Bu yıl bu dağların karı erir mi?

Kötü günler geçiyor. Sadece Türkiye değil dünya da karamsarlığı artıracak her melanetin zuhur ettiği bir halde. Kürenin ve ülkenin ekonomik ve siyasi kudretlileri, yerlerini kaybetmemek için her şeyin kaybolmasını göze aldıkları bir tür yıkım stratejisiyle iş görüyor. “Biz kazanalım, neye mal olursa olsun” mottosuyla çalışıyorlar. İçerde ve dışarda sadece negatifin hükümranlığı sürüyor sanki, her an her yerden bir kötü haber, kötülük haberi yağıyor.

Bu kötü gidişata eşlik eden sağ otoriter eğilimlerden Türkiye’nin payına dinci ve milliyetçi belagatlar eşliğinde “tüccar siyaset” düştü. “Tüccar siyaset” dedikleri, neo-liberal homo-ekonomikusun ta kendisi. Emperyalist heveslerle süslenen bu saldırgan neoliberal siyasi heyet, demokrasi imkânı için zemin olan örgütlenme, ifade ve hareket sahalarını imha ederek yol yürüyor. Böyle olunca demokratik taleplerle ortaya çıkacak fail kümelerinin oluşumu, o kümelerin oluşumu için gerekli ifade hürriyeti-enformatik serbesti ve bu faaliyetlerin hem yürüyeceği hem oluşturacağı alanların imhası günlük idari iş haline gelmiş durumda. Olağanüstü halin olağanlaşması bu demek.

Bizim faaliyet alanımızda bu iktidar tarzının tezahürü, enformasyon üreten kurumların tamamının partileştirilmesi oldu. Sonuçlarının nasıl vahim olduğunu sayıp dökmeye gerek yok; daha dün Türk Lirası toplumun yoksullarının daha da yoksullaşacağı şekilde sert bir değer kaybı yaşarken, gazetelerin ezici çoğunluğunun kapak sayfasında tek satır haber yoktu. İktidarın oluşturduğu enformatik tekelin kırılması için “muhalefet” yapılarının etkili bir stratejisi var görünmüyor, Muharrem İnce’nin kampanyasında tanık olduğumuz gibi küfür edip laf saydırmak bir strateji sayılmayacaksa tabii.

Bu karamsar tabloya rağmen işlerini düzgün yapabilmek için kısıtlı imkânlarla mücadele sürdüren yerler de var elbette. Gazete Duvar da onlardan biri olma arzusuyla yola çıktı. İki yıl geride kaldı. Bu süre içinde gördüğümüz teveccühten, eleştiriler dahil, memnunuz. Fakat, bir dostumuzun ikinci yıl mesajında dediği gibi, bununla yetinecek değiliz. Koşulların zorluğunu, imkânların yetersizliğini sayıp dökmekte bir fayda yok. Zorlukları, yetersizlikleri, engelleri aşarak işimizi daha iyi yapmak için gayretten vazgeçmeyeceğiz. Belki bu yıl da bu dağların karı erimez, ama biz bahçemizi işlemeye devam etmek zorundayız.

Okuyan, okutan, eleştiren herkese teşekkür ederiz.