YAZARLAR

Herkes için inferno

Berlin ya da Doğanpınar köyü… dünyanın neresinde yaşarsanız yaşayın eğer etrafınızda bir parça orman varsa artık yangın da var. Yaz ya da kış, artık fark etmiyor. Biri sıcağıyla kavururken diğeri yağmurlarıyla boğuyor. Doğayla başımız fena halde dertte.

Perşembe sabahı Berlinliler kenti saran duman ve yanık kokusu yüzünden pencerelerini açamadılar. Çünkü kentin hemen yakınında devasa bir orman yangını başlamıştı. Aynı şey ertesi gün, cuma gecesi binlerce kilometre ötede Kastamonu Araç’ın küçük yayla köylerinde yaşayanların başına geldi… Yangın herkesi dehşete düşürdü, ağaçlarla birlikte yürekleri de yaktı.

Brandenburg’daki yangın kentin neredeyse 40 kilometre ötesindeydi ama o kadar büyüktü ki, Almanya şaşkınlığa kapıldı. Görkemli çam ormanları, içindeki sayısız canlıyla birlikte yanıp gitti. 400 hektar orman yandı. Yangına yakın yerleşim yerlerinden yüzlerce insan tahliye edildi. Treuenbrietzen Belediye Başkanı Michael Knappe kapıldıkları korkuyu “Burada daha önce de yangınlar oldu ama bu kadar devasa bir yangın hiç görmedik” diye açıkladı uluslararası basına.

Kastamonu Araç’ın Tavşanlı bölgesindeki yangın ise akşam saatlerinde başladı. Bayram tatili nedeniyle yayla köyleri her zamankinden çok daha kalabalıktı. Birkaç saat sonra elektrikler kesildi ve köylüler uzaktan göğü kızıla boyayan yangının ışığı ve tedirginliğiyle baş başa bir gece geçirdiler. Türkiye’nin göreni hayran bırakan nadir ormanlarından 25 hektarı daha yanıp yok oldu…

Berlin ya da Doğanpınar köyü… dünyanın neresinde yaşarsanız yaşayın eğer etrafınızda bir parça orman varsa artık yangın da var. Bu yaz Avrupa yine alışılmadık sıcaklıklarla kavrulurken yangınlar da görülmemiş sıklıkta her yeri kapladı. Ateş, Arktik Bölgesi’ne kadar dayandı.

İskandinav ve Baltık ülkeleri büyük orman yangınları yaşadı. Temmuz ayında son 250 yılın en sıcak yazını yaşayan İsveç onlarca yıldır görülmemiş büyüklükte bir yangın atlattı, aynı günlerde Norveç, Finlandiya ve Litvanya da yangınlarla mücadele etmek zorunda kaldı. Amerika ise artık yaz yangınlarının sıradan karşılandığı bir ülkeye dönüştü. 2017’de Kuzey California’da 41 kişinin öldüğü 41 bin hektarlık alanı kavuran tarihi yangından sonra bu yıl sakin geçtiği için seviniyorlar… 2017 dünyanın gördüğü en korkunç yangın yılıydı. Ama sayılara bakarak daha sakin geçtiğini sanabileceğimiz 2018’in daha az korkunç olduğunu kimse söyleyemez. Hemen yanı başımızdaki Yunanistan’ın Mati bölgesinde 83 kişinin öldüğü o korkunç yangının külleri hâlâ soğumadı bile. Yunanistan’ın cennet köşelerinden biri, bir gecede cehenneme dönüştü. Artık belli, Ömer Madra’nın dediği gibi insanlık ‘inferno’yu yaşıyor. Hakikaten Mati, Kastamonu ya da Berlin… yaşanan bir cehennem senaryosu. Nitekim The Guardian da birkaç gün önceki haberinde Berlin yangınından ‘inferno’ diye bahsediyordu… İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma cephanelerin patladığı, yüzlerce itfaiyecinin umutsuzca çabaladığı, onlarcasının yaralandığı ve bir türlü başa çıkılamayan bir cehennem ateşi…

Uzmanlar yangınların artmasındaki temel sebebin iklim değişikliği olduğundan şüphe duymuyor. Kuraklık, dünyanın her yerinde yangınların en temel sebebi. Aniden artan sıcaklık, nem oranının düşmesi ağaçların kuruyup neredeyse benzin gibi yanıcı bir hal alması en basit sebebin bile devasa bir yangını tetiklemesine neden oluyor. Kuru ve sıcak hava artık çok daha uzun süreler egemen oluyor. Özellikle Akdeniz havzasının önümüzdeki yıllarda bu kuraklıktan çok çekeceği uyarısı yapılıyor. Kötü haber şu ki ne yapılırsa yapılsın iklim değişiklik trendleri göz önüne alındığında, içinde bulunduğumuz durumun en azından üç dört on yıl değişmesine imkansız gözüyle bakılıyor. Dolayısıyla son iki yılın da yangınlar için birer rekor yılı olarak kalmayacağı saptaması yapılıyor… Yani, ‘daha büyük felaketlere hazırlıklı olun’ demek istiyorlar…

Yaz ya da kış, artık fark etmiyor. Biri sıcağıyla kavururken diğeri yağmurlarıyla boğuyor. Doğayla başımız fena halde dertte.

İşin kötüsü bu felaketi hazırlayan bizleriz. Büyük bir hırsla fosil yakıtlara yüklenip küresel ısınma hakkındaki tüm uyarılara kulağını tıkayan insanoğlu.

Ama dünya liderleri kendini ticaret savaşlarına ve yeni emperyalist hırslara kaptırmışken insanlığın ne olacağı belirsiz vaziyette.

Belki de Ömer Madra’nın dediği gibi bu felaketle baş etmenin tek yolu türümüzün geleceği için başkaldırmak.

Linkler:

https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2018/07/24/omer-madra-infernonun-ta-kendisini-yasiyoruz-tek-yol-baskaldirmak/

https://www.dw.com/en/climate-change-sets-the-world-on-fire/a-40152365