YAZARLAR

AK-Projecilik battı mı?

Muhalefet AK-Projecilik yapmaya devam ederse bu, AKP’ye yarar, AK-Projecilik batmaz. Ama Karayalçın gibi halk ile proje yönetimi yaparsanız iktidara değil halka yarar. Mesele bu kadar basit ve politiktir aslında.

"Projecilik" ve "projeler" kavramlarını ağzından düşürmeyen AK Parti şimdilerde bunları hiç anmıyor. Gündemlerinde iki şey var: Biri meşru ve legal bir seçimi neden iptal ettirildiğini 'makul' bir şekilde anlatmak. Diğeri ise İmamoğlu'nu zayıflatmak için 'FETÖ-vari' bir tarzı hatırlatan çalışmalar. Garip değil mi?

Ama zaten nasıl proje konuşabilirler ki?

Çamlıca Tepesi'ne mega-dinî proje yaptılar. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu projeyi eleştirince konuşulacak bir şey kalmadı.

İstanbul Havalimanı mega projesine hiç girmiyorum bile. O zaten batık bir mega proje. Her gün bir skandal, her gün bir rezalet.

Hepsini geçtim, Yassıada’ya, yani 700x185 metre ebadında bir adaya 500 milyon TL’lik beton gömülen o projeye ne diyeceğiz? Hiçbir şey demeye gerek yok. Oğuz Haksever tek lafı ile projeyi batırdı, bizlere bile konuşacak bir şey bırakmadılar.

Bu süreçte AKP’nin projeciliği bir darbe daha aldı.

AK-PROJECİLİK ANKARA’DA SALLANDI!

31 Mart seçimlerinde de AK-Projecilik bir darbe almıştı. Belki gözünüzden kaçtı ama Mansur Yavaş projelerini açıkladığında bir parantez açıp projenin tanımını ortaya koydu. O tanım aslında projenin değil, tasarımın tanımıydı. Olsun, bu sayede AK-projecilik rekabetine girmedi ve politika tartışması yapmanın yolunu açtı. İşte bu bile rakibi Özhaseki’nin dengesini bozdu. Özhaseki Mansur Yavaş’ın o kadar projesi olmasına rağmen projesinin olmadığını söyledi. Hatta şu ifadesindeki isyanı dinleyin. AK-projecilik ekseni dışına çıkınca söylemleri ne hâle geliyor, çok güzel gösteriyor:

“Şu ana kadar rakip bir kişi çıktı, onun da bir tek projesini görmedim. Böyle bir seçim mi olur? Hiçbir proje konuşmuyoruz. Ankara’ya neler yapılacağı hususunda bir tartışma açılmadı.” (1) 

AK-PROJECİLİK YAPAN MUHALEFET

AKP’nin en temel özelliği toplumda oluşmuş kabullerden, normlardan hareket etmesi ve bunu kendi ihtiyaçlarına göre şekillendirmesi. Tıpkı muhalefet gibi. Aslında siyaset böylesi normları kullanma sanatıdır. Devrimcilik ise o normları değiştirmektedir. Mesela bugün ücretsiz toplu taşıma konuşuluyorsa, Halk Ekmek gibi bir gerçeklik varsa o 70’lerin devrimci belediyecilerinin başarısıdır.

Bugün sorun şu ki muhalefetin sorunu AK-Projeciliği norm kabul etmesidir. Örneğin HDP’li bir belediye kadınları keşif ve şartname aşamasına katmadan “proje yapar”. Ya da CHP’li bir belediye “Geleceğe Taşıyacak Projeler” diyerek tipik bir AK-Projecilik yapar.

Hiçbiri partilerin politika yaptığını ve projenin bunun bir parçası olduğu ve proje meselesine yaklaşımının politikayı belirlediğini bilmez. O yüzden bugün yeni belediyelerin çoğu çatır çatır AK-Projecilik yapıyor.

PROJE NEDİR?

En basit ve temel tanım olarak proje, belli bir takvim içinde bitirilmesi gereken özgün iştir. Özgünlüğü ise projenin kapsamında saklıdır. Kapsamı ise projenin keşif aşamasında ihtiyaçların tespitinde saklıdır. O ihtiyaçları çözecek “işi” belli bir “süre” ve “maliyet” ile bitirmeniz gerekir. Proje eğer bir üçgen ise kapsamı, süresi ve maliyetinin oluşturduğu ilişkiler arasındaki alan onun kalitesini belirler. Erdoğan’ın açılışta proje süresini pazarlık yapması aslında işin kalitesizliğinin göstergesidir, işin maliyetinin şişirildiğinin göstergesidir.

Proje yönetiminin ilk faaliyeti “keşif yönetimi” aslında AK-projeciliğin ayrıldığı noktadır. Proje keşfinde ihtiyaçları belirleyen müteahhit ve ondan payını alan siyasetçidir. Ama halkçı bir projede ise projenin keşfi dâhil her aşaması halk ile yapılır. İhtiyaç tanımı halk ile beraber oluşturulur.

Aslında sadece bu teknik tanım bile bugün projecilik yapan her belediye başkanının aslında “halka rağmen rant için proje” yaptığını ortaya koyar. Eğer bugün halkı içeren proje yapan bir tane belediye olsa AK-projecilik böyle hoyrat olamazdı.

Bir anlamda İstanbul Havalimanı projesine, Yassıada işine halkı katmayan her AK-projeci belediye ortaktır, o fikrin oluşmasında mutlaka katkısı vardır.

HALKÇI PROJECİLİK

Erdoğan ne zaman sıkışsa 89 belediyeciliğine saldırır. Hiç sevmez. 1989 belediyeciliğinin isimlerinden Murat Karayalçın proje konusunda şu söylemi halkçı projenin ne olduğunu, halk ile proje yönetim yaklaşımının nasıl bir şey olduğunu çok net ortaya koyar:

“Tek tip proje uygulanamaz. Yaratılacak değerden herkesin pay alması gerekir. Bu iş piyasaya bırakılmamalıdır. Halk ve kanun birlikte karar almalı. Ankara’da projeleri karar kurulunda oluşturduk ve hazırlanan bütün kararlara bu kurul karar verdi, ben onayladım. Proje ile ilgili kararları biz değil, halk vermiş oldu.”

Ne kadar basit değil mi? Bir ihtiyacın inşaat kısmını proje olarak alıp diğer kısmını yapmayan AK-Projecilik ile farkı çok net değil mi?

Proje yönetimi profesyonel bir iştir. Ama aynı zamanda politik bir iştir de. Bugün iktidar-muhalefet AK-projecilik yapıyor. Halk ile proje yönetimini ise bilmiyorlar, pek çoğu bunu bilemeyecek de. Nitekim Yavaş’ın basit bir proje tanımı iktidarın Ankara’da söylemini bozdu ama kimse anlamadı. Benzer şekilde iktidarın İstanbul’daki batık projelerini konuşamaması iktidarı sıkıştırıyor. Bu yüzden İmamoğlu’na böyle saldırıyor, İmamoğlu’nun politikalarını kopyalıyor. Bunlar olurken diğer belediyeler halk ile proje değil, AK-Projecilik yapmaya devam etmemeli.

Muhalefet AK-Projecilik yapmaya devam ederse bu, AKP’ye yarar, AK-Projecilik batmaz. Ama Karayalçın gibi halk ile proje yönetimi yaparsanız iktidara değil halka yarar. Mesele bu kadar basit ve politiktir aslında.

(1)  18 Şubat tarihli hatta Sabah gazetesi kaynaklı bu haberi hatırlayalım


Önder Algedik Kimdir?

Proje yöneticisi, enerji ve iklim uzmanı. Çeşitli sektörlerde proje yöneticiliği yaptıktan sonra son yıllarda iklim değişikliği ve enerji alanında uzman olarak çalışmaktadır. İklim, Enerji, Çevre Sorunları Araştırma Derneği başkanı olup 350ankara.org iklim aktivist grubunun kurucularındandır. Raporlarına ve arşivine http://www.onderalgedik.com/ adresinden ulaşılabilir.