YAZARLAR

Yurttan sesler: Milli savunma sanayisine 1 milyar terlikle katkı

Aydın'ın Kuşadası ilçesinde kendilerini taciz ettiğini iddia ettikleri kişiye tepki gösteren kadınların fırlattıkları terlik, 'silah' sayıldı. İki yıl önce yaşanan olayla ilgili taciz soruşturması açılmazken, terlik atan 3 kadına, 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Türkiye'de her iki evden birinde silah var ve yüzde 85'i ruhsatsız iken, terliği resmi olarak silah saymak bir anda milli savunma sanayi potansiyelimizi 100 katına çıkartabilir.

Seçimlerle geçen günlerimizi doludizgin yaşarken hakkını yeterince veremediğimizi düşündüğüm Yurttan Sesler haberleri de hayli birikti. Türkiye’nin Gayriresmi Absürtleşme Tarihi’nin müstesna başyapıtları olduğunu kabul buyurunuz lütfen. Aşağıdaki haberler belki ilk aşamada sinir bozucu gibi görünebilir, ancak renkli bir ülkede yaşadığımızı da bizlere hatırlatıyor. En azından böyle yorumlamak insana daha iyi geliyor. Ne demişti tavan arasına çıkan sinir bozucu Pollyanna: “Babacığım. Oyunumuzu oynayamıyorum artık. Ama sen bile karanlık bir odada uyumanın mutlu bir yanını bulamazdın."

Denizli'de yaşayan H.H. adlı kadın ile 2 kadın arkadaşının birlikte tatil için gittiği Aydın'ın Kuşadası ilçesinde eğlence mekanından çıktıktan sonra kendilerini taciz ettiğini iddia ettikleri kişiye tepki gösterip, fırlattıkları terlik, 'silah' sayıldı. İki yıl önce yaşanan olayla ilgili taciz soruşturması açılmazken, terlik atan 3 kadına, 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Türkiye'de her iki evden birinde silah var ve yüzde 85'i ruhsatsız iken, terliği resmi olarak silah saymak bir anda milli savunma sanayi potansiyelimizi 100 katına çıkartabilir. Güvenlik doktrinlerini fetişleştirmeyi pek seven devletimize de bu yaraşır doğrusu. Her evde 12 tane terlik olsa 1 milyar terliğin yaratacağı küresel gücü kestirebilmek imkansız. Almanya işte bu basit gerçeği gördüğü için belki de bizi kıskanıyordur.

Bursa’da yaklaşık 50 yıldır hizmet veren umumi tuvalet, zarar ettiği gerekçesiyle kapatıldı. Her sektörün dar günler yaşadığı şu günlerde kenef sektörünün de sıkıntılar yaşaması doğal elbette. Muhtemelen insanlar ya evlerine kadar sabrediyorlar ya da erkek iseler duvar köşelerini tercih ediyorlar. Küfrün en çok yakıştığı ozan şüphesiz Neyzen “hal b.k, ati (gelecek) kenef” der. Bursa’da iflas eden kenef vesilesiyle halimizi pek güzel özetleyen büyük ustaya bağlanalım:

Şahid-i şevk u safa etmez teveccüh bizlere,

Yaver-i bahtı ezelde gırtlağından boğmuşuz.

Safha-i mazi mülevves, hal b.k, ati kenef

Mader-i hürriyetin guya g..ünden doğmuşuz.

Adana’da kimsesizler mezarlığının demir kapıları çalındı. Böylece cami musluklarının ya da namaz sırasında ayakkabıların çalınmasından sonra kendi alanında uhrevi bir kreşendo yaşanmış oldu. Geçtiğimiz hafta ayrıca İstanbul Bağcılar'da motosiklet çalmaya çalışan bir kişi, vatandaş tarafından tespit edildi. O anları cep kamerasıyla çeken vatandaş, şüpheli şahsa uyarıda bulundu. Cevap hırsızlığın ne kadar olağan hatta meşru bir meslek haline geldiğini göstermesi açısından mükemmeldi: "Çalıyorum, ne yapacaksın?" Cehennemde odun çalacak olanların hangi topraklara mensup insanlardan oluşacağını muhtemelen biliyoruz artık.

Aydın Kuşadası’nda Dünyada bilinen sayılı “mikro heykeltıraşlardan” Necati Korkmaz, 6 aylık çalışmayla, örümcek kılı kullanarak incir çekirdeğine İhlas suresini yazdı. Fransa'da 2004 yılında "yılın en iyi heykeltıraşı" seçilen Adil Çelik ise, Uzungöl’de talep doğrultusunda kemençe çalarak türkü söyleyen silikondan bir android heykel yaptı. Çağdaş sanatı “Amaannnn bunu ben de yaparım” temel şiarıyla değerlendiren yurdum insanının pek seveceğini umduğum heykeltraşlarına selam olsun!

Ordu'da elektrik direğiyle cinsel ilişkiye girmeye çalışan adam “infial” yarattı. Reklam panosuyla sevişen, damacanayla münasebete girenden sonra kısmette bunu görmek de varmış. Kadınlara, çocuklara, hayvanlara yapacaklarına belki nesnelere yapmalarında beis görünmeyebilir. Ama yine de bu örnekler toplumsal cinsel hayatımızın, okullarda yarım yamalak eğitim verilerek çözülebilecek boyutu çoktan aştığını da gösteriyor. Bundan sonra böyle şeyler yapmayı tasarlayanlara önerilerim adrenali daha da yükseltmek adına şöyle: Sıcak çaydanlık, vantilatör, soba, elektrikli testere…

Denizli’nin Pamukkale ilçesinde yaşayan A.K. ile internet üzerinden tanıştığı Endonezyalı N.M., Google çeviri programı aracılığıyla yaşadıkları aşkı evlilikle taçlandırdılar. Bu haber yaşadığımız dijitalize olmuş süreçleri anlatması ve bildiğimiz bütün kalıpların ne kadar kırıldığını göstermesi açısından son derece anlamlı. Dijital devrim artık ilişki biçimlerimizi, yaşam tarzlarımızı, geleneklerimizi de derinden sarsıyor. Görücü usulünün 21. Yüzyıldaki türevi tam da bu haber işte. Aynı günlerde Bodrum'da yaşayan bir kadın, seyahatten dönen eşinin akıllı saatinde gece 01.00'den sonra artan adım sayısına ve 160'a çıkan nabız verilerine bakarak şüphelendi ve bu veriler sayesinde aldatıldığını tespit etti. Beğensek de beğenmesek de bu tarz haberleri daha sık göreceğiz, sonra da haber değerleri kalmayacak zaten.

İstanbul’da “7. Helal ve Tayyib Ürün ve Hizmet Fuarı” düzenlenecekmiş. Fuarda 15 bin çeşit ürün sergilenecekmiş. “Tayyib” kelimesinin anlamı, cümlede kullanıldığı yerlere göre, iyi, helal, hayırlı, mübarek, temiz, güzel, hoş, verimli, iyi davranış, haram olma şüphesi bulunmayan, izin verilen, güzel cemaller olarak tarif ediliyor. Bu açıdan muhtemelen malum nedenlerle “Tayyib” kelimesini kullanmak için düzenlenmiş izlenimi veren fuarın adı aslında “Helal ve Helal Ürün ve Hizmet Fuarı” oluyor ama ne gam, “helal” olsun size…

Yalova’da eşiyle birlikte bulduğu çanta nedeniyle hayatı kararan, Hollanda'dan gelip Türkiye’ye yerleşen, Türk vatandaşı ve Müslüman olup 'Can' ismini alan Avrupa eski Halter Şampiyonu Can Van Der Meer'in ifade verdi. Sahibinin, çantadaki 2 bin liranın kayıp olduğunu belirtip şikayetçi olduğu Can, 'Açık alandan hırsızlık' suçlamasıyla hakkında açılan davada hakim karşısına çıktı. Yaaa Can Efendi, belki bizler Hollanda’ya gitmek için “can” atan beyaz yakalılar olabiliriz ama ilkokulda pişmanlıkla ilgili de çok sayıda atasözü gördük, senle buradan paylaşmak isterim, belki bundan sonra gideceğin yerler konusunda ders olur. “Deliye taş atma, başını yarar”…”Son pişmanlık fayda etmez”… “Acele bir ağaçtır, meyvesi pişmanlık”.

Bolu'daki Seben Gölü'nün içinde kalan ve kıyıya yaklaşık 100 metre uzaklıkta bulunan cami ibadete açıldı. Şayet İstanbul’un dağ başına 60 bin kişilik Çamlıca Cami yapılmışsa, göl ortasına kimsenin gelmeyeceği bir cami yapılmasına da şaşırmamamız gerekir aslında. Yeni cami prodüksiyonları için yer önerilerim sırasıyla şöyle: Kaçkar ve Ağrı Dağı zirveleri, kurumuş Tuz Gölü’nün ortası, Şile’de çöl filmlerinin çekildiği kumsallar…

Van Arı Yetiştiricileri Birliği öncülüğünde Bahçesaraylı arıcıların, küresel ısınma nedeniyle elde ettikleri verimin azaldığını ileri sürerek ağaçlandırma çalışmaları yaptıklarını ya da bilimsel toplantı düzenlediklerini düşünebilirsiniz. Öyle ya küresel ısınma gibi iddialı bir bilimsel gerçeğin ardından “bal duası”na çıkmalarını bekleyecek haliniz yok herhalde. Birlik Başkanı, “Özellikle İmam eşliğinde üreticilerimizle bal duası ederek yüksek bir yere çıkıp bu işin doğasına uygun bir şekilde duada bulunduk.” diyerek küresel ısınmaya karşı etkin mücadele planlarını da güzel özetlemiş.

Erzurum Valisi Okay Memiş, "Hayvancılıkla uğraşıyor diye kadınlarımız çobanla evlenmiyor. Bu nedenle ismini değiştirip 'sürü yöneticisi' koyduk" dedi. İşsizliğin rekor düzeylere ulaştığı bir ülkede çoban olmayı makbul saymamak büyük bir aymazlıktır. Öte yandan “sürü yöneticisi” adına kanıp çobanla evlenmek de aynı derecede aymazlık olsa gerek.


Azmi Karaveli Kimdir?

İletişim uzmanı. Galatasaray Lisesi’nin ardından Marmara Fransızca Kamu Yönetimi’ni bitirdi, aynı üniversitede Sinema-TV yüksek lisansı yaptı. 1993 yılında Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başladı. Televizyon programcılığının yanı sıra, özel sektörde ve iletişim ajanslarında çalıştı. Kadir Has Üniversitesi’nde iletişim dersleri verdi. Hayat Bilgisi Okulu’nun kurucuları arasında yer aldı. zete.com’da yazılar yazdı. Cumhuriyet Pazar Eki’nde Yurttan Sesler bölümünü hazırladı, zaman zaman kültür sanat sayfasında yazılar kaleme aldı. 2018 yılında gazetede yaşanan gelişmeler üzerine Cumhuriyet’ten ayrıldı. Halen kurucusu olduğu ajansta iletişim danışmanlığı yaparken, bazı STK ve siyasetçilere gönüllü destek veriyor. Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nde doktora tezini bitirmeye çalışıyor.