YAZARLAR

Aday tanıtım toplantısında 'anayasayı ihlal' gündemi

Aday tanıtım toplantısında konuştuğum bazı partililer, CHP’nin gerilimi yükseltmesi durumunda, bundan AK Parti’nin ve adayı Binali Yıldırım’ın kârlı çıkacağı yorumunu yaptılar. Neye dayanarak söylediklerini bilmiyorum ama bu, rakibini gözünde fazlaca büyütmek anlamına gelmiyor mu? Kimileri de “CHP, gerilim siyaseti yerine seçmene umut veren bir söylemle sandığa giderse kazanma olasılığı artar” dedi. Doğruda ısrar, neden kaybettirsin?

Yazının başlığından, aday tanıtım töreninde herkesin bu konuyu konuştuğu zannedilmesin. Ancak ben gördüğüm herkese sordum. Çünkü konu mühim.

CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş, dün ATO Congresium’daki aday tanıtım toplantısında ilk icraatını şu sözlerle açıkladı: “Söz veriyoruz, belediyedeki görevimize başladığımızda ilk icraatımız, makam araçlarını azaltmak ve şahsımınki de dâhil olmak üzere belediyeye ait bütün makam araçlarının çakar ışıklarını sökmek olacaktır.”

Biz Ankaralılar, onlarca arabalık konvoyların çakar lambaları ve sirenleriyle günün her saati trafiği kâbusa çevirmesinden bıktık usandık gerçekten. İster korkudan deyin ister görgüsüzlükten… Her ne amaçla yapılıyorsa yapılsın sadece bu konvoylar bile siyasetçilerin kendilerini fildişi kulelere nasıl hapsettiğinin apaçık kanıtı. Pek çok konudaki gibi siyasi iktidarın bu konuda da muhalefeti kendisine benzetmeyi başarmış olması ise işi daha da nahoş kılıyor.

Son günlerin en nahoş konularından biri de Binali Yıldırım’ın, Anayasa’nın 94’üncü maddesi apaçık ortadayken AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmasına rağmen Meclis Başkanlığı görevini bırakmaması ve buna karşılık CHP’nin tutumunun, toplumun iktidara muhalif kesimlerince sinik bulunması…

CHP, ANAYASAYI İHLAL KONUSUNU NEDEN BÜYÜTMÜYOR?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, milletvekillerinin ve parti yöneticilerinin tam kadro katıldığı Mansur Yavaş’ın aday tanıtım toplantısındaki konuşmasına şu sözlerle başladı, “Bu toplantıda bir eksiğimiz var. Sayın Levent Gök, TBMM Başkanvekili, aramızda yok. Çünkü o, tarafsızlığı nedeniyle yasaya duyduğu saygı nedeniyle aramızda yok.” Demek ki bu konu önemli Kılıçdaroğlu için. Peki o zaman niçin geçen hafta, “Binali Bey'in istifa etmesine gerek yok. Zaten biz kazanacağız. Binali Yıldırım zaten tekrar Ankara’ya gelecek” dedi; ardından bu konuda Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvurup başvurmayacakları sorusuna, YSK'ya güvenmedikleri için başvurmadıkları yanıtını verdi?

Oysa CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, art arda yaptığı çağrılarla ve yılın ilk günü verdiği soru önergesiyle Anayasayı ihlal eden Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ı defalarca istifaya çağırmıştı. Özel, Gazete Duvar’a verdiği röportajda YSK’nın, CHP’nin olası başvurusunu reddetmesi durumunda Binali Yıldırım’ın Anayasa’yı ihlalinin toplum nezdinde meşrulaşması ihtimalinden söz etmiş, parti organlarının bu konuyu her yönüyle değerlendireceğini ifade etmişti. Demek ki bu değerlendirmeler sonucunda “Anayasayı ihlali büyütmeyelim” kararı alındı. Anlamak mümkün değil.

PARTİLİLERİN YORUMU…

Aday tanıtım toplantısında konuştuğum bazı partililer, bu konuda CHP’nin gerilimi yükseltmesi durumunda, bundan AK Parti’nin ve adayı Binali Yıldırım’ın kârlı çıkacağı yorumunu yaptılar. Neye dayanarak söylediklerini bilmiyorum ama bu, rakibini gözünde fazlaca büyütmek anlamına gelmiyor mu? Kimileri de “CHP, gerilim siyaseti yerine seçmene umut veren bir söylemle sandığa giderse kazanma olasılığı artar” dedi. Doğruda ısrar, neden kaybettirsin?

“Sizce CHP yönetimi, Anayasa’ya göre istifa etmesi gereken Binali Yıldırım’a neden yüklenmiyor?” soruma verilen en ilginç yanıtlardan biri de şuydu: “Nasıl olsa YSK kabul etmeyecek. Biz başvurmayalım, o da istifa etmesin. Seçildiği takdirde Anayasa’yı ihlalden seçimi iptal ettirme şansımız olur”. Bu yorum sahibine yönelttiğim, “Anayasa’ya uymaz dediğiniz YSK, seçimden sonra neden iptal kararı versin?” soruma ise mantıklı bir yanıt alamadım.

Yorumlara bakılırsa CHP yönetimi, bu hamleyle neyi amaçladığı konusunda partilileri henüz ikna edememiş.

YILMAZ ATEŞ’TEN CHP YÖNETİMİNE 'İKİRCİKLİ TAVIR' ELEŞTİRİSİ

Konuyu, aday tanıtım törenine katılan, 2004 Yerel Seçiminde CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Yılmaz Ateş’le de konuştuk. Ateş, o dönem TBMM Başkanvekili idi ve aday gösterilir gösterilmez istifa etmişti. Şunları söyledi:

“Sayın Binali Yıldırım Bey saygın bir şahsiyettir. Uzun süre önemli görevlerde bulunmasına rağmen saygınlığını korumaktadır. Anayasa’nın 94’üncü Maddesinin bu açık hükmüne rağmen adaylık ile TBMM Başkanlığını bir arada sürdürmemelidir. Kendisini yıprattığı gibi anayasa, hukuk ve anayasal düzen de zarar görecektir. Türkiye’yi böyle bir tartışmanın içinde tutmamalıdır. 2004’te partim, Ankara Büyükşehir Belediye başkan adaylığımı açıkladığı gün TBMM Başkanvekilliğinden istifa ettim. Bugün CHP yönetiminin tutumu acı vericidir. İyi polis- kötü polisi oynamak yakışmaz. İkircikli tavır partinin saygınlığına gölge düşürmektedir. Anayasal kurumlara güvenmeliyiz, yanlışlarının üzerine gitmeliyiz.”

'İZAN, NİZAM, İRFAN'

Mansur Yavaş’ın, 2014 Yerel Seçiminde kendisine “Yavaş Gardaşım Yavaş” sloganını bulan reklamcı Ateş İlyas Başsoy ile çalıştığını öğrendim bu seçimde de. Şimdiki sloganı ise “İzan, Nizam, İrfan”… İletişim fakültelerinde “en sade, anlaşılır, akılda kalıcı ve çarpıcı sloganın en iyi slogan olduğu” öğretilir. Peki “İzan, Nizam, İrfan” sloganı bu kurala uyuyor mu? Hayır. Siyasal iletişim uzmanları bakalım Yavaş’ın sloganları için neler söyleyecek…