YAZARLAR

Ölüm öpücüğü

Olimpik koşucular Alysia Montaño, Kara Goucher ve Allyson Felix. Üçü de dünyanın en önemli sporcuları kategorisinde yer alıyorlar. Üçü de anne. Üçü de Nike sporcuları. Ve üçü de sponsorluk sessizlik anlaşmasını bozdu. Bizler de böylece bir kez daha bu sefer ayrımcılığın en kötülerinden birine şahit olduk.

Sporun adil olmasını istiyoruz. Herkese, her dile, her cinse, her şarta. Kime sorsanız da aynı şeyi ister ama gerçekler böyle mi? Maalesef hayır. Kadın sporcularla erkek sporcular arasındaki örneğe bakmak yeterli. Sponsorlarına, kazandıkları ücretlere, tabii oldukları kurallara… Hiçbirinde eşitlik söz konusu değildir. Kadın sporcu olmak zorlu yolculukların en zorudur. Bir sporcunun yetişmesinin ne kadar zor olduğuna bu sayfada çokça yer verdim. Kadın sporcu olarak yetişebilmenin zorluğunu ise dörtle beşle çarpın. Toplumsal baskılara, antrenman zorluklarına, algıya, antrenör tacizine… Say say bitmez belki. İşte tüm zorlukları aşarak tırmandığınız Everest’ten inişiniz ise bir karar anı kadar kısa. Nasıl mı? Anne olmak istediğiniz anda her şey tersine döner. Dünyanın en iyi sporcu olsanız da olmasanız da durum değişmez.

Üst üste üç kadın sporcunun açıklamaları sanırım bunun en net göstergesi oldu. Olimpik koşucular Alysia Montaño, Kara Goucher ve Allyson Felix. Üçü de dünyanın en önemli sporcuları kategorisinde yer alıyorlar. Üçü de anne. Üçü de Nike sporcuları. Ve üçü de sponsorluk sessizlik anlaşmasını bozdu. Bizler de böylece bir kez daha bu sefer ayrımcılığın en kötülerinden birine şahit olduk.

HAMİLEYSEK ÜCRET DÜŞER SİGORTA GİDER

Çünkü bu üç başarılı atlet, sponsorlara bebek sahibi olmak istediklerini söylediklerinde işler değişti. Hamilelik bir nevi sakatlık gibi düşünüldü. Dolayısıyla sponsor firma, bu örneklerde Nike, sporcularla yaptıkları anlaşmalarda ücret kesintisine gitme hakkını kullanıyor. Sadece bununla da kalmıyor. Yine aynı örnekler üstünden gidersek Amerikan Olimpiyat Komitesi, sporcuların sağlık sigortalarını da ödemeyebiliyor. Mesela doğum sonrasında yarışlarda belli bir performans tutturamayan Montaño ve Goucher’ın sağlık sigortaları kesilmiş.

Hal böyle olunca da herkesin kutsadığı doğum ve bebek, üst seviyedeki sporcular için bir ‘ölüm öpücüğü’ne dönüşüyor.

Sessizliği son bozan isim Allyson Felix’ten bahsedeyim dilerseniz. Kendisi atletizm tarihinin en çok madalya kazanan kadın sporcularından biri. Altı Olimpiyat, 11 Dünya Şampiyonası altın madalyası var. 2017 yılının sonunda Nike ile olan sözleşmesini uzatmak için görüşmeler yapacağı sırada sponsoruna hem atlet hem de anne olmak istediğini belirtiyor. Tabii ki bu karar pek de hoş karşılanmıyor. Önce doğumdan kısa bir süre sonra yeniden pistlere dönmesi konusunda büyük bir baskı ile karşı karşıya kalıyor Felix.

'BUGÜNKÜ DEĞERİM BUYMUŞ'

Görüşmeler sırasındaki sıkıntılar bununla da kalmıyor. Sponsoru, Amerikalı sporcuya daha önceki kontrat bedelinin yüzde 70'i altında bir ücret öneriyor. Acı olan ise Allyson Felix’in dudaklarından dökülen şu cümle: “O anda benim ettiğim değeri böyle gördüler.” Yani yaklaşık yedi yıl boyunca Allyson Felix’in tüm başarılarından kendilerine pay çıkartanlar -ki tabii ki payları da var- Amerikalı atletin, sporcu anne olmasına engel olabilmek için tüm maddi güçlerini kullandılar.

Başarılı atlet ise Nike’dan en azından şunu istedi: Başka bir başarı standardı belirlemek. Tabii ki başarılarıyla ve sponsorluk ilişkisiyle bu önerisinin kabul edilmesi gerektiğini bekledi. Ancak boşa bekledi. Bu talebi de kabul edilmedi. Burada sadece Nike değil suçlanması gereken. Spor dünyasında kadın olmanın bedeli, aslında Felix’in karşısına çıkan. Sadece bu üç sporcu için de değil, tüm kadın sporcular için bir karabasan bu.

SPORCU DA KONUŞACAK, YÖNETİCİ DE, GAZETECİ DE

Ama işte korku duvarları konuşarak yıkılır. Gazeteci de olsanız, yönetici de olsanız, dünyanın en iyi sporcusu da olsanız, dünyanın en başarısız atleti de olsanız fark etmez. Haksızlık karşısında susmak değil konuşmak gerekiyor. Herkes konuşacak ki tabular yıkılacak, haksızlıklar görülecek.

MÜCADELEYE DEVAM

İşte bu üç sporcu, sadece kendileri için değil hemcinsleri için, spordaki adalet ve eşitlik için konuştu. Koca koca şirketlerin kendilerini yıllarca kullanıp, en kutsal duygu olan annelik üzerinden silip atmalarına karşı çıktı. Onlar konuştukça, teke tekte sporcuları baskı altına alan şirketler geri adım atmaya başladı. Artık kadın sporcular için hamilelik kuralları devreye girmeye başlayacak. Spordaki eşitsizlik konusunda bir mücadele kalesi için daha umutvar olabiliriz yani. Çünkü bu açıklamalardan sonra aralarında Nike’ın da olduğu bazı şirketler yeni kontratlara şu ibareyi ekleme konusunu konuşmaya başladı: “Kadın atletlerin hamilelik sırasında kontratları koruma altındadır.” Bu her ne kadar iyi bir gelişme olsa da mücadeleye de, haksızlık karşısında konuşmaya da devam etmek gerekiyor. Çünkü kontratlarda hâlâ “Sebep göstermeksizin ücret kesintisi yapılabilir” ibaresi duruyor. Ve hamilelik için özel bir istisna da yok. Kadın sporcuların geçmişlerini ve standartlarını en doğal hakları olan anne olma arzusu nedeniyle silip atamazsınız. Ne kadın olmak ne kadın sporcu olmak ne de kadın sporcu anne olmak cezalandırılması gereken bir şeydir.


Onur Salman Kimdir?

Basına 2006 yılında Cumhuriyet gazetesinde stajyer olarak adım attı. İki aylık staj ve Cumhuriyet’in spor ekindeki yazılarda sonra Eurosport Türkiye’de spiker ve editör olarak çalıştı. 2009 yılında Radikal gazetesine editör olarak geçerken, Eurosport’ta da yarı zamanlı spikerlik yapmaya devam etti. Medya macerasına 2012-2016 yılında Hürriyet’te devam etti. 2016 yazından beri Gazete Duvar’da çocukluk hayalini sürdürüyor. Köken Eurosport olunca tahmin etmesi kolay. Asıl ilgi alanı ‘başka sporlar.’