifadesini kullandı.
Rus basınında geçen hafta (15-21 Eylül): İdlib'te kalacak militanlar muz mu yetiştirecek?
Yazar Eduard Limonov, Regnum haber ajansında Erdoğan’ın bölgedeki “korsan cumhuriyeti"ne el sürmemeyi teklif ettiğini belirtti. Ankara'nın elleri en çok kana bulaşan El-Nusra militanlarını “bir yerlere” göndermeyi kabul ettiğini ifade eden yazar "Gidecekleri tek yer Türkiye. İdlib’de kalacak militanların ne yapacağı da meçhul. Koyun mu sürecek ve muz mu yetiştirecekler?" diye sordu.
Rus basınında geçen hafta (8-14 Eylül): Yeter ki Türkiye Rusya'ya HTŞ'yi vurma izni versin
Siyaset Bilimci Denis Korkodinov Nezavisimaya gazetesinde, Suriye'de Rusya’nın Türkiye’den belirli militan gruplarını vurma hakkı istediğini yazdı. Yazar Moskova ile Ankara’nın anlaşmasının hâlâ mümkün olduğunu belirtirken "Yeter ki Türkiye Ruslara Heyet Tahrir el Şam’ı vurma izni versin ve kendisine bağlı muhalif grupları kenara çeksin"ifadesini kullandı.
Rus basınında bu hafta (01-07 Eylül): ABD Suriye'den ne zaman çekilir?
Carnegie.ru uzmanlarından Marianna Belenkaya Esad’ı devirme fikrinden vazgeçemeyen ABD'nin, IŞİD'i tamamen yok edip yeni Suriye silahlı kuvvetlerini faal duruma getirdikten ve Suriye’de “BM’nin himayesi altında siyasi yozlaşmaya ivme verdikten” sonra askerlerini ülkeden çekmeye başlayacağını ilan etti.
Rus basınında bu hafta (25-31 Ağustos): ABD Iraklı Kürtleri İran'a karşı kullanacak!
Regnum ajansı yazarlarından Sergey Şakaryantz Kürtlerin içinde bulunduğu durumu değerlendirdi. Şakaryantz Ortadoğu’da ABD-İran gerginliğinin "Kürt meselesi"ni bir kenara itmesine rağmen ABD ve İsrail'in Iraklı Kürtleri İran’a karşı kullanmak niyetinde olduğunu belirtti.
Rus basınında geçen hafta (18-24 Ağustos): 10 papaz iade edilse bile problemler bitmez
Carnegie.ru sitesinden Timur Ahmetov Ankara ile Washington arasındaki çekişmenin devam edeceğini iddia etti. "Bir değil, on papaz ABD’ye iade edilse bile uzun zaman içinde 'birikmiş' ekonomik problemler ortadan kalkmayacak" ifadesini kullanan Ahmetov'a göre Türkiye, “daha temkinli ve profesyonel” ekonomik politikayı benimsemeye hazır değil.
Rus basınında geçen hafta (11-17 Ağustos): Rusya, ABD ile arası bozulan Türkiye'nin isteğini yerine getirebilir
Rusya Bilim Akademisi Avrupa Araştırma Enstitüsü uzmanlarından Aleksandr Şumilin, Beşar Esad’ın İdlib'e operasyonu sonucunda çok sayıda mültecinin Türkiye’nin kapısını zorlayacağına söyledi. Bu nedenle Ankara, Moskova’nın Esad’ı operasyondan vazgeçirmesini istiyor. Şumilin, Rusya'nın Washington ile arası bozulan Ankara’nın isteği yerine getirilebileceğini öne sürdü.
Rus basınında geçen hafta (4-10 Ağustos): Esad Kürt sorununu hemen hemen çözdü
Nezavisimaya gazetesi yazarı Vladimir Muhin, Esad’ın “Kürt sorununu hemen hemen çözdüğünü” iddia etti. Muhin'e göre Amerikan askerleri ve Arap militanları ile beraber ülkenin yüzde 27’sini kontrol eden SDG, Şam ile “adem-i merkeziyetçi ve demokratik” Suriye için yol haritası konusunda önemli mesafe aldı.
Rus basınında geçen hafta (28 Temmuz-3 Ağustos): Ankara Washington ile 'bilinçli' tartışıyor
Gazeta.ru yazarı Hodaryonok Türkiye’nin ABD’ye karşı tutumunu yorumlarken Ankara’nın 'bilinçli olarak' Washington ile tartıştığını öne sürdü. Yazara göre S-400 konusunda inatçı olan Türkiye, F-35 sevkıyatını bile bile tehlikeye soktu. Yazar, Rusya’dan füzelerle beraber alakalı teknoloji almak ve bir süre sonra S-400’ü Türkiye’de üretmek isteyen Ankara’nın, Rusya ile işbirliğini koz olarak kullanıp Washington’dan hem Patriot füzeleri hem ilgili teknolojiyi almaya çalıştığını iddia etti.
Rus basınında geçen hafta (14-20 Temmuz): Putin Trump'a 'Donald' bile dedi!
Geçen hafta Rus basınının ilgi odağı Helsinki zirvesiydi. İki liderin buluşmasını değerlendiren medya organları ikiye bölündü. RBC 'laf salatası'ndan başka bir şey yoktu yorumunu yaparken Meduza.ru iki liderin birbirinden memnun kaldığını göstermeye çalıştıklarını ifade etti. Meduza.ru "Putin, Trump’a 'Donald' bile dedi." diye yazdı.
Rus basınında geçen hafta (7-13 Temmuz): Erdoğan Batı'ya karşı Moskova ve Tahran'ı kullanıyor mu?
Erdoğan’ın Batı’ya yönelik politikasında Moskova’nın yanı sıra Tahran’ı da kullandığını vurgulayan Tarasov, ABD’nin Türkiye ile ilişkilerini onarmak için Ortadoğu politikasını büyük ölçüde değiştirmek zorunda olacağını öne sürdü.
Rus basınında geçen hafta: Türkiye partner olsa da müttefik olamaz!
Rus basınında Türkiye yorumları geçen hafta da geniş yer buldu. RBC gazetesinden Maksim Suçkov'un “Türkiye, ABD’nin müttefiki olsa da partneri olamaz” sözünü değiştirerek, “Türkiye, Rusya’nın partneri olsa da müttefiki olamaz” ifadesini kullanması dikkat çeken yorumlardandı.
Rus basınında geçen hafta (23-29 Haziran): AK Parti başarısını MHP'ye borçlu
Rusya Bilim Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Uzmanı Boris Dolgov’a göre Erdoğan ve AK Parti'nin başarısı beklenmedik değil. Erdoğan karizmatik ve halkın büyük kısmının desteğine sahip bir lider. Ne var ki AKP, başarısını büyük ölçüde MHP’ye borçlu. Bundan sonra milliyetçilerin Meclis’teki önemi, aldıkları oy oranına nazaran çok fazla olacak.
Rus basınında geçen hafta (16-22 Haziran): Seçimlerde son söz Kürtlerde
Regnum ajansından Tarasov, 24 Haziran seçimlerinde Kürtlerin seçimin kaderini belirleyeceğini iddia etti. Tarasov "Çoğu uzman Erdoğan’ın gidici olduğuna inanmasa bile onu bekleyen en büyük tehlikenin kendilerini 'aldatılmış' hisseden Kürtlerin tavrı olacağını sanıyor" ifadesini kullandı.
Rus basınında geçen hafta: AK Parti'nin parlamento zaferi garanti değil
Lenta.ru haber portalı Türkiye'de seçimlerden önce ekonomik durumu kötüleşen halkın AK Parti lideri Erdoğan'a desteğini geri çektiğini, muhalefetin iktidar partisine karşı birleştiğini ifade etti. Haber portalı "Erdoğan birinci değil, ikinci turda kazanırsa itibarı sarsılacak. AK Parti parlamentoda çoğunluk elde etse bile laik ve dindar kesimler arası çekişme artacak" ifadelerini kullandı.
Rus basınında geçen hafta (26.05-01.06): Milli Kurtuluş Cephesi Türkiye'nin ordusu olur mu?
EADaily ajansı, İdlib’in tamamen Milli Kurtuluş Cephesi'nin kontrolüne geçeceğini öne sürdü. “Cephe”nin, "İslamcıların yuvası olan" İdlib ve kısmen Halep ile Latakya’da “fiilen Türkiye’nin ordusu” olacağını iddia eden ajans, bu çıkışla Ankara’nın, El-Kaide ve Tahrir eş-Şam’ın etkili olduğu bölgeyi tamamen kontrol altına almaya yönelik bir adım attığını iddia etti.
Rus basınında geçen hafta: İran ve Türkiye Moskova'nın geçici müttefiki mi?
Muhin Suriye'nin operasyonu bitirmeye hazır olduğunu öne sürerken Esad’ın Anayasa Komisyonu kurma girişimini tamamen desteklediğini açıklayan Putin'in Suriye’de “siyasi süreci” garantilemek için Rus askerleri hariç ülkede bulunan "tüm yabancı askerlerin çekilmesi"ni istediğini ifade etti. Dolayısıyla Muhin, Moskova’nın İran ile Türkiye’ye “geçici müttefik” gözüyle baktığını ve barış sürecine hız vermeye çalıştığını iddia etti.
Rus basınında geçen hafta: IŞİD zamanla migrene dönüşebilen bir baş ağrısı
EADaily sitesinde yazısı yayımlanan siyaset bilimci Andrey Ganja, IŞİD’in “zamanla migrene dönüşebilen bir baş ağrısı” olduğunu iddia etti. Bundan kısa süre önce Irak, Rusya, ABD ve Fransa devlet başkanlarının IŞİD’in mağlup olduğunu ilan etmesine rağmen son haftalarda IŞİD'in dünya gazetelerinin manşetlerine taşındığını belirten uzman “galip ülkeler” arasında çekişme şiddetlenince IŞİD’in baş kaldırdığına dikkat çekti.
Rus basınında geçen hafta (5-11 Mayıs): Ruslar Marksizmden habersiz
İzvestiya gazetesi, Karl Marx’ın 200'üncü doğum günü münasebetiyle VTsİOM reyting ajansı tarafından yapılan anketi yayımladı. Ankete göre Rusların yüzde 54’ü Karl Marx’ın yazdığı tek bir eserin adını bile bilmiyor, yüzde 66’sı ise Marksizm'den habersiz.
Rus basınında geçen hafta (27.04-04.05): Suriye'de Rus-Amerikan rekabeti 'horoz dövüşü' gibi
Pravda.ru sitesinde çıkan bir analize göre Rusya Bağımsız Beyaz Rusya'ya doğrudan petrol ve doğal gaza özel fiyat uygulamak suretiyle 100 milyar dolar yatırdı. Buna rağmen Beyaz Rusya Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko Moskova’nın yürüttüğü politikadan sürekli şikayet ediyor. Hatta Suriye’de Rus-Amerikan rekabetini “horozlar dövüşüne” benzeten lider, dışişleri bakanını mart ayında Londra’da “Rusya’yı durdurmaya yönelik önerileri hazırlayan uzmanlar” ile görüştürdü.
Rus basınında geçen hafta (20-27 Nisan): Türkiye altınlarını ABD'den neden çekti?
Vzglyad haber portalında yazısı çıkan Olga Samofalova, Türkiye’nin ABD’den altın rezervlerini “zar zor çıkarabildiğini” öne sürdü. 2016 sonu itibariyle ABD’deki Türkiye’nin altın miktarının 28,689 tona ulaştığını bildiren yazar, Erdoğan’ın “dolara karşı altın kullanın” çağrısına kulak veren özel bankaların da Amerika’daki altın varlıklarını geri çektiğini dile getirdi. Toplam olarak Türkiye menşeli 220 ton altın ABD’den çekilmiş durumda.
Rus basınında geçen hafta: Türkiye Suriye konusunda seçim yapmak zorunda
Tarih Doktoru, Türkolog Leonid Medvedko Nezavisimaya gazetesinde, Suriye'de askeri operasyon yürüten Türkiye'nin NATO’da kalmak ile Kürtlere karşı yürümeye devam etmek arasında seçim yapmak zorunda olduğunu yazdı. Medvedko Rojava'nın da aynı şekilde ABD ile beraberlik ile “Federatif Suriye” içinde kalmak arasında seçim ile karşı karşıya olduğunu belirtti.
Rus basınında geçen hafta: Ankara zirvesi Şark diplomasisi miydi?
Geçen hafta Rus basınında uzmanlar Ankara zirvesine odaklandı. Realist” Yayınevi Başkanı Tsaturyan "Akkuyu için 20 milyar dolar ayırdıktan sonra bizimle dost olunmaz mı?" diye sorarken Rusya-İslam Dünyası”Analiz Merkezi Başkanı Sultanov ise Rusya'nın gördüğü iltifatların Şark usulü diplomasiden başka bir şey olmadığını söyledi.
Rus basınında geçen hafta: AB ile Türkiye birbirini ikna edemedi
Varna zirvesini yorumlayan Novaya gazetesi Balkanlar muhabiri Çursin, AB ile Türkiye’nin birbirini ikna edemediğini iddia etti. Önceki görüşmelerde 28 AB ülkesi başbakanı ile bir araya gelen Erdoğan'ın bu sefer sadece Jean-Claude Juncker ve Donald Tusk ile yetindiğini belirten yazar, zirve öncesinde TV'ye konuşan Erdoğan'ın “Batı’dan vaaz kabul etmeyeceğini” vurguladığını söyledi.
Rus basınında geçen hafta: Suriye'ye göz diken çok
EADaily sitesinde yayımlanan yazıda Andrey Ganja "Suriye’ye göz diken sadece Türkiye değil. İsrail Kuneytra ve Süveyda illerine 'ilgi ile bakıyor', Afrin Kürtlerine ihanet eden ABD Suriye’nin kuzeydoğusundan asla vazgeçmeyecek." ifadesini kullandı. 'IŞİD’in bitişi ile ilgili dedikoduları abartılı bulduğunu belirten yazar "Ankara’yı örnek alan birçok güç var" dedi.
Rus basınında geçen hafta: Afrin... Üç saat mi, üç gün mü, üç ay mı?
Kommersant'tan Belenkaya ve Krivoşeev, Ankara’dan gelen Afrin konulu açıklamaların çelişkili olduğuna dikkat çekti. İki yazara göre önce TSK “üç saat içinde” Afrin’e gelecekti, sonra bu süre “üç güne” uzadı. Arada iki ay geçti ve Erdoğan, Afrin'in “akşama doğru” düşeceğini söyledi. Ne var ki aynı gün Erdoğan’ın ekibi “düşecek değil, kuşatılacak” şeklinde düzeltme yaptılar.
Rus basınında geçen hafta: Suriye'de kimse savaş kazanamaz
IŞİD tehlikesinin büyük ölçüde ortadan kaldırılmasının ardından teröre karşı savaşan ülkeler arasında çekişmeler ağır bastı. 7 Şubat’ta Amerikan askerleri “Şam yanlısı militanları” vurdu, Afrin’de Kürtlere karşı Türkiye’nin yürüttüğü operasyon bölgede gerginliği artırdı. Operasyonu “işgal” olarak benimseyen Şam, kendisine bağlı militanları Kürtlerin yardımına gönderdi.
Rus basınında geçen hafta: Suriye'de ateşkesin uygulanması için...
Kommersant gazetesi yazarı Maksim Yusin’e göre BMGK tarafından Suriye’de 30 günlük ateşkes kararının uygulanması zor olacak. REGNUM'dan Tarasov ise “savaşın gidişatını değiştirme potansiyeline sahip Kürt meselesi” üzerine Erdoğan ile Amerika arasında pazarlık devam ederken Şam'ın Afrin Kürtleriyle anlaşmaya, ABD'nin de Fırat’ın doğusunda İran karşıtı bir “Kürt oluşumu” kurmaya çalışabileceğini belirtti.
Rus basınında geçen hafta: Suriye'de manevra alanı daralırken
Türkiye’nin manevra alanının daraldığını savunan Rusya Bilimler Akademisi Ortadoğu Enstitüsü Başkanı Yevgeniy Satanovskiy'e göre Ankara’nın iki seçeneği var. Birincisi, İdlib’de el-Nusra’nın yok edilmesi için Moskova ve Tahran’a yeşil ışık yakarak Astana ve Soçi süreçlerine katılmaya devam etmek. İkincisi, bir arada Moskova ve Washington’a karşı oynadığı oyuna devam etmek.
Rus basınında geçen hafta: Suriye Vietnam gibi
Rus basını geçen hafta Suriye'de yaşananları Vietnam'a benzetti. Eho Moskvı'den Vladimir Bekiş'e göre Suriye’nin çıkarlarını hiçe sayan dış güçler birbiri ile kapışacak. Tıpkı Vietnam’da olduğu gibi. İşin enteresan tarafı şu ki bir yandan müttefikleriyle ABD, diğer yandan ise müttefikleriyle Rusya (eski SSCB) yeniden karşı karşıya gelecek.
Rus basınında geçen hafta: 'Suriyeliden daha çok Suriyeli olamayız'
Argumentı i Faktı gazetesine konuşan “Arsenal Oteçestva” dergisi genel yayın yönetmeni emekli albay Viktor Murahovskiy “Suriyeliden daha çok Suriyeli olamayız. Şam’a desteğimiz devam ediyor ama bu desteğimiz sınırsız ve süresiz olamaz. Maddi ve manevi yatırım yaptığımız Suriye ordusunun yerine savaşamayız" dedi.
Rus basınında geçen hafta: Soçi Suriye'ye barış getirdi mi?
RİA Novosti ajansı sitesinde yazısı çıkan Moskova Finans Üniversitesi uzmanlarından Gevorg Mirzoyan "Soçi Kongresi, Suriye’ye barış getirmese de adeta felce uğrayan Cenevre’ye nazaran, barışa daha büyük katkıda bulundu" derken RF Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Bilim Müdürü Vitaliy Naumkin, Soçi’de hükümet-muhalefet müzakeresi değil, bir diyalog yapıldığının altını çizdi.
Çin'in gizemli çekiciliği hakkında 2: Latin Amerika Çin'e muhtaç mı?
Genel olarak Çin’e muhtaç olduğunu bilen Latin Amerika, madalyonun öteki yüzünü de görüyor: Kıtanın ekonomisi gittikçe Çin’e bağımlı hale geliyor. Dünya Bankası'nın yaptığı bir analiz, Çin ekonomisindeki yüzde 1 yavaşlamanın, Latin Amerika ekonomisini yüzde 0.6 yavaşlatacağını gösterdi.
Rus basınında geçen hafta: Zeytin Dalı'ndan en çok kim zarar görecek?
Eho Moskvı radyosu, bugün Afrin’de Suriye savaşına katılan adeta bütün güçlerin doğrudan veya dolaylı bir şekilde karşı karşıya geldiğini belirtirken “Zeytin Dalı”nın Moskova’yı vurduğunu öne sürdü. Gazeta.ru ise “Zeytin Dalı”ndan en çok zarar görenin, başta ABD olmak üzere Batı olacağını ifade etti.
Çin'in gizemli çekiciliği hakkında 1: Çin Afrika'ya nasıl uzandı?
Çinli şirketler Angola’da petrol, Zimbabve’de uranyum, Kongo’da kobalt, Zambiya’da bakır çıkarıyor, Mozambik’te orman kesiyor. Malları limanlara ulaştıracak yol yapıyor, Kenya, Etiyopya, Tanzanya, Uganda, Cibuti ve Ruanda’yı birbirine bağlayacak demiryolu inşaatına başlıyorlar.
İmitasyonlar savaşı
Son zamanlarda ABD'nin Suriye’de her attığı adım zaten imitasyondan başka bir şey değil. Somut amaçlara yönelik titiz ve bütünsel stratejinin imitasyonu. Otuz bin kişilik Kürt ordusunu kurma çabalarına dair Amerika’nın açıklaması da bu yönde. Sonradan Washington geri vites yaparak “yanlış anlaşıldık” deyip Ankara’yı ikna etmeye çalışsa da ok yaydan çıktı.
Rus basınında geçen hafta: Türkiye Afrin'e girerse...
Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi Genel Müdürü Andrey Kortunov, Türkiye Afrin’e girerse Suriye Kürtlerinin Suriye Halkları Kongresi sürecinden çıkma ihtimalinin büyük olduğunu belirtti. Kortunov "Kürtlerin katılmadığı kongrenin de hiçbir anlamı kalmaz" ifadesini kullanırken Rusya-Doğu-Batı Merkezi Müdürü Vladimir Sotnikov ise, Türkiye'nin planladığı hamle ile barış sürecini ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü çökertebileceğini belirtti.
Rus basınında geçen hafta: Uçak krizi sonrası Türkiye’de neler oldu?
Voyennoye Obozreniye haber sitesi yorumcularından Yevgeniy Damantsev, Türkiye’nin savunma politikasını ele alırken Rus-Türk uçak krizi sonrasında Ankara’nın tutumunu büyük ölçüde gözden geçirdiğini iddia etti. Yazar bunun ispatı olarak Türkiye’nin “El Nusra ve IŞİD’e desteğini kesmesini, ABD destekli YPJ/YPG’yi engellemenin ancak Moskova’nın siyasi ve askeri yardımı ile mümkün olduğunu anlamasını” gösterdi.
Rus basınında geçen hafta: İran'daki protestolar Suriye'yi nasıl etkiler?
Doğu Bilimci Aleksandr Şumilin, İran’daki protestoların Suriye'ye etkisini değerlendirdi. Şumilin “Ayetollahlar rejimi” devrilirse, iktidara gelen protestocuların Suriye ve Irak’taki askerleri geri çekeceğini, sonuçta Esad rejiminin düşeceğini belirtti. Şumilin tersine, Ayetollahlar eylemleri bastırırsa, duruma hakim olmak için İran'ın Irak ve Suriye’deki askerleri yine geri çekeceğini söyledi.
Türkiye ve Rusya: Rehin domateslerden S-400’lere
Yıl boyunca ikili ilişkiler “parça parça” iyileşti. Yıl sonunda iki ülkenin dışişleri bakanlığı arasında “Esad terörist mi değil mi?” tartışmasına tanık olduk. Neyse “Türk Akımı”na kaldığı yerden devam edildi, Akkuyu için Türk bürokrasisi “yeşil ışık” yaktı, hatta S-400 füze sevkiyatı onaylandı... Tanrıya şükür, 16 Kasım'da “semboller savaşı” sona erdi. Türkiye’den domates getiren ilk TIR Rusya sınırını geçti.
Rus basınında geçen hafta: Rusya'nın Suriye'den askerini çekmesi ne anlama geliyor?
Nezavisimaya gazetesinde yayımlanan yazıda Anton Mardasov ve Kirill Semyonov, Putin'in Suriye’den asker çekmesinin, savaşın sonu anlamına gelmediğini iddia etti. Yazarlara göre “İran ve Rusya’nın şemsiyesi altındaki” Şam rejimi, kontrol ettiği alanı genişletme çabalarından vazgeçmiyor.
Rus basınında geçen hafta: Ortadoğu'nun yeni arabulucusu Rusya mı?
Medvedko, Trump’ın Kudüs kararı ile ABD'yi barış sürecinden fiilen çıkarırken aracı rolünü hem Araplarla hem de İsrail ile yapıcı ilişkileri kurup sürdüren Rusya’nın oynayabileceğini öne sürdü.
Rus basınında geçen hafta: Arap Baharı’ndan Kudüs yazına
REGNUM ajansı Ortadoğu Bölümü Başkanı Stanislav Tarasov, bölgede “Arap Baharı’ndan Kudüs yazına geçiş sürecinin başladığını” öne sürdü. Yazara göre Trump’ın çıkışını protesto eden Arap ülkelerinden koordine ve etkin hareket beklenemez, çünkü Ortadoğu ülkelerinin çıkar ve amaçları her zaman çok farklıydı.
Rus basınında geçen hafta: ABD Suriye'de zaferi sahiplenmeye çalışıyor
Argumentı i Fakti gazetesine konuşan Bilim Akademisi Şarkiyat Enstitüsü uzmanlarından Boris Dolgov, ABD’nin Suriye’de kazanılan zaferi sahiplenmeye çalıştığını söyledi. Konuyu anlamak için Ortadoğu’daki gelişmelere göz atmak gerektiğini vurgulayan Dolgov, ABD'nin Suriye'de Esad’a karşı çıkan herkesi desteklediğini, ancak Rusya’nın savaşa girmesiyle teröristlere karşı ciddi bir mücadele başladığını belirtti.
Rus basınında geçen hafta: Soçi zirvesi Yalta Konferansı sayılır mı?
Suriye’de üç galip ülke başkanı, 1945 Yalta Konferansı'nı taklit ederek savaş sonrası dünyayı yeniden düzenlemek için Soçi’ye geldi. Müzakereden önce konuşan Putin mevkidaşlarını cömertçe överek adeta savaşın bitişini ilan etti. Recep Tayyip Erdoğan çok dikkatli bir şekilde onu dinlerken Hasan Ruhani, biraz alakasız görünüyordu ama masa kenarını kuvvetle sıkan parmakları beyazlamıştı bile.
Rus basınında geçen hafta: Suriye'de Rusya-Türkiye işbirliği mümkün mü?
EADaily ajansının sorularını cevaplayan “Uygarlıklar Arası Diyalog” araştırma merkezi baş uzmanlarından Aleksey Malaşenko, bazı çıkarları ters düşen Rusya ve Türkiye'nin en azından Suriye’de istikrar görmek istediğini söyledi. “Mesela Türkler Esad’ı hiç sevmez. Rusya da ona hayran değil ama Esad olmadan Rusya Suriye’de iş yapamaz”, dedi. Uzmana göre “radikal İslamcı” dediğimiz gruplar da iki ülke için de aynı tehdidi oluşturuyor.
Kafkasya kördüğümünde Rusya, Türkiye ve diğerleri-2: Türkiye'nin Kafkasya politikası nasıl şekilleniyor?
Ankara’nın Kafkasya politikasının temelinde birkaç faktör var: İlki Azerbaycan ile varoluşsal ittifakı sürdürmek, ikincisi küresel enerji politikaları, üçüncüsü Gürcistan'ın NATO arzusu, dördüncüsü Türkiye'nin Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan için bir numaralı ticaret partneri olması ve sonuncusu ise Türkiye'deki Kafkasyalı vatandaşlar...
Kafkasya kördüğümünde Rusya, Türkiye ve diğerleri-1: Kafkasya'da neler oluyor?
“Rusya’nın Kafkasya’sı”nı yani Kuzey Kafkasya’yı parantez dışında bırakırsak bölgede dış politikaları birbiriyle bağdaşmayan üç devlet görüyoruz. Sonuçta demokrasi lehine seçim yapmış ve Batı’nın kapısını durmadan çalan Gürcistan, gene demokratik, Rusya ile yakınlaşan ama Batı’ya göz kırpan Ermenistan ve demokrasiyi "gerektiğinde" kullanan, hem Rusya hem Batı’yla belirli bir mesafe korumayı tercih eden, “dini, dili ve kanı” ile Türkiye ile “bir” olan Azerbaycan.
Rus basınında geçen hafta: Kerkük'te günlük petrol hacmi 500 bin varil azaldı
"Irak Kürdistanı temsilcisi” İzzat Saber’e atıfta bulunan Kommersant gazetesi, Rosneft’in Erbil ile yapılan petrol anlaşmalarının askıda kaldığını yazdı. Saber’e göre Rosneft, Erbil’in ihraç ettiği ham petrolün yüzde 70’ini pazar fiyatından ucuz alacak ve Türkiye’ye giden boru hattının yüzde 60’ına sahip olacaktı. Hatta Irak Kürdistanı’na bir milyar dolarlık avans ödenmişti. Ne var ki Kerkük Bağdat’ın kontrolüne geçtikten sonra, tarafların anlaştığı petrol hacmi sevkiyatı sağlanamıyor. Saber, günlük çıkarılan petrol hacminin 700 bin varilden 200 bin varile azaldığını söyledi.
Rus basınında geçen hafta: Türk Akımı Ankara'nın şantajına mı dönüştü?
Erdoğan’ın “Rusya’nın zayıf noktalarını” keşfetmeye çalıştığını iddia eden Nezavisimaya gazetesi yorumcusu Başkatova, Rusya ile Türkiye arasındaki “ekonomik ateşkes”in kati olmadığını ve Türk Akımı’na kesin gözüyle bakmamak gerektiğini öne sürdü. Yazara göre Türk Akımı adeta Ankara’nın şantaj aleti haline geldi. Projenin gerçekleştirilmesi, ucuz Türkmen gazını Türkiye ve Avrupa’ya taşıyacak olan TANAP’a Moskova’nın evet demesine mal olabilir.
Rus basınında geçen hafta: Rusya-Türkiye ilişkileri 'sinir krizinin eşiğinde'
Türkiye-Rusya ilişkilerini değerlendiren Rusrand.ru yorumcusu Lyudmila Kravçenko'ya göre her iki taraf bir şeyler bekliyor gibi. Örneğin Kırım konusunda gerginlik arttı, ticarete sınırlama getiriliyor, “karşılıklı iyi niyet jestleri” nadiren yapılıyor. Ama Rusya açık bir kavgadan da çekiniyor. Moskova’nın amacı, Türk Akımı’nı gerçekleştirecek ayarda ikili ilişkileri korumak.
Putin ile Poroşenko arasında denge Erdoğan
Erdoğan’ın Kiev ziyaretini yorumlayan medyadan Nezavisimaya gazeta, Türk liderinin Putin ile Poroşenko arasında denge sağlamaya çalıştığını öne sürdü. Gazetenin Ukrayna muhabiri Tatyana İvjenko’ya göre Ankara, ABD ve AB’nin alternatifini Rusya ve Ukrayna’da arıyor. İvjenko’nun mikrofon uzattığı Ukrayna Analiz ve Yönetim Merkezi uzmanlarından Vladimir Volya ise, yeni pazarları, yeni imkanları arayan Erdoğan'ın Ukrayna’yı da hesaba kattığını söyledi.
S-400'ler Moskova ve Ankara'yı nasıl yakınlaştırdı?
REGNUM yorumcularından Stanislav Tarasov Ankara’nın S-400 füzelerini alma kararını, “askeri karardan öte” politik bir adıma benzetirken stratejik alanda büyük değişimleri görebileceğimizi yazdı. Tsargrad TV sitesinde Putin’in Erdoğan ile neler konuştuğunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğimizi anlatan Aleksandr Tsıganov ise, Moskova’da Rusya ile Türkiye’nin “ABD’ye karşı arkadaşlık yapmayı” kararlaştırdığını iddia etti.
Referandum kararı neler getirecek?
İzvestiya gazetesinde Avigdor Eskin Irak Kürtleri, bu adımın bölgede nelere yol açacağını düşünüyor mu? diye soruyor. Diğer tarafta Rosneft Kürt yönetimiyle doğalgaz anlaşmasına hazırlanıyor.
Müthiş İvan'ın Kazan Seferi
Kazan kuşatmasında şehri saran askerlerin sadece üçte biri Rus'tu. Sefere Alman, İtalyan ve Polonyalı paralı askerlerle beraber IV. İvan’a Çerkes, Adigey, Kazan’dan bağımsızlık için mücadele veren Çuvaş, Mordovyalı, Çirmiş ve Udmurtlar katılmıştı.
Suriye bilmecesinin galibi Moskova ve Şam
Rus medyasına göre, Suriye krizi Şam ve Moskova'nın istediği yöne doğru evriliyor. Öte yandan Vladimir Muhin, Kürtlerin "gittikçe daha agresif" olmasının yeni krizler yol açabileceğini savundu.
Rusya ve İran'ın mantık evliliği tehlikede mi?
Suriye rejiminin en büyük destekçisi olarak İran ve Rusya olarak bilinir. Öte yandan iki ülke arasındaki mantık evliliğinde ciddi bir çatırdama söz konusu.
Suriye'de savaş neden bitmez?
Rus basınında geçen hafta Suriye'deki savaş gündemdeydi. Nezavisimaya gazetesi yorumcularından Aleksandr Şarkovskiy, Suriye'de savaşın bitme ihtimalinin henüz mümkün olmadığını yazdı. Yorumcuya göre İsrail, kendisine ait Golan Tepeleri'ne kimse göz dikmesin, Türkiye bölge haritasında Kürdistan adlı bir ülke olmasın, Riyad ise Suriye rejimi Sünni olsun istiyor.
Referandum Ortadoğu'yu parçalar mı?
REGNUM sitesinde yazısı çıkan Stanislav Tarasov, Irak Kürdistanı’nda yapılacak referandumun, çoğu “yapay” olarak kurulan Ortadoğu ülkelerinin birkaçında “domino etkisi” yaratarak onların parçalanmasına yol açabileceğini iddia etti. Yazara göre Suriye Kürtleri de özerklik elde ederlerse İran ve Türkiye Kürtleri buna seyirci kalmayabilir.
Ankara Kürt kıskacında mı?
REGNUM ajansı yorumcularından Tarasov'a göre Ankara “kendi” Kürtlerine “kur yapmaya” çalışıyor ama sınırın iki tarafındaki “birbirine dost Kürt güçleri” kaynaşarak, Türkiye'yi büyük tehlike ile karşı karşıya getirdi. Öte yandan Pravda.ru sitesine Ortadoğu’daki gelişmeleri değerlendiren Aleksandrov ise bölgede savaş bittikten sonra Rusya, İran, Suriye ve büyük ihtimalle Irak’ı kapsayan bir ekonomik ittifak beklendiğini, Türkiye'nin de bu ittifakta olmak isteyeceğini anlattı.
Jeopolitik kavşakta Rusya
Bugünlerde yaşadığımız yüzleşme, Birinci Soğuk Savaş sonrası Rusya’nın Batı ile eşi olmayan yakınlaşma teşebbüsünün neticesidir. Batı’da aradığı karşılığı alamayınca Moskova, 2011-2012 yıllarından itibaren kendisiyle eşitlik bazında ilişki kurmayan, çıkarlarını tanımayan Batı’ya karşı koydu. İki taraf arasındaki ilişkiler hep sarkaç şeklindeydi. İlk iki devlet başkanlığı zarfında Putin, Rusya’nın bir "Avrupa ülkesi" olduğunu, “Avrupa’nın değerlerini paylaştığını” mantra gibi tekrarlarken günümüzde bunun gibi şablonlar “saray yakını” siyaset bilimci, gazeteci ve vekillere adeta bir tabu oldu.
Koksaki virüsü haberleri gerçek mi, komplo mu?
Rus basınında bu hafta Antalya'da 500 Rus vatandaşının çocuklarının koksaki virüsü kapmaları gündemdeydi. Moskovskiy Komsomolets gazetesi Türkiye Sağlık Bakanlığı’nın ek sağlık tedbirleri aldığını belirtirken Novaya gazetesi, salgın haberlerinin kasıtlı olduğunu ileri sürdü.
Türkiye'nin Avrupalı olma şansı neden yok?
Gazeta.Ru’nun mikrofon uzattığı Rus-Alman Forumu Bilim Müdürü Aleksandr Rar’ın deyişiyle Erdoğan’ın kurduğu “dikey yetki sistemi” Almanlar tarafından diktatörlük olarak algılandığı için Türk-Alman ilişkileri çok geriledi. Öte yandan gazeteye konuşan Çağdaş Türkiye Araştırma Merkezi Başkanı Yuriy Mavaşov'a göre, artık Türkiye’nin AB’ye katılacağına inanan yok gibi. Bununla beraber milli egemenlikten kısmen taviz vermeyi gerektiren AB üyeliği, Türkiye’nin kendi seçtiği bir paradigma olduğu için ülkenin bu amaçtan vazgeçmesi bir hayli zor olacak. Mavaşov “Sonuçta Türkiye açısından AB’ye katılım süreci, AB üyeliğinden daha önemlidir” diyor.
'Türkiye Suriye Kürtleriyle gizli anlaşma yapabilir'
Rus medyasında yapılan bir analizde 'Türkiye ve Suriye Kürtleri arasında anlaşma sağlanabileceği' öne sürüldü. Bir diğer analizde de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin yapacağı referandumun ABD ve Tahran'da da rahatsızlık yarattığı belirtiliyor.
Sırbistan'ın kartalı Doğulu başını kaybeder mi?
Belgrad’da bulunan Factor Plus ajansının düzenlediği ankete göre Sırpların yüzde 30’u AB’ye girişten, yüzde 28’i ise Rusya ile daha sıkı ilişki kurmaktan yana. Yüzde 16’sı ise her iki seçeneğe de karşı çıkıyor. Soruları cevaplayanların yüzde 34’ü de Sırbistan’ın AB’ye katılacağına inanmıyor. Durum karmakarışık.
'Türkiye'yi tek kişi mi kumanda ediyor?'
EADaily ajansı Türkiye’nin darbe sonrası bir yılını değerlendirdi. Ajansa göre Ankara rejimi peşinde olduğu amaçlara varmış gibi. Ne Meclis’te ne ülke genelinde AK Parti'ye rakip kalmamış, resmi muhalefet “dağınık ve yolunu kaybetmiş” vaziyette. Öte yandan rejimin uyguladığı sert önlemlerin “ters tarafı” da var. Ajansın iddia ettiği gibi belirli kesimlerin memnuniyetsizliği artıyor, terör tehlikesi devam ediyor, ülkeyi saran siyasi istikrarsızlık ekonomiyi de olumsuz şekilde etkilemeye başladı.
Parite ile çıkmaz arasında ABD ve Çin
Çin artık Amerikan tüketim pazarından, ABD ise Çin’in yatırımlarından ve yüksek teknoloji pazarından mahrum kalınca zor yaşarlar. Üstelik ikisi de Kuzey Kore’den aynı şekilde rahatsız, Körfez’den gelen petrolleri güven altında almaya, Rusya gibi dış aktörleri bölgeden uzak tutmaya muhtaç. Başka deyişle en azından şimdilik iki devlet arasında açık çatışma mümkün görünmüyor. Boy gösterisi devam eder ama. Çağımız, “göstermelik maçoluk çağıdır”, bildiğimiz gibi bir sürü dünya lideri bu kılıfa girmekten büyük zevk alır.
Türkiye ve NATO birbirinden neden rahatsız?
Rus basını bu hafta Türkiye ve NATO arasındaki gerilimli ilişkiye odaklandı. Carnegie.ru sitesinde çıkan yazıda Yekaterina Çulkovskaya, Ankara'nın Moskova ile "kur yapması"nın ve "Kürt problemi"nin ilişkileri zayıflattığına dikkat çekerken gerilimin karşılıklı sebeplerini irdeledi.
Rusya Kürtlere, Kürtler ABD'ye odaklandı
Gazeta.ru'dan Hodaryonok'a göre Rus askerleri Suriye’ye girer girmez Kürtlere “mümkün olduğu kadar” destekte bulunsa ve onları Şam ile barıştırmaya çalışsa da bu çabalara sıcak bakıyor gibi davranan Kürtler, ABD’ye odaklandı ve Washington’un nüfuzuna girdi.
Moskova'ya göre 'Ortadoğu'nun ideal tablosu' bitti
Rus basını bu hafta Moskova'nın Ortadoğu politikası ile ilgiliydi. REGNUM'dan Stanislav Tarasov, Trump’ın Suudi Arabistan ziyareti sonrası çizdiği “Ortadoğu’nun ideal tablosu”nun ortadan kalktığını belirtti. Muhalif siyasetçi Yavlinskiy ise Rusya'nın Suriye’de ne kadar çok savaşırsa kendisine yönelik Orta Asya ve Afganistan’dan kaynaklanan radikal İslamcı tehlikesinin o kadar artacağını vurguladı.
'Rusya vs. Batı', neden?
“Tek doğru din” ve sonra “tek doğru ideoloji” havasında yetişen Rus halkı, 'hakikat ile adalet'in ne olduğunu bildiğine inanır ve dünyayı bu bilgiyi paylaşmaya çağırır. Öte yandan başta Amerika olmak üzere Batı, “doğru” bildiği demokrasi ve özgürlük gibi değerleri yaymak için çaba harcıyor (globalizasyon dediğimiz şey odur). Böylece her iki taraf birbirine varoluşsal iyilik yapmak isterken karşı tarafa sağır kalıyor.
ABD ve Rusya Ortadoğu'da ne yapıyor?
Rus basını bu hafta ABD ve Rusya'nın Ortadoğu politikalarına odaklandı. Regnum yorumcusu Stanislav Tarasov, Washington'ın bölgesel aktörlerin oyununa gelmiş olabileceğini belirtirken Moskova'nın kendisine ara bulucu rolünü ayırdığını ifade etti.
Irak Kürdistanı'nda bağımsızlık için 'Evet' çıkar mı?
Nezavisimaya gazetesine konuşan Kürdoloji uzmanlarından Kirill Vertyayev Irak Kürdistanı’nın bağımsızlık referandumunu yorumlarken referandumdan “Evet” çıkacağını, fakat bu kararın bağımsızlığa yol açmayacağını söyledi. Vertyayev'e göre sonuç ne olursa olsun Bağdat, Erbil’in bağımsızlığını tanımayacak. Bununla beraber olumlu sonuç Erbil'in Bağdat ile görüşmelerde elini güçlendirecek.
Ortalığı karıştıran 'günah keçisi'
Abluka öncesi gelişmelere bakınca karşımıza çıkan tablo bayağı manidar. Ortadoğu turuna çıkan Donald Trump, “İslam dünyasının kalbi” dediği Suudi Arabistan ile muazzam silah satışı anlaşmasını imzalıyor, Riyad’ın en yakın müttefiki olduğunu ifade ediyor, Arapları “İran terörü” karşıtı ittifak kurmaya çağırıyor. Gördüğü yaklaşımla Suudiler adeta aşka gelip Katar’ın Hamas ile ilişkilerinden “üzülerek” söz etmeye başlıyor. Laf aramızda Suudiler, komşu Mısır’da önemli siyasi güç haline gelen İhvan’ın, kendi rejimine büyük tehlike oluşturduğunu sanıyor.
Rusya Kürtlerle işbirliğine hazır mı?
Gazeta’nın konuştuğu eski büyükelçi Veniamin Popov, Neçirvan Barzani, “önde gelen Kürt siyasetçi” Mustafa Barzani’nin torunudur. Dedesi, akrabalarıyla beraber zamanında SSCB’ye sığınıp bizim ülkede 12 yıl yaşamış. Böyle şeyler kolay kolay unutulmaz, dedi. Popov’a göre Rusya, Kürtlerin siyasi bağımsızlık özlemine her zaman “anlayışla” yaklaştı ve Putin Neçirvan Barzani ile görüşmekle bunu bir kez daha belirtti.
'İmparatorlukların mezarlığı'
IŞİD’in Afganistan’da başarılı olup olmayacağı soru işareti. Uzmanların deyişiyle “milli” Müslümanlık yaşatan Afganlar ekseriyetle IŞİD’in “evrensel” ideolojisine soğuk bakar. Hatta Taliban ile IŞİD’in birbirine “cihad” ilan ettiğine dair bilgiler mevcut. Bununla beraber Nisan başında Ghor eyaletinde faaliyet gösteren Taliban ve IŞİD komutanlarının bir araya geldiğini biliyoruz. Ne görüştükleri belli değil ama en azından aralarında diyalog var demek.
Orta Asya: Nereden nereye? (4) ABD bölgede 'zeki maymun' mu?
Orta Asya uzmanlarından Kangas, “Pentagon ve diğer devlet kuruluşlarının departmanlarında kontenjan boşluğu var. Orta Asya hiç dikkate alınmıyor." derken "Amerika’nın çekilmesi bir 'zeki maymun' numarası olabilir. Şöyle ki ABD’nin yokluğunda Çin ve Rusya, Orta Asya’da birbirine girsin, birbirini harcasın." diyen yorumcular da var.
Orta Asya nereden nereye? (3) Yeni ağabeyi istemediler!
Bilindiği gibi her türlü ittifak, egemenlikten az çok taviz vermeyi gerektirir. Orta Asya Cumhuriyetlerinde mutlak iktidara yeni erişen eski komünist memurlar, ne egemenlik paylaşmayı ne de Rusya’nın yerine yeni “ağabey”i istememişti.
Trump: Suudi Arabistan İslam dünyasının kalbi
Regnum Ajansı'na göre önceki başkanın Ortadoğu politikasını sert dille eleştiren Trump Suudi Arabistan’ı “İslam dünyasının kalbi” olarak tabir ediyor. Rusya basınından birçok yorumcuya göre ise “geleneksel bölge siyaseti çizgisine dönüş yapan” Amerika, Suudi Arabistan’ı İran’a karşı kullanmak niyetinde.
Orta Asya nereden nereye? (2) Çin fobisi siliniyor
Çin’i Orta Asya’ya çeken başlıca faktörler enerji ve maden kaynakları, ekseriyetle fakir ama gene de tüketim mallarına muhtaç nüfus ve Avrupa ile Ortadoğu’ya doğru uzanan coğrafya. Çin’in bölge ile ticareti son 20 yılda 100 kat arttı, ithalatın ise yüzde 80’ini doğal gaz, ham petrol ve maden oluşturuyor.
Orta Asya: Nereden nereye? (1)
Petrol ve maden zengini Kazakistan ile doğal gaz zengini Türkmenistan’da hayat standardı nispeten fena sayılmaz, devlet kurumları da sağlam. Bölgenin fakiri Tacikistan ile Kırgızistan'ın liderlerine göre tükenmek bilmeyen yeraltı zenginlikleri çok.
'Erdoğan'ın ümidi yoktu, amacı farklıydı'
ABD Başkanı Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki görüşme Rus basının önemli gündem maddelerindendi. Siyaset bilimci Gevorg Mirzayan’a göre, Erdoğan'ın sorunların giderileceğine dair zaten umudu yoktu.
Güvenlikli bölgelerden domates savaşına
Geçen hafta Rus basının gündeminde Erdoğan ve Putin'in mutabakata vardığı Suriye'deki güvenlikli bölgeler ve domates savaşları vardı.
'Hindistan Hinduların' olabilir mi?
Büyük İskender, Kanuni Sultan Süleyman, Napoleon Bonaparte ve nice başkaları, üzerinde hayal kurduğu Hindistan’a “harikalar diyarı” derler. Herhalde onun en büyük harikalığı, her şeye rağmen hâlâ bütünlüğü sağlayabilmek olmalı.
İşbirliğine mahkum komşular Putin ve Erdoğan
Rus basınında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyareti gündemdeydi. Regnum ajansına göre Rusya-Türkiye ilişkileri hızla iyileşiyor ve Putin ile Erdoğan birlikte hareket etmeye muhtaçlar.
Latin Amerika: Cesur ve uğursuz
Tarihe “El Libertador” lakabıyla geçen Simon Bolivar, XIX. yy’de İspanya’ya karşı savaş başlatıp Latin Amerika’ya bağımsızlık kazanmıştı. Ama İspanya’nın yerini ABD alınca kıta tam anlamda bağımsız olamamış. Ve her halde önümüzdeki dönemde de olamayacak.
S-400’ler NATO’ya blöf mü?
EADaily Ajansı, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze sistemlerini satın alma dedikodusunu değerlendirdi.
Hibrit ideoloji tutmadı
Regnum Ajansı'na göre referandum sonuçları, Türkiye’nin zor bir döneme girdiğini ve Türkiye'nin yarısının bu ideolojiye destek vermediğini gösterdi.
Kremlin Suriye kapanına mı sürükleniyor?
Rus basının geçen haftaki gündeminde ABD’nin Suriye’ye saldırısı vardı. Muhalif siyasetçi Yavlinskiy, Kremlin’ın “Suriye kapanına” sürüklendiğini iddia ederken Kommersant’tan Yusin Kremlin’in, Clinton’un kaybetmesine pişman olacağını öne sürdü.
Yeni İpek Yolu'nun kontrolü Pekin'de
Yeni İpek Yolu’nun sırf lojistik bir girişim olmadığı malum. Çin’in ihtiyaç duyduğu Orta Asya ile Ortadoğu’nun hammadde ve enerji kaynaklarına erişimi sağlamak. Bu demek ki İpek Yol’undaki “makamlar”, birer Chinatown haline gelip Çin’in nüfuz ve politika “iletkenleri” olacak.
ABD müdahalesi Rusya'nın gündeminde
ABD'nin Suriye'ye düzenlediği füze saldırısı Rus basınında gündemindeydi. Saldırının Rusya-ABD ilişkilerine zarar verdiği belirtildi.
Rus edebiyatı deyince
Bugün, dünyanın her yerindeki gibi Rusya’da da edebiyat krizde. En azından çağdaş Rus yazarları eski zamandaki meslektaşları gibi toplumun ilgi odağı değiller. Bununla beraber kitapçı raflarını dolduran uçsuz bucaksız zaman öldürücü “okuma metinleri” denizinde edebiyat denilecek adalar mevcut.
Kürt meselesi Rus medyasının ilgi odağında
Rus basını geçen hafta Ortadoğu'daki gelişmelere ve Kürt meselesine odaklandı. Rusya Stratejik Araştırma Merkezi Başkan Danışmanı Yelena Suponina Amerika’nın Kürtlerle yaptığı flörtün Ankara’yı iyice rahatsız ettiğini dile getirirken Politik Araştırma Enstitüsü Doğubilim Bölümü Başkanı Arseniy Grigoryev ise Amerika’nın, Esad’a karşı savaşacak militanlara eğitim vermek için “Kürt topraklarında” askeri kamplar kurmak istediğini belirtti.
'Suriye'de Alevistan, Kürdistan ve Sünnistan kurulacak'
Rus basınında geçen hafta Suriye'de yaşanan gelişmelerin yanı sıra Türkiye ve Ermenistan da önemli bir yer tuttu. Gazeta.Ru’ya konuşan eski İsrail Savunma Bakanı Moşe Yaalon'a göre "Suriye artık geriye dönemez. Bundan sonra 'Alevistan', 'Kürdistan' ve birden fazla 'Sünnistan' ortaya çıkacak."
'Siyah hilafet' yolda mı?
Boko Haram, Mağrip El-Kaidesi, Eş-Şebab darbe yemiş, ama varlığını birçok ülkede sürdüren ve yukarıda yazdıklarımızı hesaba katsak müsait ortamda eski gücüne çabuk kavuşacak kabiliyettedirler. Üstelik birincisi zaten IŞİD’e katıldığını ilan etmiş, üçüncüsü IŞİD misyonerleri ile sürekli temas halinde, ikincisi ise 'büyük' El-Kaide’ye tam entegre olmasa bile küresel İslamcı terörün bir halkasıdır.
'Rusya-Türkiye arasındaki yumuşama geçici'
Rusya'daki Analitik Araştırma Merkezi uzmanlarından Semeon Bogdasarov'a göre Rusya, TSK’yi Manbiç’e almadığı için Türkiye, Kırım'da şantaj yapıyor. Bogdasarov, "Rusya ile Türkiye arasındaki yumuşama geçici, çünkü çıkarlarımız birbirine ters" dedi.
Orta Doğu'da Çin
Çin, kendisi için gittikçe yakıt deposu, pazar ve yatırım alanı haline gelen Orta Doğu’da giderek etkinliğini artırıyor. ‘Bekle gör’ politikası giderek etkin bir müdahil olmaya doğru evriliyor. Kültürel yayılması da eksik değil. Aralarında sorunlar olsa da Çin’in ve Rusya’nın Orta Doğu’daki çıkarı barış üzerine kurulu.
'Türkiye ve Rusya arasında 'soğuk savaş' bitti'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya ziyareti, Rus basının ana gündem maddesi oldu. Stanislav Tarasov, Putin’in Erdoğan’ı destekleme karar verdiğini ve iki ülke arasındaki "soğuk savaşın" bittiğini yazdı.
'Kürtler Rakka'yı alırsa, Esad 'ılımlılarla' masaya oturmaz'
Rus basınında geçen hafta Suriye'de yaşanan gelişmeler önemli yer tuttu. Türkiye'nin YPG'nin önünü kesmeye çalıştığını belirten EADaily Ajansı, Türkiye'nin Rakka operasyonunda 'ılımlı muhaliflerin' yer alması için çabaladığını ifade etti. Rakka operasyonun bu gruplar için son şans olduğunu iddia eden ajans, Rakka'yı Kürtlerin alması durumunda Suriye Devlet Başkanı Esad'ın bu gruplarla masaya oturmayacağını savundu.
Saldırıya uğrayınca Rusya'yı isteyen dört NATO ülkesi!
Bu hafta Orta Doğu’daki politik trendleri inceleyen Rus yorumcuları, özellikle Türkiye’nin rolünü tartıştı. WIN/Gallup International’ın elde ettiği çarpıcı sonuçlar da ilgimizi çekti.
'El Bab olayı Şam ordusunun provokasyonu olabilir'
Rus basınında bu hafta, Türk askerlerinin Rusya tarafından kazayla vurulması olayı ön plana çıktı. Pavel Felgengauer, Novaya Gazete’sinde yayımlanan yazısında "Rus uçağının Türk askerlerini vurması Şam ordusunun provokasyonu olabilir" dedi.
'Rusya, El-Bab’ın Türkiye nüfuz alanına girmesini kabul etti'
Rus basının gündeminde El Bab operasyonu vardı. 3 askerin hayatını kaybetmesine neden olayın iki ülke ilişkilerine zarar vermeyeceği belirtilirken, Rusya'nın El Bab'ı Türkiye'nin nüfuzuna bırakmayı kabul ettiği iddia edildi. Gündeme gelen bir diğer ihtimal ise Suriye ordusu ve ÖSO arasında çatışma yaşanabileceği.
'Sadece Esad ve Şiiler Rusya'ya yetmiyor'
Rusya basınında geçen haftanın en çok tartışılan konu Astana Zirvesi oldu. Yorumcular Rusya'nın Ortadoğu'da sadece Esad ve Şiilerin desteğini yeterli bulmadığı Sünni nüfusu da yanına çekmeye çalıştığı görüşünde.
İki sandalyede birden oturmak
Rus medyasına göre Erdoğan, ‘Atatürk’ten sonraki ikinci önemli lider’ unvanına göz koymuş durumda. Türkiye, dış politikada ‘iki sandalyede birden oturma’ çabasında. Gazprom, yedi partnerine daha dava açacak. ‘Hacı Murat’ film oluyor.
'ABD ordu ve polisten ihraç edilenleri kullanabilir'
EADaily Ajansına göre Türkiye'de iktidara destek geniş. Ama Erdoğan taraftarları ne Kürt hareketine ne de dış tehditlere karşı koyabilir. Bu iş devletin işidir. Halbuki 'FETÖ’den temizlenen' ordu ve polis zayıflamış ve toplum kadar kutuplaşmış durumda.
'Referandumundan önce terörün önü kesilmeyecek'
Rejimin, Anayasa referandumundan önce terörün tırmanmasının önünü kesme niyetinde görünmediğini ileri süren Çağdaş Türkiye Araştırmaları Merkezi Müdürü İlşat Saetov, korku ortamında milletin hep iktidar partisini desteklediğini vurguladı.
Laik cumhuriyetten İslâmi otokrasiye
Türkiye, Rusya’da yine önemli bir gündem maddesiydi. “Turancılık” arzularına dair tartışmalar görüldü. Sevr, Lozan ve Misakı Milli tartışıldı. Bir uzman, “Bir taraftan, ‘Aman, Batı Türkiye’yi parçalayacak’ korkusu toplumu sararken bir taraftan da ‘Büyük İmparatorluk’ hevesi oluşuyor” dedi.
Rus istihbaratçı: Katilin emniyette suç ortakları olabilir
Büyükelçi Karlov’un öldürülmesi Rus medyasında işlenmeye devam ediyor. Eski istihbaratçı Yarbay Popov, katilin öldürülerek susturulmuş olabileceğini belirtiyor.
'Moskova ve Şam cihatçı transferine soğuk'
Rus basınında geçen haftanın gündeminde Türkiye genellikle Suriye bağlantılı olarak ele alındı. EADaily Ajansı, Ankara’ya göre “Nurettin Zengi” birlikleri eğer Halep’ten çıkabilirse El-Bab operasyonuna katılacağını, ne var ki Moskova ve Şam'ın “cihatçı transit” dedikleri operasyona hiç sıcak bakmadığını yazdı.
'Bu sene yasağın kalkması zor'
Rusya’da, Başbakan Binali Yıldırım’ın ziyareti en çok konuşulan konular arasındaydı. Bir yorumcu El-Bab’ı, kıyamet alametlerinden Armageddon savaşına benzetti. Bir başka yorumcu, Türkiye’nin laikliğe dönüş yolunu kaçırdığını öne sürdü.
'Rusya, Türkiye ve İran ittifak arayışında'
Rus basının gündeminde bu hafta Türkiye ve Rusya ilişkileri vardı. Türkiye'nin AB ile yaşadığı gerilim nedeniyle, Rusya ile daha yalım ilişkiler kurulabileceği belirtiliyor. Türkiye, Rusya ve İran'ın ittifak arayışında olduğu iddiası da gündeme geldi.
Ankara, Suriye’de 'piyon hükümet' peşinde
Geçen hafta Türkiye’yi takip eden Rus medyası “klasik” bir biçimde Türkiye’nin Suriye politikasına odaklandı. Erdoğan’ın “İslamcı popülizmi” ve Moskova’nın Ankara’ya olası silah satışı da ele alındı. Ayrıca domatesin kaderi ve kömürü altına çeviren ünite dikkatimizi çekti.
Kaos içindeki güç: Kürt yarı-devleti
Doğu bilimci Grigoriy Melamedov, RBC Daily gazetesinde çıkan yazısında Orta Doğu’daki ‘Kürt yarıdevletlerini kaos içindeki bir güç’e benzetti. Yazar, Irak ve Suriye Kürtlerinin hiç bir zaman bağımsızlığa bu kadar yakın olmadığını iddia etti.
'Erdoğan’ın AB retoriği sadece iç tüketime yönelik'
Türkiye’nin hem dış, hem iç politikasını takip etmeye devam eden Rus medyası geçen hafta Ankara’nın Brüksel ile ilişkilerine ağırlık verirken ekonomik ilişkiler alanında da gelişmelere yer verdi. Bununla beraber Sibirya’da yapılan esrarengiz buluş dikkatimizi çekmiş.
Rusya Türkiye'nin üs inşa etmesine göz mü yumuyor?
Uzun zamandan beri Rus medyasının dikkatini çeken Türkiye’nin Ortadoğu politikası ve özellikle olası gizli Rus-Türk anlaşması geçen hafta da güncelliğini korudu.
Erdoğan'ın yumuşak güçleri, sert güçleri
Geride bıraktığımız haftada Türkiye’nin Ortadoğu'da yürüttüğü politika Rus medyasının büyüteci altındaydı. İktidarın, Atatürk'ün dış politikasını terk ettiğini yazan Rus yorumcular, artık 'Müslüman Kardeşler' çizgisinin etkili olduğunu söylüyor.
Rusya’nın hedefleri, Şam’ın şovenizmi, Türk-Rus balayı
Rus medyasında Ortadoğu ve Türkiye özeti: Rusya’nın Suriye politikası sorgulandı. Şam’ın Kürtlere karşı tutumu eleştirildi. Türkiye-Rusya arasındaki ikinci balayı tartışıldı: Bal küpünde bir kaşık tar var…
'Türkiye-Rusya dostluğu ilk fırsatta yok olacak'
Bu hafta Rus basınının gündeminde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin arasında yapılan görüşme vardı. Ayrıca Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'da bulunan 5 ilçeyi, Azerbaycan'a iade edeceği öne sürüldü.