YAZARLAR

Kötülerde oyun bitmez!

“Görevimiz Tehlike” serisi her filmde bir mesele edinse de asıl iyi bir aksiyon olarak kendisine özel bir yer edindi. Bunda hiç kuşku yok ki ilk filmin yönetmen koltuğunda oturan Brian De Palma’nın karakter ve evren yaratmadaki becerisi, yani attığı temellerin payı büyük. Onun ardından gelen filmler aynı ayarda bulunmasa da seyirciyi ve tabii ki yapımcılarını memnun etmeyi başardı. “Olağan Şüpheliler”in senaryo yazarı olarak dikkat çeken, bir süre düşüşe geçtikten sonra yeniden toparlanan ve serinin beşinci filminde senaryo-yönetmen görevi üstelen Christopher McQuarrie’in serinin çıtasını yeniden yükselttiğini ifade etmek gerek ilk elden. Hem ‘kötü’ karakterleri ete kemiğe büründürmedeki becerisi hem de aksiyon tasarımındaki hayal gücüyle. Buna bir de espri zamanlamasındaki mahareti de eklediğimizde bu film de tam bir seyirlik olarak karşımıza çıkıyor.

Nihayetinde kötüler olacak ki, sinemada ‘iyiler’ de olsun. Aksiyon sinemasının alametifarikası olan iyi-kötü karşılaşması kötülerin bitmeyen numaraları, iyilerin de insanüstü çabalarıyla sürüp gider böylece. Ama her ikisini de besleyen şey ‘kaos’tur. Kötü karakter ya kaosu yaratan ya da ona tepki gösterendir. İlkinde ‘mutlak’ kötüdür her zaman ama ikincisinde genellikle ‘haklıyken haksız duruma düşen’ kişi olur. Misal, “Kara Şövalye Yükseliyor”daki Joker, X-Men’deki Magneto. Onların isyan etmek için haklı gerekçeleri vardır ama işte biraz abartırlar ve karşılarında iyileri bulurlar.

22 yıl ve altı filmi geride bırakan “Görevimiz Tehlike” (Mission: Impossible) serisinin esas oğlanı Ethan Hunt da bu iyilerden birisi. Tom Cruise’un 34 yaşında olduğu 1996 yılında başlayan seri, bu hafta altıncı filmi ve oyuncunun 56. yaşıyla karşımızda. Yaş vurgusu önemli zira kendisinin birçok tehlikeli sahnede dublör kullanmadığını biliyoruz. Haliyle yaş ilerledikçe riskin de artıyor olması lazım. Zaten bugün vizyona giren “Mission: Impossible: Yansımalar”ın çekimlerinde bir binadan diğerine atlamak gibi ‘basit’ bir hareketi gerçekleştirirken ayak bileğini kırdığı ve çekimlere bir süre ara verildiği yazılıp çizildi. Filme geçmeden önce, geride kalan beş filmi “Görevimiz Tehlike” adıyla vizyona girmişken bu filmde “Mission: Impossible”nin kullanılması dikkat çekici. Temek ki beşinci filmden sonra bu tanımın bir marka olduğuna karar verilmiş.

“Yansımalar”, bir tür devam filmi olarak da kabul edilebilir. Beşinci filmde uluslararası bir suç örgütü olan ‘Sendika’nın hedefi haline gelen Hunt ve birlikte çalıştığı IMF ekibi yılanın başı ‘Solomon Lane’ı alt etmeyi başarmıştı. Yeni film “Yansımalar”ın hemen açılışında Sendika’nın faaliyetlerine devam ettiğini ve nükleer bombaya sahip olmaya çalıştığını öğreniyoruz. Hunt, ekibi topluyor haliyle yeniden. Ama yol onu bir kez daha Soloman Lane ile karşılaştırıyor. Birbirinin içine geçen, oyun içinde oyun kurulan entrikaların ardından Lane yine bu filmin kötü adamı olarak karşımızda. Ama ona göre dünyayı yönetenler ve tabii ki Hunt’un hizmet ettiği IMF insanlığa zarar veriyor. Yani yazının başında belirttiğimiz gibi haksız yere kötü değil ama dünyanın üçte birini öldürmeye yeltenince haklıyken haksız duruma düşüyor haliyle. Gerçi bu IMF’nin ekonomiyle ilgili olanının öyle olduğu kesin de filmdekinde ‘iyi adamlar’ var ve dünyayı kurtarmak zorundalar. Beşinci filmde Hunt’un hayatını kurtaran MI6 ajanı Ilsa Faust’un da oyuna katılmasıyla devam filmi çemberi büyüyor. Ve seride ilk kez iki film üst üste yönetmen koltuğuna oturma başarısı gösteren Christopher McQuarrie (iki filmin de senaryosu ona ait) ile çember tamamlanıyor. Özetle, “Yansımalar”, “Görevimiz Tehlike” evreninin belirli temalarını, karakterlerini devam ettiren bir film değil, bir önceki filmin devamı açıkça.

“Görevimiz Tehlike” serisi her filmde bir mesele edinse de asıl iyi bir aksiyon olarak kendisine özel bir yer edindi. Bunda hiç kuşku yok ki ilk filmin yönetmen koltuğunda oturan Brian De Palma’nın karakter ve evren yaratmadaki becerisi, yani attığı temellerin payı büyük. Onun ardından gelen filmler aynı ayarda bulunmasa da seyirciyi ve tabii ki yapımcılarını memnun etmeyi başardı. “Olağan Şüpheliler”in senaryo yazarı olarak dikkat çeken, bir süre düşüşe geçtikten sonra yeniden toparlanan ve serinin beşinci filminde senaryo-yönetmen görevi üstelen Christopher McQuarrie’in serinin çıtasını yeniden yükselttiğini ifade etmek gerek ilk elden. Hem ‘kötü’ karakterleri ete kemiğe büründürmedeki becerisi hem de aksiyon tasarımındaki hayal gücüyle. Buna bir de espri zamanlamasındaki mahareti de eklediğimizde bu film de tam bir seyirlik olarak karşımıza çıkıyor. Hem yukarıda belirttiğimiz gibi entrika içinde entrika barındıran hikayesiyle hem de başta Paris’teki kovalamaca sahneleri olmak üzere, final bölümündeki aksiyona kadar her şey yerli yerinde. Adet olduğu üzere ‘içeriden’ bir hain şüphesinin film boyunca kol gezdiği ama senaryonun elini gizli tutmayı başardığı ve ‘sürpriz olmayan bir sürpriz’ ile seyirciyi karşı karşıya bıraktığını da ekleyelim.

Tom Cruise gösterdiği performansla rolü bırakacakmış gibi görünmüyor ama rol onu bırakır mı bekleyip göreceğiz. Üstelik senaryonun geçmişten eski eşi Julia’yı da çağırıp açık kapıları kapattığı, yeni bir kapı da aralamadığı düşünülürse serinin geleceği hakkında bir şey söylemek zor. Üstelik bu rol Tom Cruise ile o kadar özdeşleşti ki, o bıraksa kim olur ya da olur mu belli değil. Mesela James Bond’u canlandıranlar yaşları gelince emekli oluyor, yeri hemen birisiyle doluyor. Ethan Hunt, James Bond gibi ‘anonim’ bir karaktere dönüşebilecek mi zamanla göreceğiz.

ORİJİNAL ADI: Mission: Impossible – Fallout

YÖNETMEN: Christopher McQuarrie

OYUNCULAR: Tom Cruise, Henry Cavill, Rebecca Ferguson, Ving Rhames, Simon Pegg, Alec Baldwin, Sean Harris, Michelle Monaghan, Vanessa Kirby

YAPIM: 2018 ABD

SÜRE: 148 dakika.