YAZARLAR

Aynı fidanın gülü: SETA raporu ve kadın üniversitesi

SETA raporunun yayınlanmasıyla kadınlara ayrı üniversite talimatının verilişi arasındaki zaman uyumunun tesadüfi olacağını eminim kimse düşünmez. Bu fikrin Japonya seyahatinde alınan fahri doktoradan mülhem olduğuna da kimse inanmaz eminim.

Kadın karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı üzerine kurulduğu anlaşılıyor, hasar tespit raporunun. Yerel seçimlerde AKP’nin aldığı sonuçlar, Erdoğan’ın yenilmez görüntüsünü sarsmıştı. Şimdi liderin imajını kurtarmak için çalışıyor, “başkanın adamları”. SETA için başkanın adamları demek hiç yanlış olmaz. Özellikle de cinsiyetçi bir ifade olduğu için tam yerine oturur.

Gazetecilerin, nafaka hakkı başta olmak üzere kadın haklarına saldırılar karşısındaki duruşu, ataerki cinayetlerine ilişkin paylaşımları, fişlemelerde yer alıyor. Üstelik fişlemekle bile yetinilmeyip sosyal medya hesap isimleri de belirtilerek açık hedef gösterildi gazeteciler, SETA raporunda. Bu raporun, Cumhurbaşkanı ve ekibince yönlendirilerek hazırlanmış olma ihtimalinin yüksekliği de ortada. Hiçbir zaman bağımsız ve tarafsız olmadığı gibi kesinlikle sivil de sayılamayacak kuruluşlardan zira. İbrahim Kalın ve Fahrettin Altun başta olmak üzere SETA ile ilişkili çok isim var, Cumhurbaşkanının yakın çevresi olan ilk halkada.

Seçim sonuçlarının gerçekçi analizi ve stratejik hataların tespiti doğru yapılsa yenilginin faturası önce yakın çevreye çıkarılırdı. Sonra havuz medyası bedel öderdi. Ve belki basın özgürlüğünün bunca daraltılmış olmasının yanlışlığıyla seçim kaybedildiği görülürdü. Sistem hataları, antidemokratik uygulamalar, iktidarın yargıyı tekeline alışı, muhalefetin düşmanlık sayılmasıyla tabandaki oy kayması arasındaki ilişki kurulabilirdi. Bunların hepsi bir ihtimaldi ama zor yoldu. Kolay olan seçildi her zamanki gibi.

31 Mart öncesi çok kullanılıp oy kaybettiren seçim stratejisinin dayandığı beka sorunu, saray çevresinin seçim değerlendirmelerinde etkili yerini korumuş. SETA raporunun bana düşündürdüğü bu. Adeta şifre sözcük gibi “uzantılar” ve muhalif yorumlar hep sorumluluk üstlenmeme alışkanlığıyla ilişkili. Başkanın ve tabi adamlarının stratejik hatalarını örtmek için beka sorunu işaret ediliyor. Öyle bir rapor çıkarılmış ki uluslararası medya kuruluşlarının ülkedeki uzantıları ve ülke içindeki muhalif medya organlarıyla gazeteciler halkı ifsat etmese sorun kalmayacak. Kendi seçmeniyle, içinden çıktığı kitlenin aklıyla alay eden bir rapor yazılabilmiş. Hicap etmiyorlar bu rapordan çünkü o kitlenin içinden çıktılar, artık birlikte değiller. Onlar artık saray ahalisi havastan zat-ı muhteremler, oldular. Avama dönüp bakmaları, anlamaları bile beklenmez nerede kaldı saygı göstersinler.

Seçim yenilgisinin faturası, AKP tabanındaki kadınlara çıkarılmak istendiği içindir ki kadın üniversitesi talimatı da aynı döneme denk geldi. G-20 zirvesinin gündemdeki önemini azaltmaktan başka bir sebebi de eğitimli kadınları cezalandırmak olmalı bu kadın üniversitesi çıkışının. SETA raporunun yayınlanmasıyla kadınlara ayrı üniversite talimatının verilişi arasındaki zaman uyumunun tesadüfi olacağını eminim kimse düşünmez. Bu fikrin Japonya seyahatinde alınan fahri doktoradan mülhem olduğuna da kimse inanmaz eminim. Yıllardır İlahiyat Fakültelerinde haremlik-selamlık eğitimlerin bilinçli olarak yaygınlaştırıldığı herkesin malumu. Geçmişteki kız lisesi erkek lisesi ayrımlarından Cumhurbaşkanının, defalarca öykünerek söz ettiği de. Zamanlama tesadüf değil taktik.

Kaliteli yükseköğrenimden ve toplum içinde hayatı eşit yaşamaktan alıkonulmak isteniyor kadınlar. Zira sisteme ve tabanda AKP’nin hatalarına ilk başkaldıranlar kadınlardı. Tabanı konsolide etmek için kadın karşıtlarının taleplerine yeşil ışık yakılıyor. Tabanda oy kayması yaratan kadınlar cezalandırılarak, sesleri kısılmak isteniyor. İktidar, demokratikleşerek ülkeyi selamete eriştirip kendisini temize çekmek yerine muhayyel beka sorununa sarılmış halde. Kadın karşıtlığı o kutsal ailenin yani erkek konforunun beka sorununu çözecek akıllarınca. Yabancı düşmanlığı da başkanın… Bir sonraki seçime kadar vaziyeti kurtarmış olacaklar. Tabii bir daha seçim görürsek...


Berrin Sönmez Kimdir?

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu. Aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak akademiye geçti. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na giriş süreci üzerine yüksek lisans tezi yazdı. Halkevi ve kültürel dönüşüm konulu doktora tezini yarıda bırakarak akademiden ayrılıp öğretmenlik yaptı. Daha sonra tekrar akademiye dönerek okutman ve öğretim görevlisi unvanlarıyla lisans ve ön lisans programlarında inkılap tarihi ve kültür tarihi dersleri verdi. 28 Şubat sürecindeki akademik tasfiye ile üniversiteden uzaklaştırıldı. Dönemin keyfi idaresi ve idareye tam bağımlı yargısı, akademik kadroları “rektörün takdir yetkisine” bırakarak tasfiyeleri gerçekleştirdiği ve hak arama yolları yargı kararıyla tıkandığı için açıktan emekli oldu. Sırasıyla Maliye Bakanlığı, Ankara Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ortalama dört-beş yıl demir atarak çalışma hayatını tamamladı. Kadın, çocuk, insan hakları, demokrasi ve barış savunucusu, feminist-aktivist Berrin Sönmez’in çeşitli dergilerde makale ve denemeleri yayınlanmıştır.