YAZARLAR

Trump fiyaskoya mı imza attı?

Geriye baktığımızda yaptırımların İran’ı “olumlu” etkilediğini görürüz. İran yaptırımlardan dolayı askeri başta olmak üzere birçok alanda kendi yağında kavrulmayı öğrenmiş. Kaldı ki bugün yaptırımlara küresel rakiplerinin yanı sıra ABD’nin dostları da karşı çıkıyor.

“Uluslararası toplum” adı verilen küresel güçler topluluğu eskiden kararlarını istişare ile alır birlikte hareket ederdi.

ABD’nin Irak’a müdahalesi ile sonuçlanan Bush serserilik dönemi ile başlayan “sonuçları kimin aleyhine olursa olsun tek başına salonu dağıtma” politikası, Trump döneminde de devam ediyor. Üstelik Bush muhtemelen en azından politikalarının yol açacağı sonuçları, kimleri yanına alabileceğini hesaplıyordu, Trump onu da yapmıyor.

Donald Trump’ın kararı doğrultusunda hayata geçirilen yaptırım kararının İran’ı etkilememesi düşünülemez ancak bu etkinin sınırlı olacağını öngörmek mümkün.

İran’ın (2017) petrol ihracatında Çin günlük 680 bin varil ile başı çekiyor, ardından Hindistan (550 b), Güney Kore (350 b), Türkiye (180 b), İtalya (170 b), Japonya (160 b), BAE (150 b), İspanya (150 b), Fransa (150 b) ve Yunanistan (100 b) geliyor.

Kararlardan muaf tutulduğu belirtilen ülkeler arasında Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore, İtalya, Yunanistan, Tayvan ve Türkiye’nin olduğu göz önüne alınırsa yaptırımların sanıldığı gibi İran’ın hayat damarlarını kesemeyeceği ortada. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo 21 ülkenin petrol alımını azaltmasıyla İran’ın ihracatının 1 milyon varil düştüğünü söyledi ama bazı ülkelerin de petrol ambargosunu bir şekilde deleceği göz önüne alınırsa yaptırımların etkisi daha da zayıflayacak.

Trump’ın, (bazıları birtakım hesaplarla kısmen ya da tamamen uyacak olsa da) kendi müttefiklerini bile bu kez ikna edememesi sadece İran özelinde değil ama genel olarak ABD’nin borusunu eskisi gibi öttüremediğini gösteriyor.

Nitekim ABD ile birlikte nükleer anlaşmaya imza atmış olan İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya, Trump’ın anlaşmadan tek taraflı çekilme kararına uymayacaklarını ve anlaşmayı devam ettireceklerini açıklamışlardı.

Rusya’dan yapılan “ABD’nin yaptırımlarına rağmen İran ile ticareti sürdüreceğiz, ABD’nin yeni yıkıcı adımlarını kararlılıkla kınıyoruz” açıklamasını da Avrupalıların itirazlarına eklemek lazım. Uluslararası Adalet Divanı da geçtiğimiz ay ABD yaptırımlarının haksız olduğuna hükmetmiş ve ABD’nin insani ihtiyaçlar ve bunların transferi için sivil havacılığa uyguladığı yaptırım kararlarına tedbir uygulanmasına karar vermişti. Mahkemenin kararı yaklaşık iki yıl sürmesi beklenen dava sürecinde İran’ın bu tür hizmetlerden yararlanabilmesini de kapsıyor.

Yaptırımları değersiz kılacak olan etkenlerden biri de İran’ın tecrübesi. İranlı eski diplomat ve nükleer müzakereci Hüseyin Musaviyan “İran’a yaptırım yeni bir şey değil ki. İran 40 yıldır yaptırımlara maruz kalıyor ve Ortadoğu’da bu konudaki en tecrübeli ülke. Bu yaptırımlarla baş etmesini bilir” diyor. (1)

4 Kasım, 1978’de ABD’nin Tahran Büyükelçiliği'nin öğrenciler tarafından işgal edilişinin yıl dönümü ve her yıl “Küresel Emperyalizm İle Mücadele Günü” ya da “İran Öğrenci Günü” olarak kutlanıyor.

İran Civan gazetesinde yer alan bir makalede afişli yaptırım ilanına yer veriliyor ve Trump’ın bu gösteri ile aslında “4 Kasım’ı hatırlatmak istediği” savunuluyor. (2)

Kutlama günü İran devlet kanalında yayınlanan bir programda ise büyükelçilik işgalinden sonra dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter’ın İran’a yaptırım emri verirken sarf ettiği “İran’ı felç edeceğiz, limanlarını işlemez hale getireceğiz” sözleri aktarılıyor. Bu görüntüler eşliğinde yaptırımların sürpriz olmadığı ve aynı koronun tekrar ettiği belirtiliyor.

Gerçekten de geriye baktığımızda yaptırımların İran’ı “olumlu” etkilediğini görürüz. İran yaptırımlardan dolayı askeri başta olmak üzere birçok alanda kendi yağında kavrulmayı öğrenmiş. Kaldı ki bugün yaptırımlara küresel rakiplerinin yanı sıra ABD’nin dostları da karşı çıkıyor.

Karşı çıkılmasının sebebi sadece ekonomik değil, ABD’nin umurunda olmayabilir ama Avrupa İran’ın “patlaması” durumunda sonu kestirilemeyecek bir sürecin başlamasından çekiniyor ve doğal olarak durup dururken atılan bu çılgınca adımı sorguluyor.

Aslına bakılırsa ABD yönetimi de ne yaptığından emin değil gibi görünüyor. Bu durum ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Hazine Bakanı Steven Mnuchin’in 2 Kasım’da düzenledikleri yaptırımlar ile ilgili basın toplantısına da yansıyor, 8 ülkenin karardan muaf tutulacağı açıklanıyor. Yukarıda bu ilkelerin muaf tutulmasının yaptırımları neden etkisiz kılacağını rakamlarla anlatmaya çalıştık.

ABD yönetiminin ikinci endişesi ABD Doları dışında değişim aracı alternatifinin doları zayıflatması ihtimali.

Diğer yandan ABD’nin İran yaptırımlarını sadece “İran” diye okumamak lazım. Trump attığı her adımda yerküreyi biraz daha geriyor, “alternatif” dünya biraz daha şekilleniyor. Bu şekilde devam edilmesi durumunda bir yerden kopması olasılığını da düşünmek gerekiyor.

Bütün bu olasılıklar ve şu ana kadar gerek müttefiklerinin gerekse rakiplerinin yaptırımlara gösterdiği tepki şunu düşündürüyor: “İran’a yönelik tarihin en büyük yaptırımlarını” uygulamaya başladığını iddia eden Trump tarihteki en büyük fiyaskolardan birine imza atmış olabilir.

(1) https://www.middleeasteye.net/news/upcoming-us-sanctions-may-do-little-curb-iran-1958044074

(2) http://www.ydh.com.tr/HD15720_trumpin-tahti-iran-yaptirimlarina-bagli.html


Musa Özuğurlu Kimdir?

Gazeteci. Mesleğe 1994 yılında başladı. Çok sayıda radyo ve TV kanalının haber merkezlerinde editörlük, muhabirlik, program sunuculuğu yaptı. 2010 yılında TRT Türk’ün Suriye temsilcisi olarak çalışmaya başladı. Suriye’de 2011’de başlayan süreci 2016 yılına kadar yerinde takip eden az sayıda yabancı gazeteciden biridir. Alanı Suriye başta olmak üzere Ortadoğu. Serbest gazeteci olarak çalışmaktadır.