YAZARLAR

Irkçılık sadece sporun meselesi değil

Dünyanın en büyük dertlerinden biri şu ırkçılık. 24 saat boyunca ekranlardan takip edilebilmesi nedeniyle ırkçılığı en çok görüldüğü yer tüm spor müsabakaların. Sporcular bu konuda kendilerini sorguya çekip ne yapabileceklerini üzerine kafa yoruyor. Ya gazeteciler?

Hafta içinde Kyle Korver, sporcuların yazılarına yer veren, 'The Player's Tribune' sitesine bir yazı yazdı. Utah Jazz'da forma giyen Korver'ın yazısının başlığı 'Privileged' yani Ayrıcalıklı. Bir beyaz olarak yaşamanın ayrıcalıklı olduğunu anladığı andan yola çıkarak bir itiraf ve herkesi öz eleştiriye davet eden bir yazı bu.

YERİNDE BEN OLSAYDIM

Bir dönem Fenerbahçe'de forma giyen Thabo Sefolosha, Nisan 2015'te New York polisi tarafından tutuklanmış ve geceyi gözaltında geçirmişti. Yanında Pero Antic de vardı. Bacağı kırılan ve sezon öncesi uzun süreli sakatlanan Thabo Sefolosha olmuştu. Kyle Korver, "Etrafımdaki en kendine has ve özel bir insan" olarak nitelediği oda arkadaşının gözaltına alınmasının mesajlaşma gruplarında çıkan yangına(!) verdiği cevapla yüzleşiyor bu yazıda: "Thabo neden gecenin bir saati bardan bara geziyormuş ki?" Ne durumda olduğunu sormaktansa aklına gelen ilk sorunun bu olmasının ardından hissettiği "Onun yerinde olsaydım bu başıma gelir miydi?" düşüncesi dönüm noktası olmuş Korver'ın.

Kyle Korver

Korver'ın benzer bir potu daha olmuş böyle. O günkü rakipleri Oklohama City Thunders oyuncusu Russell Westbrook'un taraftarla olan atışması sonrası verdiği cevabı hatırlıyor ve hatırlatıyor yazısında. Russ'ın taraftarla arasında ne olduğunu bilmemesine rağmen maç sonu muhabirlerin bu konu hakkındaki sorularına, "Russ'ı bilirsiniz taraftarla diyaloğu sever" cümlesiyle cevap vermiş. Olayın taraftarın ırkçı sözleri nedeniyle yaşandığını sonradan öğrenmiş. Russ'ın da Korver yorumlarını ırkçı ve yaralayıcı bulduğunu söylemesi takımın da huzurunu kaçırır.

NBA'in en önemli oyuncularından LeBron James 'Nefes alamıyorum' yazan tişörtüyle ırkçılığı protesto etti.

PROBLEMİN BİR PARÇASI

Takım içinde yapılan toplantıda, takımdaki siyah arkadaşlarının ve ailelerinin yaşadıklarının konuşulmasının ardından iyice kendini sorgulamaya başlayan Korver'ın yazıda kendine sorduğu bir soru yazının can alıcı yönü: "Sistematik problemin parçası olan bir beyaz olarak nasıl çözümün bir parçası olabilirim?"

BİZ GAZETECİLERE NE DÜŞÜYOR?

Bu sorgulamayı spor muhabirleri olarak da yapabilmeliyiz. Çünkü yazdığımız her kelime, yaptığımız her haber sağ olun ki siz okuyucularımız tarafından okunuyor ve tartışılıyor. Bir şekilde benzer tartışmayı önce içimizde ve sonra okuyucularla yapabilmemiz gerekiyor ki varolan ırkçılık veya şiddet içerikli olayların azalmasına ön ayak olabilelim. Bunun için de, hem kendisi hem de takım arkadaşı farklı ülkelerde ırkçı sözlere maruz kalan bir futbolcuyla röportaj yapıyorsak, en azından bir tane soruyu da bu konuya ayırabilmek gerek.

Manchester City'li Raheem Sterling uzun bir süredir İngiltere tribünlerinde yükselen ırkçı söylemlerin hedefi konumda. Hem o hem de arkadaşları bundan bıkmış durumda. İspanya'da, İtalya'da ya da Fransa'da da durumlar çok farklı değil. Balotelli'nin İtalya'da yaşadıklarını, Eto'o'nun sahayı terk etmek isteyişini hepimiz hatırlıyoruzdur. İlkay Gündoğan ise formasını giydiği Almanya'nın henüz son hazırlık maçında ırkçı söylemlere maruz kalmıştı. Ancak kendisiyle Fanatik gazetesinde yapılan son söyleşide (meslektaşımın eline sağlık) bu konuda bir soru ya da cevap göremedim. Hakkında dizi yapılmış Manchester City'yi İlkay'dan dinlemek hayatlarımıza büyük artılar katmayacaktır. Fakat ırkçılık mağduru İlkay'ın ve takım arkadaşının bu tür konularla nasıl başa çıktığı, ne tür çözüm önerileri sunduğu ve insanları bu konuda düşünmeye teşvik edecek sözleri eminim ki çok daha ilgi çeker ve etki yaratır. Keşke İlkay'dan da bu konuda ne düşündüğünü duyabilseydik. Belki de İlkay konuşmak istememiştir bu konuda. Muhabirin günahını almaya lüzum yok durduk yere.

Raheem Sterling ve İlkay Gündoğan

Ancak Kyle Korver'ın Thabo'ya olanları duyduktan sonra verdiği tepkiyi tekrar düşünerek olaya yaklaşırsak bir durum karşısında aklımıza gelen ilk soruyla ya da o olaya verdiğimiz tepkiyle ölçebilmek mümkün o durum karşısında durduğumuz yer ve neyi kendimize dert edindiğimiz. Dert edindiğimiz şeylerin başında sporun içinde yer alan bu kirli düşüncelerin azalarak bitmesi olduğu an belki de spor medyasında da bu konular daha derinlikli bir şekilde yazılarla, söyleşilerle tartışılır hale gelebilir. Irkçılık, izlenilebilirliğindeki kolaylık açısından hep spor alanlarında yaşananlar göründüğü için sadece sporun derdi olarak sayılsa da aslında yaşamlarımızda çözülmesi gereken en büyük mesele.


Volkan Ağır Kimdir?

1987 İstanbul doğumlu. 2006 yılından bu yana blog yazıyor. 2008 yılında Cumhuriyet gazetesi Spor Servisi'nde muhabirliğe başladı. O günden bu yana yoğunlukla spor muhabirliği yapıyor. Serbest muhabir olarak 2014 yılında Dünya Kupası'nı Brezilya'da, 2015 yılında Copa America'yı Şili'de takip etti. 2011 yılından bu yana Açık Radyo'da her pazartesi günü 19.30'da Efektifpas isimli spor programını sunuyor. Gazete Duvar'da haftalık, zaman zaman da çeşitli yayınlara özel konularda haberler hazırlıyor. Zaman zaman da kendisine dokunan sosyal ve toplumsal olaylar hakkında da yazıları ve haberleri çeşitli medyalarda yayınlanıyor. 2016 Ekim ayından bu yana Almanya'da Köln'de yaşıyor.