YAZARLAR

Resimler nasıl okunur?

Sanat tarihinde yer edinmiş resimleri okumak, analiz etmek hiç olmadığı kadar popüler. Zerrin İren Boynudelik'in Bu resim ne anlatıyor? serisi literatüre Türkiye'den önemli bir katkı. Ancak bu resim çözümleme merakı nasıl bir sanat anlayışı inşa ediyor?

90'ların sonu ya da 2000'li yılların başı olmalı. Ana akım yayıncılık anlayışı son demlerini yaşıyor. Kim olduğunu hatırlamıyorum, ancak ana akım bir gazetenin ünlü köşe yazarlarından biri pazar yazılarını sanata ayırırdı ve her hafta bir klasik resmin analizini yapardı. Bir yazısında da Velazquez'in Las Meninas tablosunu incelemiş, tablodaki ayrıntıların ne anlama geldiğini detaylı bir şekilde aktarmıştı. O dönem resimlerin böyle anlamlara da sahip olduğunu bilmiyordum. Heyecanlanmıştım.

Las Meninas

Yıllar geçince henüz Türkçe'ye çevrilmemiş bir sanat tarihine giriş kitabını kurcalarken "Ben nereden hatırlıyorum bunları" diye düşündüm. Bir süre sonra buldum. Meğer ünlü köşe yazarımız kitaptaki resim analizi bölümlerini tek tek köşesine taşımış. İnternete ve İngilizce kitaplara erişimi olmayan biz okurlar da bunu çok güzel yutmuşuz. Sonrasında da bunun aslında dönemin ana akım yayınlarında çok yapıldığını, necip Türk basınımızın geleneklerinden biri olduğunu öğrendim. İstanbul'da birkaç yerde satılan yabancı dergilerin gazetelerimiz için referans verilmeye gerek dahi duyulmayan kaynaklar olduğunu öğrendim.

Köprünün altından çok sular aktı. Neyse ki artık az buçuk İngilizce bilgisine sahip olan biri bu tarz "çakallıkları" kolaylıkla fark edebiliyor. Son 20 yılda da yayıncılık dünyamız gelişti. Kitaplığımızdaki sanat bölümlerinin hacmi arttı. Bugün baktığımızda sanat tarihine dair onlarca Türkçe kaynak var. Özellikle de resim okumaları kitapları her zaman okur tarafından seviliyor. Resimler Nasıl Okunur?, Çağdaş Sanat Nasıl Okunur?, Resme Nasıl Bakılır? gibi kitaplar bu alanda okuma yapmak isteyenler için rafların ön sıralarında duruyor.

Resim okumaları artık küçük bir kesimin erişebildiği gizemli bilgiler olmaktan çıktı. Baktığımızda dünyada da böyle bir akımın olduğunu görüyoruz. Müzeler koleksiyonlarını dijitalleştiriyor ve insanların daha kolay okuyabilmesi için yaratıcı tasarımlar geliştiriyor. Met Müzesi'nin kart şeklinde tasarladığı online yayını bunun en güzel örneklerinden biri.

Bu kitaplar içinde telifli bir kitap serisi de var. Zerrin İren Boynudelik'in kaleme aldığı İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınlarından çıkan Bu resim ne anlatıyor? serisi, İkonografi ve Mitoloji'den sonra Günlük Hayat kitabıyla devam ediyor. Boynudelik, Mitoloji kitabına yazdığı önsözde bu tarz kitaplara olan ihtiyacı şu sözlerle özetliyor:

"Sanat tarihi içinde özellikle Rönesans'la başlayan, Barok ve Klasik dönemlerle devam eden ve resimleme geleneğinde köklü değişim ve dönüşümlerin olduğu yaklaşık 300 yıllık bir sürece yayılmış resim örneklerine bakmak, ipuçlarını yakalayacak donanıma sahip olmak, görsel kültürün önemli bir bölümünü oluşturan bu yapıtları deşifre etmek farklı bir kültürde zihinlerin kendilerini ifade etme aralarının farkına varmak, bir görsel malzeme üzerinde, dedektif gibi çalışıp, ayrıntıları ilk anda göründüğünden farklı biçimde okumaya çalışmak elbette hayati önemi haiz değildir, ancak hayatı daha zengin, renkli ve eğlenceli kılabilir."

Bu resim ne anlatıyor Günlük Hayat, Zerrin İren Boynudelik, Emine Önel Kurt, 2018, 200 syf.

Ancak Boynudelik yaygın anlayışın aksine tek tek resimleri okuyucuya sunmak yerine belirli hikayeler ve temalar ekseninde kitaplarını bölümlüyor. Mitoloji kitabında "Olympos Dağı'nın On İki Tanrısı, Zincirlenmiş Prometheus, Zeus'un Aşkları: Leda ve Kuğu" gibi sanat tarihinde kendine çokça yer bulmuş olayları farklı ressamların nasıl yorumladığı üzerine duruyor. Boynudelik bölüm başlarında olayları ve sanat tarihindeki izdüşümlerini aktarıp sonrasında tek tek bu olayların resimlerde nasıl yorumlandığını inceliyor.

Boynudelik'in son kitabı da konusu günlük hayata dair olan resimleri karşımıza getiriyor. Bu kitapta Emine Önel Kurt da yazar olarak yer alıyor. Özellikle 15'inci, 16'ncı ve 17'nci yüzyılda yükselişe geçen günlük hayat tasvirlerini "Ev Halleri, Pazar Yerleri, Satılık Aşklar: Genelevler, Eğlenceli Zamanlar: Konserler ve Düğünler" gibi bölümler üzerinden aktarıyor. Boynudelik'in serisinin diğer kitaplardan farkı tarihsel bağlamı daha güçlü bir şekilde aktarması ve görsel hafızamızda çokça yer alan resimlerin yerine daha az bilinen resimlere de yer vermesi.

.

Bir yandan daha ilginç bir fenomen de resim okumalarına yönelik sosyal medyada artan ilgi. Celine Symbiosis, Sanatın Tarihi, Serkan Hızlı gibi Twitter hesaplarının/kişilerinin paylaşımları onlarca RT alıyor, ilgi çekiyor, tartışılıyor. Bu paylaşımlar temel sanat tarihi eğitiminin yerlerde süründüğü ülkemizde bu ihtiyaca karşılık veriyor. Birçok genç ilk resim analizlerini buralarda görüyor, sanatçılarla ve eserleriyle burada tanışıyor ve daha başka neler okuyabiliriz diye soruyor.

Ancak şu noktayı da gözden kaçırmamak gerek. Resimlere, sanat tarihine dair analizler sanat algımız hakkında ne söylüyor? Resimlerin parçalanıp analiz edilecek, sembol okuması yapılacak bir göstergeler yumağına dönüşmesi tehlikesi önümüzde duruyor. Bu nedenle "Michelangelo'nun şifreleri" tarzı "içerikler" her zaman ilgi görüyor. Youtube'da bu işe kendini adayan kaynaklar on binlerce kez izleniyor. Oradan artık mason hikayelerine, büyük komploların parçası olarak sanata ulaşmak zaten bir sonraki adım.

Bu dijital bilgi yığını içinde ne yapacağımız önümüzde duran en büyük sorun. Mesele, sadece sanatla ilgili değil tabii ki, bütün disiplinlerde aynı sorun yaşanıyor. Sanat yayınlarının, yayıncıların ve yazarların da artık bunun üzerine kafa yorması gerekiyor. Sanatı yeni perspektiflerle ele alan, sanatı güncel meseleler haline getiren ve geleceği kuran okumalara alan açmamız gerekiyor. Bu hiç yapılmıyor değil. Ancak bunun daha büyük bir kitleye ulaşması, toplumun sanatla ilgili kesiminin bu anlayışa yönelmesi için çabalamamız gerektiği aşikar.

Met Müzesi'nin web sitesini incelemek için: https://www.metmuseum.org/toah/works/