YAZARLAR

Avrupa Parlamentosu’nun yeni resmi ve Türkiye

AP’de Türkiye’nin diplomatik ve siyasi olarak yakınlık içinde olduğu ya da destek bulabileceği bir siyasi grup şu an mevcut değil. Buysa halihazırda tıkanma noktasına gelen ilişkilerin daha da çetrefilli bir hal alması demek.

Avrupa Birliği’nin (AB) 28 üyesinde 26 Mayıs’ta Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri gerçekleştirildi. Üye ülkeler 2019-2024 dönemi için nüfusları uyarınca belirlenen sayıda parlamenteri seçmek için sandık başındaydı. Resmi sonuçlara göre seçimlere katılım yüzde 51 olarak gerçekleşti. Katılımın 1994’ten bu yana ilk defa yüzde 50’nin üzerine çıkması AB açısından önemli bir gelişme. Seçim sonuçları dikkate alındığında aşırı sağ ve Yeşillerin yükselişi dikkat çekici. Benzer biçimde hem sol hem de sağın merkezinde yer alan partileri tercih edenlerin sayısındaki düşüş seçimin diğer önemli özelliği.

Avrupa Birliği içinde AP, halkların oylarıyla seçimin yapıldığı tek organ. Yani Birliğin politikalarına seçmenler ancak burada doğrudan etkili. AP, Türkiye kamuoyunda Mart 2019’da “Türkiye ile üyelik müzakereleri askıya alınsın” kararıyla akıllarda yer etti. 29 Mayıs’ta (dün) yayınlanan İlerleme Raporu’nda AP’nin bu kararı onandı ve Türkiye ile müzakerelerin askıya alınması ve yeni fasıl açılmaması gerektiği belirtildi. Bu çerçevede AP seçiminin sonuçlarını, üyelerde öne çıkan siyasi eğilimleri ve anlamını, AP’nin bu yeni siyasi resminin AB-Türkiye ilişkilerine etkisini ele almak yerinde olacak.

AB HALKALARININ TEMSİL ORGANI: AVRUPA PARLAMENTOSU

Avrupa Parlamentosu, 1962’den bu yana faaliyet gösteren AB’nin yasama organı. AB’nin yapısı, çalışma şekli ve kurumsal işleyişi anlaşmalarla düzenleniyor. Bu anlamda 1 Aralık 2009’da yürürlüğe giren Lizbon Anlaşması sonuncu anlaşma. Lizbon Anlaşması’na göre AP, tavsiye niteliğinde karar alan, kararlarının hukuki bağlayıcılığı olmayan bir niteliğe sahip. AP’nin en önemli göreviyse AB bütçesi konusunda mutlak söz sahibi olması. Dahası bazı yasal düzenlemelerde mutlak olarak AP’nin onayı aranıyor. Parlamento, yürütme organı Bakanlar Konseyi (The Council of the European Union) ve Avrupa Komisyonu’nu (The European Commission) seçme ve görevden alma yetkisine sahip. Örneğin 1999’da Komisyon AP’den gelen uyarı çerçevesinde toplu olarak istifa etmişti.

Üye ülkelerin partileri ve üyeleri AP’den sandalye kapmayı, burada kendini göstermeyi ulusal seçimlerin provası olarak görüyor. Yani bazı parlamento mensupları burada politika yürütürken yalnızca AB için değil, kendi ülkelerindeki siyasi dengeleri, gelecek hesaplarını ve kamuoyunu gözetiyor.

AP’deki siyasi yapı, bilindik bir parlamentodan farklı. Burada iktidar ya da muhalefet söz konusu değil. Ayrıca ulusal bazda AP için yarışan partilerin burada kendi parti adlarıyla değil, temsil ettikleri siyasi görüş uyarınca gruplara ayrıldığını söylemek lazım.

OY DAĞILIMI VE ÖNE ÇIKANLAR

AP’deki siyasi partiler, sahip oldukları görüşler uyarınca sekiz gruba ayrılıyor. Merkez sağ partilerin üye olduğu Avrupa Halk Partisi (EPP) ve merkez sol partilerin üye olduğu Sosyalistler ve Demokratlar (S&D) bugüne kadar parlamentoda çoğunluğa sahip iki ana gruptu. Son seçimdeyse EEP 182, S&D, 147 sandalye elde etti. Yani bu iki grup, 1979’dan bu yana ilk defa 751 sandalyeli Avrupa Parlamentosu'nda çoğunluğu kaybetti. Parlamentoda etkisi olan bir diğer grup, Avrupa için Liberaller ve Demokratlar İttifakı (ALDE). ALDE, son seçimde 42 fazla sandalye aldı ve üye sayısını 109’a çıkardı. ALDE’nin bu başarısında Fransa’dan gelen 22 sandalyelik oy etkili oldu.

Sandalye sayısını 19 artırarak 69'a çıkaran Yeşiller dördüncü. Yeşillerin oylarının yükselişinde son dönemdeki iklim krizine dönük tartışmaların, gençlerin ve çocukların okul boykotlarının etkili olduğu söylenmeli. Nitekim özellikle seçimlerde oy kullanan 18-30 yaş grubundan seçmenlerin Yeşillerin artan sandalyelerine doğrudan katkı sunduğu görülüyor. Öte yandan 11 sandalye kaybederek 59'a gerileyen Avrupa Muhafazakar ve Reformcular İttifakı (ECR) beşinciliği aşırı sağcı Uluslar ve Özgürlükler Avrupası ile paylaştı.

Son dönemde Fransa başta olmak üzere ulusal siyasette güç kazanan aşırı sağ ve milliyetçiler, parlamento seçiminde de oylarını artırdı. Ancak korkulan olmadı ve oylar bu gruplara yığılmadı. Aşırı sağcı ve milliyetçi Uluslar ve Özgürlükler Avrupası grubu vekil sayısını sadece 58'e yükseltti. Aşırı sağ en büyük zaferini, Fransa ve İtalya'da elde etti.

Aşırı sağcı ve milliyetçi Uluslar ve Özgürlükler Avrupası’yla arasında küçük farklar olan aşırı sağcı, popülist ve AB karşıtı partilerin üye olduğu Özgürlük ve Doğrudan Demokrasi Avrupası grubu da sandalye sayısını sekiz artırarak 54'e çıkardı. İngiltere'de Brexit Partisi ve İtalya'da Beş Yıldız Hareketi, bu gruptaki vekillerin büyük kısmının adresi.

Çevre konusunda liberal eğilimleri Yeşillerden farklı olarak sosyalist ve komünist idealle çözümler sunan Avrupa Birleşik Solu-Kuzeyli Yeşil Solu grubu kan kaybetti. Grubun daha önce 52 olan parlamenter sayısı 38’e indi.

AŞIRI SAĞ MECLİSTE, YEŞİLLER YÜKSELİŞTE, BÜYÜK KOALİSYONA VEDA

Seçim sonuçları dikkate alındığında ilk olarak büyük koalisyonlar döneminin bittiğini söylemek gerekiyor. Yeni parlamentoda liberaller ve AB yanlıların yan yana geldiği baskın resim var. Aşırı sağ konusunda beklenen oy patlaması yaşanmadı. Ancak bu gruplar parlamentoya girmeyi ve sandalyelerini artırmayı başardı. Yine de AB politikalarında etkili olmalarının zor olduğu söylenmeli. Bu gruplara en yoğun destek, Fransa, İtalya, Polonya, İngiltere ve Macaristan’dan geldi.

İngiltere’de Brexit Partisi'nin yükselişi ve AB karşıtı bu partinin parlamentoda varlığı başlı başına bir çelişki. İngiltere konusunda hâlâ net bir şey söylemek zor. Başbakan Theresa May 7 Haziran'da görevi bırakacak, Brexit Partisi'nin geleceği de İngiltere’nin AB içindeki durumu da ancak o zaman söz söylenecek hale gelecek.

Gerek Almanya ulusal seçimlerinde gerek AP seçimlerinde dikkat çeken bir diğer gelişme, 69 sandalye ile parlamentodaki en büyük dördüncü grup olan Yeşillerin yükselişi. İklim krizi, BM’nin bu tartışmaları yoğun biçimde gündemine alması, AB içinde özellikle gençler ve çocukların iklim konusunda seslerini yükseltmeleri Yeşillerin ivme kazanmasında etkili. AB Bütçesi’nin AP’de belirlendiği dikkate alındığında AB gündeminde iklim ve yenilenebilir enerjiye dönük tartışmaları üst sıralara taşınacak.

AP seçimleri dağılım açısından yeni bir resim sunuyor. Ancak AB’ye kurum olarak destek verilmesi açısından seçime katılım önemliydi. Nitekim 25 yılın ardından gelen rekor katılım aslında hem AB karşıtlarının politik olarak AB yanlılarını sandığa gitmeye ittiği görülüyor. İngiltere’deki BREXİT sürecinde AB yanlılarının sandığa gitmemesi ve karşıtlarının referandumdan galip çıkması Brüksel’de “sandığı boş bırakmayalım” uyarı olarak görülmüş gibi. Ancak karşıtlar da benzer bir biçimde sahayı terk etmedi. Nitekim Aşırı sağın yükselişi bunu kanıtlıyor.

Yeni yasama döneminde AB’nin gündemi ve bürokratik niteliğinde parlamentonun etkisi düşünüldüğünde sınırlar, enerji, vergilendirme, göç politikası gibi konuların gündemde üst sırada olması beklenebilir. Peki bu yeni siyasi resim Türkiye için ne ifade ediyor?

TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN ZOR YILLARDIR

Türkiye’de uzun süredir iktidarı elinde bulunduran AKP, AP içerisinde muhafazakar grup ECR’yle bağlantılıydı. Ancak Türkiye’de son dönemde uygulanan politika ve uygulamalar sebebiyle ECR ile AKP arasındaki bağ ortadan kalktı.

Genel olarak AP ile Türkiye’nin ilişkilerinde ciddi kopukluklar söz konusu. Türkiye’de demokrasi, hukuk ve insan haklarına dönük ihlaller, parlamentodan sert eleştiriler alıyor. Nitekim bu çerçevede parlamento müzakerelerin durdurulmasını tavsiye etti. Türkiye’nin “yok hükmündedir” diyerek geçiştirdiği ilerleme raporlarında da AP’deki sert eleştiriler karşılık buluyor. Halihazırda parlamentoda farklı bir siyasi harita mevcut. AP’nin Mart 2019’daki müzakerelere ara verilsin tavsiye kararı 2019 İlerleme Raporu’nda karşılık buldu. Üstelik Rapor, AP kararının yanında yeni fasıl açılmayacağını da haber veriyor. Yani Türkiye’deki “AP’nin kararı tavsiye niteliğinde ne olacak ki!” algısının boşa çıktığını söylemek lazım. AP ile ilişkiler görüldüğü gibi önemli ve etkili.

AP’de Türkiye’nin diplomatik ve siyasi olarak yakınlık içinde olduğu ya da destek bulabileceği bir siyasi grup şu an mevcut değil. Buysa halihazırda tıkanma noktasına gelen ilişkilerin daha da çetrefilli bir hal alması demek. Özellikle AP’nin komiserlerin görev aldığı komisyon üzerindeki yaptırım gücü dikkate alındığında, Türkiye’ye dönük bakış açısının daha da olumsuz seyredeceğini ve Türkiye’nin üyeliğine soğuk bakanların sayısının yüksek olduğunu söylemek gerekiyor.


Mühdan Sağlam Kimdir?

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktorasını yapmıştır. Enerji politikaları, ekonomi-politik, devlet-enerji şirketleri ilişkileri, Rus dış politikası ve enerji politikaları, Avrasya enerji politiği temel ilgi alanlarıdır. Gazprom’un Rusyası (2014, Siyasal Kitabevi) isimli kitabın yazarı olup, enerji ve ekonomi-politik eksenli yazıları mevcuttur. Barış için Akademisyenler “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzadığı için 7 Şubat 2017'de çıkan 686 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edilmiştir.