YAZARLAR

Kaftancıoğlu savundu, İmamoğlu kazandı

Binbir hile, desiseye karşı sakin bir direnç gösteren İmamoğlu, yeniden seçim olasılığını da reddeden bir kararlılık ortaya koymayı bildi. Kürtleri gücendirmeden, doğrudan merkeze oynadı, muhalefete iktidarı zorlayacak bir istinat duvarı sağladı. Yalnızca CHP değil, Türkiye’nin demokratik muhalefeti, cumhuriyetinin yüzüncü yılında yapılacak 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki adayını buldu: İmamoğlu.

İmamoğlu seçimi kazandı, Kaftancıoğlu sandıkları korudu, Demirtaş’ın desteği kilit önemdeydi. Mazbata geldi, yeni bir dönem başladı. Mazbatasını daha önceden alabilen Yavaş’ın Ankara’daki birkaç günlük icraatı, seçimde CHP-İYİP ortaklığının başarısının neleri değiştirmeye muktedir olduğunu şimdiden gösterdi. Türkiye, bir kez daha yahut kim bilir Osmanlı dönemi de dahil kaçıncı kez, Ortadoğu’da (da) olduğunu ama AKP ve Erdoğan ne yaparsa yapsın Ortadoğulu olmayı reddettiğini dünyaya kanıtladı.

Bir çiçekle bahar gelmiyor, ama tüm çiçekleri yolmaya teşne birileri her zaman olsa da baharın gelmesi hiçbir zaman engellenemiyor. Binbir hile, desiseye karşı sakin bir direnç gösteren İmamoğlu, yeniden seçim olasılığını da reddeden bir kararlılık ortaya koymayı bildi. Kürtleri gücendirmeden, doğrudan merkeze oynadı, muhalefete iktidarı zorlayacak bir istinat duvarı sağladı. Yalnızca CHP değil, Türkiye’nin demokratik muhalefeti, cumhuriyetinin yüzüncü yılında yapılacak 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki adayını buldu: İmamoğlu.

Bundan ötesi beyaz bir sayfa. O sayfayı İmamoğlu yazacak. Seçimler gerçekten zamanında mı yapılır, erkene mi alınır? Reis ittifakı yırtar atar mı, sistemi değiştirir mi, göreceğiz. Tutuklama, gözaltı, yıldırma, başına buyrukluk iştahında azalma olacağına dair bir emare henüz belirmedi. Aksine dediğim dedik, öttürdüğüm düdük tavrı berdevam. Dolayısıyla İmamoğlu, kuşkusuz ana odağı belediye hizmetleri olacak olmakla birlikte, o sayfaları köşesine çekilip sakin sakin yazmak ortamını siyaseten bulamayacak. CHP içi siyaset ortamında da İmamoğlu’na huzuru Kılıçdaroğlu mu sağlayacak, sağlayabilecek mi, onu da kestirmek herhalde güç.

Bu arada dünya durmuyor, dönmeye devam ediyor. S-400 alımında ısrar, bunun sonucunda F-35 programının dışında kalma, Türkiye-ABD ilişkilerini daha da zedeleme, hatta NATO müttefikliğimizin sorgulanır hale gelmesi meselesi orta yerde. Ekonomik kriz duvarı karşımızda, kaptan şoför fren yerine, “toslar, yıkar geçeriz” kafasıyla gaza basıyor. Bize anlatılanın bir kandırmacadan ibaret olduğuna dair haberleri yerli ve milli necip havuzdaş medyamızdan değil FT gibi kurumsallaşmış uluslararası gazeteden öğreniyoruz.

Cezayir kaynıyor, hadi diyelim bize ırak. Sudan’da AKP gözdelerinden Beşir cezaevinde, halk sokakta. Her ikisinde de halk devleti yıkmadan, dışarıdan müdahale olmadan, rejimi değiştirme çabasında. Libya’da ibre Haftar’a dönüyor, keza AKP destekli Trablus hükümeti zorda. Mısır’da yüzüne bakılmayan Sisi, 2024’e dek dümende kalacağa benziyor. Suriye’de hem Beşar gitsin, hem Fırat’ın doğusuna girelim, hem Idlip’ten çıkmayalım, hem toprak bütünlüğü diyelim, hem Afrin-Bab’da oturmaya devam edelim siyasetinin maliyeti her türlü taşınamaz duruma geliyor. İran, yaptırımların olumsuz etkilerini hissetmeye başladı, Ahvaz da karışacak gibi.

Bir nefeste alt alta yazabildiğimiz yukarıdaki gelişmeler, İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerini muhalefete kaptırmanın ötesinde Erdoğan’ın manevra alanını kısıtlıyor. Belki bu sıkışma da Erdoğan’ın, neden bana daha dün “illet” ve “defol git” derken, bugün “kucaklamak” isteğini açıklıyor. Onun sevdiği deyişle yanıtlamam gerekirse acizane: “lütfen kusuruma bakmasın”, ben Sayın Cumhurbaşkanı’nı içten bulmuyorum. Umarım, cumhurbaşkanının samimiyetini sorgulamak, “cumhurbaşkanına hakaret” kapsamına girmiyordur ama ne yapayım ki durum böyle. Yani inanınız “durumum yok” Sayın Cumhurbaşkanım.

Acaba bu kendimizi boyadığımız köşeden kaçış ABD Başkan Trump’ın Albayrak’a tanıdığı “photo op”ta mı gizli? “Bir miktar para + Holosko” benzeri bir pazarlıkla, resimde kasayı temsil eden Hazine Bakanı Mnuchin, Ortadoğu Barış Planı’nı (OBP) temsil eden damat Kushner’i işaret etti, Başkan Trump da havaalanı gibi tertemiz masasının gerisinden geniş tebessümüyle varılan uzlaşı zeminini mi kutsadı? OBP’ye karşı çıkmama karşılığında IMF’siz kasa rahatlığı, S-400’leri mesela Azerbaycan’a konuşlandırma karşılığı “buyurun Fırat’ın doğusuna” türü bir uzlaşı kulağa şimdilik çok gerçeküstücü bir senaryo gibi geliyor. Ama ne derler, “olağanüstü zamanlar, olağanüstü çözümlere gebedir.” Gün doğmadan, neler doğar. Rusya ile ABD’nin güvenlik konularında doğrudan iletişim kanalını açmış olmaları da bize zamanın daraldığını anlatan bir başka başat etmen olmalı.

Piyasaların Albayrak’ın Vaşington’a anlattıklarına değil de, İmamoğlu’nun mazbatasını almasına ve Erdoğan’ın dört buçuk yıl daha seçim olmadığını teyit etmesine olumlu tepki verdiği de herhalde Ankara’da not edilmiştir. Dilerim İmamoğlu da ona açılan uluslararası krediyi “emperyalistler petrolü için Suriye’yi karıştırdı” yollu ulusalcı ezberlerle heba etmez. İçeriye dönük özgünlüğünü, yeri geldikçe dış politika konularına da yansıtır. Rudaw’a verdiği söyleşide Kürtler konusunda dile getirdikleri olumlu yönde işaretler. Sanırım bir-iki brifing alarak kalan kısmı da tez zamanda toparlayacaktır.

İyi hoş da, bu yazı dahil, yapılan tüm değerlendirmelerin “oda sıcaklığında” olduğunu unutmamak gerekiyor. Demek istediğim: Demirtaş başta HDP’liler cezaevinden çıkacak mı? Barış Akademisyenleri pasaportlarını alacak mı ve davaları nasıl sonuçlanacak? Kürt nüfusu yoğun il ve ilçelere yeniden kayyum atanacak mı? İstanbul’daki olağanüstü itiraz sürecinden ne çıkacak? Yurtdışında sürgünde bulunan kimi aydınlar ülkelerine dönebilecek mi? Sayısı beşi geçmeyen şirkete kamu ihaleleri dağıtılmaya devam edilecek mi? Hepsini geçtim sokaktaki GBT denetimleri sürecek mi? Artırılabilecek bu somut sorulara, iktidar sosyolojisine ve karar alıcı rasyonalitesine dair analitik değil de pratik yanıtlar vermek için 2023 bence uzak bir gelecek.


Aydın Selcen Kimdir?

1969 İstanbul doğumlu ve Saint Joseph Lisesi ile Marmara Üniversitesi İngilizce Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur. 1992-2013 arasında Dışişleri Bakanlığı'nda meslek memuru olarak çeşitli görevlerde bulundu. Son olarak 2010-13 tarihleri arasında Erbil Başkonsolosluğu görevinde bulundu. Merkeze döndüğü gün "memuriyetten istifa etti." Genel Energy petrol şirketinde bir buçuk yıl siyasi danışmanlık yaptı. 2015'den beri bağımsız olarak özellikle Irak ve Suriye konularında yazıyor. Galatasaray kongre üyesidir. Alaz adında bir kızı var.