YAZARLAR

NBA'de fişi erken çekenler ve tökezleyenler

Hakikaten playoff'lar başka bir yer, başka bir platform. Çok acımasız tecrübeler yaşatır takımlara ve oyunculara. Ama tabii “şampiyon” böyle olunuyor neticede. Üzülüyorsun üzülüyorsun, tokat üstüne tokat, hayal kırıklıkları ve ardından “kazanma”yı öğreniyorsun.

Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Öncelikle sözü Mustafa Kemal Atatürk'e bırakalım. Bundan 96 yıl evvel şöyle söylemiş Ulu Önder; “Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir. Bugünün çocuğunu, yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir.” Doğruluk payının yanında muazzam bir sosyolojik tespit içerdiği de kesin. Bütün çocukların gözlerinden öper, 23 Nisan bayramlarını en içten dileklerimle kutlarım.

Şimdi dönelim yazımıza... NBA'de playoff'lar son sürat hız kesmeden devam ediyor. Maçlar oynanıyor ve şimdiden çok heyecan dolu anlara şahit olmaya başladık. Geçen haftaki yazımızda hatırlarsanız NBA Playoff'larının haritasını çizmiştik ve toplam sekiz serinin de tek tek değerlendirmesini yapmıştık. Bir takım öngörülerimiz de olmuştu ve gidişata bakarsanız pek yanılmış sayılmayız. Ama size bir sır vereyim mi? Playoff'ların ilk tur ve konferans yarı finallerinde tahmin yapmak ve öngörülerde bulunmak gerçekten zor değil. Bir gün muhakkak bu konu üzerine “workshop” niteliğinde yazı hazırlayacağım. “NBA'de maç ve seri tahminleri yürütme sanatı” üzerine yazacağım ve maçın sonunu, daha önemlisi maçın gidişatını öngörebilmenin inceliklerini ve kodlarını bir bir anlatacağım. Şimdilik bunu bir kenara koyalım. Geçen yazımızda hatırlarsanız bir şeyden bahsetmiştik, hani playoff'lar “erkeklerin, çocuklardan ayrıldığı yer” diye. Serileri takip ediyorsanız, izliyorsanız, görüyorsunuz ki bütün sezon şov yapan birçok oyuncu yavaştan tel tel dökülmeye başladı. Hakikaten playoff'lar başka bir yer, başka bir platform. Çok acımasız tecrübeler yaşatır takımlara ve oyunculara. Ama tabii “şampiyon” böyle olunuyor neticede. Üzülüyorsun üzülüyorsun, tokat üstüne tokat, hayal kırıklıkları ve ardından “kazanma”yı öğreniyorsun. NBA tarihindeki şampiyon olmuş takımları ve süperyıldızları düşünürseniz hepsi şampiyon olmadan önce çok büyük yenilgilerden ve hezimetlerden geçmiştir. Kazanmanın bedeli bu sanırım. Düşünseniz hiç kaybetmediyseniz, yenilmediyseniz “yenilmek”ten nasıl korkacaksınız? Bir daha yenilmemeyi istemelisiniz ve o korkular sizi daha acımasız birine dönüştürmeli. Yenilmenin acısını öğrendikten sonra şöyle bir düşünce sarıyor sizi; “Ben üzüleceğime onlar üzülsün” Aslında çok uzatmayalım en güzelini efsane koç, şimdiki Miami Heat Başkanı Pat Riley söylemiş; “NBA'de iki şey vardır. Ya zafer sarhoşlukları ya da kahırlar” Serilerin üzerinden geçmeden evvel durum nedir öncelikle bir sıralayalım.

BATI KONFERANSI

Golden State Warriors – Los Angeles Clippers (GSW 3-1 LAC)

Denver Nuggets – San Antonio Spurs (DEN 2-2 SAS)

Portland Trailblazers – Oklahoma City Thunder (POR 3-1 OKC)

Houston Rockets – Utah Jazz (HOU 3-0)

DOĞU KONFERANSI

Milwukee Bucks – Detroit Pistons (MIL 3-0 DET)

Toronto Raptors – Orlando Magic (TOR 3-1 ORL)

Philadelphia 76ers – Brooklyn Nets (PHI 3-1 BKN)

*Boston Celtics – Indiana Pacers (BOS 4-0 IND)

(*: son ermiştir)

GOLDEN STATE WARRIORS – LOS ANGELES CLIPPERS (GSW 3-1 LAC)

Bu seri de bir bakıma bitmiştir. Bu seride Warriors'un dört maçta 4-0 geçeceğini öngörüyordum, ki geçebilirdi ama Clippers'a verdikleri bir maç Warriors'u bir anda başka boyuta geçirdi diyebiliriz. Yenilgide eleştiri oklarına maruz kalan Warriors takımı ve ardından Kevin Durant'ın basına verdiği demeç bir anda yaklaşan fırtınanın habercisiydi. İlk iki maçta seriye biraz tutuk başlayan Kevin Durant yenilginin ardından “Hepiniz benim kim olduğumu biliyorsunuz” dedi ve son iki maçta Clippers'ı adeta tek başına domine etti. Son 4-5 günde yaşanılanlarla bütün NBA bir konuyu yeniden tartışmaya başladı. Büyük çoğunluk Kevin Durant'ın şu anda “Gezegendeki en iyi oyuncu” olduğu kanısında. İtiraf etmem gerekirse şu günlerde ben de katılmıyor değilim.

DENVER NUGGETS – SAN ANTONIO SPURS (DEN 2-2 SAS)

Denver, bu seride playoff'lara ikinci sıradan giren takım konumunda. Eşleştiği takım ise yedinci sıradan giren takım. İşte playoff'lar böyle bir yer. Denver, normal sezon San Antonio'nun çok ama çok üst sıralarından bitirmiş olsalar da yine de Spurs'e elenmesi durumunda sürpriz falan olmayacak. Denver'ın cephane olarak daha ilginç bir takım olduğunu düşünsem de Spurs'ün koç avantajıyla bu seriyi geçeceği fikrindeyim. Hayır, yanlış anlaşılmasın, Denver geçebilir bu seriyi ve bu normal de olabilir. Sadece şunu vurgulamak için bu iddiayı öne sürdüm; Denver henüz buralarda oynamaya alışkın değil. Bu turu geçse bile bir tur daha ilerleyemez. Ama Spurs bu seriyi geçmesi halinde öyle ya da böyle birçok şampiyonluk favorisi durumundaki takıma daha çok tehdit oluşturacaktır. Bu da bizim daha enteresan serilere, maçlara ve sahnelere tanık edebileceğimiz anlamına geliyor.

PORTLAND TRAILBLAZERS – OKLAHOMA CITY THUNDER (POR 3-1 OKC)

Bence bu seri playoff'ların en ilginç serisi. Portland ve Damian Lillard, rüzgarı aldı arkasına ve esiyor. Tamam bu doğrudur. Portland'ın takım oyununa ve yakaladığı ritme denilecek söz yoktur. Ama bu seri ne olursa olsun Oklahoma City Thunder ile alakalı. Bir kere bu sezon ve özellikle bu seride bir şey çok netleşti. Russell Westbrook, NBA'in en iyi 10 oyuncusundan biri değildir. Hatta benim listemde 12'nci veya 13'üncü sırasında. Thunder'da ben bir koç eksikliği olduğunu sanmıyorum. Thunder'ın Billi Donovon'dan ziyade daha yüksek profilli bir koça ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Sözünü dinletmesi ve rol kartlarını toplayıp baştan dağıtması lazım. Çünkü Paul George, Russell Westbrook, hatta Steve Adams... Bunlar sıradan oyuncular değil. Bunlar dünyanın sayılı oyuncuları. Ya böyle koç bulup yola çıkmayı denemeleri gerekiyor ya da bütün oyuncuları tekten takasla vesaire elden çıkarıp baştan bir takım kurmaları. Seri 3-1'e geldi. Portland'ın artık buradan seriyi verebileceğini düşünmüyorum.

HOUSTON ROCKETS – UTAH JAZZ (HOU 3-0)

Bu seri zaten sona erdi sayılır. Resmi olmasa da fiilen öyle. Yalnız bu yazımda uzun uzun Houston'u yazmak gelmiyor içimden. Houston'a ayrıca bir başlık açmamız gerekiyor. Çünkü gerçekten çok enteresan işler yapıyorlar. Houston maçları gerçekten sirk gibi. James Harden, zaten şapkadan tavşan çıkarmayı normalleştirdi. Clint Capela desen hiç beklenmedik anda hiç beklenmedik işlere imza atıyor. Chris Paul ise şimdilik sağlıklı diyebilirim. Bu playoff'ların en renkli takımı Houston. Bu artık kesinlik kazanmış bir gerçek. Warriors zaten çok dominant, dört senedir yaptıklarını yine yapıyorlar. Ama Houston, “one man show ile olmaz bu işler” tezini resmen çürütüyor. Bu seri bitti gibi, bakalım bir sonraki turda ne yapacak bu adamlar?

MILWUKEE BUCKS – DETROIT PISTONS (MIL 3-0 DET)

Bucks, 3-0'a kadar getirdi. Pistons'a bir maç verir mi nazarlık olarak bilemiyorum. Bucks, her ne kadar Doğu Konferansı'nı lider bitirmiş ve playoff'lara birinci sıradan girmiş olsa da ben Bucks'ın playoff'larda çok derinlere ilerleyebileceğini düşünmüyorum. Açıkçası ikna olmuyorum. Bucks, Doğu Finali oynarsa bu bence sürpriz sayılabilir. Çünkü Giannis'in insan üstü performansının hakkını versek de takım kurgusunun henüz playoff'lara yeterli olduğunu sanmıyorum. Sinema filmlerindeki “cast” kavramı vardır ya, işte Bucks'ın cast'ı çok iyi değil. Mesela bir sonraki turda Boston'la eşleşecektir ve Boston playoff'lara dördüncü sıradan girmiş olmasına rağmen Bucks'ın işinin çok zor olduğunu düşünebiliriz.

TORONTO RAPTORS – ORLANDO MAGIC (TOR 3-1 ORL)

İlk maçı kaybederek seriye 0-1 geride başlayan Toronto Raptors, vites arttırdı ve çok zorlanmadan seriyi 3-1'e getirdi. Raptors'un ilk turu geçeceği zaten herkesin malumuydu ama asıl soru playoff'larda ne kadar derine gidebileceğiydi. Kawhi Leonard sazı eline aldı, evet ama Raptors'ın akıbeti iki detaya bağlı. Kyle Lowry ve Serge Ibaka'nın nasıl bir form düzeyinde devam edeceği ve Leonard'ın takım arkadaşlarını oyuna ne kadar dahil edebileceği. Çünkü San Antonio oynarken Leonard'un üzerinden sorumluluğu azaltacak o kadar tecrübeli oyuncular vardı ki. Raptors'da ise bu işlerin tamamını kendisinin üstlenmesi gerekecek. Soru ise bunu ne kadar becerebileceği? O yüzden yakın tarihte Tim Duncan, Kobe Bryan veya LeBron James'i paldır küldür eleştirenler onların liderlik konusunda ne kadar çaba ve emek sarf ettiklerini bir düşünmeli. Raptors'ın akıbetini bekleyip ve hep birlikte göreceğiz.

PHİLADELPHIA 76ERS – BROOKLYN NETS (PHI 3-1 BKN)

Philadelphia 76ers'ü ben dahil herkes Doğu Konferansı Şampiyonluğu için ciddi bir aday olarak görüyordu. Son üç gündür bütün fikirlerim değişti dersem inanır mısınız? Çok basit. 76ers'ün en önemli oyuncusu, daha doğrusu fark yaratan oyuncusu kim? Joel Embiid. Joel Embiid, sağlıklı değil. Bence bu bütün playoff'lar boyunca performansını etkileyecektir, tabii ki 76ers'ün akıbetini de. Bence kadro olarak ligin en iyi 3-5 kadrosundan biridir 76ers. Ama oyun planı ve “takım bütünsüzlüğü” onları çok başka bir pozisyona itiyor, itecektir. 76ers treninin rayında gitmesi için Embiid'in sağlığı ve sahada ne kadar kalacağı birinci mevzu. Jimmy Butler, zaten çabalıyor. Ama burada Ben Simmons'ın ne kadar sorumluluk alıp alamayacağı önemli bir etken olacaktır. Nets'i eledi artık diyebiliriz ama bundan sonrası soru işaretleriyle dolu.

BOSTON CELTICS – INDIANA PACERS (BOS 4-0 IND)

Boston Celtics, fişi erken çekti. Seri sona erdi. Bu seri hakkında yazılacak birkaç şey var. Birincisi, çok ürkütücü. Boston Celtics, gerçekten yakalaması gereken ritmi daha yakalamadan bu serinin bu kadar kolay sona ermiş olması ciddi manada rakipleri için korkutucu. Kyrie Erving, bir sonraki turda bir üst seviyeye geçebilecek mi? Boston, oyun kimyasını kaybedebilir mi? Çünkü bütün sezon izledik. Boston Celtics, havaya girdiğinde bence ligde her takımı yenebilir. Ama bu takım maç içinde ve bazen maç-maç çok fazla gelgit yaşıyor. İki ayrı Boston maçını açıp izleyin. Kağıtta kadrolar aynı olmasına rağmen sanki bambaşka iki takım gibiler. Bazen ne yaptığını bilen, ritmi yerinde, savunma ve hücum dengesini bulmuş bir takım bazen bir bakıyorsunuz amatör lig takımı. Boston'u, öyle ya da böyle Doğu Konferansı Finali'nin birinci finalisti olarak şimdiden yazabiliriz gibi görünüyor.


Ara Gözbek Kimdir?

Yayın hayatına 2005'te üniversite radyosu CIU FM'de başlayan Ara Gözbek aralıksız üç sene İngilizce ve Türkçe yayınlarla canlı radyo programı hazırladı ve sundu. 2005'te CNN Türk'te Frekans programında yapım asistanı ve muhabir olarak görev aldı. Gazeteciliğe ilk olarak 2006'da BirGün gazetesinde adım attı. BirGün'de Pazar eki ve spor bölümlerinde 400'den fazla makale yayınladı, ardından Türkiye'nin en çok takip edilen spor haber sitesi sporx.com yazarlığa devam etti. 2007 yazında staj yaptığı TRT'de “NBA Europe Live” adı altında NBA'in uluslararası projesinde TRT'yi NBA muhabiri olarak temsil etti. SporX TV'de “NBA ARA'SI” programını yaptı. Bunların dışında Taraf gazetesi, tempo24.com.tr ve birçok sitede makaleleri ve haberleri yayınlandı. Döneminde çok popüler bir radyo olan Metro FM'de pek çok programa konuk ve yorumcu olarak katıldı. sokaksesi.com sitesinin ve Android ile Apple'larda uygulaması da olan Sokak Sesi Radyosu'nu kurup burada uzun bir süre “underground” radyo yayınları yaptı. Halen Gazete Duvar'da yazmaktadır.