YAZARLAR

Barselona belediye seçimleri yeniden mi yapılacak?

Ortaya karışık kısaca anlatmaya çalıştım Barselona seçim halini. Ne kadar demokrasi o kadar çetrefilli işler! Halbuki tek adam öyle mi canım, seçim olsa bile hemen seçimi iptal ettir olsun bitsin.

İspanyol YSK’sı ya da belki Katalan YSK’sı, yani herkesin artık bildiği gibi Yüksek Seçim Kurulu bu seçimi yeniliyor mu? Bakın sadece bizde olmuyormuş, İspanya’da, işte seçim dili olarak, dil sürçse de Katalonya’da aynısı oluyormuş demeyin, hiç aynısı değil. Herhangi bir seviyedeki bir Seçim Kurulu kararı değil ama böyle bir olasılık var.

-Ve seçim görevlileri, devletten maaş almıyorlar diye, oyları yanlış sayarlar paranoyası değil bu ki tersi garip aslında ama her neyse. Devletin yerine kamu koyarsanız oy sayanlar sanki daha akraba gibi geliyor ama açıkçası devletin maaşlı elemanları, oyları yanlış saymasa da -belki de neden öyle saymadıklarından olacak- iptal edilmiş bir seçim değil.-

-Şunu hatırlatmak istedim: İstanbul’da “kazanmışlığı” iptal edilmiş De jure-Yasal Başkan bile bunu unuttu gibi. Varsa yeni seçim yoksa yeni seçim. Oldukça komik bu çünkü YSK aynı seçim kurullarıyla seçimlere gitme kararı aldığında, yeniden iptal edebilme hakkına -kesinlikle tutarlı- bir şekilde kavuşmuş oluyor.-

Neyse Barselona’ya döneyim ben. İspanya’nın ikinci büyük kentinde, daha doğrusu, Katalonya’nın başkentinde yapılan belediye seçimleri oldukça karmaşık bir sonuçla neticelendi.

Hemen belirtmeliyim ki Barselona’da belediye başkanını halk doğrudan seçmiyor. Halk delegeleri seçiyor, delegeler belediye başkanını seçiyorlar.

-Hemen şaşırtıcı gelmesin, bizi her zaman yakından ilgilendiren, bütün dünyayı yakından ilgilendiren ABD Başkanı için de benzer bir şey söz konusu. Halk tarafından seçilen temsilciler başkanı seçiyorlar yani. -

Barselona’ya dönersek; başkanlık seçiminde en yüksek oyu, ‘İzquerdo Repecluano-Cumhuriyetçi Solcular’ın adayı Ernest Maragall aldı. Ernest Maragall’ın etrafında ortaya çıkan koalisyon solcu olmasına solcu ama daha çok Katalan bağımsızlığı etrafında bir araya gelen birliktelik diyebiliriz. Eğer sıralarsak, ilk öne aldıkları şey Katalonya’nın bağımsızlığı ama solculukları da kuşkusuz. İşte bu seçimde tam koalisyon adıyla ERC+BCN-NOVA-AM Yüzde 21.35 oy alarak 10 delege ile meclise girdi ve başkan adayı Ernest Maragall 5 bin oy farkla da olsa belediye başkanı seçildi denilebilir. Maragall’ın aynı zamanda Barselona’nın olimpiyat zamanı ‘efsane’ belediye başkanı olduğunu belirteyim.

-'Efsanevi’yi tırnak içine aldığıma dikkat çekerek, bir kent bakışı anlamında.-

Son belediye başkanı Ada Colau’nun aday gösterildiği Barselona Komünü ise yüzde 21.71 oy aldı ki bu da Barselona Meclisi'ne yine aynı sayıda 10 delege sokması demek. Ekolojist, feminist ve adil bir yerel yönetim programı ileri süren bir kadın belediye başkanı Ada Colau zaten borçlular hareketinden gelen birisi. Yine bir sol platform olarak bu birlikteliğin tam adı BARCELONA EN COMÚ-Barcelona.

Seçimde üçüncü yüksek oranda oy alan parti de ‘solcu’ -darısı başımıza- İspanya’nın kurumsal sol partisi Sosyalist Parti’nin Barselona başkan adayı Valls de yüzde 18.40 oranında oy aldı ki tam adıyla PSC-CP böylece sekiz delege ya da vekil çıkardı. Valls de ilginç bir aday. Daha önce başbakanlık yaptı. Biz böyle bir şeyi biliyoruz neresi ilginç derseniz, öyle değil çünkü başka bir ülkenin, Fransa’nın başbakanıydı Valls!

Her başbakan aynı olmuyor işte.

Barselona’da iyi kötü, ne kadar solcu varmış derseniz aslında daha bitmedi. Katalonya’nın en radikal sol partisi CUP da geçen seçimde üç delegeye, vekile sahipti ama bu sefer Meclis’e giremedi.

Sağ partilerin durumu ise şu; PP, yani Halk Partisi sandalye kaybederek beşte kaldı. Yeni merkez sağ parti Ciudianus ise Meclis’e beş vekil ile girdi. Çok şükür ki yeni faşist partinin Barselona’da aldığı oy sayısı sadece 8 binlerde. Bir başka ilginç bir şey de PP’nin sadece iki oyla bir vekillik kaybetmiş olması.

Şimdi neden yeniden seçim olabilir ona gelelim ama karışık bir şeye benziyor bu demokrasi denen şey, bir sürü teferruat hele söz konusu “beka” olunca…

Belediye başkanı bu delegelerin salt çoğunluğunu almalı ama bu durumda Ada Calou ile Ernest Maragall aynı sayıda vekile sahip. Bu arada bağımsızlıkçı sağcı Katalanların da beş vekili var ve çok muhtemel Ernest Maragall’ı destekleyeceklerdir. Fakat PCS-Catalanya yani Valls’in partisi zaten Fransız Sosyalist Partisi’nden de geldiği için hem de bir kısmı İspanya'da koalisyon yaptıkları Podemos’la bir ilişkileri olduğundan, Ada Calou’yu destekleyecek yine muhtemelen tabii ki ve Ciudanus da yani merkez sağ İspanyol partisi, bağımsızlıkçılara karşı Ada Calou’yu destekleyeceklerini açıkladıklarından ortalık tam karıştı. Bu durumda 41 vekil neredeyse yarı yarıya oluyor. İşte bu nedenle, buradan çözüm çıkmazsa seçimin yenilenmesi söz konusu.

İstanbul ve Barselona; birinde yenilenecek diğeri de yenilenebilir seçim var ama fıkra kadar benzerlikleri birbirine. Halatla birisini çekiyorsunuz ama kuyudan mı damdan mı, bu karışıyor.

Bu arada Barselona politikasının Katalonya bağımsızlığı karşısındaki durumuna kısaca değinelim çünkü denklemin en belirleyici durumu bu. Söylediğim gibi Cumhuriyetçi Solcular zaten bağımsızlıkçı ve ek olarak bağımsızlıkçı Katalan sağı da var. Ada Calau ve Barcelona Komünü’nün çoğunluğu bağımsızlık referandumu yapılmasını demokratik bir tavır olarak benimsediler ve desteklediler ama bağımsızlığa ‘gücümüz bölünecek’ diye karşı çıkıyorlar. -Çok kaba çizgilerle anlatma çalışıyorum.- CUP, yani Katalan radikal sol parti ise bağımsızlık ilanından hemen sonra İspanya ile bütün ilişkileri kesmeyi önerdiğinden Cumhuriyetçi Sol ile birlikte değil. Oy kaybının önemli bir kısmı da bu nedenle. PCS ise ki sosyalist parti diyebiliriz şu anda İspanya’da çoğunluk olan, Katalonya’nın bağımsızlık referandumuna zaten karşıydı. Ayrıca İspanyol sağcı partilerin tavrını söylemem gerekmez herhalde.

Ortaya karışık kısaca anlatmaya çalıştım Barselona seçim halini. Ne kadar demokrasi o kadar çetrefilli işler! Halbuki tek adam öyle mi canım, seçim olsa bile hemen seçimi iptal ettir olsun bitsin. Hızlı ve kolay işleyen bir şey diktatörlük. Ne kadar demokrasi o kadar karışıklık. Yanlış anlamayın İspanya’dan…

Franco döneminden söz ediyorum...


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...