YAZARLAR

Çernobil’i izleyin, Akkuyu’yu görün!

Valery Legasov, Çernobil kazasından tam iki yıl sonra intihar ediyor. Çernobil dizisinin finalinde ses kayıtlarından alıntılandığını tahmin ettiğimiz şu sözlerini duyuyorsunuz “Şimdi sadece soruyorum: Yalanların Bedeli nedir?” Çernobil’de söylenen, öncesinde söylenen o yalanları, tarihini bilmek için diziyi izleyin. O zaman arkada bir Akkuyu göreceksiniz.

Beş bölümlük Çernobil dizisi beş haftada bitti. Bitti ama öyle bir etki yarattı ki neredeyse sekiz sezonluk bir Game of Thrones efsanesine selam çaktı. Hem de belgesel kıvamında bir mini dizi formatı ile. Ayrıca Hangover serisinden bildiğimiz yönetmen Craig Mazin’in komedi filmlerinden gelip trajik bir kazayı bu kadar güçlü dillendirmesi ayrı bir başarı.

İzlemeyenler için diziye dair spoiler vermek istemiyorum. 1986’de Ukrayna’nın Pripyat şehrinde bulunan Çernobil nükleer santralinin dört numaralı reaktöründeki patlamayı ve onun gezegene yayılan radyasyonunu hepimiz hatırlıyoruz. Ama dizinin böylesi bir olayı oldukça tutarlı bir şekilde anlatması ve güçlü bir şekilde konuyu ortaya koyması bizlere çok ciddi bir fırsat sunuyor. Açıkçası Sinop ve Mersin Belediye başkanı olsam dizinin toplu gösterimlerini düzenlerim. Çünkü Çernobil dizisini izlediğinizde 1986’nın ötesinde Soma maden kazasını, Çorlu tren kazasını, Akkuyu inşaatındaki çatlağın anlamını, Sinop’taki olası sonuçları çok eksiksiz görüyorsunuz.

Gerçekten Çernobil mini dizisi eksiksiz bir şekilde bugün Akkuyu’yu, ülkedeki politikaların sonuçlarını  anlatıyor.

DİZİYE DAİR KISA NOTLAR 

Diziyi mutlaka izleyeceğinizi düşünerek zevkinizi kaçırmayacağım. Ama diziyi neden izlemeniz gerektiğini göstermek için birkaç bilgi vermeden de geçemeyeceğim.

Çernobil başlangıçta 6 reaktörden oluşması planlanan ama kaza nedeniyle son ikisi yapılmayınca 4 reaktörü olan bir santral. İlk reaktör devreye alındığında SSCB’nin üçüncü nükleer santrali oluyor. İlk reaktörü 1977’de işletmeye alınıyor. 1978’de ikinci, 1981’de üçüncü ve 1983 sonunda ise dördüncü reaktör işletmeye alınıyor. Yani dördüncü reaktör patladığında daha üç yaşında bile değil.

Bir başka önemli nokta ise Çernobil’deki reaktör tipi. Çernobil ilk RBMK tipi santral. Askeri ihtiyaçların sivile uygulandığı ucuz bir model. Güvenli olduğu söyleniyor ama bütün kazaları saklanmış. Mesela 1977’de işletmeye alının ilk reaktör 1982’de kısmı çekirdek erimesi yaşıyor. 1985’e kadar bu durum saklanıyor. Yani RBMK tipi reaktörlerin aslında sicili bozuk.

PATLAYAN REAKTÖRÜN DE SİCİLİ BOZUK 

20 Aralık 1983’te dört numaralı reaktörün kabul testlerine başlanıyor ama tamamlanmadan kabul belgeleri imzalanıyor. Öyle ki acil durumlar için yedek elektrik sistemi test bile edilmiyor. Tabi benzer şekilde dördüncü reaktörlerin güvenlik testleri zaten hiç başarılı olmuyor. 1984 ve 1985’te yapılan güvenlik testlerinden geçemiyor. (Hatırlayın, filmde test prosedürünün bir kısmı çizili). Yani mühendislik süreçlerini tamamlamamış, güvenlik açısından hiç açılmaması bile gereken koca bir nükleer reaktör çalıştırılıyor.

Bu arka planı verdikten sonra diziyi özetleyelim, işletmeye alma şartlarını bile sağlamadan çalıştırılan bir nükleer tesis güvenlik testlerini bir kez bile başaramazken yeni bir güvenlik testinde patlıyor. Daha kötüsü bu patlama güvenlik testini durdurmak için basılan acil durum butonuna basınca gerçekleşiyor, işler artık geri dönülmez hale geliyor. 3200 MW’lık ısıl güce sahip reaktörün ürettiği güç azaltıldığında hızlanan nükleer çarpışma saniyeler içinde üretilen enerjiyi 33 bin MW’a çıkartıyor. Yani uyulmayan prosedür ve tasarım hataları yüzünden bir kaç saniye termal bir patlama yaşanıyor. Sonrasında ise her saatte Hiroşima’ya atılan bombanın iki katı kadar radyasyon yayıyor. Veriler bu kadar dramatik.

Jared Harris (solda) dizide Valery Legasov'u (sağda) canlandırıyor.

Çernobil dizisi ilk bölümde kazanın örtbas edilme çabasını, sonraki bölümde kazayı büyütmemek için ortaya konan çabaları, son bölümde ise görevlilerin yargılanmasını anlatıyor. Bunu anlatırken rejimin nasıl insan yaşamını yok saydığını, bilim insanlarının özverili çalışmasını da ortaya koyuyor. Ayrıca gerçekte yaşamış olan bilim insanı ve kaza sonrası soruşturma ve müdahalede yer alan Valery Legasov ve  bütün bu süreci yöneten Boris Shcherbina’nın penceresinden anlatıyor. Tabi bu ikiliye Ulana Khomyuk da eşlik ediyor. Ulana Khomyuk aslında Çernobil kazası sonrası destek veren bütün bilim insanlarını temsil eden kişi. Dizinin sonunda bu bilgi paylaşılıyor.

Tabi dizi sorunu insanların sorumsuzluğuna bağlamak isteyenler için veri verirken diğer yandan sorunu bir sistem sorunu olarak görmek isteyenler için de veri veriyor.

ÇERNOBİL'İN DEVAMI AKKUYU MU? 

Diziye dair daha fazla bir şey anlatmayacağım. Ama tek söyleyebileceğim şey böylesi bir kurgu ile tarihi bir olayı çok başarılı belgelemiş olması. Dizideki pek çok ayrıntı oldukça tutarlı. Kurgusu ve temposu da çok başarılı.

Yönetmen filmin ikinci sezonunun çekilmeyeceği altını çizerek ifade etti. Ama siz izlerken ikinci sezonun Akkuyu’da yaşanma ihtimalini kendinize soracaksınız.

Çünkü bizde kabul testleri tamamlanmadan işletmeye alınan o kadar çok proje var ki “neden Akkuyu’da da yaşanmasın?” diyeceksiniz.

Çünkü biz de örneğin 40 aylık bir projeyi temel atma töreninde pazarlık yaparak 36 ay gibi süreye çekme cüreti gösteren politikacılar var.

Çernobil’de kurtarma prosedürü yokken Soma’da da durum aynı iken “neden Akkuyu’da bir kurtarma prosedürü olsun?” diye soracaksınız.

Hadi kurtarma prosedürünü geçtik, Çernobil’de kazaya müdahale eden parti ile Soma’da kazaya madenci şirketini kollamak için giden iktidar partisi arasında ne fark var?  Tabi bu örneği verirken Boris Shcherbina’nın olabilecek en iyi örnek olduğunun hakkını vereyim. Soma’daki bizim enerji bakanı ile karşılaştırılamaz.

Dahası bizde de güvenlik şartları sağlanmadığı halde çalışmaya izin veren çok kurum var.

Ve hatta bizde Çernobil’de testleri yapmadan işetmeye alan, güvenlik testlerini geçemeden işe devam eden şirketin yaptığı Akkuyu’da daha temeli dökme aşamasında iki defa çatlatan projeyi hala ıskartaya çıkartmayan kurumlar ve onların başında siyasetçiler var. Diziyi izleyin ve bu cümleyi “çekirdek erimesi” meselesi ile tekrar bir düşünün!

YALANLARIN BEDELİ NEDİR? 

Son bir bilgi ile konuyu tam bağlayalım. Çernobil’in tasarımı dönemin SSCB Atom Enerjisi ve Endüstri Bakanlığı’na ait. O bakanlık SSCB yıkılınca 1992’de Rusya Federasyonu Atom Enerjisi Bakanlığı oluyor. 2007’de ise Rosatom Devlet Nükleer Enerji Kurumu adını alıyor. Yani Çernobil atom enerjisi bakanlığının tasarımı, reaktörü ise Akkuyu’da o bakanlığın devamı olan kurumun tasarımı. Özünde aynı kurumlar. Özünde Rosatom ekolünün kaza listesi kabarık, Çernonbil-1’deki kısmi erimeyi saklayabilmiş ve Çernobil-4’teki güvenlik testlerini önemsemeyen kurumun devamı.

Atom santrallerinde bir dizi kaza oldu. Bunlar yıllarca saklandı. Hâlâ saklananlar vardır. Çernobil 4’teki kazayı da önce SSCB duyurmadı, radyoaktif kirliliği tespit eden kurumlar sayesinde dünya haberdar oldu. Şimdi Rosatom gibi sicili belli bir şirket Soma gibi, Çorlu Tren kazası gibi sicili belli bir iktidar ile nükleer santral işine giriyor ve daha inşaat aşamasında döktüğü temel betonu iki defa çatlıyor. Geçtik bunları, ortada Çernobil kazasını halkından saklayan SSCB gibi o gün halkından saklayan, TV karşısında çay içip çayın radyasyonsuz olduğunu reklamı yapan politikacılar burada hâlâ var.

Valery Legasov, Çernobil kazasından tam iki yıl sonra intihar ediyor. Filmin finalinde ses kayıtlarından alıntılandığını tahmin ettiğimiz şu sözlerini duyuyorsunuz “Şimdi sadece soruyorum: Yalanların Bedeli nedir?” Çernobil’de söylenen, öncesinde söylenen o yalanları, tarihini bilmek için diziyi izleyin. O zaman arkada bir Akkuyu göreceksiniz.


Önder Algedik Kimdir?

Proje yöneticisi, enerji ve iklim uzmanı. Çeşitli sektörlerde proje yöneticiliği yaptıktan sonra son yıllarda iklim değişikliği ve enerji alanında uzman olarak çalışmaktadır. İklim, Enerji, Çevre Sorunları Araştırma Derneği başkanı olup 350ankara.org iklim aktivist grubunun kurucularındandır. Raporlarına ve arşivine http://www.onderalgedik.com/ adresinden ulaşılabilir.