YAZARLAR

'Altın Jenerasyon' altın bir fırsatı kaçırmış olabilir

Belçika'nın Dünya Kupası serüvenini Belçikalı gazeteci Marc Vermeiren'le konuştuk. Vermeiren, altın jenerasyonun altın bir fırsatı kaçırdığını söylerken, "Eğer Portekiz EURO 2016'yı kazanabiliyorsa, Hırvatistan da Dünya Kupası'nda finale kalabiliyorsa, biz de EURO 2020'yi kazanabiliriz," diye de geleceğe dair umutlu bakıyor.

Belçika'nın 'altın jenerasyonu'nun yarı final maçındaki ilk 11'i...

Dünya Kupası'nda herkesin zihninde önemli bir iz bırakan ve şampiyon olması halinde kimsenin şaşırmayacağı Belçika, Brezilya'yı elemesine karşın Fransa duvarına çarptı ve finale kalamadı. Belçika'nın performansını, Het Nieuwsblad Gazetesi spor muhabiri Antwerpli Marc Vermeiren değerlendirdi. Vermeiren, Belçikalıların aklında tek bir soru olduğunu iletti: Adnan Januzaj İngiltere'ye ya o golü atmasaydı?

Ben de aklımdaki soruları Vermeiren'e sordum:

Turnuva öncesindeki beklentilerin nasıldı? Belçika'nın performansı beklentilerini karşıladı mı?

Marc Vermeiren

Turnuva öncesindeki beklentilerimi aştılar. Çok sayıda gol attılar. Çok taze bir takım vardı, çok hücumcu, aklı fikri atak yapmakta olan bir takım gördü. Bu Belçika için bir kırılma, eskiden daha savunmacı, negatif bir takımdı. Özellikle bu turnuvada spektaküler bir futbol sergilediler. En çok golü atan takım oldular bu da yeterince şeyi söylüyor.

Fransa'ya karşı yanlış giden şey neydi?

Fransa'ya karşı yanlış giden şey, sanırım bazı ana futbolcular seviyelerinin altında performans sergiledir. De Bruyne daha iyi oynayabilirdi, bence normal seviyesine çıkamadı. Lukaku da ortalıklarda görünmedi. Ama tabii ki yeterince de destek göremedi. İyi paslar alamadı. Brezilya'ya karşı alan bulunduğunda hızıyla, gücüyle nasıl durdurulamaz olduğunu gördük. İkincisi, maçların genelde neredeyse yüzde 90'ında, biraz şansın da yardımı lazım. Fransa'ya karşı şans yanımızda değildi. Japonya ve Brezilya maçlarıyla kıyaslarsak özellikle. Belçika iyi oynadı ama şansın da yardımı vardı. Özellikle Japonya'ya karşı, Vertonghen'in vuruşunun kaleye girmesi büyük şanstı aslında. Sonra maçı çevirdik. Brezilya maçında öncesinde bir topları direkten döndü, sonra kendi kalelerine gol attılar. 20'ye yakın falan şut attılar kaleye, biz 8-9 tane atmışızdır. Bence her futbol maçında şans büyük rol oynuyor. Ve Fransa karşısında ufacık bir şansımız bile olmadı diğer maçlardaki gibi. Son olarak, Fransa özellikle ilk golden sonra süper defansif oynadı. Bu bir taktiksel seçimden çok ilk golü atmalarındandı.

Belçika'yı son 4'te görmemizi sağlayan ne oldu?

Altın jenerasyonun ne zaman bir şeyler yapacağı çok konuşuluyordu. Ama ilk defa Fransa'nın ve Hollanda'nın 20 yıl gerisindeydik. Yetenekli oyuncularımız vardı, egzotik köklerimiz vardı. Yani ulusal takımda annesi Belçikalı, babası Afrikalı Moussa Dembele gibi oyunculardan bahsediyorum, karışık kökleri olan oyuncular, Vincent Kompany de öyle mesela. Genç jenerasyonlarda da iyi performanslar sergileyen takımlarımız vardı. Ama yine şans öne çıkıyor. Kimin öne çıkacağını, iyi oynayacağını tam bilemiyorsun, Hazard mesela. Şu anda milli takımda oynayan oyuncuların çoğu erken yaşta Belçika'dan ayrıldı. Diğer takımlarla aradaki farkı yaratan şeylerden biri bu oldu. Vertonghen, Alderweireld, Vermaelen Hollanda'ya gitti. Hazard, Fransa'ya gitti. Dembele de erken gitti. Diğer ülkelerdeki daha iyi koşullarda futbollarını geliştirdiler.

Altın jenerasyonun yıldızı ve takım kaptanı Eden Hazard...

Roberto Martinez'in etkisini nasıl değerlendirirsin?

Yabancı bir teknik direktör olan Roberto Martinez'in katkısı hakkında konuşmak zor. Yabancı bir koç olarak, dil farklılığının yarattığı problemler olabiliyor. Ama üzerinde çok baskı hissetmiyorsun, Basınla kavgaya girmek zorunda olmuyorsun. Belçika'nın daha önceki diğer bütün koçları medyayla bu problemleri yaşadı. Martinez'in böyle bir sorunu olmadı, Fransızca ya da Felemenkçe gazeteleri okumuyordur. Belki ona söyleyen birileri vardı. Ama etkisini nasıl ölçebilirsin Martinez'in. Komik, çünkü turnuvadan önce ilk 3-4 maçta gazeteciler arasında Martinez'in taktiksel açıdan yeterli olmadığını söyleyenler vardı. Ama Brezilya maçından sonra ilk 13 dakikadan sonra taktik deha oluverdi.

Martinez maç içerisinde oyuncularına taktik veriyor...

Thierry Henry takıma nasıl etki etti sence?

Bu da zor bir soru. Karakteri ve oyunculuk günlerindeki tarzıyla çok büyük etkisi olması beklenirdi elbette. Takıma saha içi katkısı hakkında bir şey diyemeyeceğim.

Sence takımda parlayan oyuncular, öne çıkanlar kimdi?

Hazard tabii ki. Fellaini ve Courtois tabii ki. Fellaini, çok tartışılan bir oyuncu Belçika futbolunda. Diğer futbolcular gibi teknik açıdan harika değil. Ama güç ve kararlılık katıyor takıma. Hava toplarında en iyilerinden biri de o, uluslararası alanda da öyle. Japonya maçında oyunu değiştiren kişiydi. Brezilya karşısında da iyiydi. Fiziksel olarak herkesle eşleşip marke edebilecek biri. Pogba'dan korkmuyor mesela. Courtois, Brezilya karşısında yaptığı kurtarışlarla parladı.

Fellaini'nin İngiltere maçında yaşadığını bir enstantane...

Altın jenerasyon beklentileri karşıladı mı? Yetenekler gelecek mi daha Belçika'dan?

Altın jenerasyon, evet beklentileri karşıladı. Ve tabii ki biraz da şansla. Brezilya'yı yeniyorsan biraz şansa da ihtiyacın var. Ama hâlâ aklımızda bazı şüpheler var; Januzaj İngiltere'ye o golü atmasaydı nasıl bir turnuva çıkarırdık. Brezilya ve Fransa ile eşleşmeyeceğimiz yoldan finale kalabilir miydik?

Bu belki biraz bizim için kaçırılmış fırsat olarak konuşulacak yıllar sonra da. Altın Jenerasyon, altın bir fırsatı kaçırmış olabilir.

İnsanlar 2-4 yıl sonra oynayacağımız turnuvalarda bu kadar iyi olup olamayacağımızı düşünüyor. Bunu söylemek için de takımdaki oyuncuların kalıp kalmayacağına bakmak lazım. Bazıları 30'larının üzerinde olacaklar. Birkaç yıl önce 16-18 yaş grubundaki genç yeteneklerin hemen takımda oynaması gerektiğini söyleyenler vardı. Ama bunlar biraz abartılıyordu. Charly Musonda mesela. Büyük bir yetenek olması bekleniyordu. Ama Chelsea'de işler iyi gitmedi. Bunun gibi çok örnek var.

Euro 2020'yi kazanabilir mi Belçika?

Eğer Portekiz EURO 2016'yı kazanabiliyorsa, Hırvatistan da Dünya Kupası'nda finale kalabiliyorsa, biz de EURO 2020'yi kazanabiliriz.


Volkan Ağır Kimdir?

1987 İstanbul doğumlu. 2006 yılından bu yana blog yazıyor. 2008 yılında Cumhuriyet gazetesi Spor Servisi'nde muhabirliğe başladı. O günden bu yana yoğunlukla spor muhabirliği yapıyor. Serbest muhabir olarak 2014 yılında Dünya Kupası'nı Brezilya'da, 2015 yılında Copa America'yı Şili'de takip etti. 2011 yılından bu yana Açık Radyo'da her pazartesi günü 19.30'da Efektifpas isimli spor programını sunuyor. Gazete Duvar'da haftalık, zaman zaman da çeşitli yayınlara özel konularda haberler hazırlıyor. Zaman zaman da kendisine dokunan sosyal ve toplumsal olaylar hakkında da yazıları ve haberleri çeşitli medyalarda yayınlanıyor. 2016 Ekim ayından bu yana Almanya'da Köln'de yaşıyor.