YAZARLAR

Yalandan gastronomi

Benim bu aralar hasta olduğum bir konu da, video paylaşımlarındaki malzeme terörizmi. Geçenlerde bir tost videosu vardı, arkadaşın biri 'o malzemeyle ben bir ay kahvaltı yaparım' diye paylaşmış, kesinlikle öyle.

Son dönemde bildiğiniz üzere gastronomi üzerine dönen çoğu işi çok ticari buluyor ve açıkçası beğenmiyorum. “Like almak” üzerine kurgulanan sosyal yeni dünyanın kahramanları, başparmaklarınızı daha fazla çalıştırmanız ve kendilerine beğeni atmanız için yaşayan birer düzenek haline geldiler. Para karşılığı yapılan Instagram paylaşımları, yeni açılıp hızlı popülarite isteyen mekanların en büyük silahı. Gurmebilmemne sizi paylaşsın, 500 layk gelsin, müşteriler sırada. Ama o mekanların çoğu da kısa ömürlü oluyor ya, çaktırmayın.

Benim bu aralar hasta olduğum bir konu da, video paylaşımlarındaki malzeme terörizmi. Geçenlerde bir tost videosu vardı, arkadaşın biri 'o malzemeyle ben bir ay kahvaltı yaparım' diye paylaşmış, kesinlikle öyle. Zaten bir yiyeceğin lezzetli olması için 50 malzeme kullanılacak diye bir şey de yok. İçinde yumurta, sucuk, kavurma, salam, jambon, pastırma, salça ve çok miktarda peynir olan bir tostu beğeni yağmuruna tutmak gurmelik değil, ancak bu işten anlamamak, zevksizlik, görgüsüzlük vb. şekillerde değerlendirilebilir.

Daha az yatırım gerektirdiği için yaygınlaşacaklarını 2018’in ilk yazısında öngördüğüm burgerciler her yeri istila etmiş durumdalar. Bir de uzayan peynirler var. Beni hasta eden bir konu da bu. Hamburgerler üzerine dökülen turuncu çedar sosları (orijinal cheddar peyniri olsalar itiraz etmem, bunlar katkılı soslar), uzayıp giden börekler ve niceleri (börek demişken, Ayfer Yavi’nin muhteşem kitabı “Bir Dünya Börek” eğer meraklıysanız kaçmaması gereken bir kaynak, haftaya ayrıntılı olarak burada anlatacağım). Benzer şekilde eriyen çikolatalar da bir gastronomi ürünü gibi pazarlanıp duruyor.

Bir de beni son dönemde en çok kızdıran konuların başında, avlanma büyüklüğüne gelmemiş balıkların tarifleri ve fotoğraflarını görmek geliyor. Örneğin gastronomi dünyamızın otoritesi olarak gösterilen bazı kişilerin çıkardıkları Beef & Fish adında bir dergi var, bunun son sayısında bir çinekop tarifi olması da bence kabul edilemez bir durum. Siz hem ülkemizin gastronomik mirasını geliştirmeye çalıştığınızı iddia edip hem de lüferin kökünün adeta kurumasına sebep olan çinekop ile tarif verirseniz, sizi nasıl ciddiye alalım?

Neyse, daha bir de menülerde yanlış yazılanlardan bahsetmek lazım, onu da başka bir yazıda yaparız.

Mutlu bir pazar dilerim.


Evren Aybars Kimdir?

1978'de Ankara'da doğdu. Ankara Özel Tevfik Fikret Lisesi ve ODTÜ Makina Mühendisliği'nde okuduktan sonra iş hayatına atıldı. Çalışırken aynı zamanda çocukluk yıllarından beri merakı olan yemek yapma konusunda da kendini geliştirmeye başladı. Bir blog sayfası ile başlayan yemek tarifleri macerası, 2014'te Özge'yle evlendikten sonra evinde çekimlerini yaptığı 10 Numara Mutfak adlı Youtube kanalı ve Radikal gazetesinde gastronomi yazıları ile devam etti. 2015 yılında Uğur Deniz'in babası oldu. 2016 yılından bu yana da Gazete Duvar da gastronomi yazılarına ve bir yandan da makina mühendisi olarak kariyerine devam etmektedir.