YAZARLAR

Biraz da dertleşelim

Dışişleri Bakanlığı resmi web sayfası 1 Nisan tarihinde, Aşkın Asan’ın GREVIO Türkiye temsilcisi olarak seçilmesinin onaylandığını duyurdu. Haliyle ilk temsilcinin seçiliş aşaması, öncesi ve sonrasıyla zihnime hücum etmişken yazmadan olmazdı. Gerçi o süreçte aramızda yaşanan uzun süreli kopukluk yeni yeni atlatılmaya başlamışken tekrar bir travma da oluşturabilir. Ancak dediğim gibi unutmak, yok saymak, daha ciddi sorunlar yarattığından hem bir özeleştiri hem de kadın hareketinin geneline yönelik özeleştiri çağrısı, niyetim.

Feminizmin iç tartışmalarını kamuya açık dillendirmek pek yerinde bir davranış olarak görülmeyebilir. Ancak okurla hasbihal minvalinde iç dökmeler, hafıza tazeleme niyetiyle yazıldığı için tarihe düşülen not sayılmalı. En azından benim niyetimin bu olduğu bilinsin isterim. Hatırlamak önemli çünkü ülkenin gündemi kadar hareketli kadınların gündemi de. Yoğun sorunlar karşısında yeni çözümler üretecek politikalar geliştirilirken: her güne farklı illere dağılmış, varlığı umutlandırıcı, onlarla toplantı düşerken; üç, beş yıl önce gerçekleşenleri, içinde yaşayanların bile hatırlayamadığına sıklıkla tanık oluyoruz. Unutularak, hiç yaşanmamışa dönen tecrübeler, cam pabuç misali iz bırakmadan görünmezleşiveriyor zaman içinde. Her yeni kuşağın geçmişten habersiz ve neredeyse birebir örtüşen tecrübelerle yol almak zorunda kalışını önleyecek adımlar atılmalı. Pabuçlarımızın altını boyayarak silinmez izler bırakma çabası olarak düşünülebilir bu yazı. Ki yeni kuşaklar aynı hataları tekrar tekrar deneyimlemeden bizim adımlarımızın bir ötesine taşıyabilsin feminist politika üretmek için gerekli olan ortaklaşma ve dayanışma kültürünü. Kendi kamplaşmalarımızın ve saf tutuşlarımızın yol açtığı zafiyeti değil bu yanlış tutumlardan çıkardığımız dersleri aktarabilelim geleceğe.

Dertleri depreştiren, GREVIO Türkiye temsilcisinin seçimine ilişkin haber. Dışişleri Bakanlığı resmi web sayfası 1 Nisan tarihinde, Aşkın Asan’ın GREVIO Türkiye temsilcisi olarak seçilmesinin onaylandığını duyurdu. Haliyle ilk temsilcinin seçiliş aşaması, öncesi ve sonrasıyla zihnime hücum etmişken yazmadan olmazdı. Gerçi o süreçte aramızda yaşanan uzun süreli kopukluk yeni yeni atlatılmaya başlamışken tekrar bir travma da oluşturabilir. Ancak dediğim gibi unutmak, yok saymak, daha ciddi sorunlar yarattığından hem bir özeleştiri hem de kadın hareketinin geneline yönelik özeleştiri çağrısı, niyetim.

Öncelikle GREVIO hakkında bilgilendirme yerinde olur, sanırım. Kadına Yönelik Şiddetin ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi uyarınca oluşturulmuş, hükümet temsilcileri kurulu, GREVIO. Kısa adıyla İstanbul Sözleşmesi hükümlerinin gerektiği şekilde uygulanması yönünde taraf ülkelerin uyumunu sağlayacak bir kurul. Temsilciler kendi ülkelerindeki uygulama örneklerini raporlarla kurula sunuyor. Ancak GREVIO içinde yer alan bir de uzmanlar ekibi var. Hükümet temsilcileri dışında kurulan bu uzmanlar grubu, uygulamadaki eksiklikleri, sorunları, resmi rapora yansıyan hataları, gölge raporla taraf ülke hükümetlerine ve kamuoyuna bildirme yetkisine sahip. Sözleşme, şiddetle mücadele ve şiddeti önleme sorumluluğunu hükümetlere yüklediğinden. Her ülkenin hükümetlerden bağımsız, yansız ve alanında uzman kişilerden bir temsilci seçerek yetkilendirdiği bu oluşumu kısaca uzmanlar grubu ismiyle anıyoruz. Sivil toplumun bizimki gibi ülkelerde hükümet temsilcisinin belirlenmesine dair hiçbir etki gücü olmadığından, sözleşme gereği sivil toplum katılımıyla seçilmesi gereken bağımsız uzman temsilci hakkında kopuyor fırtına.

Söz konusu uzmanlar grubunda görev süresi dolan Türkiye temsilcisi yerine Prof. Dr. Aşkın Asan’ın seçilmesinin, “İstanbul Sözleşmesi ile ülkemiz arasındaki güçlü bağın devamı olarak memnuniyetle” karşılandığı bilgisiyle duyurmuş Dışişleri Bakanlığı. Dışişleri Bakanlığı Resmi sitesi, sözleşmenin başlığındaki “ev içi şiddet” kavramını, kolayca tahmin edilebilecek nedenlerle “aile içi şiddet” şekline çevirerek, sözleşmeyi yok etmek isteyenlerle uygun adım halinde olduğunu da saklamamış. Tıpkı gerçekleştirilen seçim gibi hem sözleşme hükümlerine aykırı hem sözleşme karşıtı tavırla gerçekleşen bir seçimden söz ediyoruz yani…

Uygulamayı denetleyecek uzmanlar grubunu oluşturacak uzman temsilcilerin, hükümetlerden bağımsız ve ülke içi toplumsal taraflara karşı da yansız kişiler arasından seçilmesi öngörülüyor. Sözleşme aynı zamanda hükümetlerin tek taraflı tasarrufuyla değil alanda uzman sivil toplum örgütlerinin, yani kadın hareketinin, temsilci seçimine eşit ve aktif katılımını gerektiriyor. Sözleşmeye aykırı bir şekilde üst düzey kamu göreviyle, hükümetle yakın zamana kadar iç içe çalışmış bir kişi Aşkın Asan. Üstelik halen, Kız İmam Hatip Lisesi Müdürlüğü dahi olsa Milli Eğitim Bakanlığına bağlı idarecilik konumunu, yani hükümetle doğrudan ilişkisini sürdürmekte. Bağımsız olmadığı gibi tarafsız da olmadığını gösteren bir tutumunu hatırlatmak da gerekir. İlk Uzmanlar Grubu seçim sürecinde, İstanbul Sözleşmesi karşıtı aile platformlarını, o zamanki adıyla Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan yardımcısı konumunu kullanarak, açıkça desteklemiş bir kişi. Seçiminde de kadın örgütlerinin görüşleri değil bu kutsal aileci yapıların, İstanbul Sözleşmesini “Türk ailesi için tehdit(?)” olarak görenlerin lobisi etkin olmuş halde. Yani hem kesinlikle bağımsız ve tarafsız olmayan hem de İstanbul Sözleşmesinin imzalanmasından rahatsız ve en azından bazı maddelerine çekince konulmasını isteyen gruplarla aynı fikirde olsun olmasın onları, açıkça destekleyen bir bürokrattan söz ediyoruz. İstanbul Sözleşmesi'nin taraf ülkelerde uygulanışını denetleyecek bağımsız uzmanlar grubunda, Haziran ayında yeni görevine başlayacak Türkiye temsilcisi artık, sözleşmenin tam olarak uygulanmasına baştan karşı çıkan bir kişi. İstanbul Sözleşmesi hükümlerine açıkça aykırı olan bu seçimden önceki ilk temsilcimiz ve bağımsız uzmanlar grubunun başkanlığını da yıllardır yürüten Prof. Dr. Feride Acar, yeniden aday olduğu halde niçin seçilmedi, sorusunun cevabı basit: Sözleşmenin uygulanmasını istemeyenlerin lobisi, iktidar üzerinde etkili oldu da onun için seçilmedi.

Peki, kadın hareketi aslında büyük kısmıyla Feride Hocayı desteklediği halde niçin karşıt lobi kadar etkili olamadı? Geçmişte neler yaşanmıştı, yaşananlardan günümüze yansıyan iz düşümler nelerdi ki benim de içinde yer aldığım kesimler Feride hocayı desteklemedik? Seçim üzerindeki etkisinin ne olacağını kestirmek mümkün olmasa da bir ortaklaşma ihtimalini yok eden inatlaşmada Feride Acar’ın şahsi ısrarının payı neydi? Kimse kusura bakmasın bu isimlendirme için ama söylemek gerekiyor ki kendilerini ana akım olarak gören feminist grupların, dayanışma yerine dayatmayı seçen, oligarşik yapıların payı neydi? Genel isimlendirmeyle Müslüman feministlerin, çoğunlukla bu oligarşik yapı tarafından kadını hareketinin doğal parçası sayılmayışımızın etkisi nedir? İçinde yer aldığım dindar kadınların geçmişte ve günümüzde bağımsız uzman seçiminde ortaklaşamayışımız konusunda haklı ve hatalı olduğumuz yönler nelerdi? Meselenin bam teli denebilecek bu sorunlara dair kendi cevaplarım bir sonraki yazımın konusu olsun.


Berrin Sönmez Kimdir?

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu. Aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak akademiye geçti. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na giriş süreci üzerine yüksek lisans tezi yazdı. Halkevi ve kültürel dönüşüm konulu doktora tezini yarıda bırakarak akademiden ayrılıp öğretmenlik yaptı. Daha sonra tekrar akademiye dönerek okutman ve öğretim görevlisi unvanlarıyla lisans ve ön lisans programlarında inkılap tarihi ve kültür tarihi dersleri verdi. 28 Şubat sürecindeki akademik tasfiye ile üniversiteden uzaklaştırıldı. Dönemin keyfi idaresi ve idareye tam bağımlı yargısı, akademik kadroları “rektörün takdir yetkisine” bırakarak tasfiyeleri gerçekleştirdiği ve hak arama yolları yargı kararıyla tıkandığı için açıktan emekli oldu. Sırasıyla Maliye Bakanlığı, Ankara Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ortalama dört-beş yıl demir atarak çalışma hayatını tamamladı. Kadın, çocuk, insan hakları, demokrasi ve barış savunucusu, feminist-aktivist Berrin Sönmez’in çeşitli dergilerde makale ve denemeleri yayınlanmıştır.