YAZARLAR

Kadın ve erkek kardeşlerim

Sevgili okur, benim kadın ve erkek kardeşlerim, Tojolabes halkı, gerçekten oldukça gariptiler biz kapitalist tohumu kentlilere göre. Sadece toprağın anneleri olduğuna inanmakla kalmıyorlardı. Tutuşmamakta inat eden ateşe kızıyorlardı mesela, çok yağan yağmur biraz dinsin diye onunla sohbet ediyor, yeterince büyümeyen kahvelere dertlerini soruyorlardı.

.

Evet Sub. Kumandan Marcos yanımdaki ama o değil bugün konu. Hemen onun yanındaki kumandan Tacho. Yine bir Zapatista komutanı. Orası La Realidat’taki bizim komün, yabancılar komünü. İnsanın dünyanın her yerinde bir yeri olması iyi. Yok mülkiyeti bizim değil tabii ki. Toprağın mülkiyeti olmaz çünkü. Kumandan Tacho öyle diyordu. "Biz toprağı mal olarak satmıyoruz, çünkü toprak mal değil bize bakan bir anne".

Bir Tojolabales yerlisi Kumandan Tacho. Chiapas’ın kuzeyinde, Guatemala sınırında Maya halklarından biri Tojolabales halkı. İki kelime biliyordum bu dilden, ‘kadın ve erkek kardeşler’ demeyi. Az ama önemli iki kelime. Çoğu kişi bunu bilmiyor.

Hiçbir dilden bilmiyor.

Kumandan Tacho bazen Sub. Kumandan Marcos’la geliyordu, bazen tek. Çok sık gelmeye başladıklarında Borges’in öyküsünde sokaklara düşen yarı tanrılar gibi oluyorlardı. Pek fazla kimse ilgilenmiyordu artık onlarla. Maç yapmaya devam ediyorduk mesela. İki seyirci olarak kenarda duruyorlardı maskeli maskeli. İki at, tüfengleri filan…

Sevgili okur, benim kadın ve erkek kardeşlerim, Tojolabes halkı, gerçekten oldukça gariptiler biz kapitalist tohumu kentlilere göre. Sadece toprağın anneleri olduğuna inanmakla kalmıyorlardı. Tutuşmamakta inat eden ateşe kızıyorlardı mesela, çok yağan yağmur biraz dinsin diye onunla sohbet ediyor, yeterince büyümeyen kahvelere dertlerini soruyorlardı.

-Zeyno iç içe girmeyen kesilmiş iki bambuya kızdığında bir Tojolabales gibi davranıyordu şimdi hatırladım. Salakça, bambuların onu anlamayacaklarını söylüyordum. Anlamayan bizdik. Bambular değil. Bir şeyi nesne haline soktuğunda sonra her şeyi sokuyorsun halbuki. Toprağı, kahve ağacını, işçiyi, nehri, maviyi, kadını…-

Zaten Meksika anayasasının 27'nci maddesi 1992'de değiştirilerek komün toprakları satılabilir hale geldiğinde Tojolabales halkı Zapatista isyanının örgütlenmesine daha çok katıldı. "Bizden annemizi satmamızı istiyorlar" diyorlardı.

Sonraki yıllar, onlardan dillerini öğrenmeye gidenler anlatıyordu. Tojolabales insanları şaşırmışlardı önce. Çünkü herkes onlara bir şey, öğretmeye geliyordu. Doktorlar, öğretmenler, her şey bilenler, ne mimarlar, mühendisler ya da az bulunan tez konusuydular işte bilim bilim. Tojolabales sınıfı! 25 kişiydi. Bir süre sonra öğrendiklerine bakmak istediklerinde, herkesin bir başkasının kağıdına bakmadıklarını gördüler, ayrı ayrı köşeye çekilip kağıtlarını dolduruyorlardı, saklıyorlardı. Alışık oldukları gibi, kopya çekmek ya da kopya vermek istemiyorlardı öğrenciler. Buna da çok şaşırdı Tojolabales insanları. Böyle olur mu hep birlikte yapacaksınız dediler. Birlikte olmadan, paylaşmadan olur mu ? Bak kardeş diyecekti herkes…

Bakın işte böyleydi sevgili kadın ve erkek kardeşlerim…


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...