YAZARLAR

Erkeklerin oyununu(!), Rapinoe bozacak

Hiç kadınların futbol maçlarını izlememiş biri maçların sıkıcı, taktikten uzak, uzaktan şutların hiç kaleyi bulmadığı, oyun estetiği adına hiçbir şeyin olmadığını düşünür. Aslında bilinçaltarında yatan ayrımcılıktır bunun nedeni.

Bu yılki Kadınlar Dünya Kupası bambaşka oldu. Avrupa'nın merkezinde olması, yaygın olarak futbol oynanan kıtada medya tarafından da daha fazla ilgiyle takip edildi. Son yıllarda dünya futbolunda kadın futboluna yatırım yapan kulüplerin sayısının artması da ilgiyi arttırdı. Futbol oynayıp sesini kısmayan kadınların varlığı da bu turnuvaya gösterilen ilginin başlıca nedenlerinden biriydi.

Hiç kadınların futbol maçlarını izlememiş biri maçların sıkıcı, taktikten uzak, uzaktan şutların hiç kaleyi bulmadığı, oyun estetiği adına hiçbir şeyin olmadığını düşünür. Bu tür spor izleyicileri var. Kadınların gülle atması fiziksel açıdan onları estetik göstermediği için kadınların spor yapmasını yasaklanmasını isteyenlerin olduğu gibi. Kadınların oynadığı futbolun sıkıcı olduğunu düşünenler acaba geçtiğimiz son 2 Erkekler Dünya Kupası'nda çok sayıda çok sıkıcı maç izlediğinin farkında mı? Değilseler, kendisi kadınlar futbolu hakkında önyargılı olarak rahatça ilan edebiliriz.

Şili Milli Takımı'nın kalecisi Christiane Endler'i bir kez olsun kalede izlememiş olanlar, ABD'den 13 gol yiyen Tayland takımının sonraki maçta galibiyeti getiren golü attıktan sonra yaşanan duygu seli, Kamerun'daki Onguene'nin ceza sahası içinde bileklerine olan hakimiyetini, bir çok Süper Lig golcüsünden iyi olan Hollanda'lı golcüyü Miedema'yı ve bir çoklarını görmeyenler ve izlemeyi de reddedenler biraz da kadınların hayatta ve hayatla toplumla olan eşitlik mücadelesini göz ardı edenlerdir.

ERKEK BİLİNÇALTI

Kadın futbolu izlemeyenleri, özellikle de erkekleri, böylesine net bir şekilde etiketlendirebiliyor olmam benim bu oyunu izleyip kendimi kadınların yanında gösterme çabamdan kaynaklanmıyor. Zaten bu cümleyi okuyan kadınlardan bazıları da içlerinden "Senin yanımızda olmana ihtiyacımız yok" demiş olabilir. Desinler, fakat kadın futbolu izlemeyenlerin, yineliyorum özellikle de erkeklerin, esas nedenleri, bence bilinçaltları. Aslında erkeklerin kendine itiraf edemediği şey, erkeklere ait(!) bir oyunun, kadınlar tarafından oynandığını görmek ve hatta kadınların hem kendisinden (her erkek izleyici profesyonel olmasa da kadınlardan daha iyi oynadığını düşünür) daha iyi oynadığını görmek istememeleri. Korkmayın, alt tarafı futbol oynuyoruz, oynuyorlar ve emin olun ki bir kadından daha kötü futbol oynamak, bir erkekten daha kötü futbol oynamaktan çok farklı değil. Bir kadından daha iyi yapamadığın bir çok başka şey gibi futbol da bunlardan biri olabilir. Aynı şekilde tam tersi de...

Kadınların oynadığı futbol maçlarını izlememek, takip etmemek ister istemez kadınların dile getirdiği toplumsal problemlere de sırt çevirmekle eş değer olabiliyor. Örneğin müsabakayı izlerken, sahadaki futbolculardan birinin ulusal marş sırasında neden diz çöktüğünden, bunu yapan sporcunun cinsiyet eşitliği hakkında verdiği mesajlardan, kadın futbolcuların erkeklerle eşit ücret istemelerinden, dünyayı cinsiyetler arası daha eşit bir hâle getirmekten haberin olmuyor. Bunları duymak istememek de kadın futbolu izlememenin erkek bilinçaltına sızmış nedenlerinden biri. Neden daha fazla kazanan bir erkek durduk yere bir kadının kendisiyle eşit kazanmasını istesin ki? Bir de bunu mu düşünecekti hayatın tüm zorluğu sırasında!? Mesela Norveçli Ada Hegerberg'in Norveç Futbol Federasyonu'nu erkeklerle eşit ücret talebini karşılamaması nedeniyle turnuvaya katılmayarak protesto ettiğini duymak zor gelecektir bir erkeğe. Kadına bak hem futbol oynuyor, hem de aynı parayı istiyor... Topa vurabildiğine şükretmeli oysa!

GÜNÜMÜZÜN MUHAMMED ALİ'Sİ Mİ?

Megan Rapinoe, ABD Milli Takımı'nın kaptanı olarak, milli marşlar söylenirken diz çökerek, başta siyahlara ırkçılık uygulanan ABD'yi protesto eden Amerikan Futbolu oyuncusu Colin Kaepernick'in mesajını dünya sahnesinde bir kez daha sahneledi turnuva sırasında. ABD'nin kupayı kazanması ihtimali arttıkça, şampiyon olmaları halinde Beyaz Saray'a davet edilirlerse gidip gitmeyeceklerine dair, “O aptal Beyaz Saray'a gitmeyeceğim“ yorumu gündeme oturdu. Eşcinsel olduğunu çok önce açıklayan Rapinoe'nun sevgilisi WNBA oyuncusu Sue Bird de bunun ardından playerstribune.com'a "Başkan, kız arkadaşımdan nefret ediyor" başlıklı bir yazı yayınladı. Kendi takımıyla şampiyon olduklarında Beyaz Saray'a davet almadıklarını açıklamıştı. ABD Kadın Milli Takımı'nın da bir davet almayacağı kesindi Rapinoe'nun açıklamalarından sonra. Gerek de yoktu zaten. New York'ta yapılan kutlamalardaki özgüvenli duruşu ve belediye binası önünde yaptığı kendinden emin ve güçlü konuşmasıyla Rapinoe, ilerleyen günlerde toplumda, medyada yaşanacak da bir değişimin önünü açtı. Özetle "Daha iyi olmalıyız, daha çok sevip, daha az nefret duymalıyız, daha çok dinleyip daha az konuşmalıyız, birlikte mücadele etmeliyiz, sadece 4 yılda bir ortaya çıkan taraftardan ziyade sokaktaki herhangi birisiniz, görüştüğünüz yakın kişilerle dünyayı nasıl daha yaşanabilir bir hale getirebiliriz? bu hepimizin sorumluluğu..." sözlerine yer verdiği konuşması Muhammed Ali'den sonra en politik sporcu olduğu yorumlarına bile neden oldu. Muhammed Ali siyahlara karşı mücadelede safını belli etmişti, safı zaten belli olan Megan'ın konuşmasının ve bundan sonra yapacaklarının yaratacağı etki çok daha büyük ve etkili olacak.


Volkan Ağır Kimdir?

1987 İstanbul doğumlu. 2006 yılından bu yana blog yazıyor. 2008 yılında Cumhuriyet gazetesi Spor Servisi'nde muhabirliğe başladı. O günden bu yana yoğunlukla spor muhabirliği yapıyor. Serbest muhabir olarak 2014 yılında Dünya Kupası'nı Brezilya'da, 2015 yılında Copa America'yı Şili'de takip etti. 2011 yılından bu yana Açık Radyo'da her pazartesi günü 19.30'da Efektifpas isimli spor programını sunuyor. Gazete Duvar'da haftalık, zaman zaman da çeşitli yayınlara özel konularda haberler hazırlıyor. Zaman zaman da kendisine dokunan sosyal ve toplumsal olaylar hakkında da yazıları ve haberleri çeşitli medyalarda yayınlanıyor. 2016 Ekim ayından bu yana Almanya'da Köln'de yaşıyor.