YAZARLAR

Süper Lig'de forma bulamayanların takımı

Fransa'ya kaleyi bulan şut atma şansı vermeden karşı alınan galibiyetin ardından havalar güzelken İzlanda deplasmanında oynanacak maçtan da bu takımın 3 puan alabileceğine inanıyorum.

Şenol Güneş, A Milli Takımı Beşiktaş ile birlikte yönetmeye başladığı andan itibaren, herkes gibi benim de yetenek fışkıran genç oyuncularla kurulacak bir takıma sahip olma konusunda umudum oldukça yükseldi. Yapılan 2 hazırlık, 2 grup maçı sonrasında bu ışığı alabildik. Gruba 6 puanla başlamak, hazırlık maçlarında da daha önce forma giymemiş, Umut Meraş ve Nazım Sangare'yi sahada iyi görmek oyuncu havuzunu genişletme açısından atılan önemli bir adım, Güneş içinse rahatlamaydı. Fransa ve İzlanda maçları öncesi yapılan hazırlık maçları ileride oluşturulacak ilk 11'e güven aşılamak, izleyene ve destekleyene güven veren bir ilk 11 oluşturmak ve yedek kulübesinde oturanlara bakınca güvenmek açısından çok önemliydi. Bu güvenle birlikte Dorukhan Toköz, Merih Demiral gibi oyuncuları rahatça saha sürdü Şenol Güneş. İlk 20 dakikada da Hasan Ali daha güvenliydi Mbappe karşısında. Zeki Çelik, kendi liginde sıklıkla karşılaştığı oyuncuların önünde daha güvenliydi.

İşte tam da bu güvenle sahaya sürülen takım, Juventus'lu Merih'in, Roma'lı Cengiz'in yaptığı ortayı Fortuna Düsseldorf'lu Kaan'a göndererek ilk asistini yaptı. İlk yarıda Fransa'nın dişe dokunur bir atağının olmamasını sadece Fransa'nın bekleyen bir oyunu benimsemesi değil İrfan Can'ın Pogba'ya yakın markajı da sağladı. Bu sezon Süper Lig'deki en iyi ikililerinden İrfan Can ve Mahmut oyun birlikteliklerini milli takıma taşıyınca Güneş'in prensi Dorukhan'ın onlara eklenmesiyle diri ve ayakta duran bir orta sahaya sahip olmak takıma bu açıdan avantaj sağladı. Golde Kenan Karaman'ın, Burak Yılmaz'ın baskısı, Dorukhan'ın sûkun dolu pasına aynı seviyede bir özgüvenle cevap veren Cengiz'in skoru 2'ye getirdiği an ileride bu takımın en önemli özelliği olabilir. Kenan belki çok iyi bir bitirici değil ama iyi bir yırtıcı olarak kullanılabilir.

Fransa'nın Dünya Kupası'nda 0-0 berabere kaldığı Danimarka maçı vardı. Kupada gol atılmayan tek maç olarak tarihe geçmişti. Deschamps Dünya Kupası'nı kazanmak isteyenler beni dinlesin ve sürekli golü ve hücumu düşünmeyi bıraksın diyerek takımını maçlara hazırlamıştı. İtalyan hamuruyla yoğrulan futbol mentalitesiyle zafere ulaşmıştı. Fakat bugün yine benzer bir kadroyla sahaya çıkan Fransa, belki de ilk defa birbiriyle ilk 11'de sahaya çıkan bir takıma karşı yenildi ve bir tane bile kaleyi bulan şut atamadı. Tabii ki bir yandan da Fransa takımının geçen yazdan bu yana çok az tatil yaptığından dolayı mental açıdan yorgun göründüğünü söyleyebilirim. Bu durum takımın bu muhteşem galibiyetini değersizleştirmez. Rakibinden daha da az pas yapıp daha verimli oynayabildiğimizi görmüş olduk.

Türkiye'nin bir sonraki rakibi İzlanda. 90 dakikasını izlediğim maçta, İzlanda Arnavutluk karşısında 1-0 kazanabildi ve oldukça da zorlandılar. Havalar güzelken İzlanda deplasmanında oynanacak maçtan da bu takımın 3 puan alabileceğine inanıyorum. Gerçekleşmesi halinde, 12 puanla grubun zirvesine daha 2019'da yerleşerek gözleri rahatça EURO 2020'ye çevirebiliriz. Takımın yaş ortalamasının düşmesi de gözle görülen gelecek adına atılmış en önemli adım.

Süper Lig'de forma bulamayan ya da forma bulmakta zorlanan oyunculardan oluşması da gecenin en sevindirici yanıydı. Umarım milli takım oyuncuları tez zamanda Süper Lig'de yer bulamayan oyunculardan kurulur da daha çok Fransa galibiyeti görebiliriz.


Volkan Ağır Kimdir?

1987 İstanbul doğumlu. 2006 yılından bu yana blog yazıyor. 2008 yılında Cumhuriyet gazetesi Spor Servisi'nde muhabirliğe başladı. O günden bu yana yoğunlukla spor muhabirliği yapıyor. Serbest muhabir olarak 2014 yılında Dünya Kupası'nı Brezilya'da, 2015 yılında Copa America'yı Şili'de takip etti. 2011 yılından bu yana Açık Radyo'da her pazartesi günü 19.30'da Efektifpas isimli spor programını sunuyor. Gazete Duvar'da haftalık, zaman zaman da çeşitli yayınlara özel konularda haberler hazırlıyor. Zaman zaman da kendisine dokunan sosyal ve toplumsal olaylar hakkında da yazıları ve haberleri çeşitli medyalarda yayınlanıyor. 2016 Ekim ayından bu yana Almanya'da Köln'de yaşıyor.